TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ALİ RIZA BAYLI BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/2458)
Karar Tarihi: 5/7/2017
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
Raportör Yrd.
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
Başvurucu
Ali Rıza BAYLI
Vekili
Av. Halit MORALIOĞLU
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kamuya ait tesisin özelleştirilmesinden sonraki süreçte iş akdinin feshedilmesinden kaynaklanan alacakların mahkeme kararına rağmen tahsil edilememesi, idarenin kusuruna dayalı olarak açılan davanın da süre aşımından reddedilmesi ve yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/2/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucunun çalıştığı kamuya ait Türkiye Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürlüğü (TESTAŞ), Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğü ile birleştirilerek bu Kurum tarafından işletilmeye başlanmıştır.
9. TESTAŞ, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca özelleştirme yoluyla 31/12/1995 tarihinde T. F. Elektronik San. ve Tic. A.Ş.ye satılmış, başvurucu özelleştirilen bu Şirkette çalışmaya devam etmiştir.
A. Aydın 1. İdare Mahkemesinin E.1995/2342 Esasına Kayıtlı Olarak Görülen Dava Süreci
10. S.K. isimli şahıs tarafından Özelleştirme İdaresi Başkanlığı aleyhine 1995 yılında Aydın 1. İdare Mahkemesinde açılan davada, güvenoyu almamış bir başbakanın Özelleştirme Yüksek Kuruluna atama yapamayacağı, dolayısıyla Özelleştirme Yüksek Kurulunun teşekkül etmediği ve özelleştirme de yapamayacağı iddiasıyla TESTAŞ’a ait Aydın tesislerinin özelleştirme işleminin iptali talep edilmiştir.
11. Aydın 1. İdare Mahkemesi 16/2/1999 tarihli kararla, dava konusu işlemin iptaline karar vermiş; temyiz üzerine Danıştay Onuncu Dairesinin 24/9/2001 tarihli ilamıyla hüküm onanmış; karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 31/1/2005 tarihli ilamıyla reddedilmiştir.
B. Ankara 5. İş Mahkemesinde Görülen Dava Süreci
12. Başvurucunun iş akdi T. F. Elektronik San. ve Tic. A.Ş. tarafından 26/4/1998 tarihinde feshedilmiş; bunun üzerine başvurucu, TESTAŞ Genel Müdürlüğü, Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğü, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve T. F. Elektronik San. ve Tic. A.Ş. aleyhine Ankara 5. İş Mahkemesinde açtığı alacak ve tazminat davasında, işçi olarak çalıştığı TESTAŞ Genel Müdürlüğünün tüm aktif ve pasifiyle Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğüne devredildiğini, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca özelleştirilerek T. F. Elektronik San. ve Tic. A.Ş.ye satıldığını, iş akdinin işveren tarafından feshedildiğini ancak işçilik alacakları ve tazminatlarının ödenmediğini, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının özelleştirme işlemi sırasında hizmet kusurunun bulunduğunu ileri sürerek işçilik tazminatları ve alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
13. Ankara 5. İş Mahkemesince 12/11/2001 tarihinde verilen kararla, davalı TESTAŞ Genel Müdürlüğünün dava tarihinden önce Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğü ile birleşerek tüzel kişiliğinin sona erdiği, davalı Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğünün iş yerinin özelleştirildiği 31/12/1995 tarihine kadar olan tazminat ve alacaklardan sorumlu olduğu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı aleyhine hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davada görevli yargı yerinin idare mahkemeleri olduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne; kıdem tazminatının belirli kısmının davalı Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğünden faizi ile birlikte, kalan kısmının davalılar Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğü ve T. F. Elektronik San. ve Tic. A.Ş.den müştereken ve müteselsilen tahsiline; davalı TESTAŞ Genel Müdürlüğünün Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğü ile birleşmesi sonucu tüzel kişiliği sona erdiği için anılan davalı hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına; davalı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yönünden bu konuda idari yargı yeri görevli olduğu için davanın yargı yolu bakımından reddine karar verilmiştir.
14. Tarafların temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17/9/2002 tarihli ilamıyla onanmıştır.
C. Manisa 2. İcra Dairesinde Yürütülen İcra Takip Süreci
15. Başvurucu 2/4/2002 tarihinde Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğü ve T. F. Elektronik San. ve Tic. A.Ş. aleyhine Manisa 2. İcra Müdürlüğünün E.2002/1341 sayılı icra takip dosyasında, Ankara 5. İş Mahkemesinin 12/11/2001 tarihli kararına dayalı olarak icra takibi başlatmıştır.
16. Her iki borçlu aleyhine ayrı ayrı icra emri gönderilerek söz konusu borçların faizleri ile birlikte ödenmesi istenmiştir.
17. Borçlu Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğü 22/4/2002 tarihinde icra takibine konu borcunu ödemiştir.
18. Borçlu T. F. Elektronik San. ve Tic. A.Ş. aleyhine yapılan icra takibi devam etmekte olup borçluya ait gayrimenkuller üzerinde haciz işlemi yapıldığı anlaşılmıştır.
D. Aydın 1. İdare Mahkemesinin E.2007/797 Esasına Kayıtlı Olarak Görülen Dava Süreci
19. Başvurucu 17/4/2007 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığına başvurarak Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğünden tahsil ettiği tazminat dışında kalan miktarın ödenmesini istemiştir.
20. Özelleştirme İdaresi Başkanlığının talebi reddetmesi üzerine başvurucu; 3/7/2007 tarihinde Aydın 1. İdare Mahkemesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı aleyhine açtığı davada, davalının hizmet kusurunun bulunduğunu ileri sürerek Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğü dışında diğer borçludan tahsil edemediği tazminatın ödenmesini talep etmiştir.
21. Aydın 1. İdare Mahkemesinin 26/2/2009 tarihli kararında, başvurucunun Ankara 5. İş Mahkemesinde açtığı davanın Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ilişkin kısmının görevsizlik nedeniyle reddedildiği ve bu kararın kesinleştiği tespiti yapıldıktan sonra "görevsiz yargı yerine açılan davada, idari yargı mercilerinin görevli olduğundan bahisle verilen kararın kesinleşmesinden itibaren 30 günlük dava açma süresi içinde görevli idari yargı mercilerinde dava açılması gerekirken, Ankara 5. İş Mahkemesince verilen kararın kesinleşmesinden yaklaşık 5 sene sonra yapılan başvurunun, zamanaşımına uğramış dava açma süresini ihya etmeyeceğinin açık olduğu" gerekçesiyle süre aşımı yönünden dava reddedilmiştir.
22. Ankara 5. İş Mahkemesinin anılan kararının onanmasına ilişkin Yargıtay kararının taraflara tebliğ edilmediği ve bu kararı öğrenme tarihinden itibaren süresinde dava açtığı iddiasıyla başvurucu tarafından temyiz edilen bu karar, Danıştay Onikinci Dairesinin 29/11/2011 tarihli ilamı ile "Tazminat talebini oluşturan davacının kıdem tazminatı ve sair alacaklarının TESTAŞ Aydın Tesislerinin özelleştirilmesi sırasında idarenin kusurlu hareket ettiği savına dayalı olarak talep edildiği, bu durumda, davanın özelleştirmeye ilişkin işlemle doğduğu ve davacının zararının doğduğunu öğrendiği tarih olan iş akdinin feshinden sonra 2577 sayılı Kanun’un 12. maddesinde öngörülen dava açma süresinde dava açmadığı anlaşıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmamaktadır" farklı gerekçesine dayanılarak onanmıştır.
23. Başvurucunun karar düzeltme talebi, aynı Dairenin 26/11/2013 tarihli ilamıyla reddedilmiş; ilam başvurucuya 5/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
24. Başvurucu 24/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 5/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Zorla Çalıştırma Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
26. Başvurucu; Özelleştirme İdaresi Başkanlığının işçilik haklarından doğan alacakları ile ilgili gerekli koruma önlemlerini almadığını ve hatalı davrandığını, çalışmasının karşılığını alamadığını belirterek zorla çalıştırma yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Anayasa'nın 18. maddesinin gerekçesinde angarya, kişinin emeğinin karşılığını almadan zorla çalıştırılması olarak tanımlanmıştır. Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında da angarya, bir maldan ya da bir kişinin çalışmasından karşılıksız yararlanma biçiminde tanımlanmıştır. Hizmetlerin karşılığında kendilerine ücret ödenen kişilerin bu yükümlülük kapsamındaki çalışmalarının angarya olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir (AYM, E.2011/150, K.2013/30, 14/2/2013).
28. Anayasa'da "zorla çalıştırma" yasaklanmakla birlikte bu kavramın tanımı yapılmamıştır. Bu kavramın tanımı ve içeriği belirlenirken temel insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerden ve ilgili uluslararası otoritelerin yorum ve uygulamalarından yararlanılabilir. Zorla çalıştırma yasağına ilişkin uluslararası kurallar, 29 No.lu Cebri ve Mecburi Çalıştırmaya İlişkin ILO Sözleşmesi'nde düzenlenmiştir. Anılan Sözleşme'nin 2. maddesinde yapılan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince (AİHM) de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme/AİHS) 4. maddesinde yer alan zorla çalıştırma yasağının kapsamının belirlenmesinde esas alınan tanıma göre zorla çalıştırma "herhangi bir kişinin ceza tehdidi altında ve bu kişinin tam isteği olmadan mecbur edildiği tüm iş veya hizmetleri" ifade etmektedir. Buna göre zorla çalıştırmadan söz edilebilmesi için kişinin ceza tehdidi altında ve rızası bulunmaksızın çalıştırılması gerekmektedir (AYM, E.2011/150, K.2013/30, 14/2/2013).
29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre Mahkemece, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Münis Düşenkalkar, B. No:2013/1244, 17/7/2014, § 28).
30. Başvuru konusu olayda daha sonra özelleştirilen ancak en başta kamuya ait bir işletme olan TESTAŞ'ta yaptığı sözleşmeye istinaden ücret mukabili belirli bir süre çalışmış olan başvurucu, TESTAŞ' ı devralan şirketçe iş akdinin feshinin ardından bir kısım işçilik alacağını tahsil edemeyerek çalışmasının karşılığını alamadığından yakınmakla birlikte yaptığı işin karşılığı olarak kendisine hiç ücret ödenmediğinden veya istemediği bir işin kendisine zorla yaptırıldığından şikâyet etmemektedir.
31. Bu durumda başvurucu, öncesinde kamuya ait olan ardından özelleştirilen işletmede gerçekleştirdiği çalışmayı bir sözleşmeye istinaden ve ücreti mukabili yerine getirmiştir. Başvurucunun bu işte zorla çalıştırıldığına dair bir emare de ortaya konmamıştır. Dolayısıyla zorla çalıştırma yasağı yönünden başvurucuya bir müdahalenin olmadığı açıktır.
32. Açıklanan nedenlerle zorla çalıştırma yasağı hususunda bir müdahalenin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Ankara 5. İş Mahkemesi Kararının Uygulanmadığına İlişkin İddia
33. Başvurucu, Ankara 5. İş Mahkemesinde açtığı davanın kabul edilmesine karşın alacaklarını tahsil edemediğini ileri sürmüştür.
34. 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (3) numaralı, 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 59. maddesinin ilgili fıkraları uyarınca başvurucunun başvuru konusu olaylara ilişkin iddialarını açıklama, dayanılan Anayasa hükmünün ihlal edildiğine dair hukuki iddialarını kanıtlama, bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeleri ve delilleri sunma yükümlülüğü bulunmaktadır (S.S.A., B. No: 2013/2355, 7/11/2013, § 38; Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
35. Somut olayda başvurucu lehine bir kısım alacağın borçlular Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğü ve T. F. Elektronik San. ve Tic. A.Ş.den müştereken ve müteselsilen tahsiline yönelik hüküm kurulan Ankara 5. İş Mahkemesi kararının Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17/9/2002 tarihli ilamıyla onandığı, onama üzerine söz konusu alacaklardan kendi payına düşen kısmını borçlu Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğünün ödediği ancak diğer borçlu T. F. Elektronik San. ve Tic. A.Ş. tarafından ödeme yapılmadığı, anılan Şirkete ait gayrimenkuller üzerine haciz konulduğu ve icra takibinin devam ettiği anlaşılmıştır (bkz. §§ 17, 18).
36. Başvurucu, T. F. Elektronik San. ve Tic. A.Ş.den alacaklarını tahsil edemediğini ileri sürmüşse de Mahkeme kararının icra edilememesi konusunda, kamu gücünü kullanan İcra Müdürlüğünün herhangi bir fiilinden söz etmediği gibi bu konuda hiçbir bilgi veya belge de ibraz etmemiştir. Ayrıca borçlu Şirketin özel hukuk tüzel kişisi olduğu da gözetilerek başvurucunun İcra Müdürlüğünün fiili nedeniyle alacağını tahsil edemediğine yönelik belge veya bilgi sunmadığı belirlenmiş, icra dosyası içeriğinden de başvurucunun iddialarını kanıtlayan herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Bu şekilde başvuru dilekçesi ile ihlal iddialarının dayanağı bilgi ve belgeler açıkça bildirilmediği gibi başvurucu, herhangi bir bilgi veya belgenin ilgililerden istenmesi için Anayasa Mahkemesinden bir talepte de bulunmamıştır.
37. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda başvurucuların başvurularını titizlikle hazırlama ve takip etme yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülüğün bir gereği olarak başvurucu, ihlal edildiğini iddia ettiği Anayasa hükmünün nasıl ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunmak suretiyle hukuki iddialarını kanıtlamak zorundadır. Başvurucu tarafından soyut şekilde birtakım Anayasa hükümlerine atıfta bulunulmuş olması iddiaların ispatlandığı anlamına gelmez. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu, Anayasa'ya aykırılığın soyut biçimde ileri sürülmesini sağlayan bir yol olarak düzenlenmemiştir (Adnan Güzel, B. No: 2014/2496, 25/2/2015, § 66).
38. Başvurucunun ihlal iddiasının dayanağı olan tüm olayları göstermesi, başvuruyu aydınlatacak ve hükmün esasını etkileyecek argümanları destekleyici tüm belgeleri başvuru dilekçesine eklemesi gerekir. Şayet bir belge elde edilememişse bunun da nedenleri açıklanmalıdır. Somut başvuruda başvurucu bu koşulları yerine getirmeyerek iddialarını temellendirmediğinden başvurusunun esasının incelenmesi imkânı bulunmamaktadır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 26).
39. Açıklanan gerekçelerle başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının kanıtlanamamış olmasından dolayı başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Aydın 1. İdare Mahkemesinin E.1995/2342 Esasına Kayıtlı Olarak Görülen Davada Verilen Kararın Uygulanmadığına İlişkin İddia
40. Somut olayda başvurucu, S.K. tarafından Özelleştirme İdaresi Başkanlığı aleyhine Aydın 1. İdare Mahkemesinde açtığı dava sonunda özelleştirme işleminin iptal edildiğini, Danıştay tarafından kararın onandığını ve karar düzeltme isteminin reddedilmesi üzerine hükmün kesinleştiğini, buna rağmen iptal kararının uygulanmadığını ileri sürmüştür.
41. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
42. Somut olayda başvurucunun TESTAŞ Genel Müdürlüğünün özelleştirilmesi işlemine karşı herhangi bir dava açmadığı, ayrıca Aydın 1. İdare Mahkemesince verilen iptal kararından önce 26/4/1998 tarihinde başvurucunun iş akdine son verildiği, başvurucunun işe iade davası açmadığı yalnızca işçi tazminatları ve alacaklarının tahsili amacıyla Ankara 5. İş Mahkemesinde dava açtığı ve bu dava sonunda verilen kararın da özelleştirme işleminin iptaline dair kararın kesinleşmesinden önce Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 17/9/2002 tarihinde onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Özelleştirme işleminin iptali amacıyla Özelleştirme İdaresi Başkanlığı aleyhine başvurucunun süresi içinde açtığı herhangi bir dava olmadığı gibi Ankara 5. İş Mahkemesinde açtığı davada ve Aydın 1. İdare Mahkemesinde açtığı E. 2007/793 esasına kayden görülen davada da bu iddiasını ileri sürmediği, bu şekilde olağan kanun yollarına başvurmadığı, dolayısıyla hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yollarını usulünce tüketmeden bireysel başvuruda bulunduğu belirlenmiştir.
43. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından, hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yolları usulüne uygun olarak tüketilmeden temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasının bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D.Aydın 1. İdare Mahkemesinin E.2007/797 Esasına Kayıtlı Olarak Görülen Dava Sürecinde Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
44. Başvurucu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı aleyhine Aydın 1. İdare Mahkemesinde açtığı davanın süre aşımı nedeniyle reddedildiğini, alacağını hâlen tahsil edemediğini ve özelleştirme işleminin 31/1/2005 tarihi itibarıyla iptal edilmesine rağmen iptale ilişkin mahkeme kararının uygulanmadığını, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının kusurlu fiilleri sonucu alacağını alamadığını, hatalı ve kanuna aykırı özelleştirme işlemi yapıldığının Mahkeme kararı ile ortaya çıktığını, buna rağmen davanın reddine karar verildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
45. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu kapsamda başvurucunun, açtığı davanın süre aşımı gerekçesi ile reddedilmesini bireysel başvuruya konu ettiği anlaşıldığından, başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkı yönünden incelenmesi uygun görülmüştür.
46. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Dava açmak isteyen kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verecek seviyeye ulaşmadığı müddetçe dava açma koşullarına sınırlamalar getirilebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 36).
47. Dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27). Ancak mahkemelerin, usul kurallarını uygularken davanın hakkaniyetine halel getirecek ölçüde katı şekilcilikten, öte yandan kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).
48. Somut olayda Danıştay Onikinci Dairesince, başvurucunun talebi dosyada yer alan bilgi ve belgeler ışığında değerlendirilip, olaya uygulanacak 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun ilgili hükümleri ile birlikte yorumlanmak suretiyle, gerekçesi de belirtilerek (bkz. §§ 21-22) bir karar verilmiştir. Yapılan bu değerlendirme ve ulaşılan sonuç, dava açmayı imkânsız kılacak nitelikte aşırı şekilci bir yaklaşımdan kaynaklanmadığı gibi belirtilen kanun hükümlerineöngörülmeyecek şekilde olağanın dışında bir anlam vermek suretiyle sonuca ulaşıldığına dair bir uygulama olarak da değerlendirilmemiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkına engel bir durum bulunmadığı sonucuna varılmış, başvuru konusu işlemde açık ve görünür bir ihlal saptanmamıştır.
49. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
E. Aydın 1. İdare Mahkemesinin E.2007/797 Esasına Kayıtlı Olarak Görülen Davada Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
50. Başvurucu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı aleyhine Aydın 1. İdare Mahkemesinde açtığı davanın süre aşımı nedeniyle reddedildiğini, alacağını hâlen tahsil edemediğini ve özelleştirme işleminin 31/1/2005 tarihi itibarıyla iptal edilmesine rağmen iptal kararının uygulanmadığını, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının kusurlu fiilleri sonucu alacağını alamadığını, hatalı ve kanuna aykırı özelleştirme işlemi yapıldığının Mahkeme kararı ile ortaya çıktığını, buna rağmen davanın reddine karar verildiğini belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
51. Yukarıda belirtildiği üzere (bkz. § 41) bireysel başvuru yolunun ikincil olma niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir.
52. Somut olayda, başvurucunun, Aydın 1. İdare Mahkemesinde açtığı davanın süre aşımı nedeniyle reddedildiği dikkate alındığında, hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yollarını usulünce tüketmediği ve süresi içinde dava açmadığı, bu şekilde süresinde olağan kanun yollarına başvurmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun, hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yollarını usulünce tüketmeden bireysel başvuruda bulunduğu belirlenmiştir.
53. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından, hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yolları usulüne uygun olarak tüketilmeden mahkeme kararının uygulanmadığı iddiasının bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
F. Ankara 5. İş Mahkemesinde Görülen Davanın Makul Sürede Sonuçlanmadığına İlişkin İddia
54. Başvurucu, Ankara 5. İş Mahkemesinde görülen işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan tazminat ve alacak davasının makul sürede sonuçlanmadığını ileri sürmüştür.
55. 6216 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 17).
56. Somut olayda, başvurucu tarafından Ankara 5. İş Mahkemesinde açılan dava sonunda 12/11/2001 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, temyiz üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17/9/2002 tarihli ilâmıyla onanarak aynı tarihte hüküm kesinleşmiştir. Anılan hükme dayalı olarak Manisa 2. İcra Müdürlüğünde yapılan ilamlı icra takibi üzerine borçlu Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğünce 22/4/2002 tarihinde icra takibine konu borç ödenmiştir. Başvurucunun, aleyhine icra takibi yaptığı T. F. Elektronik San. ve Tic. A.Ş. hakkındaki icra takibi ise devam etmektedir. Anılan şirketin özel hukuk tüzel kişisi olduğu ve aleyhine yapılan icra takibine rağmen alacağın tahsil edilememesinde İcra Müdürlüğüne atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı, dolayısıyla yargılama sürecinin, kamu kurumu niteliğindeki Türkiye Et ve Balık Kurumu A.Ş. Genel Müdürlüğünce 22/4/2002 tarihinde yapılan ödeme ile sona erdiği kabul edilmiştir. Bu durumda başvuru, zaman bakımından Anayasa Mahkemesinin yetkisi dışında kalmaktadır.
57. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu kararın 23/9/2012 tarihinden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
G. Aydın 1. İdare Mahkemesinin E.2007/797 Esasına Kayıtlı Olarak Görülen Davanın Makul Sürede Sonuçlanmadığına İlişkin İddia
58. Başvurucu, Aydın 1. İdare Mahkemesinin E.2007/847 esasına kayden görülen dava sürecinin makul sürede sonuçlanmadığını ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
59. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
60. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken, sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47).
61. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
62. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 6 yıl 8 aylıkyargılama süresinin (bkz.§§ 19-23) makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
63. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
H. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
64. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. …”
65. Başvurucu maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
66. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
67. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 7.200 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
68. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
69. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Zorla çalıştırma yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Ankara 5. İş Mahkemesi kararının uygulanmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Aydın 1. İdare Mahkemesinin E.1995/2342 esasına kayıtlı olarak görülen davada verilen kararın uygulanmadığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Aydın 1. İdare Mahkemesinin E.2007/797 esasına kayıtlı olarak görülen dava sürecinde adil yargılanma hakkının ihlaline ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
5. Aydın 1. İdare Mahkemesinin E.2007/797 esasına kayıtlı olarak görülen dava sürecinde mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
6. Ankara 5. İş Mahkemesinde görülen davanın makul sürede sonuçlanmadığına ilişkin iddianın zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
7. Aydın 1. İdare Mahkemesinin E.2007/797 esasına kayden görülen dava sürecinin makul sürede sonuçlanmadığına ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının Aydın 1. İdare Mahkemesinin E.2007/797 esasına kayden görülen dava yönünden İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 7.200 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Aydın 1. İdare Mahkemesine (E.2007/797, K.2009/401) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.