TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MÜSLÜM AYTAÇ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/11845)
|
|
Karar Tarihi: 26/12/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Volkan
ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Müslüm AYTAÇ
|
Vekili
|
:
|
Av. Dursun
KARACA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, nakdi tazminat ödenmesi istemiyle açılan davada
sağlık raporu dikkate alınmadan karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/7/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) emrinde uzman erbaş
olarak görev yapmıştır.
7. Batman Jandarma Özel Harekat
Taburunda görev yapmakta iken 2005 yılının Ağustos ayında katıldığı bir
operasyon sonrası işitme duyusu yönünden rahatsızlandığını belirterek kışla
revirine müracaat eden başvurucu, Diyarbakır Asker Hastanesine sevk edilmiştir.
8. Diyarbakır Asker Hastanesi tarafından tanzim edilen
22/11/2005 tarihli rapor ile başvurucu için işitme kaybı teşhisinde bulunulmuş
ve iş gücü kaybı olmadığı ifade edilmiştir. Aynı raporla işitme kaybının blas etkiye
bağlı olabileceği gibi tek bir uzun namlulu silah atışından da
kaynaklanabileceği belirtilmiştir.
9. Başvurucunun bu rapora itirazı üzerine sevk edildiği Gülhane
Askerî Tıp Akademisi (GATA) tarafından düzenlenen 3/1/2006 tarihli rapor ile sol kulakta hafif düzeyde sensörinöral
işitme azlığı, bilateral yüksek frekanslarda işitme
kaybı tanısı yapılmış ve mevcut
işitme kaybının ateşli silah yaralanmasından kaynaklandığının kesin tespitinin
tıbben mümkün olmadığı ifade edilmiştir.
10. Takip eden süreçte Diyarbakır Asker Hastanesi tarafından
23/6/2006 tarihli raporla işitme kaybı teşhisi yinelenmiş ve başvurucunun uzman erbaş olabileceği ancak komando olamayacağı yönünde
karar alınmıştır.
11. 15/4/2008 tarihinde Beytepe Asker
Hastanesi tarafından başvurucu hakkında düzenlenen sağlık raporu ile sol kulakta hafif düzeyde işitme kaybı, bilateral yüksek frekanslara doğru artan sensörinal işitme kaybı tanısı yapılarak
başvurucunun TSK bünyesinde görev
yapamayacağına karar verilmiştir.
12. Bu rapor üzerine 30/3/2009 tarihinde başvurucunun TSK ile
ilişiği kesilmiştir.
13. Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen
27/12/2013 tarihli özürlü sağlık kurulu raporu ile başvurucunun özür durumuna
göre tüm vücut kaybı oranı %10 olarak saptanmıştır.
14. Başvurucu 17/1/2014 tarihli dilekçesi ile 3/11/1980 tarihli
ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun uyarınca
tazminat ödenmesi istemiyle Jandarma Genel Komutanlığına başvuruda bulunmuştur.
15. Jandarma Genel Komutanlığı 10/2/2014 tarihli yazısıyla,
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından rahatsızlığın görevin etkisi ile oluşup
oluşmadığı yönünde yapılacak değerlendirmeden sonra nakdi tazminat talebinin
incelemeye alınacağını başvurucuya bildirmiştir.
16. Başvurucu bu sürecin ardından Askeri Yüksek İdare
Mahkemesinde (AYİM) nakdi tazminat ödenmemesi işleminin iptali ve nakdi
tazminat ödenmesi talebiyle 20/3/2014 tarihinde dava açmıştır.
17. Dava süreci devam ederken GATA tarafından düzenlenen
7/8/2014 tarihli sağlık raporunda, başvurucunun işitme kaybı rahatsızlığı ve
TSK bünyesinde görev alamayacağı hususlarının yanında işitme kaybının görevin neden ve etkisiyle oluştuğu
kanaatine varıldığı ifade edilmiştir.
18. AYİM Üçüncü Dairesi 22/1/2015 tarihli kararı ile davayı
reddetmiştir.
19. Ret gerekçesinde öncelikle 2330 sayılı Kanun'un amacının
barışta güven ve asayişi korumakla, kaçakçılığı men, takip ve tahkikle görevli
personelin bu görev şartları dolayısıyla karşılaşacağı tehlike ve risk
nedeniyle koruma altına alınması olduğu hatırlatılmıştır. Askerî personelin
2330 sayılı Kanun'da sayılan görevler dışında sakat kalmasının veya
yaralanmasının Kanun kapsamında kabul edilmesinin mümkün olmadığı, aksi bir
kabul ile her asker şahsın vazifesi sırasında sakatlanması veya yaralanması
hâlinde 2330 sayılı Kanun'dan yararlandırılması sonucunun doğacağı belirtilen
gerekçede, GATA tarafından 2005 yılının Ağustos ayında gerçekleşen operasyon
sonrası düzenlenen 3/1/2006 tarihli raporda rahatsızlığın ateşli silah
nedeniyle oluşup oluşmadığının tespitinin tıbben mümkün olmadığının tespit edildiği,
olaydan dokuz yıl sonra düzenlenen 7/8/2014 tarihli raporun ise somut bir
olayla bağlantı kurmadığı ifade edilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
rahatsızlığının 2005 yılının Ağustos ayında
gerçekleşen operasyondan kaynaklandığına, bir başka ifadeyle görevin etkisiyle
oluştuğuna ilişkin yeterli, kesin delilin bulunmadığı ifade edilerek ret
gerekçesi oluşturulmuştur.
20. Ret hükmüne yönelik karar düzeltme istemi Mahkemenin
4/6/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
21. Başvurucu nihai kararı 19/6/2015 tarihinde tebellüğ
etmesinin ardından 15/7/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
22. 2330 sayılı Kanun 'un 1. maddesi şöyledir:
"Bu kanunun amacı; barışta güven ve
asayişi korumak, kaçakçılığı men, takip ve tahkikle , trafik ve yol güvenliğini
veya tutuklu ve hükümlülerin sevk ve nakillerini sağlamakla görevli olanların ;
Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı
ve Emniyet Teşkilatında bulunan patlayıcı maddelerin incelenmesi, muhafazası,
nakli, imha edilmesi ve zararsız hâle getirilmesi işlemlerinde
görevlendirilenlerin bu görevlerinden dolayı ya da görevleri sona ermiş olsa
bile yaptıkları hizmet nedeniyle derhal veya bu yüzden maruz kaldıkları
yaralanma veya hastalık sonucu ölmeleri veya engelli hâle gelmeleri halinde
ödenecek nakdi tazminat ile birlikte bağlanacak aylığın ve bu yüzden
yaralanmaları halinde ödenecek nakdi tazminatın esas ve yöntemlerinin
düzenlenmesidir."
23. 2330 sayılı Kanun'un 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Bu kanun;
a) İçgüvenlik ve
asayişin korunması veya kaçakçılığın men, takip ve tahkiki veya trafik ve yol
güvenliğini sağlamak konularında görevlendirilen:
...
2. Silahlı Kuvvetler mensuplarını,
...
kapsar"
24. 2330 sayılı Kanun'un
"Nakdi tazminat" kenar başlıklı 3. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"Bu kanun kapsamına girenlerden;
...
b) Yaşamak için gerekli hareketleri yapmaktan
aciz ve hayatını başkasının yardım ve desteği ile sürdürebilecek şekilde malül olanlara 200 katı, diğer engelli hâle gelenlere (a)
bendinde belirtilen tutarın % 25'inden % 75'ine kadar,
yaralananlara ise % 20'sini geçmemek üzere engellilik ve yaralanma derecesine
göre, nakdi tazminat ödenir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 26/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu; askerî görevin etkisi ile rahatsızlandığını,
Mahkeme tarafından ilgili mevzuat ve konuya ilişkin sağlık raporları dikkate
alınmadan karar verildiğini, ret hükmünün hukuka aykırı olduğunu belirterek
adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmektedir.
B. Değerlendirme
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Şikâyetlerin özü mahkeme tarafından hukuka
aykırı karar verildiği iddialarına yönelik olduğundan şikâyetin yargılamanın
sonucu itibarıyla adil olmadığı iddiası kapsamında değerlendirilmesi uygun
görülmüştür.
28. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi,
hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan
sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
29. Somut olayda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı incelenerek
yukarıda belirtilen (bkz. § 19) gerekçe ile 22/1/2015 tarihinde hüküm kurulmuştur.
30. Yargılama sürecinde 7/8/2014 tarihli rapor değerlendirilmiş,
ancak işitme kaybına sebep olduğu ileri sürülen olaydan uzun süre sonra
düzenlenmesi ve somut bir vakayı işaret etmemesi nedeniyle başvurucunun
rahatsızlığı ile askerî görev arasındaki illiyet bağının tespiti için AYİM
tarafından yeterli görülmemiştir. AYİM değerlendirmesini 3/1/2006 tarihli
raporda yer verilen ifadelere (bkz. § 9) ve rahatsızlığın askerî görev sonucu
oluştuğu yönünde kesin, yeterli delil sunulamadığı kanaatine dayandırmaktadır.
Bu yorum ve değerlendirmeler, yukarıda anılan ilkeler (bkz. § 28) uyarınca
uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin takdirinde olup bireysel başvuruda
değerlendirmeye konu edilemez.
31. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, delillerin
değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup kararda
bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan
bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu
şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir..
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
26/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.