TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HAMİT KILIÇ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/4636)
|
|
Karar Tarihi: 22/6/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör Yrd.
|
:
|
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
|
Başvurucular
|
:
|
Hamit KILIÇ
|
|
|
İsmail KILIÇ
|
|
|
Şeyhmus
KILIÇ
|
|
|
Abdulbaki SİNCAROĞLU
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Murat DURGAN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, 19/7/2008
tarihinde Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhlerine açılan kamulaştırma
bedelinin tespiti ve tescil davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek,
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve tazminat talebinde
bulunmuşlardır.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 3/4/2014 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci
Komisyonunca 10/6/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına ve dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
15/9/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
Adalet Bakanlığının 19/9/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucular aleyhine
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından
19/7/2008 tarihinde Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinde kamulaştırma bedelinin
tespiti ve tescil davası açılmıştır.
8. Kızıltepe Asliye Hukuk
Mahkemesi, 9/7/2009 tarihli ve E.2008/382, K. 2009/549 sayılı kararla davanın
kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespitine hükmetmiştir.
9. İlk Derece Mahkemesi
kararının temyiz edilmesi sonucu dosya Yargıtay 5. Hukuk Dairesine gönderilmiş,
Dairenin 27/9/2010 tarihli ve E.2010/7851, K.2010/15942 sayılı ilâmı ile
eksiklik nedeniyle dosyanın geri çevrilmesine karar verilmiştir.
10. Eksikliklerin
tamamlanmasının ardından yargılama dosyası tekrar Yargıtaya
gönderilmiş, temyiz incelemesi henüz sonuçlanmamışken, başvurucular 3/4/2014 tarihinde
bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
11. Temyiz incelemesi sonucu
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 22/5/2014 tarihli ve E.2014/6729, K.2014/14541 sayılı
ilamı ile İlk Derece Mahkemesinin kararını onamıştır.
12. Karar düzeltme yoluna
başvurulmaması üzerine İlk Derece Mahkemesi kararı onama ilamı üzerine
kesinleşmiştir.
B. İlgili
Hukuk
13. 12/1/2011 tarihli ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 30. maddesi; 4/11/1983 tarihli ve 2942
sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. ve 11. maddeleri.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 22/6/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 3/4/2014 tarih ve 2014/4636
numaralı bireysel başvuruları incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
15. Başvurucular, 19/7/2008
tarihinde Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhlerine açılan kamulaştırma
bedelinin tespiti ve tescil davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek,
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
16. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi
sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar
verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
17. Başvurucular, 19/7/2008 tarihinde Kızıltepe Asliye Hukuk
Mahkemesinde aleyhlerine açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil
davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
18. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara,
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını
oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle
ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de, Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 38–39).
19. Davanın karmaşıklığı,
yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup
olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 41–45).
20. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi
uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede
karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, Asliye Hukuk Mahkemesi
nezdinde açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının söz konusu
olduğu görülmekle, 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile 6100
sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama
faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku
yoktur (Güher Ergun ve Diğerleri,
B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
21. Medeni hak ve
yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde,
sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama
sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği
tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih,
19/7/2008 tarihidir.
22. Sürenin bitiş tarihi ise,
çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme
tarihidir (Güher Ergun ve Diğerleri,
B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52). Bu kapsamda, somut yargılama faaliyeti
açısından sürenin bitiş tarihinin, İlk Derece Mahkemesi kararının kesinleştiği
22/5/2014 tarihi olduğu anlaşılmaktadır.
23. Başvuruya konu yargılama
sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun, başvurucuların taşınmazının
kamulaştırılması kararı alınmasının ardından taşınmazın kamulaştırma bedelinin
tespiti ve tapuya tescili istemine ilişkin olduğu, 19/7/2008 tarihinde açılan
davanın İlk Derece Mahkemesinin 9/7/2009 tarihli kararı ile kabulüne
hükmedildiği, bu kararın temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin
27/9/2010 tarihli ilâmı ile dava dosyasının eksiklik nedeniyle Mahkemesine iade
edildiği, eksikliğin tamamlanmasının ardından yapılan temyiz incelemesi sonucu
Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 22/5/2014 tarihli ilâmı ile İlk Derece Mahkemesi
kararını onandığı, taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulmaması üzerine
anılan kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
24. 6100 sayılı Kanun’un
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin
etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde
bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar
verilmiştir (Güher Ergun ve Diğerleri,
B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).
25. Başvuruya konu kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil
davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, yargılamanın
niteliği, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan
engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında davanın karmaşık
olmaktan uzak olduğu anlaşılmıştır. Başvurucuların tutum ve davranışlarıyla ve
usulü haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına sebep
olduğu da söylenemez. Dolayısıyla somut başvuru açısından, daha önce verilen
kararlar dışında farklı karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve
söz konusu beş yıl on aylık yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin
olduğu sonucuna varılmıştır.
26. Açıklanan nedenlerle,
başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanunun 50. Maddesi
Yönünden
27. Başvurucular, adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğinin tespiti ile ayrı ayrı 10.000,00 TL
manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
28. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
29. Başvurucuların tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin beş yıl on aydır devam eden yargılama süreci nazara alındığında, yargılama
faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan
manevi zararları karşılığında her bir başvurucuya net 4.150,00 TL manevi
tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
30. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiği yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Her bir başvurucuya net 4.150,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,
başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
22/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.