TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AZİZ SÜTÇÜ VE ÖMER FARUK SÜTÇÜ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/4641)
|
|
Karar Tarihi: 17/11/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucular
|
:
|
Aziz SÜTÇÜ
|
|
|
Ömer Faruk SÜTÇÜ
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Murat DURGAN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, "resmi belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının
zararına dolandırıcılık" suçlarını işledikleri iddiasıyla
yargılandıkları davanın halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler
ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 3/4/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona
sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 21/7/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 26/9/2014 tarihinde, kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği,
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 9/10/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucular hakkında, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca
yürütülen soruşturma kapsamında 8/4/2008 tarihinde başvuruculardan Aziz Sütçü'nün ifadesi alınmış, başvurucu ifadesinde, kardeşi
Ömer Faruk Sütçü’ye soruşturmaya ilişkin bilgi
verdiğini beyan etmiştir.
8. Başvurucular ve diğer üç şüpheli hakkında, "resmi belgede
sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık"
suçlarını işledikleri iddiasıyla Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca 4/8/2008
tarih ve E.2008/902 sayılı iddianame düzenlenmiştir.
9. Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 6/8/2008 tarihli kararı
ile iddianamenin iadesine karar vermiştir.
10. Başsavcılığın itirazı üzerine, Mardin 1. Ağır Ceza
Mahkemesi 15/8/2008 tarih ve 2008/365 Değişik İş sayılı kararı ile iddianamenin
iadesi kararının kaldırılmasına karar vermiştir.
11. İddianamenin iadesi kararının kaldırılması üzerine
yargılamaya başlayan Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 8/5/2013 tarih ve
E.2008/209, K.2013/129 sayılı kararı ile başvurucuların "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık"
suçundan haklarında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine, "resmi belgede
sahtecilik" suçundan ise mahkûmiyetlerine karar vermiştir.
12. Karar başvurucular tarafından temyiz edilmiş olup, temyiz
incelemesi devam etmektedir.
13. Başvurucular, 3/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili
Hukuk
14. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 204.
maddesinin (1) numaralı fıkrası; 1/3/1926 tarih ve 765 sayılı mülga Türk Ceza
Kanunu’nun 102. maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi, 104. maddesi
ile 504. maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
15. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 3/4/2014 tarih ve 2014/4641 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
16. Başvurucular, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca "resmi belgede
sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık"
suçlarından 4/8/2008 tarihinde haklarında açılan kamu davasının halen devam
ettiğini ve makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
17. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
18. Başvurucular, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca
haklarında açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
19. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun
dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen
ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca
davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının
görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
20. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
21. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625,
9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucular hakkında, "resmi belgede
sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarını
işledikleri iddiasıyla soruşturma
başlatılmıştır. Başvurucular hakkında isnat olunan suçlar 5237 sayılı Kanun’un
204. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile 765 sayılı mülga Kanun’un 504.
maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde hapis ve adli para cezasını
gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucular hakkındaki suç
isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına
girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).
22. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım
tedbirlerin uygulanması anıdır. Somut başvuru açısından başvuruculardan Aziz
Sütçü yönünden bu tarih ifadesinin alındığı 8/4/2008 tarihi, başvurucu Ömer
Faruk Sütçü yönünden ise kamu davasının açıldığı 4/8/2008 tarihidir. Ceza
yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai olarak karara
bağlandığı, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin
makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (B. No: 2013/695,
9/1/2014, § 35).
23. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, Mardin
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 8/4/2008 tarihinde başvuruculardan Aziz Sütçü’nün ifadesinin alındığı, başvurucular ve diğer üç
şüpheli hakkında, "resmi belgede
sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık"
suçlarını işledikleri iddiasıyla Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca 4/8/2008
tarihinde iddianame düzenlendiği, Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen
iddianamenin iadesi kararına yapılan itiraz üzerine, Mardin 1. Ağır Ceza
Mahkemesince 15/8/2008 tarihinde iddianamenin iadesi kararının kaldırılmasına
karar verildiği belirlenmiştir. İddianamenin iadesi kararının kaldırılması üzerine
yargılamaya başlayan Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesince, başvurucuların ve diğer
sanıkların savunmaları ile müşteki beyanlarının alındığı, uzun süre sanıkların
imzalarının tespitine ilişkin Adli Tıp Kurumu raporunun beklendiği, sonuç
alınamaması üzerine Aziz Sütçü’ye yönelik imza
incelemesi yaptırılmak üzere dava dosyasının Diyarbakır Kriminal
Polis Laboratuvarına gönderilerek bilirkişi raporu alındığı, raporun
okunmasından sonra tüm sanıklara yönelik imza incelemesi yaptırılmak üzere dava
dosyasının tekrar Diyarbakır Kriminal Polis
Laboratuvarına gönderildiği tespit edilmiştir. Mahkemece, 8/5/2013 tarihli
karar ile başvurucuların "kamu kurum ve
kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçundan haklarında
açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine, "resmi belgede
sahtecilik" suçundan ise mahkûmiyetlerine karar verildiği,
kararın başvurucular tarafından temyiz edildiği ve temyiz incelemesinin devam
ettiği anlaşılmıştır.
24. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B.
No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
25. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı,
delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler
dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucuların tutum ve
davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken
özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep oldukları da
söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından
farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve başvurucu Aziz
Sütçü yönünden yaklaşık sekiz yıldır, başvurucu Ömer Faruk Sütçü yönünden ise
yedi yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu
sonucuna varılmıştır.
26. Açıklanan nedenlerle,
başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
27. Başvurucular, makul sürede
yargılama yapılmadığı için ayrı ayrı 30.000,00 TL manevi tazminata
hükmedilmesini talep etmişlerdir.
28. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak
şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
29. Başvurucuların tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin başvurucu Aziz Sütçü yönünden yaklaşık sekiz yıldır,
başvurucu Ömer Faruk Sütçü yönünden ise yedi yıldır devam eden yargılama
süreleri nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle,
yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında
başvurucu Aziz Sütçü’ye net 5.850,00 TL, başvurucu
Faruk Sütçü’ye net 5.000,00 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
30. Başvurucular tarafından
yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
31. Başvuruya konu yargılamanın
yaklaşık sekiz yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki
iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucu Aziz Sütçü’ye net 5.850,00
TL, başvurucu Ömer Faruk Sütçü’ye net 5.000,00 TL
manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların
tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin ilgili derece Mahkemelerine
gönderilmesine,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.