TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
SADIK ŞİMŞEK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/19469)
Karar Tarihi: 21/11/2017
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör
Heysem KOCAÇİNAR
Başvurucu
Sadık ŞİMŞEK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, zorunlu müdafi atandığından sanığın haberdar edilmemesi ve koşulları oluşmadığı hâlde başvurucunun istinabe yoluyla dinlenmesi nedenleriyle savunma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Muratlı Cumhuriyet Başsavcılığı, işlemiş olduğu iki ayrı yaralama eylemi nedeniyle başvurucunun cezalandırılması talebiyle kamu davası açmıştır.
9. Muratlı Asliye Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 10/5/2011 tarihli kararı ile başvurucunun üzerine atılı iki eylemi de sabit görerek E.U.ya yönelik eylem nedeniyle dört ay hapis ve L.U.ya yönelik eylem nedeniyle de dört yıl iki ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Aynı karar ile Mahkeme E.U.ya yönelik eylem nedeniyle verilen dört aylık hapis cezasını ertelemiştir.
10. Başvurucuya atanan zorunlu müdafii tarafından temyiz edilen hüküm Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 24/2/2014 tarihli kararı ile onararak kesinleşmiştir. Nihai karar başvurucuya tebliğ edilmemiştir.
11. Hükmün kesinleşmesi üzerine başvurucu hakkında 23/6/2014 tarihinde yakalama müzekkeresi düzenlenmiştir. Bu müzekkereye istinaden 17/11/2014 tarihinde yakalanan başvurucunun cezasının infazına başlanmıştır.
12. Nihai karardan yakalama kararının infazı ile haberdar olan başvurucu 15/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 49. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Süreli hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz. ''
14. Aynı Kanun'un 86. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ''
15. Aynı Kanun'un 87. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"(1)Kasten yaralama fiili, mağdurun;
...
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hâllerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hâllerde beş yıldan az olamaz."
16. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun “Müdafiin görevlendirilmesi” kenar başlıklı 150. maddesinin (2) ve (3) numaralı fıkraları şöyledir:
“(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
(3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır.''
17. 5271 sayılı Kanun'un ''Sanığın duruşmada hazır bulunmaması'' kenar başlıklı 193. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir.''
18. 5271 sayılı Kanun'un ''Sanığın duruşmadan bağışık tutulması'' kenar başlıklı 196. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmışöyledir:
“(2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir.''
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 21/11/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu, Kanun'da öngörülen cezanın alt sınırı itibarıyla istinabe yoluyla dinlenmesinin mümkün olmadığı dikkate alınmadan sorgusunun bulunduğu yer mahkemesinde yapıldığını, bir zorunluluk bulunmamasına ve talebi de olmamasına rağmen kendisine bildirilmeden atanan müdafi huzurunda yargılama yapıldığını belirterek savunma hakkının kısıtlandığını iddia etmiştir.
B. Değerlendirme
21. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma (Değişik ibare: 3.10.2001-4709/14 md.) ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, suç için öngörülen ceza itibarıyla istinabe mümkün olmamasına rağmen savunmasının istinabe yoluyla alınması ve asıl yargılamanın kendisine bildirilmeyen zorunlu müdafii vasıtasıyla yapılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, iddiaların bir bütün olarak adil yargılanma hakkı kapsamındaki savunma hakkına ilişkin olduğu değerlendirilmiştir.
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3),48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda, kamu gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
24. Somut olayda başvurucu, ihlal iddialarını soyut ve genel ifadelerle ileri sürmüş; savunma hakkının ne şekilde ihlal edildiğine ilişkin gerekçeleri açıklama yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Başvurucunun savunması 14/2/2011 tarihinde istinabe yoluyla Beyşehir Asliye Ceza Mahkemesince alınmıştır. Anılan duruşmada başvurucu savunmasını yapmadan önce savunma yapmak için süre ve müdafi talebi bulunmadığını bildirmiş ve ayrıca duruşmadan bağışık tutulmayı talep ettikten sonra savunmasını yapmıştır.
25. Başvuruya konu olayda duruşmadan bağışık tutulmayı talep eden ve asıl mahkemesindeki yargılamayı takip etmeyen başvurucu, savunmasının tespitinden sonra kanunda bir zorunluluk öngörülmemesine rağmen lehine olacak şekilde müdafi atanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ne şekilde ihlal edildiğine ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmadığından iddiasını temellendirmemiştir.
26. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçeyle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 21/11/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.