TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET DAĞKIRAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/6529)
|
|
Karar Tarihi: 8/6/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Alparslan
ALTAN
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
Raportör
|
:
|
Mehmet Sadık
YAMLI
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet
DAĞKIRAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Dursun
KARACA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tam yargı davasında aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti
nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/5/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 8/7/2015 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 25/2/2016 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu, askerlik görevini yapmakta iken el bombasının
patlaması sonucu yaralanmıştır.
8. Başvurucu, uğradığı zararların tazmini istemiyle 150.000 TL
maddi ve 50.000 TL manevi tazminat talepli olarak 2/11/2010 tarihinde dava
açmıştır.
9. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) İkinci Dairesi
21/12/2011 tarihli ve E.2011/113, K.2011/1582 sayılı kararıyla olayda
başvurucunun kendi kusurlu davranışlarından kaynaklanan müterafik
kusurun bulunduğu görülmekte ise de başvurucunun askerî hizmete ilişkin görevi
ifa ederken meydana gelen kaza sonucu oluşan yaralanmasında, kusurlu bulunan
diğer personelin ihmali davranışları dikkate alındığında zararlı sonuç ile
başvurucunun görevi arasındaki illiyet bağının kesilmediği ve meydana gelen tüm
zararların başvurucunun üzerine yüklenmemesi gerektiği, başvurucunun
zararlarının müterafik kusuru oranında indirim
yapılması suretiyle davalı idarece hizmet kusuru ilkesi gereğince karşılanması
gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulünekarar
vermiştir.
10. Kararda başvurucuya 6.000 TL maddi, 4.000 TL manevi tazminat
ödenmesine ve başvurucunun fazlaya ilişkin istemlerinin reddine; hükmedilen
maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden nispi olarak hesap edilen 2.400
TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak başvurucuya verilmesine, ayrıca
reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden nispi olarak hesap edilen
13.810 TL avukatlık ücretinin de başvurucudan alınarak davalı idareye
verilmesine hükmedilmiştir.
11. Başvurucunun karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 5/3/2014
tarihli ve E.2012/262, K.2014/326 sayılı ilamıyla kabul edilerek başvurucuya
27.000 TL maddi, 4.000 TL manevi tazminat ödenmesine ve başvurucunun fazlaya
ilişkin istemlerinin reddine,hükmedilen maddi ve
manevi tazminat miktarları üzerinden nispi olarak hesap edilen 4.740 TL
avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak başvurucuya verilmesine, ayrıca
reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden nispi olarak hesap
edilen 13.740 TL avukatlık ücretinin de başvurucudan alınarak davalı idareye
verilmesine hükmedilmiştir. Bu karar, başvurucu vekiline 28/4/2014 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 13/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
13. 26/9/2011 tarihli ve 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki
Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine
İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK)14. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Tahkim usulüne tabi
olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili
sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri,
hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu
davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve
takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar
üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 8/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu, davanın kısmen reddedilmesi sonucunda idareye
13.740 TL vekâlet ücreti ödemeye mahkûm edildiğini, davayı açtığı tarihte
askerî idari yargıda henüz ıslah müessesesi bulunmadığından olası hak
kayıplarının önüne geçmek için tazminat miktarının yaklaşık bir değer üzerinden
belirlendiğini belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
16. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamında
mahkemeye erişim hakkıyla ilgili olduğundan başvuru bu kapsamda incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönününden
17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan
mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
18. Başvurucu, ıslah imkânının olmadığı dönemde açtığı davada
aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğini
iddia etmiştir.
19. Anayasa'nın "Hak
arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesi şöyledir:
"Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı
mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunmaile
adil yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki
davaya bakmaktan kaçınamaz."
20. Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne
taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını
isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen
veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme
kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını
ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No:
2012/791, 7/11/2013, § 52).
21. Taraflardan birinin yargılamadaki başarı oranına göre
kazanılan veya kaybedilen değer oranında lehine veya aleyhine mahkeme
masraflarının hükmedilmesine yönelik düzenlemeler mahkemeye erişim hakkına
müdahale oluşturmakta ise de abartılı, zorlama veya ciddiyetten yoksun
talepleri disipline etmeye yönelik orantılı müdahaleler meşru görülebilir.
Ancak bu sınırlamaların hakkın özüne zarar vermeyecek nitelikte, meşru bir
amaca dayalı ve kullanılan aracın sınırlama amacı ile orantılı olması, kamu
yararının gerekleri ile bireyin hakları arasında kurulmaya çalışılan adil
dengeyi bozacak şekilde bireyekatlanılması zor
külfetler yüklememiş olması gerekir (Özkan
Şen, § 61, 62).
22. Dava sonucundaki başarıya dayalı olarak taraflara avukatlık
ücreti ödeme yükümlülüğü öngörülmesi de bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına
yönelik bir sınırlama oluşturur. Böyle bir sınırlamanın meşru görülebilmesi
için kamu yararı ile birey hakkı arasında makul bir dengenin gözetilmiş olması
gerekir. Başvuru konusu olayda dava açıldıktan sonra 2/11/2011 tarihinde yayımlanarak
yürürlüğe giren 659 sayılı KHK ile idarenin taraf olduğu davaların, idarenin
bünyesinde görev yapan kadrolu hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından takibi
öngörülmüş olup davanın reddi hâlinde idare lehine avukatlık ücretine
hükmedilmesi düzenleme altına alınmıştır. Gereksiz başvurular önlenerek dava
sayısının azaltılması ve böylece mahkemeler meşgul edilmeksizin uyuşmazlıkların
makul sürede bitirebilmesi amacıyla başvuruculara belli yükümlülükler
öngörülebilir. Bu yükümlülüklerin kapsamını belirlemek kamu otoritelerinin
takdir yetkisi içindedir. Öngörülen yükümlülükler dava açmayı imkânsız hâle
getirmedikçe ya da aşırı derece zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkının
ihlal edildiği söylenemez. Dolayısıyla davayı kaybetmesi hâlinde başvurucuya yüklenecek
olan avukatlık ücreti bu çerçevede değerlendirilmelidir (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013,
§§ 38, 39).
23. Buna karşılık bir hukuki uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyan
başvurucuların reddedilen dava konusu miktar üzerinden hesaplanan avukatlık
ücretini karşı tarafa ödemeye mahkûm edilmesi ihtimali veya olgusu, belirli
dava koşulları çerçevesinde mahkemeye başvurmayı engelleme ya da mahkemeye
başvurmayı anlamsız kılma riski taşımaktadır. Bu kapsamda davanın özel
koşulları çerçevesinde masrafların makullüğü ve orantılılığı, mahkemeye erişim
hakkının asgari sınırını teşkil etmektedir (Özkan
Şen, § 54).
24. Tazminat alacağının miktarı, ancak bilirkişi incelemesi ve
benzeri araştırmalardan sonra mahkemenin takdir yetkisi çerçevesinde
belirlenebilen bir olgudur. Tazminat müessesesinin bu özelliği gereği, hak
kazanılan tazminat miktarının dava açılmadan önce tam olarak bilinmesi veya
öngörülmesi mümkün değildir. Dava açılması aşamasında karşı karşıya kalınan bu
belirsizliğin, talep edilen miktarın sonradan düzeltilmesi (ıslah) yoluyla
aşılması da 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
Kanunu gereği davanın açıldığı tarih öncesinde mümkün olmadığından hak kaybına
uğramak istemeyen davacıların tazminat taleplerine ilişkin miktarları yüksek
tutmaktan başka seçeneklerinin olmadığı görülmektedir.
25.Başvurucunun da bu nedenleuğradığı
zarar için AYİM'e açtığı davada 150.000 TL maddi,
50.000 TL de manevi tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. AYİM,
başvurucu lehine toplam 31.000 TL maddi ve manevi tazminata ve 4.740 TL
avukatlık ücretine hükmettikten sonra başvurucunun, reddedilen fazlaya ilişkin
tazminat talepleri üzerinden davalı idare lehine 13.740 TL avukatlık ücreti
ödemesine karar vermiştir.
26.Buna göre başvurucunun dava açtığı sırada ıslah imkânının
olmaması nedeniyle hak kaybına uğramamak için talebini yüksek tuttuğu, davanın
reddedilmesi sonrasında 13.740 TL avukatlık ücreti ödeme yükümlülüğü altına
girdiği anlaşılmaktadır.
27. Başvurucu aleyhine avukatlık ücreti ödenmesini öngören
düzenlemenin tek başına mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği söylenemez. Bu
düzenleme sonucu gerçekleşen müdahalenin ölçülü olup olmadığının incelenmesi
gerekir.
28. Somut olayın koşulları bir bütün hâlinde
değerlendirildiğinde başvurucunun, dava açtığı sırada ıslah imkânının olmaması
nedeniyle hak kaybına uğramamak için talebini yüksek tuttuğu ve yargılama
sonucunda hak kazandığı tazminat ve avukatlık ücretinin yaklaşık %38'ine denk
gelen kısmını avukatlık ücreti olarak davalı idareye geri ödemek zorunda
kaldığı görülmüştür. Böylece başvurucunun tazminat alacağının önemli bir
kısmından mahrum bırakıldığı ve bu miktarın ölçülü olmadığı saptandığından
mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde
güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim
hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir. …
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
31. Başvurucu 100.000TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
32. Başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
33. Başvuru konusu olayda tespit edilen ihlalin sonuçlarının
ortadan kaldırılması bakımından yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığından
salt ihlalin tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında
başvurucuya takdiren net 8.300 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
34. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36 maddesinde güvence altına alınan mahkemeye
erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 8.300 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi İkinci Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
8/6/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.