TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ENGİN EKİNCİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/3060)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Engin EKİNCİ
|
Temsilcileri
|
:
|
1. Hamza EKİNCİ (Velayeten)
|
|
|
2. Fatma EKİNCİ (Velayeten)
|
Vekili
|
:
|
Av. Zeynep Şükran CANORUÇ
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1.
Başvurucu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca "cinsel istismar ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak"
suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında 24/7/2008 tarihinde gözaltına
alınarak 29/7/2008 tarihinde tutuklandığını ve 6/8/2009 tarihinde tahliye edildiğini,
hakkında açılan kamu davasında delillerin eksik ve hatalı değerlendirilmesi
sonucu mahkûmiyet kararı verildiğini belirterek, özgürlük ve güvenlik hakkı ile
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, Mahkeme kararının
bozularak ortadan kaldırılmasını ve beraatine karar
verilmesini talep etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2.
Başvuru, 26/2/2014 tarihinde Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla
yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona
sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 25/11/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilir olduğuna ve esas incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4.
Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla
erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
5.
Başvurucu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma
kapsamında 24/7/2008 tarihinde gözaltına alınmış, ifadesi alınarak 25/7/2008
tarihinde serbest bırakılmıştır.
6.
Başvurucu, aynı soruşturma kapsamında, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca
28/7/2008 tarihinde yeniden gözaltına alınmış ve Diyarbakır 1. Sulh Ceza
Mahkemesinin 29/7/2008 tarih ve 2008/439 Sorgu sayılı kararı ile
tutuklanmıştır.
7.
Başvurucu hakkında, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 1/8/2008 tarih ve
E.2008/6887 sayılı iddianamesi ile "cinsel
istismar ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçlarını
işlediği iddiasıyla kamu davası açılmış, dava Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2008/169 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
8.
Mahkeme, 6/8/2009 tarihinde başvurunun serbest bırakılmasına karar vermiştir.
9.
Mahkemece, 18/2/2010 tarih ve E.2008/169, K.2010/45 sayılı karar ile
başvurucunun, mağduru zorla tutarak cinsel ilişkiye girmeye çalıştığı, ancak
fiilin teşebbüs aşamasında kaldığı, Adli Tıp Kurumu raporuna göre mağdurun ruh
sağlığının bozulduğu gerekçesiyle "cinsel
istismar" suçundan 8 yıl 4 ay hapis, "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçundan 3
yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
10.
Temyiz üzerine, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 23/10/2013 tarih ve E.2011/22186,
K.2013/10522 sayılı ilâmıyla hüküm onanmıştır.
11.
Karar, başvurucuya 27/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12.
Başvurucu, 26/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
13.
26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 103. maddesinin (2), (4) ve
(6) numaralı fıkraları, 109. maddesinin (2) numaralı fıkrası, (3) numaralı
fıkrasının (a) ve (f) bentleri ile (5) numaralı fıkrası.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 26/2/2014 tarih ve 2014/3060 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca "cinsel istismar ve kişiyi hürriyetinden yoksun
kılmak" suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında 24/7/2008
tarihinde gözaltına alınarak 29/7/2008 tarihinde tutuklandığını ve 6/8/2009
tarihinde tahliye edildiğini, hakkında açılan kamu davasında delillerin eksik
ve hatalı değerlendirilmesi sonucu mahkûmiyet kararı verildiğini, aleyhine
tanık beyanı olmadığını, soyut ve varsayımlara dayalı olarak ceza verildiğini,
mağdurun çelişkili ve subjektif beyanları dışında
delil olmadığını, cinsel ilişki olduğuna dair hiçbir delil bulunmadığını, dokuz
yaşındaki ve olayı idrak kabiliyeti olmayan tanığın beyanına itibar edildiğini,
mağdurun vücudunda hiçbir iz bulunmadığını, "şüpheden
sanık yararlanır" ilkesi ihlal edilerek, şüpheye dayalı
mahkûmiyet kararı verildiğini, savunmalarının dikkate alınmadığını, hukuka
aykırı olarak özgürlüğünden yoksun bırakıldığını, eksik bilirkişi incelemesine
dayalı olarak hüküm kurulduğunu belirterek, özgürlük ve güvenlik hakkı ile adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
16. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 25/11/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilir olduğuna ve esas incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmişse de başvuru
dilekçesi ve eklerinin incelenmesi neticesinde, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
28. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereği kabul edilebilirliğe ilişkin bir
engelin varlığı tespit edilerek, Komisyon tarafından verilen kabul
edilebilirlik kararının kaldırılmasına, kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilerek değerlendirme yapılmıştır.
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
a. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkının İhlali İddiası
17. Başvurucu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca
yürütülen soruşturma kapsamında 24/7/2008 tarihinde gözaltına alınmış, ifadesi
alınarak 25/7/2008 tarihinde serbest bırakılmıştır. Başvurucu, aynı soruşturma
kapsamında, 28/7/2008 tarihinde yeniden gözaltına alınmış ve Diyarbakır 1. Sulh
Ceza Mahkemesinin 29/7/2008 tarihli kararı ile tutuklanmıştır. Başvurucu
hakkında, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 1/8/2008 tarihli iddianamesi
ile "cinsel istismar ve kişiyi
hürriyetinden yoksun kılmak" suçlarından kamu davası
açılmıştır. Yargılamaya başlayan Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, 6/8/2009
tarihinde başvurucunun serbest bırakılmasına karar vermiştir.
18. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesinin (8)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai
işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler."
19. Bu hüküm gereğince Anayasa Mahkemesi, 23/9/2012
tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel
başvuruları inceler. Dolayısıyla Mahkeme'nin zaman bakımından yetkisi ancak bu
tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel
başvurularla sınırlıdır. Kamu düzenine ilişkin bu düzenleme karşısında, anılan
tarihten önce kesinleşmiş nihaî işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki
kapsamının genişletilmesi mümkün değildir (B. No: 2012/832, 12/2/2013, § 14).
20. Başvurucu, 29/7/2008 tarihinde tutuklanmış ve Diyarbakır
Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince, 6/8/2009 tarihinde serbest bırakılmıştır.
Başvurucunun tutukluluğa ilişkin şikayetlerinin 23/9/2012 tarihinden önceki
döneme ait olduğu anlaşıldığından, zaman bakımından Anayasa Mahkemesinin
yetkisi dışında kalmaktadır.
21. Öte yandan, başvurucu hakkında Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza
Mahkemesince verilen mahkûmiyet kararının Yargıtay 14. Ceza Dairesince onanması
üzerine, mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş olup, başvurucunun bu aşamadan sonra
hükümlü olarak cezaevine konulması, kesinleşmiş mahkeme kararına göre tutulma
niteliğinde olup, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali niteliğinde
değerlendirilemez.
22. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun özgürlük ve güvenlik
hakkının ihlal edildiği iddialarının Anayasa Mahkemesinin yetkisinin başladığı
tarihten önceye ait olduğu anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının "zaman bakımından yetkisizlik"
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı
İddiası
23. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlarda inceleme yapılamaz.”
24. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemezliğine karar verebilir.”
25. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine
karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü
fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
26. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu
çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası
veya açık keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No:
2012/1027, 12/2/2013, § 26).
27. Başvuru konusu olayda başvurucu, Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığınca "cinsel istismar ve
kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçlarından yürütülen
soruşturma kapsamında 24/7/2008 tarihinde gözaltına alınarak 29/7/2008
tarihinde tutuklandığını ve 6/8/2009 tarihinde tahliye edildiğini, hakkında
açılan kamu davasında delillerin eksik ve hatalı değerlendirilmesi sonucu
mahkûmiyet kararı verildiğini, aleyhine tanık beyanı olmadığını, soyut ve
varsayımlara dayalı olarak ceza verildiğini, mağdurun çelişkili ve subjektif beyanları dışında delil olmadığını, cinsel ilişki
olduğuna dair hiçbir delil bulunmadığını, dokuz yaşındaki ve olayı idrak
kabiliyeti olmayan tanığın beyanına itibar edildiğini, mağdurun vücudunda
hiçbir iz bulunmadığını, "şüpheden
sanık yararlanır" ilkesi ihlal edilerek, şüpheye dayalı
mahkûmiyet kararı verildiğini, savunmalarının dikkate alınmadığını, eksik
bilirkişi incelemesine dayalı olarak hüküm kurulduğunu belirterek, adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
28. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucu hakkında
açılan kamu davası üzerine Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince, mağdurun
psikolog huzurunda beyanı alınmış, başvurucunun savunması ile tanıkların
beyanları değerlendirilmiş, mağdur hakkında sosyal inceleme raporu alınmış,
Diyarbakır Doğumevi Hastanesi, Diyarbakır Çocuk Hastanesi, Adli Tıp Kurumu
Diyarbakır Şube Müdürlüğü ve Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesinden raporlar
alınmış, başvurucunun mağduru zorla tutarak cinsel ilişkiye girmek istediği, mağdurun
direnerek bağırdığı, başvurucunun bunun üzerine kaçtığı, mağdurun ruh
sağlığının bozulduğu, başvurucunun, suçun anlam ve sonuçlarını kavrama
yeteneğinin bulunduğu, fiilin teşebbüs aşamasında kaldığı, mağdurun
beyanlarının samimi ve istikrarlı olduğu gerekçeleriyle başvurucunun “cinsel istismar ve kişiyi hürriyetinden yoksun
kılmak” suçlarından cezalandırılmasına karar verilmiştir. Temyiz
üzerine, Yargıtay 14. Ceza Dairesince, iddia ve deliller ile Mahkemece yapılan
tahlil ve takdir yerinde bulunarak hüküm onanmıştır.
29. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları
incelendiğinde, iddiaların özünün Derece Mahkemesi tarafından delillerin
değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve
esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
30. Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu
deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve
iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve
iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da
uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Derece Mahkemesi
tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi
Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan herhangi
bir durum da tespit edilememiştir.
31. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen
iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Derece Mahkemesi
kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik de içermediği
anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan
yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Özgürlük ve güvenlik hakkının
ihlal edildiği yönündeki iddiasının “zaman
bakımından yetkisizlik”,
2. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil
olmadığı yönündeki iddiasının “açıkça
dayanaktan yoksun olması”
nedenleriyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
10/3/2015 tarihinde OY
BİRLİĞİYLE karar verildi.