TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
SEDAT OKTAR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/20151)
Karar Tarihi: 8/2/2018
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Nuri NECİPOĞLU
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör
Recep KAPLAN
Başvurucu
Sedat OKTAR
Vekili
Av. Hesin DURSUN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kendi yerine bir başkasının sınava girmesini sağlama ve soğuk damgası olmayan sahte nüfus cüzdanı kullanma gerekçeleriyle verilen idari cezanın eğitim hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 1989 doğumlu olup 2012 yılında Lisans Yerleştirme Sınavı'na (sınav) girmiştir.
9. Sınav esnasında yetkililer; başvurucuyla ilgili olarak sınava giren kişi ile sınav giriş belgesinde gösterilen kişinin farklı olduğu kanaatine ulaşmış, başvurucunun kendi yerine başkasının sınava girmesini sağladığını ve soğuk damgası olmayan sahte nüfus cüzdanı kullanıldığını tutanakla tespit etmiştir. Başvurucu yerine sınava girdiği tespit edilen kişi sınav düzeninin bozulmaması amacıyla salon dışına çıkarılmamıştır.
10. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezinin (ÖSYM) 4/7/2012 tarihli kararıyla, sınav görevlilerince tutulan tutanak esas alınarak başvurucunun sınavının geçersiz sayılmasına ve sınavın yapıldığı tarihten itibaren iki yıl süreyle ÖSYM tarafından yapılacak sınavlara aday olarak katılamayacağına karar verilmiştir.
11. Başvurucunun açtığı dava sonucunda Ankara 4. İdare Mahkemesi 4/12/2013 tarihinde, başvurucunun kendi yerine başkasının sınava girmesini sağladığının ve soğuk damgası olmayan sahte nüfus cüzdanı kullanıldığının salon görevlilerince tutanakla tespiti üzerine tesis edilen dava konusu işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varmış ve başvurucunun davasını reddetmiştir.
12. Temyiz üzerine Danıştay 15/10/2014 tarihinde kararı onamıştır. Onama kararı 18/11/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu 18/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. Kanun
14. 17/2/2011 tarihli ve 6114 sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un "Cezai hükümler" kenar başlıklı 10. maddesinin ilgili kısımları olay tarihinde yürürlükte bulunduğu hâliyle şöyledir:
"(3) Başkanlık tarafından yapılan sınavlarda;
....
b) Başka bir adayın yerine sınava giren veya kendi yerine bir başkasının sınava girmesine katkı sağlayan,
...ile cezalandırılır.
(5) Sınavda kopya çektiği tespit edilen adayın sınavı, Yönetim Kurulu kararı ile iptal edilir. Bu aday, sınavın yapıldığı tarihten itibaren iki yıl süreyle Başkanlık tarafından yapılan hiçbir sınava aday olarak başvuramaz ve giremez... Bu fıkrada yer alan hükümler ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarda yer alan fiilleri işleyen adaylar hakkında da uygulanır."
2. Kılavuz
15. 2012 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi Kılavuzu'nun 3.7 maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"...sınav kurallarına uymadıkları hâlde sınav düzenini bozmamak için salondan çıkarılmayarak sınava devam ettirilen adayların sınavları, sınav tutanakları incelenerek ÖSYM Yönetim Kurulu kararıyla geçersiz sayılır. Sınav kurallarına uymayan adaylara 6114 sayılı Kanun’a göre işlem yapılır..."
B. Uluslararası Hukuk
16. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Leyla Şahin/Türkiye [BD] (B. No: 44774/98, 10/11/2005, § 156) kararında eğitim hakkının ilkesel olarak eğitim kurumlarının iç düzenlemelerine uyulmasını sağlamak üzere okuldan geçici ya da daimî olarak uzaklaştırma cezası dâhil disiplin önlemlerine başvurulmasını hariç tutmadığını açıklamıştır. AİHM'e göre disiplin cezası uygulaması, öğrencilerin kişiliklerinin ve zihinsel yetilerinin geliştirilip biçimlendirilmesi dâhil olmak üzere bir okulun kuruluşunda var olan hedefe ulaşılmaya çalışılan sürecin ayrılmaz bir parçasını teşkil etmektedir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 8/2/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu; derece mahkemelerince yeterli araştırma yapılmadan idari işleme dayanak olan tutanak doğruymuş gibi değerlendirme yapıldığını, olay yerinin kamera görüntülerinin mahkemede izlenmesi ve kendi el yazısıyla sınava giren kişinin el yazısının karşılaştırılması yönündeki taleplerinin derece mahkemelerince reddedildiğini belirtmiştir. Başvurucu, bu nedenlerle adil yargılanma hakkı ile eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
B. Değerlendirme
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin eğitim hakkının ihlal edildiği iddiası kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (Selçuk Taşdemir [GK], B. No: 2013/7860, 3/3/2016, § 47).
20. Anayasa’nın "Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi" kenar başlıklı 42. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.
Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir...”
21. Anayasa Mahkemesi önceki kararlarında, eğitim hakkının belli bir zamanda mevcut olan eğitim kurumlarına erişimin sağlanmasını güvence altına aldığına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 68) karar vermiştir.
1. Müdahalenin Varlığı
22.Başvurucunun iki yıl süreyle ÖSYM tarafından yapılacak sınavlara aday olarak katılamayacağına karar verilmesi eğitim hakkına yönelik bir müdahaledir.
2. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
23. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
24. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 42. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.
25. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma,demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
a. Kanunilik
26. Başvurucunun eğitim hakkına yönelik müdahale, 6114 sayılı Kanun'un 10. maddesinin (5) numaralı fıkrasına dayanmaktadır. Yapılan değerlendirmeler neticesinde bu hükmün ve bu hükmün uygulamasına ilişkin 2012 ÖSYS Kılavuzu'nun 3.7 maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.
b. Meşru Amaç
27.Anayasa’nın 42. maddesinde eğitim hakkının sınırlandırılmasına ilişkin açık bir düzenleme yapılmamıştır. Bununla birlikte Anayasa’nın 42. maddesinde “Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.” ifadesi ile yasama organına bir takdir alanı yaratılmıştır. Bu takdir alanı, eğitim kurumlarını düzenleyen kuralların toplumun ihtiyaç ve kaynakları ile eğitimin farklı düzeylerine özgü nitelikleri açısından zaman ve mekâna göre değişebilmesinden kaynaklanmaktadır (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 69). Eğitim hakkının kısıtlanmasında Anayasa'da açıkça belirtilmiş bir meşru amaçlar listesi bulunmamaktadır. Bu nedenle eğitim hakkı bakımından yapılacak düzenlemelerde Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenen genel ilkeler çerçevesinde meşru amaçların ne olabileceği hususunda devletin geniş bir takdir alanı bulunmaktadır (Selçuk Taşdemir, § 75). Bu kapsamda ÖSYM'nin sınav düzeninin sağlanması ve korunmasını sağlamak amacıyla sınav düzenine aykırı fiillere yönelik bir disiplin yaptırımı uygulamasının meşru bir amaç çerçevesinde yapıldığı kabul edilmelidir.
c. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
i. Genel İlkeler
28. Demokratik toplum düzeninin gereklerinden olma, bir sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olmasını ifade etmektedir. Buna göre sınırlayıcı tedbir, bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da başvurulabilecek en son çare niteliğinde değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir tedbir olarak değerlendirilemez (Özcan Özsoy, B. No: 2014/5881, 15/2/2017, § 45; ifade özgürlüğü bağlamında bkz. Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, § 51; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 68; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51).
29. Temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir sınırlamanın -demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte olmakla birlikte- temel haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup olmadığının da incelenmesi gerekir. (AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007; Özcan Özsoy, B. No: 2014/5881, 15/2/2017, § 46; ifade özgürlüğü bağlamında ölçülülük ilkesine ilişkin açıklamalar için ayrıca bkz. Tansel Çölaşan, §§ 54, 55;Mehmet Ali Aydın, §§ 70-72).
30. Demokratik bir toplumda insan haklarının sağlamlaşması ve devamı için eğitim hakkının vazgeçilmez ve temel bir katkısı olduğu da aşikârdır (Demokratik bir toplumda eğitim hakkının önemine ilişkin açıklamalar için bkz. Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 66). Taşıdığı öneme karşın eğitim hakkı mutlak ve sınırsız bir hak değil niteliği gereği bazı düzenlemelere tabidir. Şüphesiz eğitim kurumlarını düzenleyen kurallar, toplumun ihtiyaç ve kaynakları ile eğitimin farklı düzeylerine has özelliklere göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle devletin bu konuda yapacağı düzenleme ve uygulamalarda belli bir takdir alanına sahip olduğunun kabulü gerekir (Ünal Yıldırım, B. No: 2013/6776, 5/11/2014, § 42 ; Savaş Yıldırım, B. No: 2013/6258, 10/6/2015, § 42). Bu sebeple eğitim hakkı, esas itibarıyla kurallara uyulmasını sağlamak amacıyla bir eğitim kurumundan uzaklaştırma veya çıkarma da dâhil olmak üzere disiplin tedbirlerine başvurmayı engellemez. Şüphesiz disiplin cezaları, gerek öğrencilerin gelişimini gerekse de bir okulun amaçlarına ulaşmasını sağlayacak araçların önemli bir parçasıdır. Ancak bu tip tedbirlere başvurmanın demokratik toplum düzeninin gereklerinden olduğu açıkça ortaya konmalı ve uygulama, Anayasa'da yer alan diğer haklarla ters düşmemelidir (Özcan Özsoy, B. No: 2014/5881, 15/2/2017, § 49).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
31. Başvuru konusu olayda, sınav görevlilerince tutulan tutanak ÖSYM tarafından esas alınarak başvurucunun sınavının geçersiz sayılmasına ve sınavın yapıldığı tarihten itibaren iki yıl süreyle ÖSYM tarafından yapılacak sınavlara aday olarak katılamayacağına karar verilmiştir. Başvurucunun açtığı davada derece mahkemeleri, başvurucunun kendi yerine başkasının sınava girmesini sağladığı ve soğuk damgası olmayan sahte nüfus cüzdanı kullanıldığı yönünde tutanakta yer verilen gerekçeleri esas alarak davayı reddetmiştir.
32. Somut olayda başvurucu, kendisi hakkında alınan karara yönelik itirazlarını derece mahkemeleri önünde ileri sürme imkânına sahip olmuştur. Bu kapsamda başvurucunun sınav düzenine ve gerekliliklerine aykırı fiilleri nedeniyle iki yıl süreyle ÖSYM tarafından yapılacak sınavlara aday olarak katılamayacağına karar verilmesinin bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle başvurucunun eğitim hakkına yapılan müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı söylenemez.
33. Öte yandan alınan kararın başvurucuyu yüksek öğrenime erişmekten tamamen mahrum bırakmadığı ve sadece iki yıl süreyle ÖSYM tarafından yapılacak sınavlara aday olarak katılmasına engel olduğu gözetildiğinde başvurucunun eğitim hakkına müdahale oluşturan bu kararın ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.
34. Açıklanan nedenlerle başvurucunun eğitim hakkının ihlali iddialarına ilişkin olarak bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Serruh KALELİ bu görüşe katılmamıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Serruh KALELİ'nin karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 8/2/2018 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
Başvurucunun, 2012 yılı lisans yerleştirme sınavında, kendisi yerine başkasının sınava girmesini sağladığı ve soğuk damgasız nüfus cüzdanı kullandığı nedenlerinin sınav görevlilerince tespitine ilişkin tutanak esas alınarak, hakkında alınan ÖSYM sınavlarına iki yıl müddetle aday olarak katılamayacağı kararına karşı açtığı davanın mahkemece reddi üzerine, adil yargılanma ve eğitim haklarının engellendiği iddiası ile mahkememize başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dosya hakkında yapılan değerlendirmede, Mahkememiz başvurucunun şikayetini eğitim hakkının ihlali iddiası kapsamında incelemiş, iki yıl sınava aday olamamaya yönelik kararın başvuru sahibinin eğitim hakkına yönelik bir müdahale olduğu, bu anlamda 6114 sayılı kanunun 10. maddesinin 5 nolu fıkrasının kanunilik unsurunu karşıladığı, sınav düzeninin korunması amacına aykırı fiillere yönelik yaptırımın meşru amaç olduğu, somut olay yönünden başvurucumahkemeye başvurabilme olgusuderece mahkemesi önünde itirazı ileri sürme imkanı olarak değerlendirilmiş, ancak hakkında alınan iki yıl sınava girmenin menni kararının toplumsal bir ihtiyacı karşıladığı ve demokratik toplumda gerekli olmadığının söylenemeyeceği, bu anlamda yüksek öğrenim hakkından tamamen mahrum olmadığı, eğitim hakkına yapılan bu müdahalelerin ölçülü olduğu çoğunluk görüşüne varılarak başvuru kabul edilemez bulunmuş, anılan bu karar sonucuna ise aşağıda açıklanan gerekçelerle katılınmamıştır.
Dosya kapsamında yer alan belgeler incelendiğinde salon sınav tutanağı başlıklı, salon görevlilerine sınavla ilgili yapacakları görevleri hatırlatan belge 6 sıra nolu açıklamada, Adayın sınav giriş belgesinde ve /veya Aday kontrol listesindeki fotoğrafa benzerliği konusunda kuşku duyulduğunda ve kesin karara varılamadığında veya tanımakta güçlük çekildiğinde sınav sonunda adaya boş kağıt vererek el yazısı ile birkaç cümle yazdırarak imzalattırılması ve bunun sınav tutanağına eklenmesinin istendiği ancak bu görevin uygulamada fiilen yerine getirilmediği ve fakat başvurucu Sedat Oktar’ın soğuk damgası olmayan ve sahte damgalı bir nüfus cüzdanı ile başkasının onun yerine sınava girdiği şeklindeki bir tespiti tutanağa konu ettikleri anlaşılmaktadır.
Tutanak görevlileri damganın sahteliğini anlamışlar, soğuk damga olmadığını tespit etmişler, hatta sınava bir başka kişinin girdiğini söylemişler ancako kişiye ait tek bir bilgi, belge bulunmadan, suç ihbarı dahi yapmadan sınava katılan ve kuşku duyulan kişiden talimat gereği alınması istenen el yazısı örnekleri dahi alınmadan iddia nitelikli bir tespit ile sınavın iptaline karar verilmesini talep ettikleri görülmektedir.
ÖSYM sınav uygulama yönergesi, sınav süresince yapılacak işlemler bölümünün 4 nolu bendine göre “ aday kimliğinden şüphe duyduğunuzda sınavın sonunda mutlaka adaya kendi el yazısı ile kimliğini açıklayan birkaç cümle yazdırıp adayın bunu imzalamasını sağlayınız, bu kağıdı aday sınava giriş belgesini salon sınav tutanağına ekleyiniz” 5 nolu maddesinde de “Sınava adayın yerine bir başkasının girdiğinden eminseniz tutanağa yazınız ve bina sınav sorumlusu ile birlikte binadaki güvenlik görevlilerine durumu bildirerek adayı salondan çıkarınız” talimatının bulunduğu görülmektedir.
Yine Adayların kimliklerinin denetlenmesine ilişkin bilgiler bölümünün 1. maddesinde de sınava giren adayın sınav giriş belgesinde fotoğrafı yazılı aday olmadığının anlaşılmasına ilişkin kesin bir yargıya varıldığında, emniyet görevlisine durumu bildirip, adayın salondan çıkartılması 2. maddesinde de adayın tanınmasında güçlük çekildiğinde sınav sonunda boş bir kağıda el yazısı ile not aldırılmasının istendiği ifade edilmektedir.
Sınav sürecine ilişkin uygulamaya yönelik hukuki mevzuat böyle iken, salon gözetmen ve başkanının imzası bulunan tutanakta, sahte bir nüfus cüzdanının varlığı ve sınava aday yerine başkasının girdiğine ilişkin kesin bir tespit vardır. Ancak bunun neden ve nasıl ve kim olduğuna ilişkin bir bilgi ya da sınav yönergesindeki emniyete bildirme, salondan çıkarma gibi, tespitle ortaya çıkardıkları hukuki durumu açıklığa ve hukuki netliğe kavuşturacak zorunlu hukuki görevlerin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Başvurucu, kendince bu aykırılığa idare Mahkemesi yolu ile itiraz etmişse de, İdare Mahkemesi kararının gerekçesinden anlaşılacağı üzere mahkeme salonda sınava giren kişinin kimliği konusundaki açık belirsizliğe rağmen, davacı başvurucunun kendi yerine bir başkasının (kim olduğu belirsiz) sınava girmesini sağladığı ve soğuk damgalı sahte nüfus cüzdanı kullandığı (kime ait sahte cüzdan) gerekçesi ile dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulmamış, anılan karar ilgili Danıştay dairesi de karar gerekçesini uygun bulduğunu söyleyip temyiz istemini reddetmiştir.
Ortaya çıkan iki sene müddetle sınavlara kabul edilmeme yönündeki tasarrufun, eğitim hakkına müdahale olduğunda kuşku yoktur; ayrıca yargı makamlarının ulaştığı karar içeriği ve sonucu itibari ile de adil yargılanma kapsamı içinde değerlendirilmelidir.
Mahkememiz, ÖSYM merkezinin tasarrufunun, sınav düzenine karşı yapılmış aykırı bir fiilin giderimi anlamında, sosyal bir ihtiyaçtan doğduğu bu nedenle demokratik toplumda olağan olduğu anlamını veren gerekçeye ulaşmış ise de eğitim hakkının kişinin maddi ve manevi bütünlüğünün korunması gelişmesi, geliştirilmesi hak ve özgürlüğünden bağımsız olarak düşünülemeyeceği bir gerçektir. Anayasa’nın 42. maddesinde de kimsenin eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağını ifade ettiği gözetildiğinde, bu alana getirilecek müdahalenin, evvel emirde, hakkın özünü koruması ve demokratik bir toplumda bu amacı gerçekleştirmeye elverişli şekilde dar yorumlanması gereklidir.
Sınava giren öğrencinin, Aday öğrenci dışında biri olduğu yönünde kuşku dahi izhar etmeyen sınav tutanağı eki belge bilgisi, bu kişinin kimliğini belirlememekte ancak aday adayını bu sen değilsin diye zan altına almakta ve ancak aday adayına ilişkin tüm kuşkuları ortadan kaldıracak delillere ulaşılmadan ya da toplandığına ilişkin belirsizlikler açığa çıkarılmadan ceza muhatabı yapıldığı anlaşılmaktadır.
Eksik bilgi ve belge yoksunluğunda, idari tasarrufun hukuka uygunluğu kararı ile, idarenin tek taraflı ve sınav yönerge talimatlarına aykırı ve doğruluğu sübuta vardırılmamış düzenleme şeklinde soyut bir tutanak içeriğinin idare mahkemesince gerekçe yapılması ve başvurucunun karşı savunmalarının görmezden gelinmesi ve değerlenip cevaplandırılmaması şeklinde ulaşılan sonucun hakkaniyetli ve adil olduğu ve kuşkuları ortadan kaldıracak bir gerekçe içerdiği söylenmeyecektir.
Adil yargılanma hakkının haklı gerekçe içermeyen bir mahkeme kararı ile ihlal edildiği düşünülen başvurucunun, geçici süreli dahi olsa eğitim ve öğretim hakkı da ihlal edilmiş sayılacağından başvurunun reddi yönündeki karar çoğunluğuna katılınmamıştır.
Üye