TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
PERİ KIRIK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/19795)
|
|
Karar Tarihi: 9/1/2019
|
R.G. Tarih ve Sayı: 31/1/2019-30672
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M.Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Şermin
BİRTANE
|
Başvurucu
|
:
|
Peri KIRIK
|
Vekili
|
:
|
Av. Osman
Nuri ÖZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, sınır dışı edilme kararı nedeniyle aile hayatına
saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, başvuru hakkında görüş sunulmayacağını
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu 1/8/1971 tarihinde doğmuş olup Azerbaycan
Cumhuriyeti vatandaşıdır.
9. 9/2/2011 tarihinde başvurucunun Türkiye'ye yasal olmayan
yollardan giriş yaptığı tespit edilmiş ve 9/3/2011 tarihli işlemle başvurucu
hakkında beş yıl süreyle yurda giriş yasağı kararı alınmıştır. Başvurucu aynı
tarihte Iğdır Dilucu Kara Hudut kapısından çıkış yaparak Türkiye'den
ayrılmıştır.
10. Bununla birlikte başvurucu 2011 yılında tekrar yasal olmayan
yollardan Türkiye'ye gelmiştir. Başvurucu da bireysel başvuru formunda 2011
yılında yasa dışı şekilde Türkiye'ye geldiğini ve kaçak olarak yaşadığını beyan
etmiştir.
11. Başvurucunun Azeri uyruklu, 2/12/1992 doğumlu bir kızı
vardır. Başvurucu ve kızının 2011 yılından önce Azerbaycan'da yaşadıkları
bireysel başvuru formunda bildirilmiştir. Başvurucunun kızı 2014 yılında bir
Türk vatandaşıyla evlenmiştir. Başvurucu,kızının
eşinden şiddet gördüğünü beyan ederek İstanbul Esentepe Polis Merkezine
29/4/2015 tarihinde müracaat etmiş ve bu konuyla ilgili yürütülen işlemler
sırasında başvurucunun ülkede usule uygun olmayan şekilde bulunduğu tespit
edilmiştir. Ayrıca başvurucu polis merkezinde alınan ifadesinde; pasaportunu
2012 yılında kaybettiğini, yeniden pasaport almak için herhangi bir girişimde
bulunmadığını beyan etmiştir.
12. Bunun üzerine 30/4/2015 tarihinde başvurucunun sınır dışı
edilmesine ve bu amaçla bir ay süreyle idari gözetim altına alınmasına karar
verilmiştir.
13. Başvurucu sınır dışı işlemine karşı İstanbul 1. İdare
Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde; 2006
yılında bir Türk vatandaşıyla evlendiğini, ancak eşinin vefat ettiğini,
yıllardır Türkiye'de yaşadığını, burada kurulu düzeninin bulunduğunu
belirtmiştir. Başvurucu ayrıca kızının boşanma sürecinde olmasından dolayı
kızıyla birlikte yaşadığını, eşinden şiddet görme ihtimali nedeniyle birlikte
kalmalarının hayati önem taşıdığını ileri sürmüştür.
14. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'nde (UYAP) yapılan
araştırma sonucunda başvurucunun kızının 1/6/2014 tarihinde bir Türk
vatandaşıyla evlenmiş olduğu, çocuğunun bulunmadığı, 30/4/2015 tarihinde
boşanma davası açtığı, 14/12/2017 tarihinde tarafların boşanmalarına karar
verildiği ve kararın istinaf yoluna gidilmeksizin kesinleştiği tespit
edilmiştir.
15. Mahkemenin 29/9/2015 tarihli kesin kararıyla dava
reddedilmiştir. Kararda, yasa dışı şekilde ülkeye giriş yapması nedeniyle
hakkında beş yıl süreyle tahdit kaydı konulan ve bu süre içinde yine yasa dışı
yollardan ülkeye giriş yaptığı sabit olan başvurucunun sınır dışı edilmesine
ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesine yer verilmiştir.
16. Bu karar 20/11/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
17. Başvurucu 21/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
18. 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası
Koruma Kanunu’nun “Sınır dışı etme”
kenar başlıklı 52. maddesi şöyledir:
“Yabancılar,
sınır dışı etme kararıyla, menşe ülkesine veya transit gideceği ülkeye ya da
üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilebilir.”
19. 6458 sayılı Kanun’un olay tarihinde yürürlükte olan hâliyle
“Sınır dışı etme kararı” kenar
başlıklı 53. maddesi şöyledir:
“(1)
Sınır dışı etme kararı, Genel Müdürlüğün talimatı üzerine veya resen
valiliklerce alınır.
(2)
Karar, gerekçeleriyle birlikte hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancıya
veya yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilir. Hakkında sınır dışı etme
kararı alınan yabancı, bir avukat tarafından temsil edilmiyorsa kendisi veya
yasal temsilcisi, kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında
bilgilendirilir.
(3)
Yabancı veya yasal temsilcisi ya da avukatı, sınır dışı etme kararına karşı,
kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde idare mahkemesine başvurabilir.
Mahkemeye başvuran kişi, sınır dışı etme kararını veren makama da başvurusunu
bildirir. Mahkemeye yapılan başvurular on beş gün içinde sonuçlandırılır.
Mahkemenin bu konuda vermiş olduğu karar kesindir. Yabancının rızası saklı
kalmak kaydıyla, dava açma süresi içinde veya yargı yoluna başvurulması hâlinde
yargılama sonuçlanıncaya kadar yabancı sınır dışı edilmez.”
20. 6458 sayılı Kanun’un "Sınır
dışı etme kararı alınacaklar" kenar başlıklı 54. maddesinin
ilgili kısmı şöyledir:
“(1)
Aşağıda sayılan yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınır:
...
h) Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den
yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler
ı) Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı
bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler
...”
B. Uluslararası Hukuk
21. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı"
kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:
"(1) Herkes özel ve aile hayatına,
konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
(2) Bu
hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla
öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin
ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya
ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir
tedbir olması durumunda söz konusu olabilir."
22. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), öncelikle yerleşik
uluslararası hukuk çerçevesinde ve Sözleşme'ye dâhil
diğer antlaşmalardan doğan yükümlülüklere dayalı olarak Sözleşmeci devletlerin
yabancıların ülkeye giriş, ülkede ikamet ve ülkeden sınırdışı
edilmelerini denetlemek hakkına sahip olduğunu teyit etmektedir (Vilvarajah ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No:
13163/87, 30/10/1991, § 102; Ahmut/Hollanda,
B. No: 21702/93, 28/11/1996, § 67-b).
23. Sözleşme bir yabancının ülkeye giriş yapma veya orada ikamet
etme hakkını yahut bir kişinin aile yaşamını belirli bir ülkede kurma
şeklindeki bir hakkı güvence altına almamaktadır (Abdulaziz, Cabales and Balkandali/Birleşik Krallık [GK], B. No: 9214/80..., 28/5/1985, § 68; Ahmut/Hollanda, § 67-c).
24. Bunun yanı sıra aile hayatına saygı hakkının kamusal
makamlara yüklediği yükümlülüğün, çiftlerin evlenme suretiyle ikamet edecekleri
ülkeyi seçmeleri ve aynı ülke vatandaşı olmayan eşlerin bu ülkeye
yerleşmelerini kabul etmek şeklinde genel bir yükümlülüğü kapsadığı söylenemez
(Biao/Danimarka [BD], B. No:
38590/10,24/5/2016, § 117).
25. Sözleşme yabancıların ülkeye girişi veya orada yerleşmeleri
hususundaki bir hakkı güvence altına almamakla birlikte kişinin yakın aile
bireylerinin bulunduğu bir ülkeden ayrılmak zorunda olması, belirli koşullar
altında aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmesine neden olabilir (Boultif/İsviçre, B. No: 54273/00, 2/8/2001, §
39).
26. Aile hayatına saygı hakkının yalnızca vatandaşlar tarafından
değil hukuka uygun şekilde ikamet eden yabancılar tarafından oluşturulan aile
birliklerini de koruduğunun kabulü gerekir. AİHM'in
sınır dışı etme ve suçluların iadesi tedbirlerine ilişkin içtihadında, aile hayatı yönünden Sözleşmeci devletin
hakimiyet alanında yasal olarak ikamet eden yabancılarınSözleşme'nin
sağladığı güvencelerden yararlanabileceğine vurgu yapılmaktadır. Bu anlamda
aile hayatı çekirdek aile ile sınırlı olarak anlaşılır. Bununla birlikte AİHM
Sözleşme'nin bir kişinin belirli bir ülkede aile kurma gibi bir hakkı
içermediğine hükmetmiştir. Bunun yanı sıra belirli koşullar altında ülkede
hukuka aykırı olarak bulunan yabancıların aile yaşamının da belirtilen
güvenceden yararlanması söz konusu olabilir. Ancak göç kontrolü ve kamu
düzeninin korunması için söz konusu olan gereklilikler aile hayatına saygı hakkının
sınırlandırılmasında devletlere geniş takdir yetkisi verir. Bu bakımdan AİHM
içtihadında aile yaşamının gelişim gösterdiği koşullar, aile hayatındaki
ilişkilerin ne ölçüde kesildiği ya da kesileceği, Sözleşmeci devletteki
bağların ne ölçüde olduğu, başka bir yerde aile yaşamını sürdürmek için
aşılamaz nesnel engeller olup olmadığı, göç kontrolünün gereklerinin veya sınır
dışı edilmenin ağır bastığı kamu düzenine ilişkin değerlendirmelerin olup
olmadığı gibi kriterler dikkate alınmaktadır (Slivenko/Letonya [BD], B. No: 48321/99, 9/10/2003, § 94; Amara/Hollanda (k.k.),
B. No: 6914/02, 5/10/2004).
27. AİHM tarafından sınır dışı etme ve ülkeye kabul ile
Sözleşme'nin 8. maddesi bağlantısı kurularak değerlendirme yapılan davalarda
aile kavramının çekirdek aile olarak yani çiftler arasındaki ilişkilerle
ebeveyn ve çocuklar arasındaki ilişkileri kapsayacak şekilde ele alındığı,
yetişkin çocukların ise aileye bağımlı ve muhtaç olduklarının ispat
edilebildiği ölçüde aile kavramına dâhil edildikleri ve bu suretle aile
kavramının bu alanda oldukça dar yorumlanmasının tercih edildiği
anlaşılmaktadır (Slivenko/Letonya, § 94; A.A/Birleşik Krallık, B. No: 8000/08, 20/9/2011, § 49; Bousarra/Fransa, B. No: 25672/07, 23/9/2010, §§
38-39).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
28. Mahkemenin 9/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
29. Başvurucu; yıllardır Türkiye'de yaşadığını, hiçbir kötü
eylem ve suça karışmadığını, kızının da burada bulunduğunu ve boşanma sürecinde
eşinden şiddet görmesi nedeniyle maddi ve manevi olarak kendisinin desteğine
ihtiyaç duyduğunu belirtmiştir. Başvurucu bu nedenlerlesınır
dışı kararının anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
30. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
“Herkes,
özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.
Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.”
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
31. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile
hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
32. Sınır dışı edilme kararı nedeniyle özel ve aile hayatına
saygı hakkının ihlal edildiği iddialarını içeren başvuruların incelenmesinde
çözümlenmesi gereken ilk husus sınır dışı işleminin tesis edildiği tarihte
yabancı kişinin bulunduğu ülkede bir özel ve/veya aile hayatının mevcut olup
olmadığının ortaya konulmasıdır.
33. Başvurucu yıllardır Türkiye'de yaşadığını, burada kurulu
düzeninin bulunduğunu belirtmiştir. Başvurucu ayrıca kızının boşanma sürecinde
olmasından dolayı kendisiyle birlikte yaşadığını, kızının eşinden şiddet
görmesi nedeniyle maddi ve manevi olarak desteğine ihtiyaç duyduğunu iddia
etmiştir.
34. Başvurucu hakkında sınır dışı işleminin tesis edildiği
tarihte başvurucunun yirmi iki yaşında olan kızının Türk vatandaşıyla evlilik
yapmasına karşın bu evliliğin oldukça kısa sürdüğü, eşinden şiddet görmesi
nedeniyle ayrılarak annesi olan başvurucu ile birlikte yaşamaya başladığı ve
geçim masraflarının başvurucu tarafından karşılandığı dikkate alındığında
başvurucunun kızıyla olan bağının Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında mevcut aile hayatı olduğu kanaatine
varılmıştır. Bu nedenle ihlal iddialarının mahiyeti gereği başvurunun aile
hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
35. Sınır dışı edilmesine karar verilen yabancının bu şekilde
özel ve/veya aile hayatınınmevcut olduğunun tespit
edilmesi durumunda kişinin eşinin, küçük çocuklarının veya istisnaidurumlarda
birlikte aile hayatı sürdürdüğü başka kişilerin yaşadığı ülkeden sınır dışı
edilmesi özel ve/veya aile hayatına müdahale teşkil edecektir.
36. Somut olayda başvurucunun kızıyla birlikte yaşadığı
Türkiye'den sınır dışı edilmesine karar verilmesi aile hayatına saygı hakkına
müdahale teşkil etmektedir.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
37. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
“Temel
hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili
maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.
Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve
lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
38. Yukarıda belirlenen müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 20. maddesini ihlal
edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve
somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı
olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
39. Başvurucunun sınır dışı edilmesine ilişkin uygulamanın 6458
sayılı Kanun hükümlerine dayandığı görülmektedir. Bu kapsamda başvurucunun aile
hayatına yönelik müdahalenin kanuni bir temelinin olduğu ve 6458 sayılı Kanun'un
ilgili hükümlerininkanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna
varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
40. Anayasa’nın 20. maddesinin ikinci fıkrasında, özel hayata
saygı hakkı açısından bu hakkın tüm boyutlarına ilişkin olmadığı anlaşılan
birtakım sınırlama sebeplerine yer verilmiş olmakla beraber anılan maddenin
birinci fıkrası yönünden özel sınırlama nedeni belirtilmemiştir. Ancak özel
sınırlama nedeni öngörülmemiş olan hakların dahi, hakkın doğasından kaynaklanan
bazı sınırları bulunmaktadır. Ayrıca Anayasa’nın diğer maddelerinde yer alan
kurallara dayanılarak da bu hakların sınırlanması mümkün olabilmektedir (AYM,
E.2014/87, K.2015/112, 8/12/2015; E.2016/37, K.2016/135, 14/7/2016, § 9;Sevim Akat Eşki, B.
No: 2013/2187, 19/12/2013, § 33).
41. Anayasa'nın 5. maddesine göre kişilerin ve toplumun refah,
huzur ve mutluluğunu sağlamak devletin temel amaç ve görevlerindendir.
42. Kişinin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamanın
önkoşulu kamu düzeninin tesisidir. Kamu düzeninin sağlanmadığı bir ortamda, hak
ve özgürlüklerden gereği gibi yararlanılması, kişinin maddi ve manevi varlığını
geliştirmesi mümkün değildir. Devletin hak ve özgürlükleri koruma ödevinin
yanında kamu düzenini sağlama görevi de bulunmaktadır. Bu nedenle hak ve
özgürlüğün kullanımının kamu düzenini tehdit etmesi durumunda sınırlandırılması
mümkündür.
43. Başvurucunun Türkiye’ye yasal giriş hükümlerini ihlal etmesi
ve hakkında giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiğinin tespit
edilmesi sebebiyle sınır dışı edildiği anlaşılmaktadır. Bu bakımdan müdahalenin
kamu düzeninin korunması amaçlarını gözettiği ve bu çerçevede başvuruya konu
müdahalenin meşru bir amaç taşıdığı anlaşılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
(1) Genel
İlkeler
44. Anayasa Mahkemesi kararlarına göre demokratik toplum
düzeninin gerekleri kavramı, öncelikle ilgili hak yönünden getirilen
sınırlamaların zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde olmasını,
başvurulabilecek en son çare ya da alınabilecek en son önlem olarak kendisini
göstermesini gerektirmektedir. Demokratik
toplum düzeninin gereklerinden olma, bir sınırlamanın demokratik bir
toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik
olmasını ifade etmektedir (AYM,E.2016/179,K.2017/176,
28/12/2017; Haluk Öktem [GK], B.
No:2014/13433, 13/10/2016, § 49; Erhun Öksüz [GK],
B. No: 2014/12777, 13/10/2016, § 53; G.G. [GK], B. No: 2014/16701, 13/10/2016, §
56; Ata Türkeri, B. No:
2013/6057, 16/12/2015, § 44; Salim Onur Şakar, B. No: 2015/2711, 21/9/2017, § 35).
45. Anayasa’nın 13. maddesinde demokratik toplum düzeninin
gerekleri ve ölçülülük kriterleri iki ayrı ölçüt olarak düzenlenmiş olmakla
birlikte bu iki ölçüt arasında ayrılmaz bir ilişki vardır. Ölçülülük ilkesinin
amacı temel hak ve özgürlüklerin gereğinden fazla sınırlandırılmasının
önlenmesidir. Anayasa Mahkemesi kararları uyarınca ölçülülük ilkesi, sınırlama
için kullanılan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye uygun olmasını ifade
eden elverişlilik, sınırlayıcı önlemin sınırlama amacına ulaşmak bakımından
zorunlu olmasına işaret eden gereklilik ve araçla amacın orantısız bir ölçü içinde
bulunmaması ile sınırlamanın ölçüsüz bir yükümlülük getirmemesi anlamına gelen
orantılılık unsurlarını içermektedir (Ferhat
Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, §§ 45, 48; Bülent Polat [GK], B. No: 2013/7666,
10/12/2015, § 106; Tevfik Türkmen [GK], B. No: 2013/9704,
3/3/2016 § 70; Bülent Kaya, [GK],
B. No: 2013/2941, 11/5/2016, § 82). Bu ilke, şüphesiz tüm temel hak ve
özgürlüklere yapılacak müdahaleler bakımından geçerlidir.
46. Belirtilen ölçütlere riayetle bir sınırlandırma yapılıp
yapılmadığının tespiti için müdahale teşkil eden önlemin temelini oluşturan
meşru amaç karşısında bireye düşen fedakârlığın ağırlığının gözönünde
bulundurulması, kamunun veya kimi zaman başka bir bireyin menfaati ile
müdahalenin süjesi olan bireyin menfaati arasında adil bir dengenin kurulup
kurulmadığının belirlenmesi gerekmektedir (Bülent
Kaya, § 83; Tevfik Türkmen,§
71; Bülent Polat, § 107).
47. Devletlerin uluslararası hukuktan kaynaklanan yabancıların
ülkeye giriş yapmasını ve ikamet etmesini kontrol etme ve gerektiğinde ülkedeki
yabancıları sınır dışı etme konusunda geniş takdir yetkileri bulunmaktadır.
48. Bununla birlikte sınır dışı edilen yabancının ülkede güçlü
ailevi bağlara sahip olduğu durumlarda aile hayatı ile sınır dışı işleminin
uygulanması bağlamında gözetilen kamusal menfaat arasında adil bir denge
kurulması gerekmektedir.
(2) İlkelerin
Olaya Uygulanması
49. Somut olayda başvurucu hakkında Türkiye'ye yasal olmayan
yollardan giriş yaptığının tespit edilmesi nedeniyle 9/3/2011 tarihinde beş yıl
süreyle yurda giriş yasağı kararı alındığı, buna karşın başvurucunun 2011
yılında tekrar yasal olmayan yollardan Türkiye'ye geldiği ve 30/4/2015 tarihindesınır dışı edilmesine karar verildiği
görülmektedir. Dolayısıyla başvurucunun Türkiye’ye yasal giriş hükümlerini
ihlal etmesi ve hakkında giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiğinin
tespit edilmesi sebebiyle sınır dışı edildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca başvurucu
tarafından kaçak olarak dört yıl boyunca ülkede bulunduğu süre içinde
Türkiye'de ikametini ilgili Kanun hükümlerine uygun hâle getirecek yönde hiçbir
girişimde bulunulmamıştır.
50. Başvuru konusu müdahalenin kamu düzeninin korunması meşru
amacına dayandığı açıktır. Ayrıca devletin kamu düzenini korumak üzere
yabancıların ülkeye girişini ve ikamet etmesini denetleme konusundaki takdir
yetkisinin daha geniş olduğu bir kez daha vurgulanmalıdır.
51. Başvurucunun kızıyla birlikte yaşadığı, dolayısıyla mevcut
aile hayatına sahip olduğu kabul edilmekle birlikte kızı ile birlikte
Azerbaycan'a gitmelerinde ve aile hayatlarını orada sürdürmelerinde ciddi
engeller bulunduğuna dair somut bilgi ve bulgulara dayalı bir tespit
yapılamamıştır. Tam aksine başvurucunun yirmi iki yaşındaki kızının da
Azerbaycan vatandaşı olduğu ve Türkiye'ye gelmeden önce uzun yıllar orada
birlikte yaşadıkları anlaşılmaktadır. Başvurucu tarafından da kızıyla birlikte
Azerbaycan'a gitmeleri hâlinde orada karşılaşabilecekleri herhangi bir
olumsuzluktan hiçbir şekilde söz edilmemiştir.
52. Bu durumda başvurucunun Türkiye’ye yasal giriş hükümlerini
ihlal etmesi ve hakkında giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiğinin
tespit edilmesi, dolayısıyla Türkiye'nin yabancılar hakkında getirdiği Kanun
hükümlerini ısrarlı şekilde ihlal etmesi sebebiyle sınır dışı edildiğinin tespit
edilmesi nedeniyle isnadın ağırlığı ve önemi dikkate alınarak kamu düzeninin
korunması amacının daha ağır bastığı görülmektedir. Ayrıca, sınır dışı edilecek
ülke olan Azerbaycan'da başvurucunun ve ailesinin birlikte yaşamasının önünde
çok ciddi engeller bulunduğunun kanıtlanmamış olması da dikkate alındığında
gözetilen meşru amaç karşısında aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin
yeterli bir temele sahip olduğu ve keyfîlik
içermediği anlaşıldığından demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı
bulunmadığı ve ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.
53. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence
altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile
hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
9/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.