TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SÜLEYYA TUNCER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/8264)
|
|
Karar Tarihi: 29/6/2016
|
R.G. Tarih ve Sayı: 13/10/2016-29856
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Alparslan
ALTAN
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Hikmet Murat
AKKAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Süleyya TUNCER
|
Vekili
|
:
|
Av. Habib
KARAKAŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat
davasında lehe hükmedilen nispi vekâlet ücretinin karar düzeltme aşamasında
maktu olarak değiştirilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ve silahların
eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2.Başvuru 28/5/2014 tarihinde İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil
edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 30/1/2015 tarihinde
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı 28/3/2016 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik
ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar vermiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesine herhangi bir görüş
sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7.Başvurucu, sahibi olduğu Kadıköy ilçesi Tuğlacıbaşı
Mahallesi 836 ada 78 numaralı parsele Kadıköy Belediyesi tarafından yol ve
kaldırım yapılmak amacıyla kamulaştırılmaksızın el atılması nedeniyle 5/6/2012
tarihinde Kadıköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) tazminat davası
açmıştır.
8. Mahkeme 16/10/2012 tarihli ve E.2012/155, K.2012/414 sayılı
kararıyla dava konusu taşınmaza el atma nedeniyle davanın kabulüne ve 70.355,63
TL tazminat bedeli ile 7.678,45 TL vekâlet ücretinin başvurucuya ödenmesine
karar vermiştir. Ayrıca alınması gereken 4.179,12 TL harcın peşin yatırılan
29,70 TL ve ıslah harcı olarak yatırılan 1.015,10 TL harç toplamı 1.044,80 TL
harcın mahsubu ile bakiye 3.134,32 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydedilmesine karar vermiştir. Hüküm şu şekildedir:
"1-Davanın ıslah edilmiş hali ile
kabulüne, 70.355,63 TL nin
05.06.2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile
davacıya verilmesine,
2-10.08.2011 tarihli bilirkişi raporuna ekli
krokide A harfi ile işaretli Kadıköy,Tuğlacıbaşı
Mahallesi, 836 ada, 78 parsel sayılı taşınmazın ,112,87 M2 lik
bölümündeki davacı hissesinin yol olarak terkinine üzerinde takyidat
var ise bedele yansıtılmasına,
3- Alınması gereken 4179,12 TL harcın peşin
yatırılan 29,70 TL ve ıslah harcı olarak yatırılan 1015,10 TL harç toplamı
1044,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 3134,32 TL harcın davalıdan tahsili ile
hazineye irad kaydına,
4- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre
hesaplanan 7678,45 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya
verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan harç, tebliğ,
keşif ve bilirkişi yolluğundan oluşan toplam 2149,95 TL yargılama giderinin
davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine [kararverildi]"
9. Temyiz edilen karar Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 3/10/2013
tarihli ve E.2013/9908, K.2013/16711 sayılı kararı ile "2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun
geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren
6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 'kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan
tazminat davalarında mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri
bedel tespit davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir. ... açılan
ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır.' hükmünün getirilmiş olduğu
gözetildiğinde, harç ve vekalet ücretininmaktu olarak
hüküm altına alınması" gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
10. Karar düzeltme talebini inceleyen Yargıtay 5. Hukuk Dairesi
17/3/2014 tarihli ve E.2013/30397, K.2014/7143 sayılı kararıyla bu sefer
11/6/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanun'un 21. maddesiyle
4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6. maddesinde
yapılan değişiklik ile vekâlet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerektiği
gerekçesiyle başvurucu lehine hükmedilen vekâlet ücretini 1.200 TL olarak
tespit etmiş; fazladan yatırılan harçların talep hâlinde taraflara iadesine
karar vererek İlk Derece Mahkemesi kararını düzelterek onamıştır. Karar aynı tarihte
kesinleşmiştir. Düzelterek onamaya ilişkin kısım şu şekildedir:
"Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının;
1) Harçla ilgili 3. bendinin hükümden çıkartılmasına,
yerine (Alınması gereken 21,15-TL maktu karar harcının peşin harçtan mahsubu
ile Hazineye gelir kaydına, davacı tarafından karşılanan 21,15-TL'nin davalı
idareden tahsili ile davacıya verilmesine, fazladan yatırılan harçların talep
halinde yatıran taraflara iadesine)cümlesinin yazılmasına,
2) Vekalet ücreti ile ilgili 4. bendine yazılı
(7.678,45) rakamının çıkartılmasına, yerine (1.200,00) rakamının yazılmasına,
3) Yargılama giderlerine ilişkin 6. Bendindeki
(2.149,95) rakamının hükümden çıkartılmasına, yerine (1.105,15) rakamının
yazılmasına,
Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin
alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının
Hazineye irad kaydedilmesine..."
11.Karar, başvurucu vekiline 6/5/2014 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
12.Başvurucu 28/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
13. 2942 sayılı Kanun'a 18/6/2010 tarihli ve 5999 sayılı
Kanun'la ilave edilen geçici 6. maddenin 6487 sayılı Kanun'un 21. maddesiyle
eklenen yedinci fıkrası ile onuncu fıkrasının ilgili kısımları şöyledir:
"Bu madde kapsamında açılan davalarda
mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretleri bedel tespiti
davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.
...
Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya
kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen davalara ise, bu
maddenin yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır."
14. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 448. maddesi şöyledir:
"Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış
işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin
29/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvuru incelenip gereği
düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, İlk Derece Mahkemesi tarafından nispi olarak
belirlenerek lehine hükmedilen 7.678,45 TL vekâlet ücretinin, 6487 sayılı Kanun
ile 2942 sayılı Kanun'un geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle
karar düzeltme aşamasında 1.200 TL olarak (maktu) belirlenmesi nedeniyle
Anayasa'nın 2., 10., 35. ve 36. maddelerinde tanımlanan haklarının ve ilkelerin
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin özü, lehine
hükmedilen nispi vekâlet ücretinin kanun değişikliğiyle maktuya çevrilmesi
nedeniyle mağdur olduğuna ilişkin olup yargılama giderleri içinde yer alan
vekâlet ücretinin maktuya çevrilmesi ve devam eden davaya uygulanması konusu
adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkı ve silahların eşitliği
ilkesi çerçevesinde değerlendirilecektir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18.Başvurucunun şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olmadığı
anlaşıldığından ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek bir
neden de görülmediğinden başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
gerekir.
2. Esas Yönünden
19.Başvurucu, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açtığı tazminat
davasında lehine hükmedilen nispi vekâlet ücretinin yargılama devam ederken
yapılan kanun değişikliği ile maktu olarak değiştirilmesinin adil yargılanma
hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir. Ayrıca başvurunun yapıldığı tarih
itibarıyla, 2942 sayılı Kanun'un geçici 6. maddesini iptal edilmesi için
başvuru yapıldığını, Kanun'un ilgili maddesinin iptal edileceğini belirtmiştir.
20.Somut dava sonucunda, başvurucunun davanın açılış tarihindeki
düzenlemelere göre davayı kazanması hâlinde lehine hükmedilecek vekâlet ücreti,
dava devam ederken yapılan değişiklik ile nispiden
maktuya çevrilerek düşürülmüştür. Başvurucunun davası lehine sonuçlandığından
aleyhine bir yargılama giderine hükmedilmemiş ancak yargılama devam ederken
yapılan kanun değişikliğiyle lehine hükmedilen vekâlet ücreti maktuya
çevrilerek vekâletle temsil nedeniyle vekiline ödeyeceği ücretin karşı tarafa
yükletilen miktarı azaltılmıştır.
21. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri silahların
eşitliği ilkesidir. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usule
ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin
diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını
makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına
gelmektedir (Yaşasın Aslan, B.
No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32). Kural olarak başvurucular, davanın karşı
tarafına tanınan bir avantajın kendisine zarar vermiş olduğunu veya bu durumdan
olumsuz etkilendiğini ispat etmek zorunda değildir. Taraflardan birine tanınan,
diğerine tanınmayan avantajın fiilen olumsuz bir sonuç doğurduğuna dair delil
bulunmasa da silahların eşitliği ilkesi ihlal edilmiş sayılabilir (Hüseyin Sezen, B. No: 2013/1793,
18/9/2014, § 37).
22. Devletin -kendisi taraf olsun ya da olmasın- davanın
taraflarından birini diğerine nazaran önemli ölçüde avantajlı hâle getiren
kanuni düzenlemeler yapması, silahların eşitliği ilkesi ve dolayısıyla
yargılamanın hakkaniyete uygun yürütülmesi kuralına aykırılık oluşturur. Bir
başka ifadeyle yasama organının, yargılamadaki taraflardan birinin lehine sonuç
doğuracak şekilde kanun çıkarttığı durumlarda, davanın taraflarının eşit
konumda olduğu söylenemez. Bunun için yargısal süreci etkilediği iddia edilen
düzenlemenin taraflardan birinin davadaki başarı şansını önemli ölçüde
azaltması, ortaya çıkan bu sonuç ile kanuni düzenleme arasında bir illiyet bağı
bulunması ve bu illiyet bağını kesen veya zayıflatan başka etken ortaya
çıkmamış olması gerekir (Zekiye Şanlı,
B. No: 2012/931, 26/6/2014, § 72).
23. Vekâlet ücreti, davayı vekille takip eden ve davası kabul
edilen lehine hükmedilen bir ücrettir.Dava
aşamasında kimin lehine ya da aleyhine olacağı önceden belli olmayan bu ücret
yükümlülüğü bir usul kuralı olup mahkemeye erişim hakkı ile ilişkilidir (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013,
§ 38).
24. AİHM, başvuranların aleyhine hükmedilen yargılama
giderlerinin yanında devletin taraf olduğu davalarda başvuranların lehlerine
hükmedilmeyen yargılama giderlerini de mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirebilmektedir
(Stankiewicz/Polonya, B. No: 46917/99, 6/4/2006, §§
60, 61).
25. Vekâlet ücreti bir yargılama gideri olup kural olarak bu tür
giderler mahkemeye erişim hakkına müdahale teşkil eder. Ancak gereksiz
başvuruların önlenerek dava sayısının azaltılması ve böylece mahkemelerin
gereksiz yere meşgul edilmeksizin uyuşmazlıkları makul sürede bitirebilmesi
amacıyla başvuruculara belli yükümlülükler öngörülebilir. Bu yükümlülüklerin
kapsamını belirlemek kamu otoritelerinin takdir yetkisi içindedir. Öngörülen
yükümlülükler dava açmayı imkânsız hâle getirmedikçe ya da aşırı derecede
zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği söylenemez (Serkan Acar, § 39).
26. Bununla birlikte somut başvuruya konu düzenleme ile yapılan
değişiklik, davanın esasını etkileyen veya bir tarafın başarı şansını
değiştiren nitelikte olmayıp bir yargılama gideri olan vekâlet ücretine
ilişkindir. Vekâlet ücreti bir usul hukuku kavramıdır ve yapılan yasal
değişiklikler derhâl uygulanma niteliğine haizdir. Ayrıca bahsedilen düzenleme
davanın her iki tarafı için vekâlet ücretini maktu hâle getirdiğinden ve davayı
her iki tarafın da kazanma imkânı bulunduğundan düzenlemenin silahların
eşitliğine aykırı bir düzenleme olduğundan bahsedilemez. Keza benzer davalarda
davayı kazanan davacıların kamu kurumlarından alacakları vekâlet ücreti
düşerken kaybeden davacıların ödemek zorunda kaldıkları vekâlet ücretleri de
düşmekte ve söz konusu düzenleme kamu kurumları için bazen lehe bazen aleyhe
sonuç doğurmaktadır.
27. Başvuru konusu davada 16/10/2012 tarihli Mahkeme kararıyla
başvurucu lehine 70.355,63 TL tazminat bedeli ile 7.678,45 TL vekâlet ücretinin
diğer yargılama giderleriyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir. 24/5/2013
tarihinde kabul edilen 6487 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'un geçici 6.
maddesinde yapılan değişiklik ile kamulaştırmasız el atma davalarında vekâlet
ücretlerinin maktu olarak ödenmesi düzenleme altına alınmıştır. Başvuru konusu
davada -temyiz aşamasında yürürlüğe giren bahse konu düzenleme ve usul hükümlerinin
derhâl uygulanmasına yönelik ilke gereği- başvurucu lehine hükmedilen 7.678,45
TL vekâlet ücreti, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 17/3/2014 tarihli kararıyla
1.200 TL olarak tespit edilmiş ve İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek
onanmıştır.
28. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 17/3/2014 tarihli kararıyla
vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesi kararını değiştiren hükmünün
11/6/2013 tarihli ve 28674 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanun'la 2942 sayılı Kanun'un geçici
6. maddesinde değişiklik yapan düzenlemeye dayandığı, bahsedilen düzenlemenin
usule ilişkin olduğundan derhâl uygulama niteliğini haiz olduğu, ayrıca
bahsedilen geçici 6. maddenin 10. fıkrasında yapılan değişikliklerin henüz
kesinleşmeyen davalara da uygulanacağı hükmünün yer aldığı görülmektedir. Bu
nedenle bahsedilen Yargıtay kararının kanuni olduğu açıktır.
29. Başvurucunun şikâyet konusu yaptığı 6487 sayılı Kanun'un 21.
maddesi ile değişik 2942 sayılı Kanun'un geçici 6. maddesinin iptali istemiyle
yapılan başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, 13/11/2014 tarihli ve E.2013/95,
K.2014/176 sayılı kararıyla başvuru konusu maddenin 12. ve 13. fıkralarını
Anayasa'ya aykırı bularak iptal etmiştir. Aynı kararda vekâlet ücretiyle ilgili
olan 7. fıkranın iptali talebiyle yapılan başvuruyla ilgili olarak kanun
koyucunun süregelen mülkiyet ihlallerini gidermek, uyuşmazlıkların çözülmesini
kolaylaştırmak ve hızlandırmak amacıyla geçici 6. maddeyle çeşitli mekanizmalar
öngördüğü, dava konusu kuralla geçici 6. madde kapsamında açılacak davalarda
idarelerin vekâlet ücreti yükünün hafifletilmesinin amaçlandığı gözetildiğinde
kanun koyucunun takdir yetkisini bu yönde kullanmasında kamu yararı ve hukuk
devleti ilkesine aykırılık görülmediği gerekçesiyle iptal isteminin reddine
karar vermiştir.
30. Kanuni olduğu ve meşru amaç taşıdığı anlaşılan vekâlet
ücretine ilişkin uygulamanın orantılılık incelemesi yapılırken öngörülen
miktarın ülke şartlarında ne anlam ifade ettiği, davaya konu uyuşmazlığın
konusu ve miktarı, başvurucunun ödeme gücü ve davanın özel şartları gibi
hususlar dikkate alınmalıdır.
31. Dava konusu kuralla, kamulaştırmasız el atmalardan
kaynaklanan bedel tespiti davalarında da maktu tarife uygulanması zorunluluğu
getirilmiştir. Bu suretle kanun koyucu bu davalar yönünden TBB'nin takdir
yetkisini sınırlamış ve uygulanacak ücret tarifesinin niteliğini de doğrudan
kendisi tayin etmiştir. Kamulaştırmasız el koyma nedeniyle açılacak bedel
tespiti davalarında uygulanacak avukatlık ücretinin hangi tarife üzerinden hesaplanacağını
belirlemek, adalet ve hakkaniyet ilkelerini gözetmek kaydıyla kanun koyucunun
takdirindedir. Haksız yere dava açsa veya açılmasına sebebiyet verse bile bir
kimsenin, karşı tarafın o dava nedeniyle yaptığı masraflardan daha fazla bir
külfete katlanmak zorunda bırakılmasının hukuk devleti yönünden bir zorunluluk
olduğu savunulamaz (AYM, E.2013/95, K.2014/176, 13/11/2014).
32. Nitelik itibarıyla kamulaştırma bedelini tespit ve tescil
davaları ile kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davaları farklı davalar
olsa da her iki davanın konusu da kamulaştırılan veya el atıldığı anlaşılan
taşınmazın dava tarihine göre rayiç bedelinin belirlenmesinden ve taşınmaz
sahibi adına ödenmesine karar verilmesinden ibaret olup mahkemelerce bu yönde
araştırma yapılmaktadır. Her iki davada da mahkemeler bilirkişi marifetiyle
taşınmazın değerini tespit ettirmekte ve her iki davada da vekilin müvekkiline
hukuki yardımı benzer nitelikte olup bahsedilen davaların öngörülen vekâlet
ücretleri ile karşılanamayacak karmaşıklıkta olduğu söylenemez.
33. Nitekim somut başvuruya konu davada İlk Derece Mahkemesi bir
kamulaştırma bedeli tespiti ve tescil davasındaki yöntemi takip etmiş, iki
duruşma ve bir keşif yaparak taşınmazın değerini tespit etmiş ve yaklaşık dört
ayda davanın esası hakkında karar vermiştir.
34. Yapılan değişiklikle kamulaştırmasız el atma nedeniyle
açılan tazminat davalarında davayı kazanan tarafın vekâlet ücreti maktuya
dönüştürülürken davacılardan tahsil edilen harçlar da bedel tespiti davalarında
olduğu gibi nispiden maktuya çevrilerek davacı
üzerinde olan dava yükünü hafifletecek şekilde düzenleme yapılmıştır.
35. Bir aylık brüt asgari ücret miktarına yakın olan 1.200 TL
vekâlet ücretinin ülke şartlarında davacıların vekille temsil edilmesine ve asgari
düzeyde de olsa hukuki yardım almasına yetmeyeceği ve kamulaştırmasız el atma
davalarında maktuya dönüştürülen vekâlet ücretlerinin yetersiz olduğu
söylenemez.
36. Bununla birlikte alınacak hukuki yardımın niteliği ve
maliyetinin vekil ile müvekkil arasındaki vekâlet sözleşmesine bağlı bir ilişki
olduğu ve alınan hukuki yardımın maliyetinin buna göre ciddi miktarda
farklılıklar göstereceği açıktır. Kanun koyucunun vekâlet ücretini karşı tarafa
yüklemesindeki amaç, haksız yere dava açılmasına neden olanlara yargılama
giderlerinin yükletilmesi olup davanın niteliğine göre makul ve kabul
edilebilir bir ücretin belirlenmesi hakkaniyete uygun bir yargılama ve
mahkemeye erişim sağlamak için yeterli kabul edilmelidir. Mahkemelerce hüküm
altına alınandan daha yüksek ücret öngören vekâlet sözleşmeleri vekil ile
müvekkili bağlayacağından hükmedilen ücret bireylerin mahkemeye erişim
haklarını engellemedikçe Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu
olamaz.
37. Sonuç olarak başvurucunun lehine hükmedilen tazminat miktarı
ve lehine hükmedilen yargılama giderleri gözönünde
bulundurulduğunda maktuya çevrilen vekâlet ücretinin, başvurucunun vekille dava
açmasını imkânsız hâle getirmediği ya da aşırı derecede zorlaştırmadığı,
başvurucu üzerinde ağır bir yüke sebep olmadığı ve başvurucunun mahkemeye
erişim hakkına yönelik orantısız bir müdahale oluşturmadığı kanaatine
ulaşılmıştır.
Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe katılmamıştır.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkı kapsamında adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
B. Mahkemeye erişim hakkı kapsamında adil yargılanma hakkının
İHLAL EDİLMEDİĞİNE, Celal Mümtaz AKINCI'nın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerine BIRAKILMASINA
OYBİRLİĞİYLE,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
OYBİRLİĞİYLE
29/6/2016 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
1. Başvuru, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminatdavasında, lehe hükmedilen nispi vekalet ücretinin
karar düzeltme aşamasında maktu olarak değiştirilmesi nedeniyle mahkemeye
erişim hakkının ve silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
2. Başvurucunun Kadıköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı
kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası sonucunda kabul edilen
miktara göre davacı/başvuruculehine7.678.45 TL vekalet
ücretine hükmolunmuştur. 11.6.2013 tarihinde, 6487 sayılı Kanun’un 21. maddesi
ile 2942 sayılı Kanun’un geçici 6. maddesinin yedinci fıkrası değiştirilerek
geçici 6. madde uyarınca açılan davalarda nispi vekalet ücreti yerine maktu
vekalet ücreti uygulanacağı hükmünün yürürlüğe girmiş olması nedeniyle karar
Yargıtay 5. Hukuk Dairesince “harç ve
vekalet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması “ gerektiğinden bahisle bozulmuştur. Karar düzeltme talebini
inceleyen Yargıtay 5. Hukuk Dairesi yerel mahkemenin 7.678.45
TL nispi vekalet ücreti hükmünü, maktu 1.200.-TL olarak düzelterek onamıştır.
3. Vekâlet ücretinin
yargılama giderleri arasında yer aldığında ve yargılama giderlerinin mahkemeye
erişim hakkı kapsamında bulunduğunda tereddüt yoktur (Serkan Acar, 2013/1613). Öte yandan, AİHM,
başvuranların aleyhine hükmedilen yargılama giderlerinin yanı sıra, devletin
taraf olduğu davalarda başvuranların lehine hükmedilmeyen yargılama giderlerini
de mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirebilmektedir(Stankiewicz/Polonya,46917/2006).
4. Konunun, usul kurallarının
yargılama sırasında başvurucu aleyhine sonuçlar verecek şekilde değiştirilmesi
ile de ilgisi vardır. AİHM, National and Provincial
Building Society/Birleşik
Krallık, 117/1996 davasında, devletin taraf olduğu yargılamanın
başlamasından sonra devlet lehine usuli değişiklikler
yapılabileceğini, ancak bunun erken bir safhada yapılıp yapılmadığının ve
başvurucu için davayı "kazanılamaz" hale getirip getirmediğinin,
mahkemeye erişim hakkı bakımından değerlendirilmesi gerektiğine karar
vermiştir. Usul kurallarının, hukuki güvenliğin sağlanması ve yargılamanın
düzgün bir şekilde yürütülmesi sonucu adaletin tecelli etmesine hizmet etmek
yerine, kişilerin davalarının yetkili bir mahkeme tarafından görülmesi
bakımından bir çeşit engel haline gelmeleri durumunda, mahkemeye erişim hakkı
ihlal edilmiş olacaktır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Efstathiou ve Diğerleri/Yunanistan, B. No: 36998/02,
27/7/2006, § 24).
5. Yargılama
sonuçlanmadan gerçekleştirilen ve vekalet ücretini başvurucu aleyhine etkileyen
usul kurallarının Anayasaya aykırılığı konusunda, Anayasa Mahkemesinin 7.2.2008
tarihli ve Esas:2005/128, Karar:2008/54 sayılı kararı bulunmaktadır. Anayasa
Mahkemesi, itiraz yoluyla başvuran Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin, 1136 sayılı
Avukatlık Kanunu'nun 5043 sayılı Yasa ile eklenen Geçici 21. maddesinin "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kesin hükme
bağlanmamış bütün ihtilaflarda bu Kanunun değişik hükümleri uygulanır"
kuralının Anayasaya aykırılığına şu gerekçelerle hükmetmiştir:
"1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile bu
Kanunda değişiklikler yapan 4667 ve 5043 sayılı Kanunlarda, avukatlık ücreti ve
avukatlık ücretinden doğan uyuşmazlıklara ilişkin farklı hükümler yer almakta
iken itiraz konusu kuralla, 5043 sayılı Yasa öncesinde ortaya çıkan ve kesin
hükme bağlanmamış uyuşmazlıkların 5043 sayılı Yasa hükümlerine göre
çözümleneceğinin öngörülmesi, anılan Yasanın geriye yürümesi sonucunu
doğurmaktadır.
5043 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanacağı
uyuşmazlıkların kapsamına, avukatlık ücretine ilişkin olarak taraflar arasında
akdedilen bir ücret sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklar da girmektedir.Hukuk
devletinde hukuk güvenliğinin sağlanması, öncelikle hukuki işlemlerin
sonuçlarının öngörülebilir olmasına bağlı bulunduğundan, bir sözleşmenin
yapıldığı tarihte mevcut olmayan bir yasa hükmünün daha sonra geriye yürür
şekilde bu sözleşmeden doğan bir ihtilafta uygulanmasının öngörülmesi, hukuk
güvenliği ilkesine aykırıdır.
Bu durum, aynı zamanda, Anayasanın 48.
maddesinde düzenlenen sözleşme özgürlüğüne de aykırılık oluşturur.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kural
Anayasa'nın 2. ve 48. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir."
6. Yargılama sonucunda,
yargılama giderlerinin haksız çıkan tarafa yüklenmesi yasa gereğidir. Bu
kuralın bir amacı da haksız olduğu halde dava açmak isteyenleri caydırmak,haksız olduğunu bilerek
dava açanları da cezalandırmaktır. Somut olayımızda, bu genel ilkenin dışına
çıkılarak, taşınmaza kamulaştırmasız el atan ve hukuka aykırı davranan kamu gücü,daha düşük harç ve vekalet
ücreti ödemekle yükümlü kılınarak ve bu hüküm mevcut davalara da uygulanarak
ödüllendirilmekte, taşınmazına el atılan kişi ise bir anlamda
cezalandırılmaktadır. Kamu gücü tarafından hukuka aykırı olarak yapılan işlem
ve eylemlere dolaylı olarak meşruiyet ve kolaylık sağlanırken, devlet
karşısında güçsüz olan kişi korunmak yerine mağdur edilmektedir.
7. Başvurucunun lehine
hükmedilen tazminat miktarı ve lehine hükmedilen yargılama giderleri göz önünde
bulundurulduğunda vekalet ücretinin maktuya çevrilmesinin, zaten açılmış
bulunan bir dava yönünden, vekille dava açılmasını imkânsız hâle getirmediği
söylenebilirse de, başvurucu üzerinde ağır bir yüke
sebep olmadığı, hukuki güvenlik hakkını ihlal etmediği ve başvurucunun
mahkemeye erişim hakkına yönelik orantısız bir müdahale oluşturmadığı
söylenemeyecektir.
8. Sonuç olarak dava
açılırken bulunmayan ve öngörülemeyen bir kuralın davanın devamı sırasında
başvurucu aleyhine, kamu gücü lehine değiştirilerek, nispi olan vekalet
ücretinin maktu hale getirilmiş olmasını başvurucunun hukuki güvenlik ve
mahkemeye erişim haklarını ihlal eder mahiyette gördüğümden çoğunluk görüşüne
katılmadım.