TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KEMAL GÖZLER BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2015/5612)
|
|
Karar Tarihi: 10/12/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Kemal GÖZLER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, internet ortamında yayımlanan iki kitap hakkında
içeriğe erişimin engellenmesi kararı verilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal
ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/3/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu, anayasa ve idare hukuku alanında akademisyendir.
10. Başvurucu, 2004 yılının Nisan ayından beri faaliyette olan Türk İdare Hukuku sitesinin (www.idare.gen.tr) kurucusu ve editörüdür.
11. Başvurucu, 2013 yılının Nisan ve Mayıs aylarında bir profesörün
iki kitabında usulsüz alıntılar bulunduğu iddiasıyla iki ayrı eleştiri kitabı
yayımlamıştır. Başvurucu, "[R.Ç.nin] İdare Hukuku ve İdari Yargılama Hukuku İsimli Kitabı
Hakkında Eleştiriler" ve "[R.Ç.nin] İdari Yargılama Hukuku İsimli Kitabı Hakkında Eleştiriler"
başlıklarını taşıyan kitapların dijital kopyalarını da www.idare.gen.tr adresinde paylaşmıştır.
12. Başvurucu, "[R.Ç.nin] İdare Hukuku ve
İdari Yargılama Hukuku İsimli Kitabı Hakkında Eleştiriler" isimli
kitabında; kitabı yazma amacının R.Ç.nin "İdare Hukuku ve İdarî Yargılama Hukuku"
isimli kitabında, kendisine ait "İdare
Hukuku Dersleri" isimli kitaptan yapılmış hukuka aykırı
alıntılar bulunduğunu göstermek olduğunu belirtmiştir. Başvurucu, kitabın
birinci bölümünde alıntı
kavramını ve alıntı şartlarını
açıklayarak akademik eserlerden yapılacak alıntıların nasıl olması gerektiğini
izah etmiştir. Kitabın ikinci bölümünde R.Ç.ye ait seksen beş usulsüz alıntıyı,
R.Ç.ye ve kendisine ait kitapların ilgili yerlerini alt alta koyarak kıyaslama
yöntemiyle ispatlamaya çalışmıştır. Kitabın üçüncü bölümünde ise bu iddialarına
karşı R.Ç. tarafından yapılması muhtemel savunmaları sıralayarak bunlara
vereceği cevapları açıklamıştır.
13. Başvurucu, "[R.Ç.nin] İdari Yargılama Hukuku İsimli Kitabı Hakkında
Eleştiriler" isimli kitabında ise kitabı yazma amacının R.Ç.nin "İdari
Yargılama Hukuku" isimli kitabında, kendisine ait "İdare Hukuku" isimli kitaptan
yapılmış hukuka aykırı alıntılar bulunduğunu göstermek olduğunu belirtmiştir.
Başvurucu, kitabın girişinde usulsüz alıntı sorununun ülkemizde kaygı verici
boyutlara ulaştığını ileri sürmüş ve usulsüz alıntının böylesine yaygın olduğu
bir ülkede bir yazarın yazdığı cümleleri birkaç ay sonra başka bir yazarın
kitabında görecekse kitap yazmasının anlamsız olduğunu ifade etmiştir.
Başvurucu, usulsüz alıntı ile neden mücadele ettiğine dair açıklamalarda
bulunmuş; usulsüz alıntı ile mücadelenin kamu yararı üzerindeki önemine
değinmiştir. Başvurucuya göre eserleri usulsüz alıntılanan ve başkaları
tarafından sahiplenilen bir yazar bir daha eser vermek istemeyecektir.
Başvurucu, eser sahiplerinin korunmadığı bir ülkede bilimin de sanatın da
gelişmeyeceğini belirtmiştir (Kemal Gözler,
B. No: 2014/5232, 19/4/2018, § 12). Başvurucu, kitabın ilerleyen bölümlerinde
R.Ç. tarafından yapılan 276 usulsüz alıntıyı R.Ç.ye ve kendisine ait kitapların
ilgili yerlerini alt alta koyarak kıyaslama yöntemiyle ispatlamaya çalışmış;
ayrıca yine bu iddialarına karşı R.Ç. tarafından yapılması muhtemel savunmalara
ve bunlara karşı cevaplarına yer vermiştir.
14. Bahsi geçen kitapların
www.idare.gen.tr sitesinde yayımlanmasını müteakip R.Ç. (müşteki),
kişilik haklarının ihlal edildiği iddiasıyla (kapatılan) Kırıkkale 3. Sulh Ceza
Mahkemesine başvurarak söz konusu internet yayınlarına erişimin engellenmesini
talep etmiştir. Mahkeme 28/6/2013 tarihinde bahsi geçen usulsüz alıntı sorunu
ile ilgili verilmiş bir kesin hüküm bulunmadığı, dolayısıyla kişilik haklarının
ihlal edildiğine ilişkin iddianın sabit olmadığı gerekçesiyle müştekinin
talebini reddetmiştir.
15. Müşteki daha sonra Kırıkkale Sulh Ceza Hâkimliğine
(Hâkimlik) yaptığı başvuru ile talebini tekrarlamıştır. Hâkimlik 8/1/2015
tarihli kararı ile talebin kabulüne ve kitapların anılan siteden kaldırılmasına
karar vermiştir. Hâkimlik, (kapatılan) Kırıkkale 3. Sulh Ceza Mahkemesinin
erişimin engellenmesi talebinin reddine ilişkin kararından sonra şikâyet konusu
internet içeriğindeki iddialar ile ilgili olarak Kırıkkale Üniversitesi Yetkili
Kurulu tarafından müşteki hakkında son soruşturma ve disiplin soruşturması
yapılmasına gerek olmadığı konusunda karar verildiğini, bu kararın Danıştay
Birinci Dairesi tarafından onandığını belirtmiştir. Hâkimlikçe müştekinin
başvurucunun eserlerinden usulsüz alıntı yapmadığı konusunda kesinleşmiş yargı
kararı bulunduğunu, tersi yönde içerik barındıran şikâyet konusu yayınların
kişilik haklarının ihlali niteliğinde olduğunu değerlendirerek bu yayınlara
erişimin engellenmesine karar vermiştir.
16. Başvurucunun söz konusu karara yaptığı itiraz, Ankara 5.
Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/3/2015 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
17. Anılan karar 23/3/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş,
başvurucu 27/3/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
18. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk kurallarının yer aldığı
karar için Kemal Gözler (aynı
kararda bkz. §§ 21-28) kararına bakılabilir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 10/12/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
20. Başvurucu;
i. Bilimsel eleştirilerini içeren ve basılı hâlleri serbest olan
iki kitabının çevrim içi versiyonlarına erişimin mahkeme kararıyla süresiz
olarak engellendiğini, anılan kitaplarda hakaret ya da hukuka aykırı bir fiil
bulunmadığını, bütünüyle erişimi engellenen iki kitabın her sayfasının hakaret
ya da hukuka aykırı fiil oluşturmasının mümkün olmadığını ileri sürmüştür.
ii. Söz konusu mahkeme kararının kendisinin karşı iddiaları ve savunması
alınmadan verildiğini belirtmiştir.
iii. Anayasa’nın 26., 27., 29. ve 36. maddelerinde tanımlanan
düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün, bilim hürriyetinin, süresiz yayın
hakkının ve hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin
tespiti ile ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması taleplerinde
bulunmuştur.
21. Bakanlık görüşünde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM)
konu ile ilgili içtihatları ile Anayasa Mahkemesinin Ali Kıdık (B. No: 2014/5552, 26/10/2017)
ve Kemal Gözler kararlarına yer
verilerek başvurucunun kitaplarının internette yayımlanmasının müştekinin
hayatına kayda değer bir etkisi olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği
belirtilmiştir. Bakanlık ayrıca Anayasa Mahkemesince yapılacak değerlendirmede
kitaplarda yer alan ifadelerin muhatabın özel hayatı ile ilgisinin olup
olmadığının, kaba hakaret içerip içermediğinin ve keyfî kişisel saldırı
boyutuna ulaşıp ulaşmadığının ortaya konulması gerektiğini bildirmiş;
kitapların basılı versiyonu için herhangi bir yasaklama kararının bulunmadığını
ve kitaplara serbestçe ulaşılabildiğini belirtmiştir.
B. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurunun Anayasa’nın “Bilim ve sanat hürriyeti” kenar başlıklı
27. maddesinin ışığında ve Anayasa’nın “Düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesi kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
23. Anayasa’nın “Düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesinin ilgili
kısımları şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,
resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması,... başkalarının
şöhret veya haklarının,... korunması ... amaçlarıyla sınırlanabilir…
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”
24. Anayasa’nın “Bilim ve
sanat hürriyeti” kenar başlıklı 27. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
"Herkes, bilim ve sanatı
serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü
araştırma hakkına sahiptir."
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade
özgürlüğü ile bilim ve sanat özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
26. Başvurucunun internet sitesinde yayımladığı iki kitabına
erişimin engellenmesine karar verilmiştir. Söz konusu mahkeme kararı ile
başvurucunun ifade ile bilim ve sanat özgürlüklerine yönelik bir müdahale
yapılmıştır.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
27. Yukarıda anılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 26. ve 27.
maddelerinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili
kısımları şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler,
...yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve
ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ...demokratik toplum düzeninin
...gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
28. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen
ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın
ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
29. Somut olayda kanunilik ölçütüne ilişkin bir şikâyette
bulunulmamıştır. Mevcut başvurunun koşullarında 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla
İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un 9. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı
sonucuna varılmıştır. .
ii. Meşru Amaç
30. Başvuruya konu kitaplara erişimin engellenmesine ilişkin
kararın başkalarının şöhret veya haklarının
korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç
taşıdığı sonucuna varılmıştır.
iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine
Uygunluk
(1) Genel
İlkeler
31. Somut olaya uygulanan genel ilkelerin geniş anlatımı için
Anayasa Mahkemesinin Ali Kıdık
(aynı kararda bkz. §§ 41-67) kararına bakılabilir.
(2) 5651
Sayılı Kanun'un 9. Maddesine Dayanan Erişimin Engellenmesi Kararı Hakkındaki
Bazı Tespitler
32. Anayasa Mahkemesi, Ali Kıdık kararında 5651 sayılı Kanun ile getirilen içeriğin yayından
çıkarılması ve yayına erişimin engellenmesi kararlarına yönelik usulü ayrıntılı
bir şekilde incelemiş (Ali Kıdık, §§ 55-63) ve bu yöndeki ilkeleri birçok
kararında yinelemiştir (örnek olarak bkz. Miyase İlknur ve diğerleri, B. No: 2015/15242, 18/7/2018, §§
32-35; Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve
Yayıncılık A.Ş., B. No: 2015/6313, 13/9/2018, §§ 25-28; Özgen Acar ve diğerleri, B. No:
2015/15241, 31/10/2018, §§ 30-33; IPS
İletişim Vakfı, B. No: 2015/14758, 30/10/2018, §§ 27-30). Anayasa
Mahkemesine göre bu usul, internet ortamında işlenen suçlarla mücadelenin daha
etkin yapılabilmesi, özel hayatın ve kişilik haklarının hızlı ve etkili bir
şekilde korunması ihtiyacı nedeniyle kanun koyucunun öngördüğü, özel ve hızlı
sonuç alınabilecek bir koruma tedbiri kararıdır; dolayısıyla istisnai bir
yoldur (Ali Kıdık,
§ 55; Miyase İlknur ve diğerleri, § 33; Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., §
26; Özgen Acar ve diğerleri, §
31).
33. Anayasa Mahkemesi başvuruya konu internet yayınına erişimin
engellenmesi tedbirinin alınmasını ancak bir görünüşte haklılık veya ilk
bakışta (prima
facia) haklılık varsa meşru kabul etmekte ve bu usulün ancak
internet yayınının kişilik haklarını apaçık bir şekilde ihlal ettiğinin daha
ilk bakışta anlaşıldığı durumlarda işletilebileceğini belirtmektedir. Anayasa
Mahkemesine göre bir kimsenin çıplak resimlerinin veya video görüntülerinin
yayımlanması gibi kişilik haklarının ihlal edildiğinin daha ileri bir inceleme
yapılmaya gerek olmaksızın ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde 5651 sayılı
Kanun'un 9. maddesinde öngörülmüş olan istisnai usul işletilebilir (Ali Kıdık, §§
62, 63).
(3) Şeref
ve İtibara Yapılan Müdahalelerde Başvurulabilecek Diğer Hukuki Yollar
34. Anayasa Mahkemesi, Ali Kıdık (aynı kararda bkz. §§ 66, 67) kararında 5651 sayılı Kanun'un 9.
maddesine göre ortada ilk bakışta ihlal bulunmayan hâllerde kişilik haklarının
korunması için genel hukuk ve ceza hukuku yollarına başvurulması gerektiği
sonucuna ulaşmıştır.
(4) Genel
İlkelerin Somut Olaya Uygulanması
35. Anayasa Mahkemesi, somut başvurudakine benzer bir meseleyi
daha önce Kemal Gözler kararında
ele almıştır. Anılan kararda Anayasa Mahkemesi 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesinde
öngörülen internet yayınına erişimin engellenmesi yolunun ancak kişilik
haklarına hukuka aykırı olarak müdahale edilen hâllerde başvurulan, bireyin
şeref ve itibarına yönelik müdahaleleri gecikmeksizin bertaraf edebilmesi
amacını taşıyan bir yol olduğunu ve bu yolun bilim ve sanat özgürlüğünü
zedelemeyecek şekilde kullanılması gerektiğini belirtmiştir (bkz. §§ 27, 28).
36. Başvuruya konu iki kitap müştekinin başvurucunun akademik eserlerinden
yaptığı usulsüz alıntı iddiaları ile ilgilidir. Başvurucu bu iddialarını, idari
yargılama ve idare hukuku alanlarında yazılmış, kendisine ve müştekiye ait
kitapların ilgili kısımlarını alt alta vererek karşılaştırmak suretiyle
ispatlamaya çalışmaktadır. Başvurucu, şikâyet konusu her iki kitabı da yazma
amacının Türkiye'deki usulsüz alıntı sorununu örnekleriyle ortaya koymak
olduğunu belirtmiş; Türk akademi dünyasında büyük zahmetlerle yeni düşünceler
üretenlerin düşüncelerinin başkaları tarafından sahiplenildiğini, özgün eserler
üretenlerin eserlerinin korunmadığını ileri sürmüştür. Başvurucu, "usulsüz alıntı sorunu" adını
verdiği mesele halledilmeden Türkiye'de bilimsel gelişmenin mümkün olmadığını
ifade etmiştir (bkz. §§ 12, 13).
37. Hâkimlik, anılan kitapların internet sitesinde
yayımlanmasından sonra müştekinin başvurucunun akademik eserlerinden usulsüz
alıntı yapmadığı yönünde verilen yargı kararını dikkate alarak kişilik
haklarına saldırı niteliğinde değerlendirdiği bu kitaplara erişimin
engellenmesine karar vermiştir. Başka bir ifadeyle Hâkimlik, başvurucunun
akademik çalışmalarının birer ürünü olan kitapların yayımlanmasından sonra
ortaya çıkan yargı kararını erişimin engellenmesi tedbirinin gerekçesi
yapmıştır.
38. Bir akademisyenin araştırma yapmasının ve bulgularını
yayımlamasının akademik özgürlüğün bir parçası olduğunda kuşku yoktur. Buna
ilave olarak Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin akademik
özgürlüklerin akademisyenlerin araştırma, mesleki uzmanlık ve yeterlilik
alanlarındaki görüş ve fikirlerini -söz konusu fikirler tartışmalı olsa veya
rağbet görmese dahi- ifade etme özgürlüğünü de kapsadığı düşüncesine
katılmaktadır (Kemal Gözler, §
61).
39. Şüphesiz akademisyenlerin her söylediklerinin mutlak anlamda
doğru olduğu söylenemez. Bununla beraber birbirlerinden farklı, alternatif
bakışların herkes için daha doğru düşünme imkânı yarattığı, üzerinde uzlaşılmış
bir gerçektir. Dolayısıyla akademisyenlerin en kritik ve hassas meselelerde en
güçlü görüşlere bile karşı çıkabilmesi, bir toplum ve ülke için hayati derecede
önemlidir (Kemal Gözler, § 62;
ayrıca bkz. Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri
[GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, §§ 110-113).
40. Öte yandan müşteki de hukuk alanında bilinen bir
akademisyendir. Bir yazar olarak müştekinin kendi görüşlerini de ilgililere
iletmek bakımından başvurucu ile benzer olanaklara sahip olduğu açıktır.
Dolayısıyla müştekiye yönelik eleştirinin sınırlarının diğer insanlara göre
daha geniş olduğunu kabul etmek gerekir. Müştekinin kitaplarının meslektaşları
ve hukuk alanında bulunan başka kişilerce de okunacağını, hakkında
değerlendirmeler yapılacağını, ağır eleştirilerde bulunulabileceğini öngörmesi
ve demokratik çoğulculuk açısından bunlara daha fazla tahammül etmesi gerekir.
Başvuru konusu kitapların internette yayımlanmasının müştekinin hayatına kayda
değer bir etkisi olduğu da gösterilmemiştir. Kitapların müştekinin özel hayatı
ile ilgili olmadığı, kaba hakaret içermediği gibi keyfî kişisel saldırı
boyutuna da ulaşmadığı görülmektedir.
41. Türkiye'de yapılan akademik çalışmalardaki önemli bir sorunu
ele alan şikâyet konusu kitapların kamu menfaatine ilişkin olduğu ve müşteki
hakkındaki iddialardan bağımsız olarak bilgilendirme değerinin de bulunduğu
tartışmasızdır. Bakanlığın görüşünde ifade ettiğine göre basılı versiyonları
için herhangi bir yasaklama kararı bulunmayan ve serbestçe ulaşılabilen
kitapların çevrim içi versiyonlarına -üstelik bu versiyonlar (kapatılan)
Kırıkkale 3. Sulh Ceza Mahkemesinin erişimin engellenmesi talebinin reddi
kararının ardından geçen bir buçuk sene boyunca da erişilebilir durumdayken-
erişimin engellenmesine ilişkin kararında Hâkimlik ilk bakışta ihlal doktrini kapsamında bir değerlendirmede
bulunmamıştır.
42. Çelişmesiz bir dava sonucunda yayın içeriğine erişimin
engellenmesi kararı verilebilmesinin ancak hukuka aykırılığın ve kişilik
haklarına müdahalenin ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgin ve zararın süratle
giderilmesinin zaruri olduğu hâllerde mümkün olduğu hatırlanmalıdır. Buna karşılık
somut olayda ilk derece mahkemesi; başvuru konusu içerik ile şeref ve itibara
yapıldığı ileri sürülen saldırının çelişmeli bir yargılama yapılmadan,
gecikmeksizin ve süratle bertaraf edilmesi ihtiyacını ortaya koyabilmiş
değildir.
43. İnternet mecralarında yer alan fikir ve kanaat açıklamaları
nedeniyle bireylerin şeref ve itibar hakkına hukuka aykırı olarak
gerçekleştirilen müdahalelerde mağdurun asıl gayesinin zararının telafi
edilmesi olduğu nazara alındığında özellikle somut başvuruya konu benzer
uyuşmazlıklar açısından koşullara göre diğer ceza veya hukuk yollarının daha
yüksek başarı şansı sunabilecek, kullanılabilir ve etkili başvuru yolları
olduğu anlaşılmaktadır. Dahası müşteki, açacağı çelişmeli bir hukuk davasında
içeriğe erişimin engellenmesi talebini ileri sürme imkânına da her zaman
sahiptir (Ali Kıdık,
§ 86).
44. Sonuç olarak başvurunun bütün koşulları gözönünde
tutulduğunda şikâyet edilen internete erişimin engellenmesi kararı ile
Anayasa'nın 26. maddesinde koruma altında olan ifade özgürlüğü ile onun özel
bir yönü olan Anayasa'nın 27. maddesinde bilim ve sanat özgürlüğüne yapılan
müdahalenin daha ağır basan bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği sonucuna
varılmıştır. 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca çelişmeli bir yargılama
olmaksızın süresiz olarak etki gösteren tedbir mahiyetinde internete erişimin
engellenmesi kararı verilmesi için gösterilen gerekçeler ilgili ve yeterli
kabul edilemez.
45. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence
altına alınan ifade özgürlüğünün ve Anayasa'nın 27. maddesinde güvence altına
alınan bilim ve sanat özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
46. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
ilgili kısmı ve (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
47. Başvurucu, ihlalin tespiti talebinde bulunmuştur.
48. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna
varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler
belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte
ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun
ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal
edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri, B.No:
2016/12506, 7/11/2019).
49. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine
karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz
edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani
ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle
ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan
karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması,
varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu
bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
50. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda Anayasa
Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü'nün 79. maddesinin 1 numaralı
fıkrasının (a) bendi uyarınca, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması
için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye
gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki
kurumlardan farklı olarak ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama
sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu
öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı
olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde, usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi
kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin
varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır.
Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü,
ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle
yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere
gereken işlemleri yerine getirmektir. (Mehmet
Doğan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve
diğerleri, §§ 57-59, 66, 67).
51. İncelenen başvuruda 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca
çelişmeli bir yargılama olmaksızın süresiz olarak etki gösteren tedbir
mahiyetinde internete erişimin engellenmesi kararı verilmesi için gösterilen
gerekçelerin ilgili ve yeterli olmaması nedeniyle başvurucunun ifade ile bilim
ve sanat özgürlüklerinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla somut
başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
52. Bu durumda ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır.
Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına
yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle
ihlale yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal
sonucuna uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir
örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Kırıkkale Sulh Ceza Hâkimliğine
gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
53. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226.90 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğü ile bilim ve sanat özgürlüğünün ihlal
edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade
özgürlüğü ile 27. maddesinde güvence altına alınan bilim ve sanat özgürlüğünün
İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğü ile bilim ve sanat
özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmak üzere Kırıkkale Sulh Ceza Hâkimliğine(2015/36 Değişik İş)
GÖNDERİLMESİNE,
D. 226,90 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/12/2019 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.