TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KENAN KARAVİL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/6886)
|
|
Karar Tarihi: 9/3/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Akif
YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
Kenan
KARAVİL
|
Vekili
|
:
|
Av. Vedat
ÖZKAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması ve
delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu mahkûmiyete karar verilmesi
nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar
verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü sunmuştur.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca 2008 yılında başlatılan
soruşturmada, terör örgütü üyesi olma ve terör örgütü propagandası yapma
suçlarından 5/1/2009 tarihli iddianame ile başvurucu hakkında kamu davası
açılmıştır.
10. Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK 250. madde ile görevli),
10/3/2011 tarihli kararı ile başvurucunun yüklenen suçlardan mahkûmiyetine
karar vermiştir.
11. Anılan hüküm temyiz edilmişse de kanun yolu aşamasında
yürürlüğe giren 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin
Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın
Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun
uyarınca Yargıtay Başsavcılığının 26/7/2012 tarihli yazısı ile dosya
mahkemesine iade edilmiştir.
12. 6352 sayılı Kanun ile kamuoyunda “özel yetkili” olarak
adlandırılan mahkemeler kaldırılmıştır. Aynı Kanun’un geçici 2. maddesinin (4)
numaralı fıkrasında, bu mahkemelerde açılmış olan davalara kesin hükümle
sonuçlandırılıncaya kadar aynı mahkemelerce bakılmaya devam olunacağı, bu
davalarda yetkisizlik veya görevsizlik kararı verilemeyeceği hükme
bağlanmıştır.
13. İade kararı üzerine Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK 250.
madde ile görevli), 7/12/2012 tarihli ve E.2012/308, K.2012/338 sayılı kararı
ile başvurucu hakkında terör örgütü üyesi olmak suçundan mahkûmiyet, diğer
suçtan kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilmiştir.
14.Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 7/3/2014 tarihli kararıyla anılan
hüküm onanmıştır.
15. Başvurucu 25/4/2014 tarihinde anılan karardan haberdar
olduğunu beyan etmiştir.
16.Başvurucu 20/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 9/3/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
18. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
20. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak
ise suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden
davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).
21. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29).
22. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 6 yılda tamamlanan yargılamanın
süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
24. Başvurucu; hakkında yürütülen ceza yargılamasında delillerin
eksik ve hatalı değerlendirildiğini, aynı suçtan yargılanan sanıkların sonradan
vazgeçtikleri suçlayıcı beyanları sonucu ve delillerin takdirinde yanılgıya
düşülmesi suretiyle haksız olarak mahkûmiyetine kararı verildiğini belirterek
adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
25. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması
bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya
açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda
değildir (Ahmet Sağlam, B. No:
2013/3351, 18/9/2013, § 42).
26. Somut olayda Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK 250. madde
ile görevli) yapılan yargılamada, sanık savunmaları, teşhis tutanakları ve tüm
dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verildiği
anlaşılmıştır. Başvurucunun anılan iddialarının esas itibarıyla delillerin
değerlendirilmesinde isabet bulunmadığına, dolayısıyla kararın sonucuna ilişkin
olduğu görülmektedir. Yapılan yargılamada, Mahkemenin ve Yargıtayın
kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik
oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.
27. Başvurucu, ayrıca suçlayıcı beyanda bulunanların huzurda
dinlenilmediğini, canlı teşhis yapılmadığını, bu sebeplerle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun uyarınca başvurucunun başvuru
konusu olaylara ilişkin iddialarını açıklama, dayanılan Anayasa hükmünün ihlal
edildiğine dair hukuki iddialarını kanıtlama, bireysel başvuru kapsamındaki
haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeleri
ve delilleri sunma yükümlülüğü bulunmaktadır (Veli
Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
29. Başvuruya konu ihlal iddiasıyla ilgili deliller sunarak
olaya ilişkin iddialarını kanıtlama yükümlülüğü başvurucuya ait olmasına rağmen
hangi celse veya hangi tarihli dilekçeyle soruşturmanın genişletilmesi
talebinde bulunulduğuna ve aleyhte beyanda bulunanların sorgulanmak
istenildiğine dair Anayasa Mahkemesine bir delil sunulmamıştır. Dolayısıyla başvurucu
tarafından ileri sürülen iddiaların kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
31. 6216 sayılı Kanun’un 50. Maddesinin (1) numaralı fıkrasının
ilgili kısmı şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…"
32. Başvurucu, 30.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminat
talebinde bulunmuştur.
33. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
34. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığındabaşvurucuya net 6.000 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
35. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 1.800 TL vekâlet
ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal
iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 6.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, diğer
tazminat taleplerinin REDDİNE,
D. 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin
BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Kararın bir örneğinin bilgi için (kapatılan) Adana 8. Ağır
Ceza Mahkemesinin (E.2012/308, K.2012/338) yerine bakan Mahkemeye
GÖNDERİLMESİNE,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
9/3/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.