İKİNCİ
BÖLÜM
KARAR
Başkan : Engin
YILDIRIM
Üyeler : Celal
Mümtaz AKINCI
Muammer
TOPAL
M.
Emin KUZ
Yıldız
SEFERİNOĞLU
Raportör Yrd. : Gizem Ceren
DEMİR KOŞAR
Başvurucu : Metin
ÖZKARA
Vekili :
Av. Yenal YAVAŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hukuka aykırı gözaltı nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının; gözaltına alınma sırasında ve gözaltındayken
darbedilme nedeniyle kötü muamele yasağının; kaybolan eşyalar nedeniyle de
mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/4/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu 10/10/2014 tarihinde saat 03.45 sıralarında İstanbul'un
Taksim Meydanı'nda devriye görevi yapan polis ekipleri tarafından durdurulmuş;
ayaklarının yanında iki gram uyuşturucu madde bulunduğu gerekçesiyle hakkında
yasal işlem yapılmak üzere Taksim Polis Merkezi Amirliğine götürülmüştür.
7. Cumhuriyet savcısı tarafından, şüphelinin uyuşturucu madde
bulundurma suçundan ifadesinin alınarak salıverilmesi talimatı verilmiştir.
8. Saat 05.40'ta başvurucunun adına kayıtlı pasaport ve nüfus
cüzdanının kaybolduğuna ilişkin Kayıp Eşya Formu düzenlendiği anlaşılmaktadır.
9. Başvurucu; Taksim Polis Merkezi Amirliğinde saat 05.50'de alınan
ifadesinde Taksim Meydanı'nda gezmekte iken tanımadığı sivil kişilerle sözlü
tartışma yaşaması üzerine polis memurlarının gelerek kendisine kimlik
sorduklarını, kaba üst araması yaptıklarını ve bir suç unsuruna
rastlamadıklarını, uyuşturucu maddeyi ayaklarının yanında yerde bulduklarını,
uyuşturucu maddenin kendisine ait olmadığını ve söz konusu madde ile ilgili
olarak ifadesini almak için kendisini polis merkezine getirdiklerini beyan
etmiştir.
10. Başvurucu, ifadesi alındıktan sonra 06.00 sıralarında serbest
bırakılmıştır.
A. Başvurucu Hakkında Yürütülen Adli Süreç
11. Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul
etme, bulundurma ve kullanma suçundan başvurucu hakkında yürütülen soruşturmada
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 25/2/2015 tarihinde kamu davasının
açılmasının ertelenmesine karar verilmiştir. Başvurucunun bu karara itiraz edip
etmediğine ilişkin olarak dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmamaktadır.
B. Başvurucunun Şikâyeti Üzerine Polis Memurları Hakkında
Yürütülen Adli Süreç
1. Sağlık Raporu
12. Dosya kapsamında başvurucu hakkında yakalama ve salıverilme
aşamalarında alınmış bir adli muayene raporu bulunmamaktadır.
13. Başvurucu 10/10/2014 tarihinde 21.52'de İstanbul Şişli Etfal
Eğitim ve Araştırma Hastanesine darp -kolluk görevlisi ya da üçüncü kişi
tarafından olduğu belirtilmeksizin- şikâyeti ile başvurmuştur. Düzenlenen adli
muayene raporunda; sol el bilekte ağrı, göğüs ön duvarında ağrı, sağ zigoma
(elmacık kemiği) üzerinde ağrı ve ödem bulunduğu belirtilmiştir. Raporda,
yaralanmanın gerçekleşmiş olabileceği zaman diliminin belirtilmemiş olduğu
anlaşılmaktadır. Yaralanmanın hastane tarafından adli makamlara bildirildiğine
ilişkin bilgi ve belge bulunmamaktadır.
2. Taraf Beyanları
14. Başvurucu 10/10/2014 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına
verdiği dilekçeyle sebepsiz yere gözaltına alındığını, gözaltına alınırken
polis memurlarınca darp edildiğini, kendisine cebir uygulandığını ve ters
kelepçe takıldığını, kötü muameleye maruz kaldığını, polis merkezinde de
şiddetin devam ettiğini, kendisine zorla belgeler imzalatıldığını, sağlık
raporu alınması taleplerinin karşılanmadığını, avukat sağlanmadığını, üzerinde
uyuşturucu bulunduğuyla ilgili olarak kendisine iftira atıldığını, sırt
çantasının kaybedildiğini ya da çalındığını belirterek polis memurlarından
şikâyetçi olmuştur.
15. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığındaki nöbetçi Cumhuriyet savcısı
tarafından başvurucunun müşteki sıfatıyla 10/10/2014 tarihinde beyanı
alınmıştır. Başvurucunun beyanı şöyledir:
"Olay gecesi
taksim Meydanı'nda üzerimde uyuşturucu bulunduğu iddiası ile gözaltına alındım.
Bu arada alkollüydüm. Üzerimde bulunan çanta kayboldu. Kim tarafından ne
şekilde alındığını bilmiyorum. Ben gözaltına alınırken de görevli polis
memurları tarafından darp edildim."
16. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ilgili polis
memurlarının şüpheli sıfatıyla ifadeleri alınmıştır.
i. E.B.nin 11/12/2014 tarihinde alınan ifadesi
şöyledir:
"
...10/10/2014 tarihinde gece mesaisinde güven timleri tarafından yada diğer
önleyici polis memurları tarafından polis merkezimize getirilen şahısların
müracaat yada ifadelerini alırız. METİN ÖZKARA'nın kayıp eşya müracaat formunu
zorla imzalattığımız hususu doğru değildir. METİN ÖZKARA'nın üzerinde çıkan
uyuşturucu nedeniyle savunmasının alındığı tutanakta imza bana aittir.
Kesinlikle polis merkezinde METİN ÖZKARA'ya yönelik herhangi bir kötü muamele
yada darp cebir uygulamadım. Diğer ifadeyi yazan arkadaşım A. Y.'in de böyle
bir davranışta bulunduğunu görmedim..."
ii. H.E.nin 13/1/2015 tarihinde alınan ifadesi şöyledir:
"...ben olay
tarihinde Kobani olayları nedeniyle önleyici kolluk görevi olarak Devriye
Ekipler Büro Amirliğinde görev yapıyordum. 10/10/2014 tarihinde ben polis
memuru Y.A., M.E.K., ve S.G. ile birlikte Taksim Meydanında durumundan
şüphelendiğimiz daha önceden ismini bilmediğimiz ve kimlik kontrolünde METİN
ÖZKARA isimli şahıs olduğunu öğrendiğimiz bir şahsın durumunda şüphelendik.
Kaba üst aramasını yaptık. Ayaklarının yanında yerde şeffaf naylon içerisinde
daralı ağırlığı yaklaşık 2 gram gelen ot diye tabir edilen uyuşturucu madde
olduğunu düşündüğümüz maddeyi bulduk. Bu maddeyi kendi rızası ile verip
vermeyeceği sorulduğunda; evet teslim ediyorum dedi. Şahsın aranması olup
olmadığını sorguladık. Aranması olmadığını anladıktan sonra uyuşturucu madde
nedeniyle hakkında yasal işlemlerin yapılması için aynı gün saat 04.25 suları
Taksim Polis Merkezi Amirliğine teslim ettik. Bundan sonra Taksim Polis Merkezi
ile METİN ÖZKARA hakkında ne gibi işlemler yapıldığını bilmiyorum. Hatırladığım
kadarıyla tutanağa geçmedik ancak şahsın alkollü olduğunu hatırlıyorum. Ben
kesinlikle kendisine kötü muamelede bulunmadım. Darp etmedim. Onun eşyalarına
herhangi bir zarar vermedim. Görevimi kötüye kullanmadım..."
iii. Y.A.nın 13/1/2015 tarihinde alınan ifadesi şöyledir:
"...olay
tarihinde Kobani olayları nedeniyle önleyici kolluk görevi olarak Devriye
Ekipler Büro Amirliğinde görev yapıyordum. 10/10/2014 tarihinde ben polis
memuru H.E., M.E.K. ve S. . ile birlikte Taksim Meydanında durumundan
şüphelendiğimiz daha önceden ismini bilmediğimiz ve kimlik kontrolünde METİN
ÖZKARA isimli şahıs olduğunu öğrendiğimiz bir şahsın durumunda şüphelendik.
Kaba üst aramasını yaptık. Ayaklarının yanında yerde şeffaf naylon içerisinde
daralı ağırlığı yaklaşık 2 gram gelen ot diye tabir edilen uyuşturucu madde
olduğunu düşündüğümüz maddeyi bulduk. Bu maddeyi kendi rızası ile verip
vermeyeceği sorulduğunda; evet teslim ediyorum dedi. Şahsın aranması olup
olmadığını sorguladık. Aranması olmadığını anladıktan sonra uyuşturucu madde
nedeniyle hakkında yasal işlemlerin yapılması için aynı gün saat 04.25 suları
Taksim Polis Merkezi Amirliğine teslim ettik. Bundan sonra Taksim Polis Merkezi
ile METİN ÖZKARA hakkında ne gibi işlemler yapıldığını bilmiyorum. Hatırladığım
kadarıyla tutanağa geçmedik ancak şahsın alkollü olduğunu hatırlıyorum. Ben
kesinlikle kendisine kötü muamelede bulunmadım. Darp etmedim. Onun eşyalarına
herhangi bir zarar vermedim. Görevimi kötüye kullanmadım..."
iv. A.Y.nin 22/1/2015 tarihinde alınan ifadesi şöyledir:
"...10/10/2014
tarihinde gece mesaisinde güven timleri tarafından yada diğer önleyici polis
memurları tarafından polis merkezimize getirilen şahısların müracaat yada
ifadelerini alırız. METİN ÖZKARA'nın kayıp eşya müracaat formunu zorla
imzalattığımız hususu doğru değildir. METİN ÖZKARA'nın üzerinde çıkan
uyuşturucu nedeniyle savunmasının alındığı tutanakta imza bana aittir.
Kesinlikle polis merkezinde METİN ÖZKARA'ya yönelik herhangi bir kötü muamele
yada darp cebir uygulamadım. Diğer ifadeyi yazan arkadaşım E.B.'nin böyle bir
davranışta bulunduğunu görmedim, müşteki METİN ÖZKARA'ya kayıp eşya müracaat
formunu ben teslim etmedim. Bu müracaat formundaki imza sadece METİN ÖZKARA'nın
isminin altında görebildiğim kadarıyla METİN'in kendi imzasıdır. Kayıp eşya
için müracaat formunda benim yalnızca adım yazmaktadır. Benim imzam yoktur.
Yine aynı formda E.B.'nin de imzası yoktur. Ben bu şekilde bir kayıp eşya form
tutanağı düzenlemedim. Yalnızca müştekinin uyuşturucu madde bulundurmak eylemin
nedeniyle şüpheli olarak almış olduğumuz 10/10/2014 tarihli ifade tutanağının
benim ismimim olduğu yerdeki imza bana aittir..."
3. Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar
17. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 22/1/2015 tarihinde
kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"...olay
tarihinde müştekinin uyuşturucu madde bulundurmak suçundan gözaltına alındığı
ve hakkında yasal işlemlerin yapılması için Taksim Polis Merkezi Amirliğine
götürüldüğü, burada uyuşturucu madde bulundurmak suçundan hakkında tahkikat
yapıldığı esnada şüpheli olarak ifadesinin alındığı ancak bu ifadesinde
çantasının veya eşyalarının kaybolduğu yönünde herhangi bir beyanda
bulunmadığı, şüpheli polis memurlarının kendisine yönelik darp ve cebir
kullandıkları yönündeki iddialarının soyut nitelikte olduğu, bu kapsamda
müştekinin iddialarının soyut nitelikte olduğu ve şüpheliler hakkında kamu
davası açmayı gerektirecek nitelikte ve yoğunlukta delil ve kanıya
ulaşılamadığı..."
18. Başvurucunun itirazı, İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 4/3/2015
tarihli kararıyla reddedilmiştir.
19. Anılan karar, 27/3/2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve otuz günlük
başvuru süresi içinde 27/4/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
20. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 99.
maddesi şöyledir:
"(1)
Gözaltına alınan kişilerin bulundurulacakları nezarethanelerin maddî koşulları,
bu kişinin hangi görevlinin sorumluluğuna bırakılacağı, sağlık kontrolünün
nasıl yapılacağı, gözaltı işlemlerine ilişkin kayıt ve defterlerin nasıl
tutulacağı, gözaltına alınmanın başlangıcında ve bu tedbire son verildiğinde
hangi tutanakların tutulacağı ve gözaltına alınan kişiye hangi belgelerin
verileceği ile kolluk tarafından gerçekleştirilen yakalama işlemlerinin
yürütülmesinde uyulacak kurallar, yönetmelikte gösterilir."
21. 1/6/2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan
Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği'nin 9. maddesinin birinci
fıkrası şöyledir:
"Yakalanan
kişinin gözaltına alınacak olması veya zor kullanılarak yakalanması hâllerinde
hekim kontrolünden geçirilerek yakalanma anındaki sağlık durumu
belirlenir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 17/7/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru
incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu; gözaltına alınırken kolluk görevlileri tarafından cebir
kullanıldığını ve darbedildiğini, polis merkezindeyken de sözlü hakaret ve
fiilî şiddetin devam ettiğini, kötü muamele altında kendisine bilmediği
belgeler imzalatıldığını, tıbbi muayeneden geçirilmediğini, kamera kayıtları
toplanmayarak ve bir kısım polis memurunun ifadesi alınmayarak eksik soruşturma
yapıldığını belirterek kötü muamele yasağı, etkili başvuru hakkı ile adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki
nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi
takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
Başvurucunun etkili başvuru hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlali
iddialarının da kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
25. Anayasa'nın 17. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:
"Herkes,
yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
Kimseye işkence ve
eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya
muameleye tabi tutulamaz."
26. Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı
Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci
fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da kimseye
işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle
bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır
(Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).
27. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme
hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka
müdahale etmemelerini, yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen
şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını
gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme
yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri,
§ 81).
28. Anayasa’nın 17. maddesi, devlete ayrıca kişilerin işkence ve
eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye maruz
bırakılmalarını engelleyecek tedbirler alma ödevi yüklemektedir. Anılan
yükümlülük, devletin kişilerin fiziksel ve ruhsal bütünlüklerini idari ve yasal
mevzuat aracılığıyla koruma hususundaki pozitif yükümlülüğünü oluşturmaktadır.
29. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında
sahip olduğu pozitif yükümlülüğün usule ilişkin boyutu çerçevesinde bireyin bir
devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini
ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir
iddiasının bulunması hâlinde olay hakkında etkili bir resmî soruşturmanın
yürütülmesi gerekmektedir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 110; Tahir
Canan, § 25). Ancak bu konuda bir soruşturmanın başlatılabilmesi için
öncelikle işkence ve kötü muamele konusundaki iddialar uygun delillerle
desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için her
türlü makul şüpheden uzak kanıtların varlığı gerekir. Bu nitelikteki bir kanıt
yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilemeyen
birtakım karinelerden de oluşabilir. Ancak bu uygun koşulların tespiti hâlinde
bir soruşturma yükümlülüğünün bulunduğundan bahsedilebilir (C.D., B. No:
2013/394, 6/3/2014, § 28).
30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3),48. maddesinin (1) ve
(2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda,kamu gücünün neden olduğu
iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı;
bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal edildiği, buna ilişkin
gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276,
9/1/2014, §§ 19, 20).
31. Kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkin
başvurularda, başvurucuların delil elde etmeleri konusundaki zorluklar dikkate
alınmakta ve başvuruculardan ihlal iddialarını kanıtlamaları beklenmemektedir.
Ancak başvuruculardan ihlal iddialarının araştırılmasına, dosya kapsamında sahip
olunan bilgi ve belgelerle karşılaştırılarak bir değerlendirme yapılmasına
elverişli somut bir olay anlatımı yapmaları beklenmektedir.
32. Başvurucu, gözaltına alınırken ve polis merkezinde tutulduğu
sırada sözlü ve fiziksel şiddete uğradığını ileri sürmektedir. Öncelikle
başvurucunun yakalanması işlemi sonrasında ve salıverilmesi sırasında sağlık
muayenesinden geçirilmemiş olduğu belirtilmelidir. Başvurucu da anılan husustan
şikâyet etmektedir. Başvurucu hakkında düzenlenen yakalama tutanağında başvurucunun
zor kullanarak yakalandığına dair bir tespit bulunmamaktadır. Başvurucunun
polis merkezinde alınan ifadesinde de zor kullanıldığına ilişkin bir beyanda
bulunmadığı anlaşılmaktadır. Başvurucu, hakkında gözaltı işlemi uygulanmaksızın
salıverilmiştir. Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği'nin 9.
maddesinin birinci fıkrasının -yakalanan kişinin gözaltına alınacak olması veya
zor kullanılarak yakalanması hâllerinde hekim kontrolünden geçirilmesini
öngördüğü dikkate alındığında- tek başına başvurucunun sağlık kontrolünden
geçirilmemiş olması yönünden bir değerlendirme yapılmayacaktır.
33. Yukarıda açıklandığı üzere başvurucu, polis merkezinde iken
yakalama sırasında zor kullanıldığına ya da darbedildiğine ilişkin bir beyanda
bulunmamıştır. Başvurucunun polislerden korktuğu, çekindiği için bu tür bir
beyanda bulunamadığını ya da bu iddiaları ileri sürdüğü hâlde ifade tutanağına
yazılmadığını da başvuru formunda ileri sürmediği anlaşılmaktadır. Başvurucu,
serbest bırakıldıktan yaklaşık on beş saat sonra darp iddiasıyla hastaneye
başvurarak sağlık raporu almış ve darp iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcılığına
şikâyette bulunmuştur. Ancak başvurucunun bireysel başvuru dosyasında da
soruşturma aşamasında da, maruz kaldığını ileri sürdüğü şiddete ilişkin somut
bir anlatımda bulunmadığı anlaşılmaktadır.
34. Başvurucu, kötü muamele iddialarını yalnızca serbest bırakıldıktan
sonra aldığı rapora dayanarak ileri sürmüş olmakla birlikte rapor almak için
neden on beş saat beklediği konusunda da bir açıklama yapmamıştır. Söz konusu
yaraların hangi zaman diliminde gerçekleşmiş olabileceğine ilişkin bir açıklama
da bulunmadığı için serbest bırakılmadan sonraki süreçte gerçekleşmediği kesin
olarak söylenemeyecektir. Ayrıca başvurucunun aldığı sağlık raporunu Cumhuriyet
Başsavcılığına ibraz edip etmediği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
Başvurucu buna ilişkin olarak da bir açıklama yapmamıştır.
35. Başvurucunun kötü muamele iddialarına konu darp olayının ne
şekilde gerçekleştiğine ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı
şikâyet aşamasında da bireysel başvuru formlarında da bilgi vermediği ve somut
bir açıklamada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple soyut şekilde ileri
sürülen iddialar ile sağlık raporunun uyumluluğu noktasında bir değerlendirme
yapılamamıştır. Başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin olarak
savunulabilir bir iddia ortaya koymadığı anlaşılmaktadır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
37. Başvurucu, kötü muamele yoluyla kendisine ne olduğunu bilmediği
bazı belgeler imzalatıldığını ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
suçu için delil üretildiğini, ayrıca gözaltında iken avukat yardımından
yararlanma talebinin yerine getirilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
38. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca
bireysel başvuru yoluna başvurulabilmesi için olağan kanun yollarının tüketilmiş
olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 16).
39. Somut olayda, başvurucunun kullanmak için uyuşturucu madde
bulundurma suçundan hakkında verilmiş olan kamu davasının açılmasının
ertelenmesine ilişkin karara karşı ihlal iddialarını ileri sürebileceği itiraz
olağan kanun yoluna başvurduğuna ve ihlal iddialarını burada dile getirdiğine
ilişkin bilgi ve belge bulunmamaktadır.
40. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal İddiaları Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları
41. Başvurucu; hiçbir gerekçe gösterilmeksizin, keyfî şekilde
gözaltına alındığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca içinde kişisel eşyalarının
bulunduğu çantasının gözaltı uygulaması sırasında kaybolması nedeniyle mülkiyet
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
42. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca
bireysel başvuru yoluna başvurulabilmesi için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 16).
43. 5271 sayılı Kanun'un koruma tedbirleri nedeniyle tazminat konusunu
düzenleyen 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Suç
soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda
belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına
karar verilen,
...
c) Kanunî hakları
hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine
getirilmeden tutuklanan,
...
g) Yakalama veya
tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun
hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
...
j) Eşyasına veya
diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya
korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı
değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
Kişiler, maddî ve
manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler."
44. Anılan hüküm gereğince, uygulanan koruma tedbirinin niteliğine
göre asıl davada hüküm verilmesine gerek bulunmayan hâllerde yargılamanın
sonucu beklenmeksizin (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No:
2014/14061, 8/4/2015, § 68), asıl davada hüküm verilmesini gerektiren hâllerde
ise verilecek hükmün kesinleşmesinin ardından 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi
hükümlerine göre tazminat talep edilmesi mümkündür.
45. 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun
başvurucunun ihlal iddialarını telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu
olduğu, başvurucunun anılan yolu tükettiğine yönelik herhangi bir bilgi ya da
belge sunmadığı anlaşıldığından anılan şikâyetlerin incelenmesinin ikincillik
ilkesi gereği mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
46. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Diğer ihlal iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 17/7/2019
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.