TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FİKRET TOPUZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/6164)
|
|
Karar Tarihi: 23/3/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Fikret TOPUZ
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, aleyhe açılan itirazın iptali davasında yargılamanın
uzun sürmesi ve mahkemece delillerin eksik ve hatalı değerlendirilmesi ile "resmî belgede sahtecilik ve
dolandırıcılık" suçlarını
işledikleri iddiasıyla şüpheliler hakkında yapılan şikâyetin dikkate alınmaması
nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu aleyhine 6/11/2008 tarihinde itirazın iptali davası
açılmıştır. İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 22/1/2009 tarihli kararı ile
davanın reddine karar vermiştir. Karar, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 3/5/2010
tarihli ilamı ile bozulmuştur. Bozma üzerine İzmir 8. Asliye Ticaret
Mahkemesinin E.2012/164 sayılı dosyasına kaydedilen davada, Mahkemece taraf
vekillerinin bulunduğu 27/2/2013 tarihli duruşmada, gerekçeli kararın
tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere davanın
kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP)
üzerinden yapılan incelemede anılan kararın taraflara tebliğ edilmediği tespit
edilmiştir.
9. Başvurucu, "resmî
belgede sahtecilik ve dolandırıcılık" suçlarını
işledikleri iddiasıyla şüpheliler hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.
Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı 7/12/2010 tarihinde kovuşturmaya yer
olmadığına karar vermiştir. Başvurucunun itirazı üzerine İzmir 6. Ağır Ceza
Mahkemesi 12/7/2011 tarihli kararı ile itirazın reddine karar vermiştir.
Başvurucunun, ret kararına yönelik olarak kanun yararına bozma yoluna gidilmesi
talebiyle yaptığı başvuru ise Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce
kabul edilmemiş, bu konudaki karar 8/4/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
10. Mahkemenin 23/3/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. İtirazın İptali
Davasına İlişkin Şikâyetler Yönünden
1. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
11. Başvurucu 6/11/2008 tarihinde aleyhine açılan itirazın
iptali davasında yargılamanın uzun sürdüğünü belirterek makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
13. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 50, 52).
14. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
15. Anılan ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda 8 yıl 4 aydır
devam eden yargılamanın süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
2. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucu 6/11/2008 tarihinde aleyhine açılan itirazın
iptali davasında İzmir 8. Asliye Ticaret Mahkemesince delillerin eksik ve
hatalı değerlendirilerek hakkaniyete aykırı karar verildiğini belirtmiş,
eşitlik ilkesi ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki
nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi
takdir eder (Tahir Canan, B. No:
2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun anılan şikâyeti adil yargılanma hakkı
kapsamında değerlendirilmiştir.
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı
fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 16).
19. Somut olayda başvurucu aleyhine 6/11/2008 tarihinde açılan
itirazın iptali davasında İzmir 8. Asliye Ticaret Mahkemesince, taraf
vekillerinin bulunduğu 27/2/2013 tarihli duruşmada, gerekçeli kararın
tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere davanın
kısmen kabulüne karar verildiği; UYAP üzerinden yapılan incelemede anılan karar
henüz taraflara tebliğ edilmeden, başvurucunun iddialarını ileri sürebileceği
temyiz olağan kanun yolunu tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu
anlaşılmıştır.
20. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Karşıyaka Cumhuriyet
Başsavcılığının Kararına İlişkin Şikâyetler Yönünden
21. Başvurucu; "resmî
belgede sahtecilik ve dolandırıcılık" suçlarını
işledikleri iddiasıyla Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığına şüpheliler hakkında
suç duyurusunda bulunduğunu, Başsavcılıkça şikâyetleri dikkate alınmayarak
7/12/2010 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, itiraz
üzerine İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/7/2011 tarihli kararı ile itirazın
reddine karar verdiğini, ret kararına yönelik olarak kanun yararına bozma
yoluna gidilmesi talebinin ise Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce
kabul edilmediğini belirterek adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun anılan şikâyeti adil yargılanma
hakkının ihlali iddiası kapsamında değerlendirilmiştir.
22. 6216 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı
fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı
23/9/2012 tarihi olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar
aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 17).
23. Ceza yargılamasında tüketilmesi gereken son başvuru yolu
temyiz olup 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.
maddesine göre hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz
incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararların Yargıtayca
bozulmasını isteme hakkı yalnızca Adalet Bakanlığına tanınmıştır. Dolayısıyla
başvurucunun kanun yararına bozma yoluna gidilmesi istemi, sadece anılan mercinin takdirini harekete geçirmeye yöneliktir. Bu
kapsamda yapılan taleplerin bireysel başvuru süresi üzerinde herhangi bir
etkisi bulunmamaktadır (Menduh Ataç, B. No: 2013/1751, 13/6/2013, §§ 16,
17).
24. Somut olayda, İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/7/2011
tarihli ret kararıyla olağan başvuru yolları tüketilmiştir. Bu tarih 23/9/2012
öncesi olduğundan başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin zaman bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
25. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
26. Başvurucu manevi tazminat talebinde bulunmamıştır.
27. Somut olayda aleyhe açılan itirazın iptali davasında
başvurucunun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
28. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
2. İtirazın iptali
davasına yönelik adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Karşıyaka Cumhuriyet
Başsavcılığının kararına yönelik adil
yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın zaman bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
E. Kararın bir örneğinin kapatılan İzmir 8. Asliye Ticaret
Mahkemesi (E.2012/164, K.2013/99) yerine bakan İzmir 5. Asliye Ticaret
Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
23/3/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.