logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Metin Özkara [2.B.], B. No: 2015/7415, 17/7/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

                                               

 

 

 

 

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

 

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

 

 

KARAR

 

 

 

METİN ÖZKARA BAŞVURUSU

 

(Başvuru Numarası: 2015/7415)

 

 

 

Karar Tarihi: 17/7/2019


 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan                     :   Engin YILDIRIM

Üyeler                       :   Celal Mümtaz AKINCI

                                      Muammer TOPAL

                                      M. Emin KUZ

                                      Yıldız SEFERİNOĞLU    

Raportör Yrd.         Gizem Ceren DEMİR KOŞAR

Başvurucu               Metin ÖZKARA

Vekili                        Av. Yenal YAVAŞ

 

I.    BAŞVURUNUN KONUSU

 

1.    Başvuru, hukuka aykırı gözaltı nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; gözaltına alınma sırasında ve gözaltındayken darbedilme nedeniyle kötü muamele yasağının; kaybolan eşyalar nedeniyle de mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

 

II.   BAŞVURU SÜRECİ

 

2.    Başvuru 27/4/2015 tarihinde yapılmıştır.

 

3.    Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

 

4.    Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

 

III.  OLAY VE OLGULAR

 

5.    Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

 

6.    Başvurucu 10/10/2014 tarihinde saat 03.45 sıralarında İstanbul'un Taksim Meydanı'nda devriye görevi yapan polis ekipleri tarafından durdurulmuş; ayaklarının yanında iki gram uyuşturucu madde bulunduğu gerekçesiyle hakkında yasal işlem yapılmak üzere Taksim Polis Merkezi Amirliğine götürülmüştür.

 

7.    Cumhuriyet savcısı tarafından, şüphelinin uyuşturucu madde bulundurma suçundan ifadesinin alınarak salıverilmesi talimatı verilmiştir.

 

8.    Saat 05.40'ta başvurucunun adına kayıtlı pasaport ve nüfus cüzdanının kaybolduğuna ilişkin Kayıp Eşya Formu düzenlendiği anlaşılmaktadır.

 

9.    Başvurucu; Taksim Polis Merkezi Amirliğinde saat 05.50'de alınan ifadesinde Taksim Meydanı'nda gezmekte iken tanımadığı sivil kişilerle sözlü tartışma yaşaması üzerine polis memurlarının gelerek kendisine kimlik sorduklarını, kaba üst araması yaptıklarını ve bir suç unsuruna rastlamadıklarını, uyuşturucu maddeyi ayaklarının yanında yerde bulduklarını, uyuşturucu maddenin kendisine ait olmadığını ve söz konusu madde ile ilgili olarak ifadesini almak için kendisini polis merkezine getirdiklerini beyan etmiştir.

 

10.  Başvurucu, ifadesi alındıktan sonra 06.00 sıralarında serbest bırakılmıştır.

 

A.   Başvurucu Hakkında Yürütülen Adli Süreç

 

11.  Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme, bulundurma ve kullanma suçundan başvurucu hakkında yürütülen soruşturmada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 25/2/2015 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmiştir. Başvurucunun bu karara itiraz edip etmediğine ilişkin olarak dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmamaktadır.

 

B.   Başvurucunun Şikâyeti Üzerine Polis Memurları Hakkında Yürütülen Adli Süreç

 

1.    Sağlık Raporu

 

12.  Dosya kapsamında başvurucu hakkında yakalama ve salıverilme aşamalarında alınmış bir adli muayene raporu bulunmamaktadır.

 

13.  Başvurucu 10/10/2014 tarihinde 21.52'de İstanbul Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine darp -kolluk görevlisi ya da üçüncü kişi tarafından olduğu belirtilmeksizin- şikâyeti ile başvurmuştur. Düzenlenen adli muayene raporunda; sol el bilekte ağrı, göğüs ön duvarında ağrı, sağ zigoma (elmacık kemiği) üzerinde ağrı ve ödem bulunduğu belirtilmiştir. Raporda, yaralanmanın gerçekleşmiş olabileceği zaman diliminin belirtilmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Yaralanmanın hastane tarafından adli makamlara bildirildiğine ilişkin bilgi ve belge bulunmamaktadır.

 

2.    Taraf Beyanları

 

14.  Başvurucu 10/10/2014 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği dilekçeyle sebepsiz yere gözaltına alındığını, gözaltına alınırken polis memurlarınca darp edildiğini, kendisine cebir uygulandığını ve ters kelepçe takıldığını, kötü muameleye maruz kaldığını, polis merkezinde de şiddetin devam ettiğini, kendisine zorla belgeler imzalatıldığını, sağlık raporu alınması taleplerinin karşılanmadığını, avukat sağlanmadığını, üzerinde uyuşturucu bulunduğuyla ilgili olarak kendisine iftira atıldığını, sırt çantasının kaybedildiğini ya da çalındığını belirterek polis memurlarından şikâyetçi olmuştur.

 

15.  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığındaki nöbetçi Cumhuriyet savcısı tarafından başvurucunun müşteki sıfatıyla 10/10/2014 tarihinde beyanı alınmıştır. Başvurucunun beyanı şöyledir:

 

"Olay gecesi taksim Meydanı'nda üzerimde uyuşturucu bulunduğu iddiası ile gözaltına alındım. Bu arada alkollüydüm. Üzerimde bulunan çanta kayboldu. Kim tarafından ne şekilde alındığını bilmiyorum. Ben gözaltına alınırken de görevli polis memurları tarafından darp edildim."

 

16.  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ilgili polis memurlarının şüpheli sıfatıyla ifadeleri alınmıştır.

 

i. E.B.nin 11/12/2014 tarihinde alınan ifadesi şöyledir:

 

" ...10/10/2014 tarihinde gece mesaisinde güven timleri tarafından yada diğer önleyici polis memurları tarafından polis merkezimize getirilen şahısların müracaat yada ifadelerini alırız. METİN ÖZKARA'nın kayıp eşya müracaat formunu zorla imzalattığımız hususu doğru değildir. METİN ÖZKARA'nın üzerinde çıkan uyuşturucu nedeniyle savunmasının alındığı tutanakta imza bana aittir. Kesinlikle polis merkezinde METİN ÖZKARA'ya yönelik herhangi bir kötü muamele yada darp cebir uygulamadım. Diğer ifadeyi yazan arkadaşım A. Y.'in de böyle bir davranışta bulunduğunu görmedim..."

 

ii. H.E.nin 13/1/2015 tarihinde alınan ifadesi şöyledir:

 

"...ben olay tarihinde Kobani olayları nedeniyle önleyici kolluk görevi olarak Devriye Ekipler Büro Amirliğinde görev yapıyordum. 10/10/2014 tarihinde ben polis memuru Y.A., M.E.K., ve S.G. ile birlikte Taksim Meydanında durumundan şüphelendiğimiz daha önceden ismini bilmediğimiz ve kimlik kontrolünde METİN ÖZKARA isimli şahıs olduğunu öğrendiğimiz bir şahsın durumunda şüphelendik. Kaba üst aramasını yaptık. Ayaklarının yanında yerde şeffaf naylon içerisinde daralı ağırlığı yaklaşık 2 gram gelen ot diye tabir edilen uyuşturucu madde olduğunu düşündüğümüz maddeyi bulduk. Bu maddeyi kendi rızası ile verip vermeyeceği sorulduğunda; evet teslim ediyorum dedi. Şahsın aranması olup olmadığını sorguladık. Aranması olmadığını anladıktan sonra uyuşturucu madde nedeniyle hakkında yasal işlemlerin yapılması için aynı gün saat 04.25 suları Taksim Polis Merkezi Amirliğine teslim ettik. Bundan sonra Taksim Polis Merkezi ile METİN ÖZKARA hakkında ne gibi işlemler yapıldığını bilmiyorum. Hatırladığım kadarıyla tutanağa geçmedik ancak şahsın alkollü olduğunu hatırlıyorum. Ben kesinlikle kendisine kötü muamelede bulunmadım. Darp etmedim. Onun eşyalarına herhangi bir zarar vermedim. Görevimi kötüye kullanmadım..."

 

iii. Y.A.nın 13/1/2015 tarihinde alınan ifadesi şöyledir:

 

"...olay tarihinde Kobani olayları nedeniyle önleyici kolluk görevi olarak Devriye Ekipler Büro Amirliğinde görev yapıyordum. 10/10/2014 tarihinde ben polis memuru H.E., M.E.K. ve S. . ile birlikte Taksim Meydanında durumundan şüphelendiğimiz daha önceden ismini bilmediğimiz ve kimlik kontrolünde METİN ÖZKARA isimli şahıs olduğunu öğrendiğimiz bir şahsın durumunda şüphelendik. Kaba üst aramasını yaptık. Ayaklarının yanında yerde şeffaf naylon içerisinde daralı ağırlığı yaklaşık 2 gram gelen ot diye tabir edilen uyuşturucu madde olduğunu düşündüğümüz maddeyi bulduk. Bu maddeyi kendi rızası ile verip vermeyeceği sorulduğunda; evet teslim ediyorum dedi. Şahsın aranması olup olmadığını sorguladık. Aranması olmadığını anladıktan sonra uyuşturucu madde nedeniyle hakkında yasal işlemlerin yapılması için aynı gün saat 04.25 suları Taksim Polis Merkezi Amirliğine teslim ettik. Bundan sonra Taksim Polis Merkezi ile METİN ÖZKARA hakkında ne gibi işlemler yapıldığını bilmiyorum. Hatırladığım kadarıyla tutanağa geçmedik ancak şahsın alkollü olduğunu hatırlıyorum. Ben kesinlikle kendisine kötü muamelede bulunmadım. Darp etmedim. Onun eşyalarına herhangi bir zarar vermedim. Görevimi kötüye kullanmadım..."

 

iv. A.Y.nin 22/1/2015 tarihinde alınan ifadesi şöyledir:

 

"...10/10/2014 tarihinde gece mesaisinde güven timleri tarafından yada diğer önleyici polis memurları tarafından polis merkezimize getirilen şahısların müracaat yada ifadelerini alırız. METİN ÖZKARA'nın kayıp eşya müracaat formunu zorla imzalattığımız hususu doğru değildir. METİN ÖZKARA'nın üzerinde çıkan uyuşturucu nedeniyle savunmasının alındığı tutanakta imza bana aittir. Kesinlikle polis merkezinde METİN ÖZKARA'ya yönelik herhangi bir kötü muamele yada darp cebir uygulamadım. Diğer ifadeyi yazan arkadaşım E.B.'nin böyle bir davranışta bulunduğunu görmedim, müşteki METİN ÖZKARA'ya kayıp eşya müracaat formunu ben teslim etmedim. Bu müracaat formundaki imza sadece METİN ÖZKARA'nın isminin altında görebildiğim kadarıyla METİN'in kendi imzasıdır. Kayıp eşya için müracaat formunda benim yalnızca adım yazmaktadır. Benim imzam yoktur. Yine aynı formda E.B.'nin de imzası yoktur. Ben bu şekilde bir kayıp eşya form tutanağı düzenlemedim. Yalnızca müştekinin uyuşturucu madde bulundurmak eylemin nedeniyle şüpheli olarak almış olduğumuz 10/10/2014 tarihli ifade tutanağının benim ismimim olduğu yerdeki imza bana aittir..."

 

3.    Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar

 

17.  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 22/1/2015 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

 

"...olay tarihinde müştekinin uyuşturucu madde bulundurmak suçundan gözaltına alındığı ve hakkında yasal işlemlerin yapılması için Taksim Polis Merkezi Amirliğine götürüldüğü, burada uyuşturucu madde bulundurmak suçundan hakkında tahkikat yapıldığı esnada şüpheli olarak ifadesinin alındığı ancak bu ifadesinde çantasının veya eşyalarının kaybolduğu yönünde herhangi bir beyanda bulunmadığı, şüpheli polis memurlarının kendisine yönelik darp ve cebir kullandıkları yönündeki iddialarının soyut nitelikte olduğu, bu kapsamda müştekinin iddialarının soyut nitelikte olduğu ve şüpheliler hakkında kamu davası açmayı gerektirecek nitelikte ve yoğunlukta delil ve kanıya ulaşılamadığı..."

 

18.  Başvurucunun itirazı, İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 4/3/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

 

19.  Anılan karar, 27/3/2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve otuz günlük başvuru süresi içinde 27/4/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

 

IV.  İLGİLİ HUKUK

 

20.  4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 99. maddesi şöyledir:

 

"(1) Gözaltına alınan kişilerin bulundurulacakları nezarethanelerin maddî koşulları, bu kişinin hangi görevlinin sorumluluğuna bırakılacağı, sağlık kontrolünün nasıl yapılacağı, gözaltı işlemlerine ilişkin kayıt ve defterlerin nasıl tutulacağı, gözaltına alınmanın başlangıcında ve bu tedbire son verildiğinde hangi tutanakların tutulacağı ve gözaltına alınan kişiye hangi belgelerin verileceği ile kolluk tarafından gerçekleştirilen yakalama işlemlerinin yürütülmesinde uyulacak kurallar, yönetmelikte gösterilir."

 

21.  1/6/2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği'nin 9. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 

"Yakalanan kişinin gözaltına alınacak olması veya zor kullanılarak yakalanması hâllerinde hekim kontrolünden geçirilerek yakalanma anındaki sağlık durumu belirlenir."

 

V.    İNCELEME VE GEREKÇE

 

22.  Mahkemenin 17/7/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

 

A.   Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

 

1.    Başvurucunun İddiaları

 

23.  Başvurucu; gözaltına alınırken kolluk görevlileri tarafından cebir kullanıldığını ve darbedildiğini, polis merkezindeyken de sözlü hakaret ve fiilî şiddetin devam ettiğini, kötü muamele altında kendisine bilmediği belgeler imzalatıldığını, tıbbi muayeneden geçirilmediğini, kamera kayıtları toplanmayarak ve bir kısım polis memurunun ifadesi alınmayarak eksik soruşturma yapıldığını belirterek kötü muamele yasağı, etkili başvuru hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

 

2.    Değerlendirme

 

24.  Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun etkili başvuru hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlali iddialarının da kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

 

25.  Anayasa'nın 17. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:

 

"Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

 

...

 

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."

 

26.  Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).

 

27.  Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini, yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 81).

 

28.  Anayasa’nın 17. maddesi, devlete ayrıca kişilerin işkence ve eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye maruz bırakılmalarını engelleyecek tedbirler alma ödevi yüklemektedir. Anılan yükümlülük, devletin kişilerin fiziksel ve ruhsal bütünlüklerini idari ve yasal mevzuat aracılığıyla koruma hususundaki pozitif yükümlülüğünü oluşturmaktadır.

 

29.  Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğün usule ilişkin boyutu çerçevesinde bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde olay hakkında etkili bir resmî soruşturmanın yürütülmesi gerekmektedir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 110; Tahir Canan, § 25). Ancak bu konuda bir soruşturmanın başlatılabilmesi için öncelikle işkence ve kötü muamele konusundaki iddialar uygun delillerle desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için her türlü makul şüpheden uzak kanıtların varlığı gerekir. Bu nitelikteki bir kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karinelerden de oluşabilir. Ancak bu uygun koşulların tespiti hâlinde bir soruşturma yükümlülüğünün bulunduğundan bahsedilebilir (C.D., B. No: 2013/394, 6/3/2014, § 28).

 

30.  30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3),48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda,kamu gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal edildiği, buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).

 

31.  Kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkin başvurularda, başvurucuların delil elde etmeleri konusundaki zorluklar dikkate alınmakta ve başvuruculardan ihlal iddialarını kanıtlamaları beklenmemektedir. Ancak başvuruculardan ihlal iddialarının araştırılmasına, dosya kapsamında sahip olunan bilgi ve belgelerle karşılaştırılarak bir değerlendirme yapılmasına elverişli somut bir olay anlatımı yapmaları beklenmektedir.

 

32.  Başvurucu, gözaltına alınırken ve polis merkezinde tutulduğu sırada sözlü ve fiziksel şiddete uğradığını ileri sürmektedir. Öncelikle başvurucunun yakalanması işlemi sonrasında ve salıverilmesi sırasında sağlık muayenesinden geçirilmemiş olduğu belirtilmelidir. Başvurucu da anılan husustan şikâyet etmektedir. Başvurucu hakkında düzenlenen yakalama tutanağında başvurucunun zor kullanarak yakalandığına dair bir tespit bulunmamaktadır. Başvurucunun polis merkezinde alınan ifadesinde de zor kullanıldığına ilişkin bir beyanda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Başvurucu, hakkında gözaltı işlemi uygulanmaksızın salıverilmiştir. Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği'nin 9. maddesinin birinci fıkrasının -yakalanan kişinin gözaltına alınacak olması veya zor kullanılarak yakalanması hâllerinde hekim kontrolünden geçirilmesini öngördüğü dikkate alındığında- tek başına başvurucunun sağlık kontrolünden geçirilmemiş olması yönünden bir değerlendirme yapılmayacaktır.

 

33.  Yukarıda açıklandığı üzere başvurucu, polis merkezinde iken yakalama sırasında zor kullanıldığına ya da darbedildiğine ilişkin bir beyanda bulunmamıştır. Başvurucunun polislerden korktuğu, çekindiği için bu tür bir beyanda bulunamadığını ya da bu iddiaları ileri sürdüğü hâlde ifade tutanağına yazılmadığını da başvuru formunda ileri sürmediği anlaşılmaktadır. Başvurucu, serbest bırakıldıktan yaklaşık on beş saat sonra darp iddiasıyla hastaneye başvurarak sağlık raporu almış ve darp iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunmuştur. Ancak başvurucunun bireysel başvuru dosyasında da soruşturma aşamasında da, maruz kaldığını ileri sürdüğü şiddete ilişkin somut bir anlatımda bulunmadığı anlaşılmaktadır.

 

34.  Başvurucu, kötü muamele iddialarını yalnızca serbest bırakıldıktan sonra aldığı rapora dayanarak ileri sürmüş olmakla birlikte rapor almak için neden on beş saat beklediği konusunda da bir açıklama yapmamıştır. Söz konusu yaraların hangi zaman diliminde gerçekleşmiş olabileceğine ilişkin bir açıklama da bulunmadığı için serbest bırakılmadan sonraki süreçte gerçekleşmediği kesin olarak söylenemeyecektir. Ayrıca başvurucunun aldığı sağlık raporunu Cumhuriyet Başsavcılığına ibraz edip etmediği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Başvurucu buna ilişkin olarak da bir açıklama yapmamıştır.

 

35.  Başvurucunun kötü muamele iddialarına konu darp olayının ne şekilde gerçekleştiğine ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı şikâyet aşamasında da bireysel başvuru formlarında da bilgi vermediği ve somut bir açıklamada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple soyut şekilde ileri sürülen iddialar ile sağlık raporunun uyumluluğu noktasında bir değerlendirme yapılamamıştır. Başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin olarak savunulabilir bir iddia ortaya koymadığı anlaşılmaktadır.

 

36.  Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

 

B.   Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

 

1.    Başvurucunun İddiaları

 

37.  Başvurucu, kötü muamele yoluyla kendisine ne olduğunu bilmediği bazı belgeler imzalatıldığını ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu için delil üretildiğini, ayrıca gözaltında iken avukat yardımından yararlanma talebinin yerine getirilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

 

2.    Değerlendirme

 

38.  6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurulabilmesi için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

 

39.  Somut olayda, başvurucunun kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hakkında verilmiş olan kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin karara karşı ihlal iddialarını ileri sürebileceği itiraz olağan kanun yoluna başvurduğuna ve ihlal iddialarını burada dile getirdiğine ilişkin bilgi ve belge bulunmamaktadır.

 

40.  Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

 

C.   Diğer İhlal İddiaları Yönünden

 

1.    Başvurucunun İddiaları

 

41.  Başvurucu; hiçbir gerekçe gösterilmeksizin, keyfî şekilde gözaltına alındığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca içinde kişisel eşyalarının bulunduğu çantasının gözaltı uygulaması sırasında kaybolması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

 

2.    Değerlendirme

 

42.  6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurulabilmesi için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 16).

 

43.  5271 sayılı Kanun'un koruma tedbirleri nedeniyle tazminat konusunu düzenleyen 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısımları şöyledir:

 

"(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

 

a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,

 

...

 

c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,

 

...

 

g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,

 

...

 

j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,

 

Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler."

 

44.  Anılan hüküm gereğince, uygulanan koruma tedbirinin niteliğine göre asıl davada hüküm verilmesine gerek bulunmayan hâllerde yargılamanın sonucu beklenmeksizin (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, § 68), asıl davada hüküm verilmesini gerektiren hâllerde ise verilecek hükmün kesinleşmesinin ardından 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi hükümlerine göre tazminat talep edilmesi mümkündür.

 

45.  5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun ihlal iddialarını telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu, başvurucunun anılan yolu tükettiğine yönelik herhangi bir bilgi ya da belge sunmadığı anlaşıldığından anılan şikâyetlerin incelenmesinin ikincillik ilkesi gereği mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

 

46.  Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

 

VI.  HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A.   1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

      

       2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 

       3. Diğer ihlal iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 

B.   Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 17/7/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Metin Özkara [2.B.], B. No: 2015/7415, 17/7/2019, § …)
   
Başvuru Adı METİN ÖZKARA
Başvuru No 2015/7415
Başvuru Tarihi 27/4/2015
Karar Tarihi 17/7/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, hukuka aykırı gözaltı nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; gözaltına alınma sırasında ve gözaltındayken darbedilme nedeniyle kötü muamele yasağının; kaybolan eşyalar nedeniyle de mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Yakalama ve/veya gözaltı sırasında güç kullanımı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Mülkiyet hakkı Tazminat (kamu kurumlarının tarafı olduğu uyuşmazlıklar) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Yakalama, gözaltı Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Müdafi yardımından yararlanma hakkı (ceza) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 99
Yönetmelik 1/6/2005 Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği 9
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi