TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYHAN İLHAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/2528)
|
|
Karar Tarihi: 17/11/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Ayhan İLHAN
|
Vekili
|
:
|
Av. İnan AKMEŞE
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, "2911
sayılı Kanun'a muhalefet" suçunu işlediği iddiasıyla
yargılandığı davanın halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 21/2/2014 tarihinde İstanbul 13. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 30/5/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm tarafından 18/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik
ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği,
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 18/8/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca
yürütülmekte olan soruşturma kapsamında 31/5/2007 tarihinde gözaltına
alınmıştır.
8. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK. 250. maddesi ile
görevli) 2/6/2007 tarih ve 2007/76 Sorgu sayılı karar ile başvurucunun
tutuklanmasına karar verilmiştir.
9. Başvurucu hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının
(CMK. 250. maddesi ile yetkili) 7/6/2007 tarih ve E.2007/860 sayılı iddianamesi
ile "silahlı terör örgütüne üye olmak,
2911 sayılı Kanun’a aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılmak ve örgüt
propagandası yapmak" suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası
açılmıştır.
10. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi ile
görevli), 9/6/2008 tarihinde başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
11. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 21/3/2011 tarih ve
E.2007/366, K.2011/45 sayılı kararı ile başvurucunun “silahlı terör örgütüne üye olmak ve örgüt propagandası yapmak”
suçlarından mahkûmiyetine, “2911 sayılı
Kanun'a muhalefet” suçundan Mahkemenin görevsizliğine, dosyanın
görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmek üzere tefrikine karar vermiştir.
12. Tefrik edilen dosya Mahkemenin E.2011/71 sayılı dosyasına
kaydedilmiş, 25/3/2011 tarih ve E.2011/71, K.2011/51 sayılı karar ile dosyanın
görevli ve yetkili Gaziosmanpaşa Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine
karar verilmiştir.
13. Yargılamaya Gaziosmanpaşa 5. Asliye Ceza Mahkemesinin
E.2011/888 sayılı dosyası üzerinden devam edilmektedir.
14. Başvurucu, 21/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
15. 6/10/1983 tarih ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanunu’nun 28. maddesinin birinci fıkrası.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 21/2/2014 tarih ve 2014/2528 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında 31/5/2007 tarihinde gözaltına alınarak 2/6/2007 tarihinde
tutuklandığını, 9/6/2008 tarihinde tahliye edildiğini ancak “2911 sayılı Kanun'a muhalefet” suçunu
işlediği iddiasıyla hakkında açılan kamu davasının Gaziosmanpaşa 5. Asliye Ceza
Mahkemesinde halen devam ettiğini, makul sürede yargılama yapılmadığını
belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında
açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
20. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun
dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen
ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca
davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının
görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 38–39).
21. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
22. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625,
9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "silahlı terör örgütüne üye olmak, 2911 sayılı
Kanun’a aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılmak ve örgüt propagandası
yapmak" suçlarını işlediği iddiasıyla
soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan suçlar, 12/4/1991
tarih ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinin ikinci fıkrası
ile 2911 sayılı Kanun’un 28. maddesinin birinci fıkrasında hapis cezasını
gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç
isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına
girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).
23. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım
tedbirlerin uygulanması anıdır. Somut başvuru açısından bu tarih, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun gözaltına alındığı 31/5/2007 tarihidir.
Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai olarak
karara bağlandığı, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa
Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (B. No:
2013/695, 9/1/2014, § 35).
24. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 31/5/2007 tarihinde gözaltına
alınan ve 2/6/2007 tarihinde tutuklanan başvurucu hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak, 2911 sayılı
Kanun’a aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılmak ve örgüt propagandası
yapmak" suçlarını işlediği iddiasıyla 7/6/2007 tarihinde kamu
davası açıldığı anlaşılmıştır. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan
yargılamada, başvurucunun savunması alınmış, 9/6/2008 tarihli duruşmada
başvurucunun tahliyesine karar verilmiş, uzun süre tanık beyanlarının alınması
için duruşmaların ertelendiği tespit edilmiş, 21/3/2011 tarihli duruşmada
başvurucunun “silahlı terör örgütüne üye
olmak ve örgüt propagandası yapmak” suçlarından mahkûmiyetine, “2911 sayılı Kanun'a muhalefet” suçundan
Mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmek
üzere tefrikine karar verilmiştir. Duruşma tutanaklarının incelenmesinden,
Mahkemece duruşma günlerinin dolu olması nedeniyle uzun aralıklarla duruşmalar
yapıldığı belirlenmiştir. “2911 sayılı
Kanun'a muhalefet” suçundan verilen görevsizlik kararından sonra
yargılamaya Gaziosmanpaşa 5. Asliye Ceza Mahkemesinde devam edildiği, Mahkemece
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2007/366 sayılı dosyasının
kesinleşmesinin beklendiği anlaşılmıştır.
25. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B.
No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
26. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı,
delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler
dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve
davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken
özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da
söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından
farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu
yedi yılı aşkın süredir devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir
gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
27. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
28. Başvurucu, makul sürede
yargılama yapılmadığı için 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir.
29. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
30. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin yedi yılı aşkın süredir devam eden yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
6.650,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
31. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
32. Başvuruya konu yargılamanın
yedi yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal
ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama
dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin
ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki
iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 6.650,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına
başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması
halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için
yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Gaziosmanpaşa 5. Asliye Ceza Mahkemesine
gönderilmesine,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.