logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hikmet Günkan [2.B.], B. No: 2014/3839, 8/6/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HİKMET GÜNKAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/3839)

 

Karar Tarihi: 8/6/2016

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Alparslan ALTAN

 

 

Muammer TOPAL

Raportör Yrd.

:

Tuğba YILDIZ

Başvurucu

:

Hikmet GÜNKAN

Vekili

:

Av. Rehşan BATARAY SAMAN

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; terör olaylarından dolayı köyü terk etmeye mecbur kalınması nedeniyle 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvurunun kısmen kabul edilmesi ve tazminat miktarı az bulunarak idare ile uyuşmazlık tutanağı imzalanması akabinde başvurunun kabul edilmeyen kısmı için açılmış olan davanın reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının; ret işlemine karşı açılan davaya ilişkin yargılama işlemlerinin adil olmaması, makul sürede sonuçlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının; terör olayları sebebiyle köyü terke mecbur kalınması nedeniyle özel hayatın gizliliği ilkesinin, Kürt kökenli olunması nedeniyle ayrımcılığa maruz bırakıldığı iddiası ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 19/3/2014 tarihinde Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi vasıtasıylayapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3.İkinci Bölüm Birinci Komisyonu 5/2/2016 tarihinde,makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiası dışında kalan diğer iddiaların kesin olarak kabul edilemez olduğuna; makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasının kabul edilebilirlik ve esas yönünden incelenmesi için dosyanın Bölüme gönderilmesine karar vermiştir.

4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu, Diyarbakır ili Hani ilçesi Akçayurt köyünde ikamet etmekteyken1994 yılında yoğun terör olaylarının yaşanması nedeniyle güvenlik güçleri tarafından göçe zorlandığını iddia etmiştir.

7. Başvurucu 24/11/2004 tarihinde 5233 sayılı Kanun kapsamına giren zararlarının karşılanması talebiyle Diyarbakır Valiliği Zarar Tespit Komisyonuna (Komisyon) başvurmuştur.

8. 16/6/2008 tarihli ve 2008/1-2391 sayılı Komisyon kararının ilgili kısmı şöyledir;

"... Başvurucunun zarar gördüğünü iddia ettiği zararlarla ilgili olarak mahallinde yapılan keşifte halihazırda bulunan yapıların ölçümünün yapıldığı ayrıca köy muhtarı ve köy heyetiyle yapılan görüşmelerde yapıların tadilat gördüğü, tadilat oranlarınında belirlenemediği, dolayısıyla yapıların zarar görmemesi nedeniyle yapılar yönünden reddine, 4/10/2004 tarih ve 2004/7955 sayılı Yönetmelik hükümlerinde belirtilen şartlara uygun olması nedeniyle müracaatçıya; sulu arazi için 9.504 TL, susuz arazi için 2.880 TL, meyve kuru erik için 32 TL, meyve kuru badem için 140 TL, kuru bağ için 2.538 TL malvarlığına ulaşamama nedeniyle oluşan; toplam 15.094 TL ödenmesine ..."

9. Zarar Tespit Komisyonu kararı akabinde 5233 sayılı Kanun’un 12. maddesi gereğince davet yazısı ile birlikte sulhname örneği başvurucu vekiline gönderilmiştir.

10. Sulhname teklifi kabul edilmeyerek uyuşmazlık tutanağı, 17/6/2008 tarihinde başvurucu vekili tarafından imzalanmıştır.

11. Komisyon kararında hükmedilen miktarın gerçek zararı karşılamadığından bahisle başvurucu tarafından Diyarbakır İdare Mahkemesinde davası açılmıştır.

12. Diyarbakır 2. İdare Mahkemesinin 30/9/2009 tarihli ve E.2008/1641, K.2009/1896 sayılı kararı ile tazminata hükmedilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir:

 “… Davacının tazminat başvurusu üzerine zarar tespit komisyonu tarafından yapılan keşif sonucu düzenlenen 20.11.2005 tarihli keşif tutanağında davacıya ait 135 m2 ev, 135 m2 ahır, 24 dekar sulu, 15 dekar kıraç tarla, 9 dekar bağ, 2 erik, 2 badem ağacı tespit edilmiştir.

Dava konusu olayımızda davacının terörden zarar gördüğü konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. Davacı dava konusu işlemin arazi, meyve ve bağ için toplam 15.094.00-TL ödenmesine ilişkin kısmının doğruluğunu kabul etmekte-her ne kadar dava dilekçesinde erik ve badem ile ilgili belirlemeye yer verilmemiş ise de aksi bir yorum davacının davalı idarece kabul edilen hakkının kaybına sebep olacaktır-, ayrıca ev ve ahır için 11.000.00 TL, yanan ev eşyaları için 2.000.00 TL tazminat istemektedir.

İnşaat Mühendisi tarafından hazırlanan 20.11.2005 tarihli raporda yapının tamamında tadilat yapılmış olduğu, binanın 18 yaşında olduğu, ancak tadilat oranının tespit edilemediği, bu nedenle hesaplama yapılamadığı belirtilmiştir. Davalı idare, davacının ev ve ahır zararının olduğunu kabul etmekte; fakat davacının yapılarının tadilat görmesi ve tadilat oranının tespit edilememesi nedeniyle hesaplama ve dolayısıyla ödeme yapılamadığını ve bu nedenle ev ve ahır için davacıya tazminat ödenemeyeceğini ileri sürmektedir.

Mahkememizin 23.07.2009 tarihli ara kararı ile davacının yapılarında yapılan tadilat oranları belirlenip, belirlenen tadilat oranları üzerinden ödenmesi gereken tazminat miktarının hesaplanarak buna ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenildiği, gelen cevabi yazıda yapıdaki tadilat oranının belirlenememesi nedeniyle İller İdaresi Genel Müdürlüğü'nün 05.03.2007 tarih ve 1125 sayılı görüşü doğrultusunda ev için 8.364,00 TL. ahır için 2.414,00 TL olmak üzere toplam 10.778,00 TL ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.

Davacı tarafından, yanan ev eşyaları için 2.000,00 TL tazminat talep etmişse de, bu hususun hukuken kabul edilebilir hiçbir bilgi ve belge ile kanıtlanamaması nedeniyle bu isteminin karşılanmasına olanak bulunmamaktadır.

Buna göre. ev ve ahır için 10.778,00 TL, arazi, meyve ve bağ için 15.094,00 TL olmak üzere 25.872.00 TL'nin davacıya ödenmesi gerektiği, bu miktarı aşan kısmın ise reddi gerektiğisonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davacının tazminat isteminin kısmen kabulüne, 25.872,00TL maddi tazminatın uyuşmazlık tutanağının düzenlendiği 17.06.2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikle davalı idarece davacıya ödenmesine..."

13. Kararın idare tarafından temyiz üzerine, Danıştay Onbeşinci Dairesinin 21/9/2011 tarihli ve E.2011/3358, K.2011/1564 sayılı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir;

 "... Dosyadaki bilgi ve belgeler ile aynı köye ilişkin Dairemiz esaslarına kayıtlı diğer dava dosyalarının birlikte incelenmesinden; davacının ikamet ettiği Diyarbakır ili, Hani ilçesi, Akçayurt köyünün "terör eylemleri" veya "terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler" nedeniyle idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, aralarında davacının da bulunduğu Akçayurt köyü halkının bir kısmının köyü terk etmeleri nedeniyle uğradıkları zararın, 5233 sayılı Kanun hükümlerine göre idarece karşılanmasına hukuki olanak bulunmadığından, İdare Mahkemesi tarafından davanın reddi yolunda karar verilmesi gerekirken, davacının tazminat isteminin kısmen kabulü yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır. ..."

14. Bozma kararı üzerine Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi 31/1/2012 tarihli ve E.2011/2112, K.2012/165 sayılı kararı ile davanın reddine hükmedilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir:

"Dava dosyasında bulunan ve Mahkememizin 2009/1461 sayılı dosyasında yapılan ara kararı üzerine gönderilen bilgi ve belgelerin incelenmesinden; Diyarbakır İli, Hani İlçesi, Akçayurt Köyü'nün Diyarbakır İline ait boşalan/boşaltılan köyler listesinde yer almadığı, genel nüfus sayımları ve tespitlerine göre Akçayurt Köyü’nde 1990 yılında 317, 1997 yılında 82, 2000 yılında ise 79 kişinin yaşadığı, köyde koruculuk sisteminin uygulanmadığı, 12.05.2010 tarihli Jandarma araştırma tutanağına göre Akçayurt Köyü’nün terör nedeniyle boşaltılan köylerden olmadığının belirtildiği, köyde genel ve mahalli seçimlerin düzenli olarak yapıldığı anlaşılmaktadır.

 Bu durumda, yukarıda yer verilen açıklama ve tespitlere göre, terör olayları sebebiyle tamamen boşalmadığı/boşaltılmadığı, köyde kısmi göçler yaşandığı, dolayısıyla 5233 sayılı Kanun kapsamına giren dönemlerde normal yaşam düzeyini sağlayacak asgari güvenlik ortamının bulunduğu sonucuna varılan Akçayurt köyü halkının bir kısmının, kişisel güvenlik kaygıları veya ekonomik ve sosyal sebepler sonucu yaşadıkları köyü terk etmeleri nedeniyle uğradıkları zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminine hukuken olanak bulunmadığından davacının tazminat istemi yerinde görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davanın reddine..."

15. Kararın başvurucu tarafından temyiz üzerine Danıştay Onbeşinci Dairesinin 11/12/2012 tarihli ve E.2012/5378, K.2012/13676 sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir.

16. Karar düzeltme talebi, aynı Dairenin 26/11/2013 tarihli ve E.2013/8701, K.2013/9160 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Karar düzeltme kararı, başvurucuya 10/3/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

17. Başvurucu 19/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 8/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

19. Başvurucu, 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptığı talebin ve akabinde açtığı davanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

20. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan başvurunun makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

21. Başvurucu, 5233 sayılı Kanun kapsamında ileri sürülen giderim talebinin değerlendirilmesi hususundaki idari süreç ve yargılama prosedürünün makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

22. 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan müracaatlarda idari yargı makamları nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesinin bu konuda verdiği kararlarında, komisyon ve yargılama aşamalarında geçen süreler ile davanın tüm koşulları, karara bağlanan başvuru sayısı ve yargılama sürecinde komisyon ve yargılama makamlarınca yapılan işlemler dikkate alınarak uyuşmazlığın karara bağlanması konusunda kamu otoritelerine ve özellikle yargılama organlarına atfedilebilecek bir gecikmenin olmadığı ve toplamda sekiz yılın altında gerçekleşen başvuruların karara bağlanma süresinin makul sürede yargılanma hakkının ihlaline yol açmadığı sonucuna ulaşılmıştır (Sabri Çetin, B. No: 2013/3007, 6/2/2014, §§ 61-69; Mahmut Can Arslan, B. No: 2013/3008, 6/2/2014, §§ 60-68; Mehmet Gürgen, B. No: 2013/3202, 6/2/2014, §§ 58-66; Celal Demir, §§ 58-66). Başvurunun kesin olarak karara bağlanmasının daha uzun bir sürede gerçekleştiği ve bu durumun başvuruculara atfedilebilecek bir kusurdan kaynaklanmadığı durumlarda ise makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır (İsmet Kaya, B. No: 2013/2294, 8/5/2014, §§ 46-70).

23. Somut davalara bir bütün olarak bakıldığında Komisyona başvuru tarihi (24/11/2004)ile nihai karar tarihi olan karar düzeltme karar tarihi (26/11/2013) arasında geçen ve toplam süresi 9 yıl olan yargılama süresinde başvurucu açısından farklı karar verilmesini gerektiren bir yön bulunmadığı ve söz konusu yargılama süresinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

24. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

25.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. …

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

26. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesini ve bu nedenle tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

27. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 6.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

28. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 6.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 8/6/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Hikmet Günkan [2.B.], B. No: 2014/3839, 8/6/2016, § …)
   
Başvuru Adı HİKMET GÜNKAN
Başvuru No 2014/3839
Başvuru Tarihi 19/3/2014
Karar Tarihi 8/6/2016

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, terör olaylarından dolayı köyü terk etmeye mecbur kalınması nedeniyle 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvurunun kısmen kabul edilmesi ve tazminat miktarı az bulunarak idare ile uyuşmazlık tutanağı imzalanması akabinde başvurunun kabul edilmeyen kısmı için açılmış olan davanın reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının; ret işlemine karşı açılan davaya ilişkin yargılama işlemlerinin adil olmaması, makul sürede sonuçlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının; terör olayları sebebiyle köyü terke mecbur kalınması nedeniyle özel hayatın gizliliği ilkesinin, Kürt kökenli olunması nedeniyle ayrımcılığa maruz bırakıldığı iddiası ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (idare) İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi