TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BARAN TURSUN ULUSLARARASI, DÜNYA ÖLÇEĞİNDE
SİLAHSIZLANMA, YAŞAM HAKKI, ÖZGÜRLÜK, DEMOKRASİ, BARIŞ VE DAYANIŞMA VAKFI
(BARANSAV) VE KESKİN KALEM YAYINCILIK VE TİCARET A. Ş. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/18581)
|
|
Karar Tarihi: 26/9/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucular
|
:
|
1. Baran Tursun Uluslararası, Dünya
Ölçeğinde Silahsızlanma, Yaşam Hakkı, Özgürlük, Demokrasi, Barış ve Dayanışma
Vakfı (BARANSAV)
|
|
|
2. Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret
A.Ş.
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Sevgi KALAN GÜVERCİN
|
|
|
Av. Ali Deniz CEYLAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, sosyal medya hesabına yönelik erişimin tamamıyla
engellenmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün; internet haber portalında
yer alan bir habere erişimin engellenmesi nedeniyle de basın özgürlüğünün ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuşlardır.
8. Konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2015/18581 ile
2015/18873 numaralı bireysel başvuru dosyalarının birleştirilmelerine,
incelemenin 2015/18581 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden
yürütülmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
A. Arka Plan Bilgisi
10. Türkçe adı Kürdistan İşçi Partisi olan PKK'nın silahlı bir
terör örgütü olduğu ulusal ve uluslararası makamlar tarafından kabul edilmiş tartışmasız
bir olgudur. Anılan örgütün gerçekleştirdiği terörist şiddet; bölücü amaçları
dolayısıyla anayasal düzene, millî güvenliğe, kamu düzenine, kişilerin can ve
mal emniyetine yönelik ağır tehdit oluşturmaktadır. Bu yönüyle ülkenin toprak
bütünlüğünü hedef alan PKK kaynaklı terör, onlarca yıldır Türkiye'nin en hayati
sorunu hâline gelmiştir (Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170,
16/11/2017, §§ 7-18).
11. Bununla birlikte kamuoyunda demokratik
açılım süreci, çözüm süreci
ve Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi
gibi farklı isimlerle ifade edilen süreçte 2012 yılının son döneminden itibaren
PKK tarafından gerçekleştirilen terör saldırıları önemli ölçüde azalmıştır.
Suriye'de son yıllarda yaşanan iç savaşın ise Türkiye'nin güvenliği üzerinde
etkileri olmuş, PKK ve DAEŞ kaynaklı terör olayları yeniden artmaya
başlamıştır. Kamuoyunda 6-7 Ekim olayları
ve hendek olayları olarak bilinen
terör eylemleri bunların başında gelmektedir (Gülser Yıldırım (2), §§ 21-30).
12. Türkiye 2015 yılı Haziran ayından itibaren yeniden yoğun bir
şekilde terör saldırılarına maruz kalmıştır. Bu kapsamda PKK tarafından
Şırnak'ın merkezi ile Cizre, Silopi ve İdil ilçelerinde, Hakkâri'nin Yüksekova
ilçesinde, Diyarbakır'ın Silvan, Sur ve Bağlar ilçelerinde, Mardin'in Dargeçit,
Nusaybin ve Derik ilçelerinde, Muş'un Varto ilçesinde cadde ve sokaklara
hendekler kazılıp barikatlar kurularak ve bu barikatlara bomba ve patlayıcılar
yerleştirilerek teröristler tarafından bu yerleşim yerlerinin bir kısmında öz yönetim adı altında hâkimiyet
sağlanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda çok sayıda terörist, halkın bu yerlere
giriş ve çıkışını engellemek istemiştir. Güvenlik güçleri, hendeklerin
kapatılması ve barikatların kaldırılması suretiyle yaşamın normale dönmesini
sağlamak amacıyla operasyonlar yapmış ve teröristlerle çatışmaya girmiştir.
Uzun süre devam eden bu operasyon ve çatışmalar sırasında ikiyüzü
aşkın sayıda güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş, tonlarca bomba ve patlayıcı
imha edilmiştir (Gülser Yıldırım (2), §§ 28-30). Açık kaynaklara
göre yaşanan çatışmalarda 310 sivil hayatını kaybetmiş, operasyonlar sırasında
bölgede asker, polis ve korucu olmak üzere 249 şehit verilirken 2.554 PKK’lı
terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Ayrıca olumsuz koşullar nedeniyle en az
100 bin kişinin çatışma bölgesinden geçici veya kalıcı olarak göç etmek zorunda
kaldığı ifade edilmektedir (Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş. [GK],
B. No: 2015/18936, 22/5/2019, § 12).
13. Resmî raporlara göre 3/10/2015 tarihinde Şırnak il
merkezinde polisin terör örgütünce açılan hendekleri kapatmak için düzenlediği
operasyonda çıkan çatışmada polis ile çatışmaya giren H.L.B. öldürülmüş,
cenazesi zırhlı bir polis aracına bağlanarak sürüklenmiştir.
14. Anılan olaya ait görüntülerin bazı sosyal medya platformlarında
paylaşılarak yayılması ile birlikte sosyal medyada paylaşılan yorumların yanı
sıra basın tarafından da konuyla ilgili çeşitli haberler yapılmıştır. Başvuru
konusu erişimin engellenmesi kararına da konu paylaşım ve haberlerin bir kısmı
şöyledir:
i. Kullanıcıların video gönderebildikleri, izleyebildikleri ve
paylaşabildikleri, video barındıran başlıca web sitesi Youtube'da konu ile
ilgili paylaşılan videoların başlıklarından bazıları şöyledir: "Turkish police barbarity, today a young kurdish
actor [H.B.] get murdered by the turkish
police; Şırnak'ta [H.L.B.nin] bedenine işkence eden polisler küfür içerir;
Şırnak'ta ölüye işkence/yerde sürüklenen pkklının
görüntüsü; PKK'lı teröristin cesedi, bombalı tuzak testi için zırhlı araçla
sürüklendi; [H.B.yi] sürüklerken videoya almışlar, üstelik ana avrat
küfür ediyorlar.; PÖH - Cizre/Şırnak'ta bir teröristi böyle öldürdü!;
Gebertilen hain yerlerde sürükleniyor; HDP'linin
PKK'lı akrabası, askeri aracın arkasında sürükleniyor; Leş, 10. Yıl marşı
eşliğinde sürükleniyor - Tengri Biz Menen; Türk barbarlığına kanıt: [H.B.nin] sürüklenme
videosu, [H.B.ye] yapılan Türk
barbarlığına rağmen hala bir Türke kardeş diyen Kürt
en açık tabiriyle imansızdır.; video of the Turkish cops dragging
the body of Kurdish youth they killed
in Şırnak. Expose the barbarity.; Turk state terorism act; T.C.
Senin ananı avradını s... ben türklerin kardeşi
değilim. Asla kardeşleri olmam; İnsanlık sürükleniyor!; "
ii. Sosyal paylaşım sitesi Twitter'da
yer alan bildirimlerden bazıları şöyledir: "PKK'den
tek bir cümle bekliyorum: İntikam alınacaktır, onu yapanların leşleri bile
olmayacaktır, bunu bekliyoruz PKK'den; [H.B.nin] ön otopsi raporu: 28 kurşun isabet etmiş ve işkence
yapılmış..; Montaj diyenler buyurun, [H.B.nin] elbet birgün hesabı sorulacak
herkes paylaşsın! silinmeden +18; [H.B.] işte videosu montaj diyenlere bu halk bunun intikamını alır elbet
unutmayacağız!!!; İnsanlığınızdan dahi utanmazsınız çünkü insan değilsiniz...IŞİD'çiler bunlar...; IŞİD'i
kimin eğittiğini anladınız mı! IŞİD profesyonel işkence yöntemlerini TC'den
öğrenmiş! #TeröristTurkey; İnsanlık utandı!"
iii. Ulusal ölçekte yayın yapan bazı gazeteler ile internet
haber portallarında konu ile ilgili haberlerinin
başlıkları şöyledir: "Zırhlı aracın
arkasında sürüklenen [H.B.ye] 28
kurşun sıkılmış (Radikal gazetesi); Şırnak'ta cenazeye yapılan işkencenin
videosu da ortaya çıktı (Radikal gazetesi); [H.L.B.nin] görüntüleri ortaya çıktı (ilerihaber.org); İnsanlık
sürünüyor (Cumhuriyet gazetesi); İşte [H.B.nin] polis aracına bağlanarak metrelerce sürüklendiği an
(Cumhuriyet gazetesi); Başbakan Davutoğlu: olayla ilgili hukuki ve idari
soruşturma için gerekli talimatlar verilmiştir (T24 internet gazetesi); PKK'lı
teröristin sürüklendiği anların görüntüsü ortaya çıktı! (www.gazete2023.com);
"Cansız bedeni zırhlı aracın arkasında sürüklenen H.B.'ye
28 kurşun sıkılmış" (www.birgun.net).
iv. Olay dış basında da yer almıştır. İnternet haber portallarında yer alan bazı haber başlıkları şöyledir: "Turkish Police drags deceased
body (www.liveleak.com); Turkish Police
drag deceased body of [H.L.B.] through streets of Sirnak
(www.revolution-news.com)."
15. Öte yandan yaşanan olaya yönelik İçişleri Bakanlığı
tarafından soruşturma başlatılmış ve iki polis memuru görevden uzaklaştırılmıştır.
16. Hem olayların meydana geldiği dönemde başbakan olan Ahmet
Davutoğlu hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan söz konusu görüntülere
ilişkin olarak basına verdikleri demeçlerde, yapılan muamelenin yanlış olduğunu
ve kabul edilemeyeceğini, sorumluların cezalandırılmasıyla ilgili gerekenlerin
yapılacağını belirtmişlerdir.
B. Somut Başvuruya
İlişkin Gelişmeler
17. Birinci başvurucu, yerleşim yeri olan İzmir'in Karşıyaka
ilçesinde Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil
ile 2010 yılında tüzel kişilik kazanmıştır. Kuruluş senedinde başvurucu Vakfın
amacı "Ülkemizde ve diğer ülkelerde;
ırk, din ve coğrafya ayırımı yapılmadan, demokrasi, barış ve dayanışma kültürünü
geliştirmek, şiddet sonucu yaşam hakları ihlal edilen veya ömür boyu sakat
bırakılan tüm insanlara ve ailelerine hukuksal, rehabilitasyon ve adaptasyon
hizmetlerinde bulunmak, vakfın amacı kapsamına giren birey ve kuruluşlarla
dayanışmayı sağlamaktır. Amacı kapsamında öğrencilere burs vermek"
olarak belirtilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğünün web sayfası üzerinden
yapılan araştırmada başvurucu Vakfın faaliyetlerine devam ettiği tespit
edilmiştir.
18. İkinci başvurucu, www.diken.com.tr
isimli internet haber portalının sahibidir.
19. Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğünün talebi ve
(kapatılan) Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının (TİB) 6/10/2015 tarihli
yazısı gereğince H.L.B.nin cenazesinin sürüklenmesi
olayının görüntülerini paylaşan ve bu olaya yönelik haber yapan internet haber
siteleri ile sosyal medya hesaplarına ait 111 içeriğe (URL) erişimin
engellenmesine karar verilmiştir.
20. Erişimin engellenmesi kararı verilen URL adreslerinden biri www.diken.com.tr isimli haber sitesinde
yayımlanan "Videosu da çıktı, [H.L.B.nin] cesedi metrelerce sürüklenmiş, cansız bedene
küfür edilmiş" başlıklı haberin yer aldığı adrestir. Erişimin
engellenmesi kararı verilen adreslerden bir diğeri de birinci başvurucunun Twitter isimli sosyal paylaşım sitesinde yer alan @barantursunvakf adlı sosyal medya hesabıdır. Erişimi
engellenen 111 adresten büyük bir kısmı URL (içerik) adresi iken birinci
başvurucunun hesabına erişim, H.L.B.nin cenazesinin
sürüklenmesi olayı ile ilgili yaptığı paylaşımlar ile sınırlı olarak değil
bütünüyle engellenmiştir.
21. TİB 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında
Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla
Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 8/A maddesinin (2) numaralı fıkrası gereğince
erişimin engellenmesi kararını 6/10/2015 tarihinde Gölbaşı Sulh Ceza
Hâkimliğinin onayına sunmuştur. TİB tarafından Hâkimliğe sunulan dilekçeye,
erişimin engellenmesi kararı verilen haber sitelerine ait 56 URL adresinin ve
sosyal medya platformu Twitter'da yer alan 55
bildirimin ekran görüntüleri eklenerek "İnternet
adreslerindeki terörü öven, şiddete ve suça teşvik eden kamu düzenini ve milli
güvenliği tehdit eden içerikler ile yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal
güvenliğinin ihlaline sebebiyet vermesi" nedeniyle
erişimlerinin engellenmesine karar verildiği belirtilmiştir.
22. Gölbaşı Sulh Ceza Hâkimliğince, TİB tarafından onaya sunulan
erişimin engellenmesi kararı aynı gerekçeyle 6/10/2015 tarihinde onaylanmıştır.
23. Birinci başvurucunun onaylama kararına itirazı, Ankara 7.
Sulh Ceza Hâkimliğince 23/10/2015 tarihinde reddedilmiştir. Ret kararı
başvurucuya 4/11/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 4/12/2015
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
24. İkinci başvurucunun onaylama kararına itirazı, Ankara 2.
Sulh Ceza Hâkimliğince 27/10/2015 tarihinde reddedilmiştir. Ret kararı
başvurucuya 16/11/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 4/12/2015
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
25. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk kurallarının yer aldığı
karar için Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş. (aynı
kararda bkz. §§ 23-34) başvurusuna ilişkin karar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Mahkemenin 26/9/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
27. Bireysel başvuru formunda birinci başvurucu;
i. 25/11/2007 tarihinde polisin dur
ihtarına uymaması üzerine polis tabancasından çıkan kurşunla yaşamını yitiren
Baran Tursun'un babası tarafından ve bu olay üzerine vakfın kurulduğunu
belirtmiş, kuruluş amacının Baran Tursun'un ölümünden sorumlu polis
memurlarının yargılanmasına ilişkin hukuki mücadeleyi sürdürmenin yanında polis
şiddetine maruz kalan birey ve ailelerle dayanışmak olduğunu iddia etmiştir.
ii. Twitter isimli sosyal paylaşım
sitesinde yer alan hesabında; kuruluş amacı çerçevesinde ülkedeki polis
şiddetine ilişkin haber ve görüşleri paylaştığını, H.L.B.nin
cenazesinin sürüklenmesine ilişkin haberleri de bu kapsamda paylaştığını ifade
edilmiştir. Kamu yararı yüksek bir mesele olan güvenlik güçlerinin yasa dışı
uygulamaları ile ilgili haber ve bilgileri paylaşmasından ötürü sosyal medya
hesabına bütünüyle erişimin engellenmesinin orantısız bir müdahale oluşturduğunu
ve sansür niteliğinde olduğunu belirterek ifade özgürlüğünün ihlal edildiği
ileri sürmüştür.
İkinci başvurucu;
i. Erişimi engellenen haberin, H.L.B.'nin
Şırnak'ta öldürüldükten sonra zırhlı polis aracının arkasına iple bağlanarak
sürüklenmesinin ardından yapılan otopside vücudunda onlarca kurşun izine
rastlandığını anlatan resmî belgeye dayanan bir haber olduğunu belirtmiştir.
Cenazenin sürüklenmesine yönelik videonun küfür içeren ifadeler barındırması
nedeniyle yayımlanmadığını, video görüntüleri ve güvenlik güçlerinin
konuşmalarının aktarılarak haber yapıldığını ifade etmiştir.
ii. Başvuru konusu olayda kamu düzenini ve millî güvenliği
tehdit eden bir unsurun haber yapılmasının söz konusu olmadığını, haberin
yapılmasındaki amacın güvenlik güçlerinin yasa dışı uygulamalarını kamuya
sunarak suç oluşturan bu tür uygulamaların tekrarlanmasının önlenmesi ve
sorumluların ortaya çıkarılması olduğunu ifade etmiştir. Kamu yararı yüksek
böyle bir habere erişimin engellenmesi kararının hukuka aykırı ve sansür
niteliğinde olduğunu belirterek basın özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
Başvurucular;
i. Aynı kararla 111 URL adresine erişimin engellendiğini, bu
sayıdaki internet içeriğinin Kanun'da öngörülen sürelerde incelenip karara
bağlanmasının mümkün olmadığını, nitekim gerek idarenin erişimin engellenmesi
kararında gerek Sulh Ceza Hâkimliklerinin onaylama ile onaylama kararına
itirazın reddi kararlarında internet içeriklerinin değerlendirildiğine ilişkin
herhangi bir ibare olmadığını, kararların gerekçesiz olduğunu belirterek
gerekçeli karar haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
ii. TİB tarafından verilen erişimin engellenmesi kararının
kendilerine tebliğ edilmeksizin ve savunmaları alınmaksızın onaylanmasına karar
verilmesi nedeniyle silahların eşitliği ilkesi ile çelişmeli yargılama
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
iii. Erişimin engellenmesi kararına itirazın üst mahkemede değil
numara olarak kendisini izleyen sulh ceza hâkimliğinde karara bağlanmasının
Anayasa'nın 36. maddesine aykırı olduğunu ileri sürmüşlerdir.
28. Bakanlık görüşünde, erişimin engellenmesine karar verilen
haber içeriğin güvenlik güçleri ile girdiği çatışma sonrasında öldürülen terör
örgütü üyesi H.L.B. ile ilgili olduğu belirtilmiştir. Bakanlık tarafından; H.L.B.nin ölümü sonrasında bazı internet sitelerinde H.L.B.nin cesedinin sürüklenmesine ilişkin olarak terörü
öven, şiddete ve suça teşvik eden içerikler yayımlandığı, başvuruya konu
içeriğin de kamuyu aydınlatma niteliğinde değil terörü öven, şiddete ve suça
teşvik eden, kamu düzenini ve millî güvenliği tehdit eden nitelikte olduğu,
dolayısıyla erişimin engellenmesi tedbirinin zorunlu sosyal ihtiyaçtan
kaynaklandığı bildirilmiştir. Bakanlıkça, Sulh Ceza Hâkimliğinin kararının
bariz ve açık bir dengesizlik içermediği, ilgili ve yeterli gerekçeyi içerdiği
sonucuna varılmıştır.
29. Bakanlığın görüşüne cevap dilekçesinde başvurucular bireysel
başvuru dilekçelerindeki iddialarını tekrarlamışlardır.
B. Değerlendirme
30. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların Sulh Ceza Hâkimliklerinin
erişimin engellenmesi kararına itirazın bu yargı mercilerince karara
bağlanmasının etkili bir itirazda bulunmayı imkânsız hâle getirdiği ile ilgili
şikâyetlerine benzer şikâyetler Anayasa Mahkemesince daha önce birçok kararda
incelenmiştir. Bu kararlarda sulh ceza hâkimliklerinin yapısal özellikleri
dikkate alınarak Anayasa Mahkemesince söz konusu iddiaların açıkça dayanaktan
yoksun olduğu sonucuna varılmıştır (Hikmet
Kopar ve diğerleri [GK], B.
No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 101-115; Mehmet
Baransu (2), B. No: 2015/7231, §§ 64-78,
94-97). Eldeki başvuruda Anayasa Mahkemesinin bu kararlarından ayrılmayı
gerektirecek bir durum görülmediğinden başvurucuların diğer şikâyetlerine
odaklanılacak ve başvurucuların iddiaları ifade ve basın özgürlükleri
kapsamında incelenecektir.
31. Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti”
kenar başlıklı 26. maddesi ve “Basın
hürriyeti” kenar başlıklı 28. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(26) Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka
yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu
hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da
vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik,
kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi
ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, ...
amaçlarıyla sınırlanabilir…
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında
uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”
“(28) Basın hürdür, sansür edilemez…
Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini
sağlayacak tedbirleri alır.
Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın
26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır…”
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
32. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade
ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
33. Sosyal medya hesabına ve internet haber portalında
yer alan bir habere erişimin engellenmesine karar verilmiştir. Söz konusu
mahkeme kararı ile birinci başvurucunun ifade özgürlüğüne, ikinci başvurucunun
ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir müdahalede bulunulmuştur.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
34. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve
hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik
toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
35. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın
13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından
öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp
sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
36. İfade ve basın özgürlüklerine yönelik müdahalenin 5651
sayılı Kanun'un 8/A maddesi kapsamında yapıldığı tespit edilmiştir.
ii. Meşru Amaç
37. Başvuruya konu sosyal medya hesabına ve internet haber portalında yer alan bir habere erişimin engellenmesine
ilişkin kararın millî güvenlik ve kamu
düzeninin korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru
bir amaç taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(1) Genel
İlkeler
38. Somut olaya uygulanan genel ilkelerin geniş anlatımı için
Anayasa Mahkemesinin Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş. (aynı
kararda bkz. §§ 47-75) kararına bakılabilir.
(2) 5651
Sayılı Kanun'un 8/A Maddesine Dayanan Erişimin Engellenmesi Kararı Hakkında
Bazı Tespitler
39. Anayasa Mahkemesi, Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş. kararında
5651 sayılı Kanun'un 8/A maddesi ile getirilen içeriğin yayından çıkarılması ve
yayına erişimin engellenmesi kararlarına yönelik usulü ayrıntılı bir şekilde
incelemiştir. Mahkemeye göre bu usul, kanun koyucunun internet ortamında
işlenen suçlarla mücadelenin daha etkin yapılabilmesi ihtiyacı nedeniyle
öngördüğü özel ve hızlı sonuç alınabilecek bir koruma tedbiri kararıdır (Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A. Ş., §
63; Ali Kıdık,
B. No: 2014/5552, 26/10/2017, § 55).
40. 5651 sayılı Kanun'un 8/A maddesi kapsamındaki erişimin
engellenmesi yolu ancak gecikmesinde sakınca bulunan, dolayısıyla ivedilikle
müdahale etmeyi gerektirecek hâllerde işletilmesi gereken istisnai bir yoldur.
Dolayısıyla başvuruya konu internet yayınına erişimin engellenmesi tedbirinin
alınmasının haklılığı, ancak bir görüşte haklılık veya "ilk bakışta (prima facia)
haklılık olarak nitelendirilebilir. Yetkili makamlardan bu yolun gecikmesinde
sakınca bulunan hâllere özgü olarak kullanılması gereken istisnai bir yol
olduğu bilinciyle hareket ederek hassasiyetle karar vermeleri beklenir (Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş., §
71; Ali Kıdık,
§ 59).
41. Şiddeti öven, kişileri terör örgütünün yöntemlerini
benimsemeye, şiddet kullanmaya, nefrete, intikam almaya veya silahlı direnişe
tahrik ve teşvik eden yayınlar gibi internet ortamında demokratik toplum
düzenini tehlikeye atan yayınların daha ileri bir inceleme yapılmaya gerek
olmaksızın ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde 5651 sayılı Kanun'un 8/A
maddesinde öngörülmüş olan istisnai usul işletilebilir (Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş., § 72). Böyle
durumlarda ilk bakışta ihlal doktrini
internet ortamında yapılan yayınlara karşı kamusal menfaatlerin hızlı bir
şekilde korunması ihtiyacıyla ifade özgürlüğü arasında adil bir denge
sağlayacaktır (Ali Kıdık,
§§ 62, 63).
(3) 5651
Sayılı Kanun'un 8/A Maddesi Kapsamında Erişimin Engellenmesine Karar Verilmesi
Biçimindeki Müdahalelerde İdari ve Yargısal Makamlar Tarafından Gözetilmesi
Gereken Hususlar
42. Anayasa Mahkemesi, Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş. kararında;
ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine
uygun kabul edilebilmesi için 5651 sayılı Kanun'un 8/A maddesi kapsamında
verilen erişimin engellenmesi kararlarında idari ve yargısal makamlar
tarafından gözetilmesi gereken hususları açıkça ortaya koymuştur (Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş., §§
73-75).
43. Erişimin engellenmesi kararı onayına sunulan sulh ceza
hâkimliğinin ve itiraz mercinin erişimin engellenmesi
kararının verilmesini talep eden ve/veya kararı veren idari makamlarla aynı
sonuca ulaşmaları ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararlarına
yansıtmaları, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir. Sulh
ceza mahkemesinin erişimin engellenmesine ilişkin idari kararların
gerekçelerini tekrar ettiği veya atıfla yetindiği hâllerde Anayasa Mahkemesi,
dayanılan idari kararların gerekçelerini denetleyecektir. İfade özgürlüğüne
gerekçesiz olarak veya Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterleri
karşılamayan bir gerekçe ile yapılan müdahaleler Anayasa'nın 26. maddesini
ihlal edecektir (Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş., §
73).
44. Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş. (aynı
karada bkz. § 74) kararında, mevcut başvuruya benzer şikâyetlerde derece mahkemelerinin
ve kamu gücünü kullanan diğer organların gerekçelerinin ilgili ve yeterli
sayılabilmesi için kararlarda bulunması gereken ve benzer başvuruların
koşullarına göre değişebilecek unsurlar şu şekilde sıralanmıştır:
i. İnternet içeriğine erişimin engellenmesi kararı verilebilmesi
için gecikmesinde sakınca bulunan bir durumun varlığı idari ve yargısal
makamlar tarafından ortaya konmalıdır.
ii. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerin yaşam hakkı ile
kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması, millî güvenlik ve kamu düzeninin
korunması, suç işlenmesinin önlenmesi veya genel sağlığın korunması
sebeplerinden bir veya birkaçına bağlı olarak ortaya çıkabileceği dikkate
alındığında yayının içeriği ile bu sebepler arasındaki ilişkinin tam olarak gösterilmesi
gerekir.
iii. Böyle bir analizin yapılabilmesi için eğer söz konusu
yayının terör örgütleriyle veya terör faaliyetlerinin meşru gösterilmesiyle bir
ilişkisi varsa ifade özgürlüğü ile demokratik toplumun terör örgütlerinin
faaliyetlerine karşı kendini korumaya ilişkin meşru hakkı arasında denge
kurulmalıdır.
iv. Zikredilen dengelemenin yapılabilmesi için;
- Bütünüyle ele alındığında müdahaleye konu yayının özel bir
kişiyi, kamu görevlilerini, halkın belirli bir kesimini veya devleti hedef
gösterip göstermediğinin, onlara karşı şiddete teşvik edip etmediğinin,
- Bireylerin fiziksel şiddet tehlikesine maruz bırakılıp
bırakılmadığının, bireylere karşı nefreti alevlendirip alevlendirmediğinin,
- Yayında iletilen mesajda şiddete başvurmanın gerekli ve haklı
bir önlem olduğunun ileri sürülüp sürülmediğinin,
- Şiddetin yüceltilip yüceltilmediğinin, kişileri nefrete,
intikam almaya, silahlı direnişe tahrik edip etmediğinin,
- Suçlamalara yer vererek veya nefret uyandırarak ülkenin bir
kısmında veya tamamında daha fazla şiddete sebebiyet verip vermeyeceğinin,
- Kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış
bilgileri, tehdit ve hakaret oluşturan ifadeleri içerip içermediğinin,
- Yayın tarihinde ülkenin bir kısmında veya tamamında
çatışmaların yoğunluk derecesi ile ülkedeki tansiyonun yükseklik derecesinin
yayına erişimin engellenmesi kararına etki edip etmediğinin,
- Karara konu sınırlayıcı tedbirin demokratik bir toplumda
zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olup olmadığının
ve tedbirin başvurulabilecek en son çare niteliğinde bulunup bulunmadığının,
- Son olarak sınırlamanın güdülen kamu yararı amacını
gerçekleştirmek için ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü bir sınırlama
niteliğinde olup olmadığının yayının içeriğiyle birlikte değerlendirilmesi
gerekir.
45. Bir terör örgütünün şiddet eylemlerini öven, destekleyen ve haklılaştıran açıklamaların silahlı direnişe tahrik,
şiddeti yüceltme veya kin ve düşmanlığın kışkırtılması olarak kabul edilmesi
mümkündür. Bununla birlikte yalnızca bir terör örgütünün fikirlerinin ve
hedeflerinin yer aldığı, resmî politikaların ağır bir şekilde eleştirildiği
veya terör örgütünün resmî politikalarla olan ihtilaflarının değerlendirildiği
gerekçesiyle internet içeriğine erişimin engellenmesi -yukarıda bir kısmı
gösterilen sebeplerden bir veya daha fazlası da bulunmadığı takdirde-
müdahaleyi haklı göstermez (Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A. Ş., §
75; Halil Bayık,§ 46).
(4) Genel
İlkelerin Somut Olaya Uygulanması
46. Somut olayda söz konusu sosyal medya hesabı ile internet
sitesinde yer alan içerik, PKK'lı olduğu iddia edilen bir kişinin cenazesinin
zırhlı polis aracına bağlanarak sürüklenmesi olayı ile ilgili birinci başvurucunun
yaptığı paylaşımlar ve ikinci başvurucunun yayımladığı haber üzerine
engellenmiştir. Anılan paylaşımların ve haberin yapıldığı tarih, ülkede
gerileme sürecine girmiş terör olaylarının yeniden artmaya başladığı bir
dönemdir. Ülkenin bazı doğu ve güneydoğu illerinde PKK'lı teröristlerce cadde
ve sokaklara hendekler kazılıp barikatlar kurulmuş ve bu barikatlara bomba ve
patlayıcılar yerleştirilerek güvenlik güçlerinin yerleşim yerlerine girişi
engellenmeye çalışılmıştır. PKK, halkın bu yerlere giriş çıkışını da
engelleyerek bölgede öz yönetim adı
altında hâkimiyet sağlamayı amaçlamıştır. Güvenlik güçleri bölgede kontrolü
tesis etmek ve yaşamın normale dönmesini sağlamak amacıyla operasyon
düzenlemişler, teröristlerle çatışmaya girmişlerdir (Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A Ş., § 76).
47. Bu durum ülke gündemini uzun süre meşgul etmiş, çatışmalarla
ilgili haber ve görüntüler gazete manşetlerinden inmemiştir. Operasyonun süresi
uzadıkça ve meydana gelen can kayıpları arttıkça kamuoyunda oluşan gerginlik de
tırmanmıştır. Bu esnada PKK'lı olduğu iddia edilen bir kişi öldürülmüş, bu
kişinin cenazesi zırhlı polis aracına bağlanarak Şırnak il merkezinde
sürüklenmiştir. Cenazenin sürüklenmesine ilişkin görüntülerin sosyal medyaya
yüklenmesiyle başta sosyal medya platformlarında olmak üzere çeşitli
paylaşımlarda bulunulmuş ve haberler yapılmıştır. İnternet ortamında yapılan
incelemede sosyal medya paylaşımları ile haber içeriklerinin bir kısmının terör
örgütünün ülkeye verdiği zararı ve güvenlik güçlerinin terörle mücadele ederken
yaşadıkları zorlukları ön plana çıkararak söz konusu eylemi haklılaştırmaya
meyilli olduğu görülmüştür. Öte yandan münferit eylemden yola çıkarak örgütün
devlete karşı şiddet kullanmaktaki haklılığını, şiddetin kendini savunma amaçlı
olduğunu kanıtlamaya çalışan bazı paylaşım ve haberler terörist eylemleri
meşrulaştırıcı, devlete karşı kin ve nefret içeren kışkırtıcı nitelik taşıdığı
belirlenmiştir. Diğer bir kısım içeriğin ise anılan olayın
haberleştirilmesinden ibaret olduğu, basının kamu bekçiliği rolünden öteye
geçmediği tespit edilmiştir (bkz. § 13; Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş., § 77).
48. Bu veriler ışığında, tansiyonun yüksek olduğu bir ortamda iç
karışıklıklara mahal vermemek ve şiddet olaylarının ülkeye yayılmasını önlemek
amacıyla Devletin İnternete müdahale etmesi; konuyla ilgili yapılan haberlerin,
paylaşımların ve görüntülerin yayımlanmasına sınırlama getirmesi anlaşılabilir
bir durumdur (Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A. Ş., §
78).
49. Bununla birlikte kamuyu yakından ilgilendiren meselelerde
ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin toplumsal bir ihtiyacı karşıladığı ikna
edici bir şekilde, ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya konulmalıdır. Somut
olayda güvenlik güçlerince düzenlenen operasyon esnasında bir kişinin cenazesi
polis aracına bağlanarak sürüklenmiştir. Haber değerinin bulunduğu tartışmasız
olan böyle bir olaya ilişkin habere erişimin engellenmesi kamunun bilgi alma ve
bilgiye erişme hakkını elinden alır. Toplumsal tepkiye yol açması kaçınılmaz
olan olaylar ile ilgili bilgi ve fikir paylaşımında bulunulması demokratik bir
toplumda kamusal tartışmalara katılımın temel unsurudur.
50. Düşüncenin üretimi, dağıtımı ve sunumu arasındaki uyum ile
ifade özgürlüğü aynı doğrultuda ilerler. Dolayısıyla ifade özgürlüğünden
bahsedebilmek için düşüncenin değişik yollarla açıklanmasına müdahale
edilmemesi gerektiği gibi, açıklanan düşünceye diğer insanların erişiminin de
engellenmemesi gerekir. Aksine bir tutumla sakıncalı ve tehlikeli bulunan
fikirlerin, bilginin ve halka açık materyalin bireyler, gruplar ve devlet
yetkilileri tarafından engellenmesi yaratıcılığın ve düşünce özgürlüğünün
yasaklanması anlamına gelen sansürü doğuracaktır (Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş., § 81).
51. Anayasa Mahkemesinin kanaatine göre internet ortamında
yayımlanan ve insanların erişmek istediği belirli bilgilere erişimin kategorik
olarak kısıtlanması ya da yayımlanmak istenen bilgi ve belgelerin kategorik
olarak engellenmesi sansür niteliğindedir. Dolayısıyla yalnızca belirli bir
olaya ilişkin oldukları için internet ortamında yayımlanan haberlere veya
düşüncelere kategorik olarak erişimin engellemesi sansür olacaktır (Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş., §
82).
52. Sansür önemli toplumsal meselelerde kamusal tartışma
zemininin oluşmasını imkânsız hâle getirir. Sonuçta erişimin engellenmesi
tedbirinin sansüre dönüşmesi olayın örtbas edildiği izleniminin oluşmasına yol
açarak hukuk devletine olan inancı zayıflatır. Bu itibarla başvuru konusu olaya
benzer meselelerde ifade özgürlüğüne yönelik müdahalelerde devletin takdir
marjı oldukça sınırlıdır ve zorunlu bir toplumsal ihtiyaçtan kaynaklanmadığı ve
orantılı olmadığı sürece demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul
edilemez (Birgün İletişim ve Yayıncılık Ticaret A.Ş., §
83).
53. Somut olayda TİB, Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel
Müdürlüğünün talebi üzerine H.L.B.nin cenazesinin
sürüklenmesi olayının görüntülerini paylaşan ve bu olaya yönelik içerik
yayımlayan 111 internet adresine internet
adreslerindeki terörü öven, şiddete ve suça teşvik eden kamu düzenini ve millî
güvenliği tehdit eden içerikler ile yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal
güvenliğinin ihlaline sebebiyet vermesi nedeniyle erişimin
engellenmesine karar vermiş; daha ileri bir değerlendirmede bulunmamıştır. TİB,
bu kararı Sulh Ceza Hâkimliğinin onayına sunmuş ve Hâkimlik kararı aynı
gerekçeyle onaylamıştır. Başvurucuların onaylama kararına itirazları
reddedilmiştir.
54. Çekişmesiz bir dava sonucunda bu kararı verebilmenin ancak
hukuka aykırılığın ve kamusal menfaatlere müdahalenin ilk bakışta anlaşılacak
kadar belirgin olduğu ve zararın süratle giderilmesinin zaruri olduğu hâllerde
mümkün olduğu hatırlanmalıdır (Birgün İletişim ve
Yayıncılık Ticaret A.Ş., § 85; Ali
Kıdık, § 83). Somut olayda 5651 sayılı
Kanun'un 8/A maddesinde sayılan meşru sebeplere dayanılarak başvuruya konu
sosyal medya hesabı ile internet haber portalında
yayımlanan haberin de aralarında bulunduğu 111 internet adresine erişim
engellenmiş ancak ne idari makamlarca ne derece mahkemelerince anılan Kanun
maddesi kapsamında yapılan müdahalelerde gözetilmesi gereken hususlar
değerlendirilmiştir. Erişimin engellenmesi kararında isimleri sayılan 111
internet adresi arasında yer alan başvuruya konu sosyal medya hesabına ve URL
adresine erişiminin engellenmesine yönelik olarak bu adreste yer alan
paylaşımlar ile sınırlama sebebi arasındaki ilişki ortaya konulamadığı gibi
gecikmesinde sakınca bulunan bir durumun varlığı da gösterilememiştir. Bahsi
geçen sayıdaki içeriğe erişim genel bir gerekçe ile engellendiğinden başvuru
konusu sosyal medya hesabında ve haberin yayımlandığı URL adresinde yer alan
paylaşımların hangi kısımlarının hangi nedenler ile halkın belirli bir kesimini
veya devleti hedef gösterdiği, onlara karşı şiddete teşvik ettiği, bireylerin
fiziksel şiddet tehlikesine maruz bırakıldığı, bireylere karşı nefreti
alevlendirdiği, şiddete başvurmanın gerekli ve haklı bir önlem olduğunun ileri
sürüldüğü, şiddeti yücelttiği, ülkenin bir kısmında veya tamamında daha fazla
şiddete sebebiyet vereceği ve benzeri hususlardan hiçbiri kararda yer
almamaktadır.
55. Üstelik ifade özgürlüğüne müdahalenin konusu H.L.B.nin cenazesinin sürüklenmesi olayının görüntülerini
paylaşan, bu olaya yönelik haber yapan ve paylaşımda bulunan içeriklere
erişimin engellenmesi iken birinci başvurucunun sosyal medya hesabına erişim bu
yöndeki paylaşımlarla sınırlı olarak değil tamamıyla engellenmiştir. 5651
sayılı Kanun'un 8/A maddesinin (3) numaralı fıkrasında; anılan madde kapsamında
verilen erişimin engellenmesi kararlarının ihlalin gerçekleştiği yayın, kısım,
bölüm ile ilgili olarak (URL, vb. şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi
yöntemiyle verilebileceği ancak teknik olarak ihlale ilişkin içeriğe erişimin
engellenmesi yapılamadığı veya ilgili içeriğe erişimin engellenmesi yoluyla
ihlalin önlenemediği durumlarda, internet sitesinin tümüne yönelik olarak
erişimin engellenmesi kararı verilebileceği belirtilmiştir. Söz konusu hüküm
karşısında içeriğe erişimin engellenmesi yoluyla ihlalin önlenemediği hususunda
bir gerekçelendirme de yapılmadığı dikkate alındığında başvurucunun sosyal
medya hesabına tamamıyla erişimin engellenmesi şeklindeki müdahalenin ifade
özgürlüğü önünde orantısız müdahale teşkil edeceği açıktır.
56. Yukarıda yer verilen hususlar ışığında ifade ve basın
özgürlükleri ile demokratik toplumun terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı
kendini korumaya ilişkin meşru hakkı arasında dengeleme yapılmadığı ortadadır.
İdari ve/veya yargısal makamlarca başvuruya konu sosyal medya hesabına ve
haberin yayımlandığı URL adresine erişimin engellenmesi şeklindeki kısıtlamanın
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu ilgili ve yeterli bir
gerekçe ile gösterilememiştir.
57. Açıklanan gerekçelerle birinci başvurucunun Anayasa’nın 26.
maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, ikinci başvurucunun
Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın
özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
58. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
59. Anayasa Mahkemesinin
Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 57-60) kararında, Anayasa Mahkemesince bir temel
hakkın ihlal edildiği sonucuna varıldığında ihlalin ve sonuçlarının nasıl
ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkelere yer verilmiştir.
60. Başvurucular, ihlalin tespiti talebinde bulunmuşlardır.
61. Anayasa Mahkemesi birinci başvurucunun sosyal medya hesabı
ile ikinci başvurucunun internet haber portalında yer
alan URL adresine erişimin engellenmesine karar verilmesinin demokratik toplum
düzeninin gereklerine uygun düşmediği ve bu nedenle başvurucuların ifade ve
basın özgürlüklerinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla somut
başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
62. Bu durumda ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden
yargılama ise usul hukukunda yer alan benzer kurumlardan farklı ve bireysel
başvuruya özgü bir düzenleme içeren 6216 sayılı Kanunun 50. maddesinin (2)
numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına
yöneliktir. Bu kapsamda yeniden yargılama sürecinde mahkemelerce yapılması
gereken iş, öncelikle hak ihlaline yol açan mahkeme kararının ortadan
kaldırılmasından ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri
gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden
ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere
ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
63. İşbu ihlal kararı başvuruya konu Twitter
hesabı ile haberin yayımlandığı URL adresinin 5651 sayılı Kanun'un 8/A maddesi
kapsamında erişimi engellenebilecek nitelikte adresler olup olmadığına yönelik
bir inceleme içermemektedir. İlgili derece mahkemeleri, Anayasa Mahkemesi
kararında ortaya konulan kriterler ve gösterilen yöntemle (bkz. §§ 42-45)
yeniden yargılama yaparak yargılamanın sonucuna göre bahse konu adreslere
erişimin engellenmesine veya engellenmemesine karar vermelidir.
64. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 453,80 TL harç ve 2.475
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.928,80 TL yargılama giderinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. 1. Birinci başvurucunun Anayasa’nın 26. maddesinde güvence
altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
2. İkinci başvurucunun Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde
güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Gölbaşı Sulh Ceza
Hâkimliğine (2015/902 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 453,80 TL harç ve 2.475
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.928,80 TL yargılama giderinin
BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine
ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
26/9/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.