logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(M.H.U. [2.B.], B. No: 2014/6134, 22/6/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

M. H. U. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/6134)

 

Karar Tarihi: 22/6/2015

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör Yrd.

:

Gökçe GÜLTEKİN

Başvurucu

:

M. H. U.

Vekili

:

Av. Bülent AYGÖREN

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, kapsam dışı personel statüsünde görev yapmakta iken çalıştığı kurumun özelleştirilmesi sonucunda 24/11/1994 tarih ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’a göre memur olarak atandığını, kıdem tazminatının ve yıllık izin ücreti alacağının ödenmesi talebiyle 14/2/2002 tarihinde idareye yaptığı başvurunun reddedildiğini, uğradığı parasal kayıpların ödenmesi istemiyle 20/3/2003 tarihinde Ankara 7. İş Mahkemesinde açtığı davanın Mahkemenin görevsizliği nedeniyle reddedilmesi üzerine Ankara 6. İdare Mahkemesinde devam eden yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 6/5/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 17/6/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 4/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 23/7/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, Turban Turizm A.Ş.’de kapsam dışı personel statüsünde görev yapmakta iken 4046 sayılı Kanun’a göre Başbakanlık Konut Müsteşarlığına memur olarak atanmıştır.

8. Başvurucu, işçi statüsünde çalıştığı döneme ait kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağının ödenmesi talebiyle 14/2/2002 tarihinde Turban Turizm A.Ş.’ye yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine 20/3/2002 tarihinde Ankara 7. İş Mahkemesinde dava açmıştır.

9. Mahkemenin, 27/12/2002 tarih ve E.2002/560, K.2002/2962 sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiştir.

10. Temyiz üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 3/7/2003 tarih ve E.2003/1451, K.2003/12439 sayılı ilâmıyla hüküm; kapsam dışı personelin kurumları ile olan ilişkileri nedeniyle oluşan uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.

11. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 11/11/2003 tarih ve E.2003/547, K.2003/595 sayılı kararla, Mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

12. Başvurucu, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının ödenmesi talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin idari işlemin iptali ve alacaklarının ödenmesi talebiyle 17/12/2003 tarihinde Ankara 6. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

13. Mahkemenin, 11/11/2004 tarih ve E.2003/2262 ve K.2004/2156 sayılı kararıyla, davanın kıdem tazminatı ödenmesi talebine ilişkin kısmının, personele kıdem tazminatı adı altında yapılacak toplu ödemenin personelin çalıştırılmaması halinde mali sıkıntıya düşmesini önlemek amacıyla getirildiği, özelleştirme nedeniyle başka bir kamu kurumuna nakledilen başvurucunun sözleşmeli olarak çalıştığı dönemlerin kadro derecesinde dikkate alınarak sosyal güvenlik yönünden Emekli Sandığı ile ilişkilendirildiği, kıdem tazminatı alacağının doğmasına hukuken olanak bulunmadığı, davanın yıllık ücretli izin alacağının ödenmesi talebine ilişkin kısmının ise, başvurucunun 14/7/1965 tarih ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre yıllık iznini amirinin uygun bulacağı süre ve zamanlarda kullanabileceğinin açık olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

14. Temyiz üzerine, Danıştay Onbirinci Dairesinin 26/12/2007 tarih ve E.2007/4112, K.2007/10009 sayılı ilâmıyla; Mahkemece iş sonu tazminatı ile kıdem tazminatı arasında paralellik kurulduğu fakat iş sonu tazminatı ile kıdem tazminatının hukuki dayanaklarının farklı olduğu, başvurucuya kıdem tazminatı ödenmesi gerekirken aksi yönde tesis edilen işlemin hukuka uygun olmadığı, yıllık ücretli izin alacağına ilişkin ise 657 sayılı Kanun’a göre cari yıl ile bir önceki yıl hariç, önceki yıllara ait kullanılmayan izin haklarının düşeceğinin hükme bağlandığı, davacının memur olarak nakledilmesi nedeniyle kullanma imkanı kalmayan son iki yıla ait olanlar dışındaki yıllık izinlerine ait ücretin ödenmesi gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur.

15. Mahkemenin, 11/6/2008 tarih ve E.2008/840, K.2008/1078 sayılı kararıyla, kararın kıdem tazminatı talebinin reddine ilişkin kısmı hakkında direnme kararı verilmiştir.

16. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 31/10/2013 tarih ve E.2010/327, K.2013/3395 sayılı ilâmıyla direnme kararı onanmıştır.

17. Başvurucu, 18/4/2014 tarihinde karar düzeltme isteminde bulunmuş olup karar düzeltme incelemesi halen devam etmektedir.

18. Başvurucu, 6/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

19. 6/1/1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 1. maddesinin (2) numaralı fıkrası, 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (b) bendi, 9. maddesinin (1) numaralı fıkrası, 20. maddesinin (5) numaralı fıkrası, 49. maddesinin (3) numaralı fıkrası ile 60. maddesi.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 6/5/2014 tarih ve 2014/6134 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

21. Başvurucu, çalıştığı kurumun özelleştirilmesi sonucunda 4046 sayılı Kanun’a göre memur olarak atandığını, kıdem tazminatının ve yıllık izin ücreti alacağının ödenmesi talebiyle 14/2/2002 tarihinde idareye yaptığı başvurunun reddedildiğini, uğradığı parasal kayıpların ödenmesi istemiyle 20/3/2003 tarihinde Ankara 7. İş Mahkemesinde açtığı davanın Mahkemenin görevsizliği nedeniyle reddedilmesi üzerine Ankara 6. İdare Mahkemesinde devam eden yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

22. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

23. Başvurucu, iş ilişkisinin sona ermesi nedeniyle kıdem tazminatının ve yıllık izin ücreti alacağının ödenmesi istemiyle 14/2/2002 tarihinde idareye yaptığı başvurunun reddedildiğini, uğradığı parasal kayıpların ödenmesi istemiyle 20/3/2003 tarihinde Ankara 7. İş Mahkemesinde açtığı davanın Mahkemenin görevsizliği nedeniyle reddedilmesi üzerine Ankara 6. İdare Mahkemesinde devam eden yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

24. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

25. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

26. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekir. Hukuk sisteminde yer alan mevzuat hükümleri gereğince “kamu hukuku” alanına dâhil olan, ancak sonucu itibarıyla özel nitelikteki haklar ve yükümlülükler üzerinde belirleyici olan uyuşmazlıkları konu alan davalar da Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesinin koruması kapsamına girmektedir. Bu anlamda, belirtilen düzenlemelerde yer verilen güvenceler, başvurucunun haklarına zarar verdiği iddia edilen idari bir kararın iptali talebiyle açılan davalara da uygulanacaktır. Başvuruya konu davanın, kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağının ödenmesi talebiyle 14/2/2002 tarihinde idareye yapılan başvurunun reddedilmesi üzerine anılan işlemin iptali ve uğranılan parasal kayıpların giderilmesi istemini konu alan bir uyuşmazlık olduğu görülmekte olup, somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/1198, 7/11/2013, § 44).

27. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarihtir. Ancak idari yargıda dava açılabilmesi için öncelikle idari makamlara başvurulmasının zorunlu olduğu durumlar ile idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılmasını sağlamak amacıyla idari makamlara yapılan başvurular üzerine açılan davalar bakımından sürenin başlangıcı idareye başvuru tarihidir. Başvurucunun adli yargı yerinde verilen görevsizlik kararı üzerine süresi içerisinde idari yargıda dava açtığı görülmekte olup yargılamaların birbirinin devamı niteliğinde olduğu anlaşıldığından, somut başvuru açısından yargılama sürecinin başladığı tarih, İdareye başvuru tarihi olan 14/2/2002 tarihidir.

28. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı bireysel başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).

29. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, başvurucunun işçi statüsünde çalıştığı döneme ait kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağının ödenmesi talebiyle 14/2/2002 tarihinde Turban Turizm A.Ş.’ye yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine 20/3/2002 tarihinde Ankara 7. İş Mahkemesinde dava açtığı, Mahkemenin 27/12/2002 tarihli kararıyla davanın kabulüne karar verildiği, temyiz üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 3/7/2003 tarihli ilâmıyla davada idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle hükmün bozulduğu, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 11/11/2003 tarihli kararla, Mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, başvurucunun, 17/12/2003 tarihinde Ankara 6. İdare Mahkemesinde iptal ve tam yargı davası açtığı, Mahkemenin, 11/11/2004 tarihli kararıyla davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay Onbirinci Dairesinin 26/12/2007 tarihli ilâmıyla bozulduğu; Mahkemece, kararın kıdem tazminatı talebinin reddine ilişkin kısmı hakkında direnme kararı verilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 31/10/2013 tarihli ilâmıyla kararın onandığı, başvurucunun 18/4/2014 tarihinde karar düzeltme isteminde bulunduğu ve karar düzeltme incelemesinin halen devam ettiği belirlenmiştir.

30. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya konu yargılama sürecinin idari yargı makamları nezdinde sürdüğü görülmekle, 2577 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve idari yargı alanına dâhil uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 2577 sayılı Kanun’un muhtelif maddelerinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 19).

31. Hukuk sistemimizde idari yargı alanında yer alan uyuşmazlıklara ilişkin dava sürelerinin makul yargılama süresini aştığı yönündeki tespitlere, AİHM kararlarında yer verilmiş olup, özellikle idari yargı alanındaki yapısal sorunlar ve Danıştay nezdinde temyiz ve karar düzeltme incelemelerinde geçirilen uzun yargılama sürelerinin ihlal kararlarına temel oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda idari yargı makamları nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 2577 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümleri de göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 54-60).

32. Başvuruya konu davaya bir bütün olarak bakıldığında, 2577 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı, söz konusu on üç yılı aşkın yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

33. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

34. Başvurucu, makul sürede yargılama yapılmaması nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

35. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

36. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin on üç yılı aşkın yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya takdiren net 13.300,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

37. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

38. Başvuruya konu yargılamanın on üç yılı aşkın bir süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun,

1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucuya net 13.300,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

E. Kararın bir örneğinin ilgili Derece Mahkemesine gönderilmesine,

22/6/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(M.H.U. [2.B.], B. No: 2014/6134, 22/6/2015, § …)
   
Başvuru Adı M.H.U.
Başvuru No 2014/6134
Başvuru Tarihi 6/5/2014
Karar Tarihi 22/6/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, kapsam dışı personel statüsünde görev yapmakta iken çalıştığı kurumun özelleştirilmesi sonucunda 24/11/1994 tarih ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’a göre memur olarak atandığını, kıdem tazminatının ve yıllık izin ücreti alacağının ödenmesi talebiyle 14/2/2002 tarihinde idareye yaptığı başvurunun reddedildiğini, uğradığı parasal kayıpların ödenmesi istemiyle 20/3/2003 tarihinde Ankara 7. İş Mahkemesinde açtığı davanın Mahkemenin görevsizliği nedeniyle reddedilmesi üzerine Ankara 6. İdare Mahkemesinde devam eden yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (idare) İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu 1
2
9
20
49
60
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi