TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NEVZAT ÇAKAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/5083)
|
|
Karar Tarihi:21/6/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Nevzat ÇAKAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Erkan
METİN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7.Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir
soruşturma kapsamında 22/10/2010 tarihinde gözaltına alınmış; 26/10/2010
tarihinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, suç işlemek amacıyla kurulan
örgüte üye olma, tefecilik yapma, nitelikli yağma suçlarından tutuklanmıştır.
8. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yaptığı soruşturma
sonunda31/5/2011 tarihli iddianame ile başvurucu ile birlikte 96 şüpheli
hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte
üye olma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım etme, nitelikli yağma,
tehdit, silahla tehdit, kişi hürriyetini kısıtlama, suç üstlenme, 10/7/1953
tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında
Kanun'a muhalefet suçlarından cezalandırılmaları istemiyle haklarında kamu
davası açmıştır.
9. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin (TMK mülga 10. madde ile
görevli) E.2011/133 sayılı dosyası kapsamında 22/6/2011 tarihinde yapılan
tensiple başvurucu ile birlikte 43 tutuklu sanığın tutukluluk hâllerinin
devamına karar verilmiştir. Yargılama başvurucu yönünden tutuklu olarak
sürdürülmüştür.
10. 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle
12/4/1991 tarihli ve Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) mülga 10. maddesi ile
görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine dosya, İstanbul
20. Ağır Ceza Mahkemesine devredilmiştir.
11. İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi E.2014/89 sayılı dosyasında
21/3/2014 tarihinde yapılan tensiple başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına
karar verilmiştir.
12. Duruşmada verilen tutukluluk hâlinin devamına ilişkin karara
başvurucu tarafından itiraz edilmiş, itirazı değerlendiren İstanbul 21. Ağır
Ceza Mahkemesi 1/4/2014 tarihli kararı ile itirazı reddetmiştir.
13.Başvurucu 11/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
14. İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi 16/6/2014 tarihinde
başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
15. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla İlk
Derece Mahkemesinde derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
17. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her
hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde
tazminat isteminde bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 21/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19.Başvurucu; tutukluluğun makul süreyi aştığını, tutukluğun
devamına ilişkin gerekçelerin soyut nitelikte ve şablon gerekçeler olduğunu,
tutukluluğun devamı kararlarında tutukluluğun devamını gerektirecek nedenlerin
gösterilmediğini belirterek adil yargılanma hakkı ile kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özünün
tutukluluğun uzun süredir devam etmesine yönelik olduğu anlaşıldığından
iddiaların tamamının Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası kapsamında
incelenmesi gerekir.
21. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği
gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle
olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt,
B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
22. Tutukluluk hâli sona erdikten sonra tutukluluğun Kanun'da
öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığını iddia eden başvurucunun,
devam eden tutukluluk hâlinden farklı olarak iddia edilen ihlalin tespitini ve
tazminat ödenmesini sağlayabilecek bir hukuk yolu mevcut ise bu yolu tüketmesi
gerekir (Hamit Kaya, B. No:
2012/338, 2/7/2013, § 46).
23.Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami
süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular
bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye
edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa 5271 sayılı Kanun'un 141.
maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili
bir hukuk yolu olduğunu belirtmektedir (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500,
29/9/2016,§§ 33-45).
24. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 16/6/2014
tarihinde tahliyesine karar verilen başvurucunun tutukluluğun makul süreyi
aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak
davada da incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre
başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli
mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271
sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna
uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan
başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel
başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
25. Açıklanan nedenlerle tutukluluğun makul süreyi aştığı
iddiasının yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru konusu
yapıldığı anlaşıldığından başvurununbaşvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
21/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.