TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
A. G. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/5219)
|
|
Karar Tarihi: 16/2/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Şermin
BİRTANE
|
Başvurucu
|
:
|
A. G.
|
Vekili
|
:
|
Av. Derya
AKAT KISA
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ahlaki durum sebep gösterilerek Türk Silahlı Kuvvetlerinden
(TSK) ilişiğinin kesilmesi işlemi nedeniyle özel hayatın gizliliği hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, 2003 yılında Hava Kuvvetleri Komutanlığında subay
sınıfında göreve başlamış, 2012 yılına kadar pilot yüzbaşı olarak görev
yapmıştır. Yurt dışında yüksek lisans eğitimi görmüştür. Evli değildir.
9. Hava Kuvvetleri Komutanlığına gelenisimsiz bir ihbar üzerine
bazı askerî personel hakkında Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire
Başkanlığı tarafından İstihbarata Karşı Koyma (İKK) zafiyeti konusunda idari
tahkikat başlatılmıştır.
10. Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından Anayasa Mahkemesine sunulmuş
belgelere göre "İstihbarata Karşı Koyma" (İKK) zafiyeti kapsamında ilgili askerî personelin
ifadeleri alınmıştır. İfade tutanaklarında, "ifadeyi alan" ve
"ifadeyi yazan" kısmı
ve ifadelerin bazı bölümleri karartılmıştır. Başvurucuya, bugüne kadar nerelerde
görev yaptığı, kimlerle kaldığı sorulmuş ve ifade tutanağıyla kayıt altına
alınmıştır. Ayrıca yurt dışı yüksek lisans eğitimi dönemindeve Türkiye'ye
döndükten sonraki süreçte yakınlık kurduğu yabancı uyruklu bayanlar hakkında
bilgi vermesi istenilmiştir. Başvurucunun imzalamış olduğu 15/12/2011 tarihli
ifade tutanağında, yurt dışında iken Amerika Birleşik Devletleri Hava
Kuvvetlerinde görevli yabancı bir bayanla bir buçuk yıl süren ilişkisi
olduğunu, bunun dışında Letonya Kara Kuvvetlerinde görev yapan yabancı bir
bayanla kısa süreli ilişkisi olduğunu söylediği belirtilmiştir. Anılan ifade
tutanağında başvurucu, bu kişilere Türk Hava Kuvvetlerinde pilot olduğunu
söylediğini ancak bu kişilerin kendisinden bilgi almaya yönelik tavırları
olmadığını beyan etmiştir.
11. Tahkikat sonucunda hazırlanan İstihbarat Raporunda,
başvurucunun davranışlarının TSK'nın itibarını sarsacak nitelikte ahlak dışı
davranış kapsamında olduğu belirtilerek TSK'dan ayırma işlemi tesis edilmesi
teklifi getirilmiştir.
12. Bu teklif doğrultusunda başvurucu hakkında 21/9/2012
tarihinde, 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel
Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca TSK'dan ayırma işlemi tesis edilmiştir.
13. Başvurucu TSK'dan ayırma kararına karşı Askeri Yüksek İdare
Mahkemesinde (AYİM) iptal davası açmıştır.
14. Başvurucu dava dilekçesinde, istihbaratçı personellerin
kendisini birlik içinde görüşmeye çağırdığını, sabah dokuz buçukta görüşme için
hazır olmasına karşın saat 14.00'e kadar bekletildiğini, bu süre içinde yemek
ve su ihtiyaçlarının karşılanmadığını, görüşmeye başlandığında ifadesinin
alındığının söylenmediğini, ne için beyanda bulunduğunu bilmediği gibi
ifadesinin işlem tesisine esas alınacağını da bilmediğini, psikolojik baskı
altında ifade verdiğini belirtmiştir. Başvurucu, tutanağı okumasına izin
verilmeden imzaladığını, tutanak içeriğini kesinlikle kabul etmediğini ayrıca
hukuka aykırı şekilde elde edilen delillere dayanılarak tesis edilen işlemin
hukuken sakat olduğunu ileri sürmüştür. Bunun yanı sıra başvurucu, takdir
belgelerinin bulunduğunu, hiçbir disiplin cezası bulunmadığını, sicillerinin
çok iyi düzeyde bulunduğunu, özel yaşamına ait unsurların kurum disiplin ve
düzenini tehdit eden bir yönü bulunmadığını iddia etmiştir.
15. AYİM, oyçokluğuyla işlemi iptal etmiştir. AYİM'in iptal
kararında, ayırma işleminin dayanağının sadece iki adet ifade tutanağı
-özellikle de davacının kendi ifadesinin oluşturduğu- idarenin başkaca bilgi ve
belge göndermediği dolayısıyla ayırma işlemininsomut bilgi ve belgelere dayalı
olmadığı gerekçesine yer verilmiştir. Bunun yanı sıra AYİM kararında,
ifadelerde geçen ilgili olayların işlem tarihinden yaklaşık dört yıl öncesine
ilişkin olduğu, bu çerçevede davacıya atfedilen olgular 2006 ila 2008 yılları
arasında yüksek lisans eğitimine devam ederken bekâr bir kişi olarak özel
yaşamında ilişkiye girdiği bayanlara dair olduğu, bu davranışların kamuoyuna ve
hizmete yansımadığı belirtilmiştir.
16. Davalı idare karar düzeltme isteminde bulunmuş, AYİM bu
istemi kabul ederek iptal kararını kaldırmış ve davayı oyçokluğuyla
reddetmiştir. AYİM kararına göre başvurucunun davranışları TSK'nın disiplin
anlayışıyla bağdaşmamakta ve TSK'nın itibarını zedelemektedir. AYİM kararında
ayrıca başvurucunun ifadesinin ceza soruşturması kapsamında değil disiplin
soruşturması çerçevesinde alındığı, iradesinin fesada uğratıldığına dair kanıt
bulunmadığı belirtilmiştir.
17. Mahkemenin iki hâkim üyesi karara katılmamıştır. Muhalif
üyeler görüşlerinde ayırma işleminin dört yıl önceki olgulara ait iki adet
ifade tutanağına dayandırıldığı, sicil ve disiplin durumu mükemmel seviyede
olan davacı hakkındaki işlemin gereklilik ve orantılılık ilkelerine uygun
olmadığını belirtmişlerdir.
18. Söz konusu karar başvurucu vekiline 12/2/2014 tarihinde
tebliğ edilmiştir. Başvurucu söz konusu karara karşı karar düzeltme isteminde
bulunmuş, bu istem karar düzeltme yoluna ancak bir kez gidilebileceği
gerekçesiyle incelenmeksizin reddedilmiştir. Bu karar 19/3/2014 tarihinde
başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir.
19. Başvurucu vekili tarafından 16/4/2014 tarihinde bireysel
başvuru yapılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
20. 926 sayılı Kanun’un işlem tarihinde yürürlükte olan 50.
maddesi, 4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet
Kanunu’nun 13. ve 39. maddeleri, 27/12/1998 tarihli ve 23566 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan Subay Sicil Yönetmeliği’nin işlem tarihinde yürürlükte
olan "Disiplinsizlik ve ahlâkî durum
nedeniyle ayırma" kenar başlıklı 91. ve 92. maddeleri.
21. 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi Kanunu’nun "Kararın
düzeltilmesi" kenar başlıklı 66. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
“Daireler ile Daireler Kurulundan verilen
kararlar hakkında bir defaya mahsus olmak üzere, (...) kararın düzeltilmesi
istenebilir.
...”
22. AYİM Genel Kurulunun 7/2/1977 tarihli ve E.1976/2, K.1977/2
sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı şöyledir:
“(…)
1602 sayılı As.Yük.İd.Mah. K 66/7 maddesinde
öngörülen bütün şartlara uygun biçimde yapılacak karar düzeltme istemi ve bu
isteme bağlı inceleme her iki tarafın iddia, defi ve itirazların muhassalası
olarak sonuçlanacağından 2 nci kez aynı mercice inceleme sonunda tesisi edilen
karar: hakadalet-nasafet-uygulama-açılarından yargısal yolla bir kere daha değerlendirilmekte
dolayısiyle kanun yoluna müracaattan umulan fayda bu aşamada kesinlikle
tahakkuk ettirilmektedir
Karşı tarafın savunma yapmaması (cevap
vermemesi) karar düzeltmeye ait incelemede cevap hakkında feragatı tazammum
eylediğinden bu husus karar düzeltme müessesesinin usuli veçhesine ayrı bir
yorum getirebilecek muhtevada gözükememektedir ayrıca karar düzeltmeye ilişkin
olmak üzere yasaca alınması öngörülen savunmadan beklenen fayda ile savunmanın
sağlayacağı hukuki yardımın nitelik ve içeriği karşısında diğer tarafın savunma
yapmaması fakat aleyhine karar tesis edildiği anda karar düzeltme yoluna
başvurması bir ölçüde hakkın kötüye kullanılması yorumunda vücut verebilecek
bir mahiyet arzetmektedir.
Karar düzeltme yoluyla düzeltilen kararın yeni
bir karar, yeni bir ilam olarak kabulü kanun yolunda fasit bir dairenin
doğumuna neden olabileceğinden ''...Daire ve Daireler kurulundan verilen
kararlar: ibaresine geniş bir yorum getirmek kanun koyucunun maksadını
aşmaktadır. Özellikle kararı tesis edenle karar düzeltme istemini 'tetkik eden
merci aynı olduğundan ve düzeltme istemi konusunu aynı mahiyetteki daire veya
daireler kurulu kararı teşkil ettiğinden, düzeltme isteminin kabulü halinde
tesis edilen kararı yeni bir karar olarak değil düzeltilen kararın yerini alan
bir karar şeklinde 'yorumlayıp değerlendirmek gerekmektedir.
1602 sayılı AS. Yük. İd. Mah. K. 66/2.
maddesinde yer alan ''. ...kanunun 45 nci maddesine göre kararların
düzeltilmesi işlemi kabul edilerek davaya yeniden bakılması ve esas hakkında
karar verilmesi halinde de karar düzeltilmesi isteminde bulunulabilir.''
biçimindeki istisnai hükümde karar düzeltme yoluna bir defa gelinebileceği
ilkesini doğrulamaktadır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, 1602 sayılı Askeri
Yüksek idare Mahkemesi K. 66 nci madde hükmünün öngördüğü biçimde karar
düzeltmeye bir defaya mahsus olmak üzere gelinebileceğine, (…) oy çokluğuyla
karar verildi.”
23. AYİM Üçüncü Daire Başkanlığının 9/3/2004 tarihli ve
E.2003/775, K.2004/263 sayılı kararı şöyledir:
“(…)
Dosyanın incelenmesinden, davacının 4/2/2002
tarihinde kayda giren dilekçesinde; Askerlik hizmet süresinin borçlanılması
istemi kabul edilerek malulen emekli aylığı bağlanılması işlemi yapılması
gerekirken toptan ödeme yapılması işleminin iptali istemiyle dava açtığı, AYİM
1. Dairesinin 24/12/2002 tarihli ve E.2002/790, K.2002/1738 sayılı kararıyla
davanın reddine karar verildiği, davacının kararın düzeltilmesi isteminde
bulunduğu, 26/12/2002 tarihli ve 104 sayılı AYİM Başkanlar Kurulu kararıyla
emeklilik konusunda açılan davaların 2. Daire tarafından bakılmasına karar
verildiği, bu nedenle karar düzeltme talebinin 2. Daire tarafından incelendiği,
AYİM 2. Dairesinin 11/6/2003 tarihli ve E.2003/601, K.2003/513 sayılı kararıyla
kararın düzeltilmesi istemi kabul edilerek, işlemin iptaline karar verildiği,
bu kez davalı idare kararın düzeltilmesi isteminde bulunduğu, AYİM Başkanlar
Kurulunun 20/6/2003 tarihli ve 107 sayılı kararıyla Daireler arasında yeniden
işbölümü yapılarak Emeklilik konusunda açılan davaların 3. Dairede bakılacağının
hükme bağlanması üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmaktadır.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Genel Kurulunun
7/2/1977 tarihli ve E. 1976/2, K.1977/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında
(RG. 15.5.1977, Sayı:15938), 1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
Kanununun 66 ncı maddesi uyarınca karar düzeltmeye bir defaya mahsus olmak
üzere gelinebileceği hüküm altına alınmıştır.
(...)
Açıklanan nedenlerle; İNCELEME KABİLİYETİ
BULUNMAYAN KARARIN DÜZELTİLMESİ İSTEMİNİN REDDİNE ..."
24. AYİM Birinci Daire Başkanlığının 19/4/2004 tarihli ve
E.2004/489, K.2004/554 sayılı kararı şöyledir:
“(…)
Söz konusu kanun maddesinde karar düzeltme
isteminin ancak bir defaya mahsus istenebileceği açıkça belirtilmiş olup bunun
tek istisnası 1602 Sayılı Kanunun 45nci maddesinde düzenlenen ve ilk inceleme
üzerine verilecek kararlara ilişkin olarak yapılan karar düzeltme isteminin
kabulü ile esastan ayrı bir karar verilmesi durumudur. Davacı vekilinin
talebinin bu istisnai kapsam içinde kalmadığı açıktır.
Yargılamanın yenilenmesi yolu olağanüstü bir
kanun yoludur. Bu olağanüstü kanun yolu ile ulaşılmak istenen amaç, 1602 Sayılı
Kanunun 64ncü maddesinde belirtilen şartlar kapsamında hukuka aykırı kararların
düzeltilmesine yöneliktir. Bu olağanüstü karar yolunun (yargılamanın
yenilenmesi) kullanılması üzerine yargı yeri tarafından verilen karara karşı
“Karar Düzeltme” talebiyle tekrar inceleme istenmesi hukuken mümkün
gözükmemektedir. Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 14 Mart 1952 gün ve
E:1952/3, K:1952/86 sayılı Kararı ve AYİM 1. D.nin 12 Eylül 2000 gün ve
E:2000/762, K:2000/799 sayılı, 13 Nisan 2004 gün ve E: 2004/473, K:2004/536
sayılı Kararları da bu yöndedir.
Davacı, AYİM Birinci Dairesinin 05 Mart 2002
gün ve E.2001/727, K.2002/340 sayılı Kararının kanuna aykırılığını ileri
sürerek, 13 Haziran 2002 günü kayda geçen dilekçesi ile düzeltilmesini istemiş,
istemi Dairemizin 24 Eylül 2002 gün ve E.2002/1369, K.2002/1228 sayılı Kararı
ile reddedilmiş, 27 Ekim 2003 günü kayda geçen dilekçesi ile de yargılamanın
yenilenmesi talebiyle başvuruda bulunmuş, koşulları bulunmadığı gerekçesi ile
bu istemi Dairemizin 20 Ocak 2004 gün ve E.2004/113, K.2004/108 sayılı Kararı
ile reddedilmiştir. Bu durumda, olağanüstü kanun yolu bir kez kullanıldığından
davacı vekilinin yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine ilişkin kararın
düzeltilmesi yönündeki 19 Şubat 2004 tarihinde AYİM’de kayda giren isteminin
inceleme kabiliyeti bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Davacının yargılamanın
yenilenmesi isteminin reddi hakkındaki kararın düzeltilmesine ilişkin talebinin
inceleme kabiliyeti bulunmadığından REDDİNE (…)”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 16/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Özel Hayatın Gizliliği
Hakkı ve Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu, psikolojik baskı altında hukuka aykırı şekilde ve
özel hayatın gizliliği ihlal edilerek sorgulandığını, idarenin hukuk dışı
yollarla ifadesini aldığını ve beyanlarını çarpıtarak istihbarat raporu
düzenlediğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca çok sayıda takdirname ile
ödüllendirildiğini, sicillerinin çok iyi derecede olduğunu, özel hayatına
ilişkin unsurların hiç bir şekilde görevine yansımadığını belirtmiştir. Başvurucu,
AYİM'in iptal yönünde verdiği ilk kararda esasa etkili olan tüm iddia ve
itirazları karşıladığını, karar düzeltme için geçerli hiç bir sebebin
bulunmadığını ifade etmiştir. Bunun yanı sıra başvurucu, mecburi hizmet
yükümlülüğünü bitirmeden TSK'dan ayrılması nedeniyle idarenin eğitim-öğretim
giderini de kendisinden talep ettiğini, maddi yönden büyük zarara uğradığını
ifade etmiştir. Bu nedenlerle Anayasa'nın 20. maddesinde yer alan özel hayatın
gizliliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş ve yeniden yargılama
yapılmasını, 300.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir. Ayrıca başvurucu kamuya açık belgelerde kimliğinin gizlenmesini
istemiştir.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
27. Bireysel başvuruların, Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü
fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ve
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca
başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin
öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Anayasa Mahkemesine doğrudan veya
diğer mahkemeler yahut yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılması
gerekmektedir.
28. Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik koşullarından olan
başvuru süresine riayet edilmesi şartı, bireysel başvuru incelemesinin her
aşamasında resen dikkate alınması gereken bir başvuru koşuldur (Taner Kurban, B. No: 2013/1582, 7/11/2013,
§ 19).
29. Yukarıda belirtilen hükümlerde yer verilen olağan başvuru
yolları ibaresinin; başvurucunun şikâyetleri açısından makul bir başarı şansı
sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte, kullanılabilir ve etkili
başvuru yolları olarak anlaşılması gerekir (Taner
Kurban, § 20).
30. Olağan başvuru yollarının tamamının tüketilmesi ibaresinin
katı bir şekilde yorumlanması, bireysel başvurunun amacıyla bağdaşmayan
neticelere yol açabilecektir. Bu nedenle, her olayın özel şartları içinde etkisiz
ve yetersiz olan bir kanun yolunun tüketilmesi şartı aranmaksızın, her bir
başvuru yolunun somut başvurular açısından etkili olup olmadığının münferiden
denetlenmesi gerekmektedir (Taner Kurban,
§ 20; Hasip Kaplan, B. No:
2013/4681, 30/6/2014, § 23).
31. Başvuru konusu olayda AYİM tarafından, başvurucu hakkında
tesis edilen işlem iptal edilmiş, davalı idarenin karar düzeltme istemi kabul
edilmiş, iptal kararı kaldırılarak davanın reddine hükmedilmiştir. Bu defa
başvurucu karar düzeltme isteminde bulunmuş, ancak AYİM, karar düzeltme
isteminin bir defaya mahsus olduğu gerekçesiyle başvurucunun isteminin
incelenmeksizin reddine karar vermiştir.
32. Başvurucu, bu kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde
bireysel başvuruda bulunmuştur. Ancak karar düzeltme talebinin incelenmeksizin
reddedildiği dikkate alındığında öncelikle otuz günlük bireysel başvuru
süresinin hangi karardan itibaren başlayacağının belirlenmesi gerekmektedir.
33. 1602 sayılı Kanun’un 66. maddesinin birinci fıkrasında, AYİM
Daireleri ile Daireler Kurulundan verilen kararlar hakkında bir defaya mahsus
olmak üzere karar düzeltme istenebileceği belirtilmiştir. AYİM Genel Kurulunun
karar düzeltme ile ilgili 7/2/1977 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararında
özetle karar düzeltme yoluyla düzeltilen kararın yeni bir karar olarak kabul
edilmesi hâlinde kanun yolunda fasit bir dairenin doğumuna neden olunacağı,
"...Daireler ve Daireler kurulundan
verilen kararlar" ibaresine geniş bir yorum getirmenin kanun
koyucunun maksadını aşacağı belirtilmiştir. İçtihadı Birleştirme Kararında
ayrıca kararı tesis edenle karar düzeltme istemini tetkik eden merci aynı
olduğundan karar düzeltme isteminin kabulü hâlinde tesis edilen kararı yeni bir
karar olarak değil düzeltilen kararın yerini alan bir karar şeklinde
değerlendirmenin, dolayısıyla karar düzeltme yoluna ancak bir defa
gelinebileceğinin kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır (bkz. § 22).
34. AYİM, anılan içtihadı birleştirme kararından sonra
istikrarlı bir şekilde karar düzeltme yoluna ancak bir defa gelinebileceğini
belirtmiş ve ikinci defa yapılan karar düzeltme taleplerini incelemeksizin
reddetmiştir. AYİM, ikinci kez yapılan karar düzeltme talebinin
incelenememesinin tek istisnası olarak 1602 Sayılı Kanun'un 45. maddesi
uyarınca ilk inceleme üzerine verilecek kararlara karşı yapılan karar düzeltme
talebinin kabulü ile esastan ayrı bir karar verilmesi durumunu kabul
etmektedir. AYİM, söz konusu istisna bulunmadığı takdirde aynı yargılamada
ikinci defa yapılan karar düzeltme talebini incelemeksizin reddetmektedir (bkz.
§§ 23, 24).
35. Anayasa Mahkemesi; AYİM Daire ve Daireler Kurulundan verilen
kararlar hakkında bir defaya mahsus olmak üzere kararın düzeltilmesinin
istenebileceğini öngören 1602 sayılı Kanun'un 66. maddesini, AYİM Genel
Kurulunun 7/2/1977 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararını ve bu karar
doğrultusunda başlayan istikrarlı uygulamayı dikkate aldığında birinci karar
düzeltme talebinin kabul edilmesinden sonra AYİM tarafından verilen sonraki
karar ile başvuru yollarının tüketildiğini ve otuz günlük bireysel başvuru
süresinin bu kararın tebliğinden itibaren başlaması gerektiğini
değerlendirmektedir. Çünkü AYİM, ikinci kez karar düzeltme yoluna başvurulması
hâlinde karar düzeltme isteminin esası hakkında herhangi bir değerlendirme
yapmamakta; kararın düzeltilmesine ilişkin talebin inceleme kabiliyeti
bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar vermektedir (Sıdıka Dülek ve diğerleri, B. No: 2013/2750, 17/2/2016, §
56).
36. Somut olayda, başvurucunun Türk Silahlı Kuvvetleri ile
ilişiğinin kesilmesine ilişkin işleme karşı açtığı dava sonunda işlem AYİM
kararı ile iptal edilmiş; davalı idarenin bu karara karşı yaptığı karar
düzeltme başvurusu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlığı sonlandıran bu karar başvurucuya 12/2/2014 tarihinde tebliğ
edilmiştir. Başvurucu nihai karar niteliğinde olan bu karara karşı, karar
düzeltme talebiyle AYİM'e başvurmuş ise de bu başvurunun, AYİM'in istikrarlı
uygulamasına dayanılarak karar düzeltme yolunun bir defaya mahsus olduğu
gerekçesiyle incelenmeksizin reddedilmiş olduğundan bireysel başvuru açısından
süreyi canlandırıcı bir etkisi bulunmamaktadır. Bu itibarla 12/2/2014 tarihinde
öğrenilen kesin nitelikteki karara karşı otuz günlük başvuru süresi geçtikten
sonra 16/4/2014 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımı bulunmaktadır.
Bu nedenle başvurunun süre aşımı
gerekçesiyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın süre aşımı nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
16/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.