logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Nurullah Çelik [1.B.], B. No: 2015/965, 11/10/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NURULLAH ÇELİK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/965)

 

Karar Tarihi: 11/10/2018

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan y.

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

Raportör

:

Volkan ÇAKMAK

Başvurucu

:

Nurullah ÇELİK

Vekili

:

Av. Müslüm BARAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, idari işlemin iptaline yönelik yargı kararının uygulanmaması nedeniyle kararın icrası hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 12/1/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu 2013 yılı içinde yapılan İnfaz Koruma Memurluğu Öğrenci Sınavı'na katılarak başarılı olmuş ve başvurucunun infaz koruma memurluğu öğrenciliğine geçici kabulü yapılmıştır.

7. Güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması nedeniyle başvurucunun memuriyete geçici kabul işlemi, Siverek Adli Yargı İlk Derece Adalet Komisyonunun (Komisyon) 6/8/2013 tarihli kararı ile iptal edilmiştir. Güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına neden olan olgu ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (Kemer Sulh Ceza Mahkemesinin 27/6/2012 tarihli kararı) ile sonuçlanan yargılama sürecinde başvurucunun hakaret ve basit yaralama fiillerinden dolayı adli para cezası ile cezalandırılmış olmasıdır.

8. Başvurucu, memuriyete geçici kabulünün iptali işlemine karşı Şanlıurfa İdare Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası açmıştır. Mahkeme 25/4/2014 tarihli kararıyla uyuşmazlık konusu işlemi iptal etmiştir.

9. İptal gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

 "Yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında, davacı hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olmasından bağımsız olarak fiilin ve olayın niteliği itibarıyla bir değerlendirme yapılması gerektiği açıktır. Zira Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği'nin 11/b maddesinde, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında kişinin içinde bulunduğu ortamda dikkate alınarak; kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp aranmadığı, kolluk kuvvetlerinin ve istihbarat ünitelerinin arşivlerinde bilgiler bulunup bulunmadığı, adli sicil kaydının ve hakkında bir tahdidin olup olmadığının araştırılacağı hükme bağlanmıştır.

 Bu nedenle,yukarıda metnine yer verilen Güvenlik Soruşturması ve ArşivAraştırması Yönetmeliği'nin öngördüğü biçimde kurulmuş bir "Değerlendirme Komisyonu"nun bulunmadığı ve Adli Yargı İlk Derce Mahkemesi Adalet Komisyonunca değerlendirme yapılmasının söz konusu mevzuat hükmüne uygun olmayacağı açık olup, davacının güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğundan bahisle tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmamaktadır."

10. İptal kararı Danıştay Onikinci Dairesinin 24/10/2014 tarihli kararı ile onanmış, karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 9/12/2015 tarihli hükmüyle reddedilmiştir.

11. İptal kararının ardından başvurucu, yargı kararının uygulanması suretiyle memuriyete atamasının yapılması için Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne 19/6/2014 tarihinde başvuruda bulunmuştur. Bu istem 27/6/2014 tarihli işlemle reddedilmiştir. İşlemde, özetle; idare mahkemesi kararına istinaden Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği uyarınca oluşturulan Değerlendirme Komisyonu tarafından yapılan değerlendirme sonucu güvenlik soruşturması olumlu sonuçlanmak koşulunu taşımadığı anlaşılan başvurucunun atamasının yapılamadığı belirtilmiştir.

12. Diğer taraftan başvurucu; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde, yargı kararını uygulamayarak görevi kötüye kullandıkları iddiasıyla Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü çalışanları hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 18/7/2014 tarihinde işleme konulmama kararı vermiştir. işleme konulmama kararının gerekçesinde, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından Şanlıurfa İdare Mahkemesinin iptal kararının gerekleri yerine getirilerek yeni bir kurul oluşturulduğu ve yeni bir işlem tesis edildiği, dolayısıyla ortada yargı kararının yerine getirilmemesi gibi bir durumun bulunmadığı ifade edilmiştir.

13. Başvurucu, beyanına göre son olarak 22/12/2014 tarihinde yargı kararının uygulanması suretiyle atanması için Komisyona yazılı başvuruda bulunmuş ancak Komisyondan cevap alamamıştır. Konuya ilişkin olarak 5/1/2015 tarihinde telefonla yaptığı görüşmede de atamasının yapılmayacağı bildirilen başvurucu 12/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

14. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" kenar başlıklı 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

1. İdari dava türleri şunlardır:

a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,(...)"

15. 2577 sayılı Kanun'un "Kararların sonuçları" kenar başlıklı 28. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Mahkemenin 11/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

17. Başvurucu; lehine olan yargı kararının idare tarafından uygulanmadığını, hukuk devletinde yargı kararlarının uygulandığında anlam kazanacağını, bu nedenle yargı kararının icra edilmemesi sonucu haklarının ve çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

B. Değerlendirme

18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yukarıda yer verilen şikâyetininözü, kesinleşmiş yargı kararının uygulanmamasıdır. Bu itibarla belirtilen ihlal iddiası niteliği gereği kararın icrası hakkı kapsamında incelenmiştir.

19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

20. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında; herkesin yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa'nın yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu ve mahkeme kararlarının değiştirilemeyeceği ile uygulanmasının geciktirilemeyeceğini ifade eden 138. maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Arman Mazman, B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 57).

21. Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).

22. Kararın icrası hakkı; mahkemeye erişim hakkı ve karar hakkı ile birlikte adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan mahkeme hakkının bir unsurunu oluşturmaktadır. (Filiz Fırat, B. No: 2014/10305, 5/12/2017, § 29). Mahkeme kararlarının uygulanması yargılamanın dışında olmakla birlikte onu tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle yargı kararlarının uygulanması mahkeme hakkı kapsamında değerlendirilmektedir. Buna göre yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde mahkeme hakkı da anlamını yitirecektir (Benzer yönde değerlendirmeler için Ahmet Yıldırım, B. No: 2012/144, 2/10/2013, § 28).

23. Kural olarak mahkeme kararlarının uygulanması, ilam zamanaşımı dolmadığı sürece her zaman talep edilebilir. Bu yöndeki bir talebe rağmen mahkeme kararı uygulanmamışsa olumsuz kamu gücü işleminden kaynaklanan bir süregelen ihlalden söz edilebilir. Bu durumda başvurucu, mahkeme kararının uygulanması talebini müteakiben makul bir süre bekledikten sonra Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilir. Başvurucunun talebinden vazgeçtiği ya da takipsiz bıraktığı anlaşılmadıkça bu tür başvuruların süresinde yapıldığını kabul etmek gerekir (Ahmet Yıldırım, § 29).

24. Somut başvuruda iptal kararının onanmasından sonra idare nezdinde yargı kararının uygulanması yönündeki talebini yineleyen başvurucunun şifahi olarak talebinin reddedildiğini öğrenmesinin ardından yaptığı bireysel başvurunun süresinde olduğu kabul edilmiştir. Kaldı ki bireysel başvuru tarihi itibarıyla iptal hükmüne yönelik karar düzeltme istemi de sonuçlandırılmamıştır.

25. Başvurunun süresinde yapıldığına dair bu belirlemenin ardından kararın icrası hakkına yönelik bir müdahalenin bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir.

26. Kararın icrası hakkının ihlal edildiği iddiasına konu edilen hükmün uygulanıp uygulanmadığının anlaşılabilmesi için hükmün içeriğinin saptanması gerekecektir. Bu bağlamda hükmün gerekçesinde yer alan hukuki değerlendirmenin belirleyici olacağı izahtan varestedir. Somut olayda uygulanmadığı ileri sürülen Mahkemenin 25/4/2014 tarihli iptal kararının gerekçesinde öz olarak Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği'nin öngördüğü biçimde kurulmuş bir Değerlendirme Komisyonu oluşturulmadan, Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonunca değerlendirme yapılarak güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğu sonucuna varılmasının hukuka aykırı olduğu ifade edilmektedir. Bir başka ifadeyle iptal kararı, usulüne uygun bir komisyon oluşturulmadan tesis edilen işlemin hukuka aykırılığını saptamaktadır. Bununla birlikte iptal kararı güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandırılmasına neden olan olguya dair bir irdeleme, esasa dair bir değerlendirme içermemektedir.

27. Bu hâle göre idari işlemi, tesis edilmesine ilişkin usulü süreç yönünden hukuka aykırı bularak iptal eden hükmün idareye ilk tesis edildiği andan itibaren işlemin hukuki varlığını ortadan kaldırmak yönünde bir yükümlülük yüklediği açık ise de idarenin yargı kararında belirtilen usule ilişkin eksiklikleri gidererek aynı içerikte yeni bir işlem tesis etmesi mümkündür. Nitekim somut vakada idarenin iptal kararına istinaden yeni bir Değerlendirme Komisyonu teşkil ederek 30/5/2014 tarihinde; başvurucunun güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığına yönelik, yargı denetimine açık yeni bir idari işlem tesis ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

28. Bu durumda Mahkeme tarafından verilen iptal kararının uygulanmadığından söz edilemeyeceğinden kararın icrası hakkına yönelik bir müdahalenin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

29. Diğer taraftan başvurucu her ne kadar çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadı (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013) uyarınca çalışma hakkı Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerin ortak koruma alanına girmediğinden bu iddia yönünden ayrıca değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kararın icrası hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 11/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Nurullah Çelik [1.B.], B. No: 2015/965, 11/10/2018, § …)
   
Başvuru Adı NURULLAH ÇELİK
Başvuru No 2015/965
Başvuru Tarihi 12/1/2015
Karar Tarihi 11/10/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, idari işlemin iptaline yönelik yargı kararının uygulanmaması nedeniyle kararın icrası hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu 2
28
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi