TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALTUN AVŞAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/9701)
|
|
Karar Tarihi: 16/2/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Altun AVŞAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Casim
YILMAZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, destekten yoksun kalma nedeniyle açılan tazminat
davasında yargılamanın uzun süredir devam etmesi nedeniyle makul sürede
yargılanma hakkının, davalının mal varlığına ihtiyati tedbir konulmasına
ilişkin talebin Mahkemece reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 17/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, eşinin trafik kazasında vefat etmesi sonucu ortaya
çıkan maddi ve manevi zararının tazmini talebiyle 21/11/2001 tarihinde dava
açmıştır. Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 24/1/2012 tarihli kararı ile davanın
kısmen kabulüne karar vermiştir. Karar, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 19/9/2013
tarihli ilamı ile bozulmuştur. Kartal Adliyesinin kapatılması üzerine
yargılamaya İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmiş,
Mahkemece 26/5/2015 tarihli karar ile davanın kısmen kabulüne karar
verilmiştir. Karar başvurucu tarafından temyiz edilmiş olup dava dosyası temyiz
incelemesi için Yargıtaya gönderilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
9. Mahkemenin 16/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
10. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
12. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 50, 52).
13. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
14. Anılan ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda 15 yıl 1 aydır
devam eden yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
15. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu, eşinin trafik kazasında vefat etmesi sonucu
ortaya çıkan maddi ve manevi zararının tazmini talebiyle açtığı davada
davalıların mal varlığına tedbir konulması talebinde bulunduğunu belirtmiştir.
Başvurucu bu talebi Mahkeme tarafından kabul edilmediği için dava sonucunda
hükmedilmesi kesin olan alacağına kavuşma imkânının kalmadığından şikâyet
etmektedir. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki
nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi
takdir eder (Tahir Canan, B. No:
2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun bu şikâyetinin, mülkiyet hakkının
ihlali iddiasına yönelik olduğu değerlendirilmiştir.
17. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme)
ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı; mevcut mal, mülk ve ekonomik
değerleri koruyan bir temel haktır. Kişinin hâlihazırda sahibi olmadığı bir
mülkün mülkiyetini kazanma hakkı, bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa
olsun mülkiyet kavramı içinde değildir (Kemal
Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, § 36).
Ayrıca gelecekte elde edileceği iddia edilen bir gelirin mülkiyet hakkı
kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir (Sultan
Tokay ve diğerleri, B. No: 2013/1122, 26/6/2014, § 42).
18. Bir mülk veya alacakla ilgili olarak hak iddia eden kişinin
söz konusu hakkın varlığını hukuken ispat etmesi gerekir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, § 38).
19. Somut olayda başvurucunun, destekten yoksun kalma nedeniyle
açtığı tazminat davasında yargılamanın halen devam ettiği tespit edilmiş olup
bu aşamada mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilebilecek bir alacak hakkından
söz edilemez. Dolayısıyla başvurucunun, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence
altına alınan mülkiyet hakkı kapsamına giren bir ekonomik değeri veya en
azından böyle bir değeri elde etme yönünde meşru beklentisi bulunmadığı
anlaşılmaktadır.
20. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
21. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
22. Başvurucu, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
23. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
24. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında dava konusu hukuki menfaat de dikkate alınarak başvurucuya net
16.800 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
25. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınanmakul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 16.800 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Yargıtay 13. Hukuk Dairesine
GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
16/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.