TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET DOĞAN VE AZİZ YILDIRIM
|
BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2014/4748)
|
Karar Tarihi: 22/6/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör Yrd.
|
:
|
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
|
Başvurucular
|
:
|
Mehmet DOĞAN
|
|
|
Aziz YILDIRIM
|
Vekilleri
|
:
|
Av. İsmail DOĞAN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, 29/2/2008
tarihinde Kızıltepe Sulh Hukuk Mahkemesinde aleyhlerine açılan ortaklığın
giderilmesi davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler, tazminat talebinde bulunmuşlardır.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 7/4/2014 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci
Komisyonunca 15/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına ve dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
15/9/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
Adalet Bakanlığının 19/9/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu Mehmet Doğan ve
bir kısım diğer davalılar aleyhine, 29/2/2008 tarihinde Kızıltepe Sulh Hukuk
Mahkemesinde ortaklığın giderilmesi davası açılmıştır.
8. Yargılama devam ederken,
12/4/2010 tarihli duruşmada, başvurucu Aziz Yıldırım vekili tarafından, Aziz
Yıldırım’ın dava konusu taşınmazın bir kısım hissesini satın aldığı gerekçesiyle
vekaletname sunularak, Aziz Yıldırım'ın davalı taraf olarak yargılamaya dâhil
edilmesi talep edilmiştir.
9. Başvuru konusu yargılama,
halen Kızıltepe Sulh Hukuk Mahkemesinde devam etmektedir.
10. Başvurucular, 7/4/2014
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili
Hukuk
11. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 30. maddesi; 22/11/2001 tarih ve 4721
sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 642. maddesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
12. Mahkemenin 22/6/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 7/4/2014 tarih ve 2014/4748
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
13. Başvurucular, 29/2/2008
tarihinde Kızıltepe Sulh Hukuk Mahkemesinde aleyhlerine açılan ortaklığın
giderilmesi davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
14. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi
sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar
verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas
Yönünden
15. Başvurucular, 29/2/2008 tarihinde Kızıltepe Sulh Hukuk
Mahkemesinde aleyhlerine açılan ortaklığın giderilmesi davasının makul sürede
sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
16. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara,
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını
oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle
ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de, Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 38–39).
17. Davanın karmaşıklığı,
yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup
olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 41–45).
18. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi
uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara
bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde
açılan ortaklığın giderilmesi davasının söz konusu olduğu görülmekle, 1086
sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile 6100 sayılı Kanun’da yer alan
usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve
yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 49).
19. Medeni hak ve
yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde,
sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama
sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği
tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih,
29/2/2008 tarihidir.
20. Öte yandan uyuşmazlığın tarafları açısından, yargılama sürecine
dâhil oldukları süreler nazara alındığında, farklı yargılama sürelerinin
geçerli olması mümkündür (İsmail Özkan,
B. No:2012/367, 17/9/2013, § 24). Bu
bağlamda başvuru konusu davanın açılış tarihi 29/2/2008 olmakla beraber,
başvurucu Aziz Yıldırım’ın davanın 12/4/2010 tarihli oturumunda, uyuşmazlık
konusu taşınmazdan hisse aldığını belirterek, davaya katılma talebinde
bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle başvurucu Aziz Yıldırım açısından
yapılacak makul süre değerlendirmesinde dikkate alınacak sürenin başlangıç anı,
davanın açıldığı tarih değil, başvurucunun taşınmaz maliki olarak davaya
katılma talebinde bulunduğu 12/4/2010 tarihidir.
21. Sürenin bitiş tarihi ise,
çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme
tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin
devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak
sürenin bitiş anı başvurunun karara bağlandığı tarihtir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 52).
22. Taşınmaz mal üzerinde
ortaklığın giderilmesine ilişkin davalarda görevli mahkeme 6100 sayılı Kanun’un
4. maddesine göre sulh hukuk mahkemeleridir. Yine 6100 sayılı Kanun’un 316.
maddesine göre, bu mahkemelerde basit yargılama usulüne göre yargılama
yapılmaktadır.
23. Basit yargılama usulü, 6100
sayılı Kanun’un 316. maddesinde yer alan davalar ile kanunlarda açıkça
belirtilen bazı davalarda uygulanan ve yazılı yargılama usulünden daha basit ve
çabuk işleyen, daha kısa bir incelemeye ihtiyaç duyan ve daha kolay bir
inceleme ile sonuçlandırılabilecek dava ve işler için kabul edilmiş bir
yargılama usulüdür (Nesrin Kılıç,
B. No: 2013/772, 7/11/2013, § 65).
24. Bu şekilde kanun koyucu,
sulh hukuk mahkemelerinde görülen ortaklığın giderilmesi davalarının, bu
uyuşmazlıklara bakmakla görevli mahkemelerce mümkün olduğunca hızlı, basit ve
ucuz bir biçimde sonuçlandırılmasını amaçlamıştır.
25. Başvuruya konu yargılama
sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun birden çok kişi tarafından
malik olunan taşınmazın satışı suretiyle ortaklığın giderilmesi talebi olduğu,
29/2/2008 tarihinde açılan davada İlk Derece Mahkemesinin resmi kurumlara
yazılan müzekkere cevaplarını beklediği, keşif yaptığı, bilirkişi raporları ve
ek raporları aldığı, tanık dinlediği, dava ile ilişkisi görülen Mardin İdare
Mahkemesinde açılan davanın bekletici mesele yapılmasına karar verdiği
anlaşılmış, yargılamanın halen Kızıltepe Sulh Hukuk Mahkemesinde devam ettiği
belirlenmiştir.
26. 6100 sayılı Kanun’un
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin
etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde
bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar
verilmiştir (Güher Ergun ve Diğerleri,
B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).
27. Başvuruya konu ortaklığın giderilmesi davasının
incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, yargılamanın niteliği,
maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller
gibi kriterler dikkate alındığında başvuruya konu yargılamanın karmaşık
nitelikte olduğu anlaşılmışsa da somut başvuru açısından, daha önce verilen
kararlar dışında farklı karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı,
başvurucu Mehmet Doğan açısından yedi yılı; başvurucu Aziz Yıldırım açısından
beş yılı aşan yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna
varılmıştır.
28. Açıklanan nedenlerle,
başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanunun 50. Maddesi
Yönünden
29. Başvurucular, adil
yargılanma haklarının ihlal edilmesi nedeniyle 20.000,00 TL maddi, 40.000,00 TL
manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
30. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar
başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
31. Başvurucu Mehmet Doğan’ın
tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yedi yılı aşkın yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
6.650,00 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
32. Başvurucu Aziz Yıldırım’ın
tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin beş yılı aşkın yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
4.150,00 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir
33. Başvurucular tarafından
maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile
iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından,
başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
34. Başvurucular tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
35. Başvuruya konu yargılamanın
uzun süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal
ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama
dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin
ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiği yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucu Mehmet Doğan’a net 6.650,00 TL; başvurucu Aziz Yıldırım’a
net 4.150,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin
diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet
ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Kızıltepe Sulh Hukuk Mahkemesine
gönderilmesine
22/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.