TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
NEDRET SİTESİ YÖNETİCİLİĞİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/12849)
Karar Tarihi: 9/6/2020
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Burhan ÜSTÜN
Hicabi DURSUN
Muammer TOPAL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Yakup MACİT
Başvurucu
Nedret Sitesi Yönetimi
Temsilcisi
Tuncay KUZGUN
Vekili
Av. Servet SARICA
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; itirazın kaldırılması talebiyle açılan davada, yargılamanın sonucunu değiştirecek esaslı iddiaların mahkeme ve Yargıtay kararlarında karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/7/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu Nedret Sitesi Yönetimi; Bursa'nın Nilüfer ilçesinde bulunan 7 blok, 70 adet bağımsız bölümden oluşan sitenin işlerini yürütmektedir.
9. Nedret Sitesi Yönetimi 27/1/2013 tarihli Kat Malikleri Genel Kurulunun aldığı karar doğrultusunda 1/3/2013 tarihli sözleşme ile siteye ait binaların dış cephesinin mantolama işini özel bir firmaya yaptırmıştır.
10. Nedret Sitesi Yönetimi, yapılan işten kaynaklanan ve her bir bağımsız bölüme düşen borcu ödemeyen A.B. ve R.A. isimli iki kat maliki aleyhine Bursa 4. İcra Müdürlüğünde ilamsız icra takibi başlatmıştır.
11. Borçluların itirazları üzerine takipler durmuş, başvurucu itirazların kaldırılması için Bursa 5. İcra Mahkemesinde (Mahkeme) ayrı ayrı dava açmıştır.
A. A.B.ye İlişkin Süreç
12. Mahkeme 17/6/2014 tarihli kararında, takibe dayanak Kat Malikleri Yönetim Kurulu kararı gereği borçludan mantolama ücretinin talep edildiğini, buna ilişkin belgenin 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 68. maddesinde yazılı, kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren belgelerden olmadığını, borcun varlığının kabul edilmemesi nedeniyle ilamsız takibe konu yapılamayacağını, alacağın varlığının tespitinin yargılamayı gerektirdiğini belirterek davanın reddine karar vermiştir.
13. Temyiz üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi (Daire) 4/12/2014 tarihli kararında; 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 37. maddesine göre, kesinleşen işletme projeleri ile kat malikleri kurulunun işletme giderleri ile ilgili kararlarının 2004 sayılı Kanun'un 68. maddesinde yazılan belgelerden sayılacağı, anılan madde hükmüne göre işletme giderleriyle ilgili kat malikleri kurulu kararının takip konusu yapılabilmesi için ilgilisine tebliğine gerek bulunmadığı, kat malikleri kurulu kararlarının sulh hukuk mahkemesince iptal edilmediği sürece geçerliliğini ve etkinliğini koruyacağı belirtilmiştir. Daire alacaklı tarafın dayanak olarak 27/1/2013 tarihli Kat Malikleri Kurulu kararını ibraz ettiğini, Kurul kararının iptal edildiğine ilişkin bir bilgi ve belgenin bulunmadığını, bu nedenle Mahkemece alacaklının takibe konu alacağın mahiyeti ve hangi ayları kapsadığı hususlarının alacaklıya açıklattırılarak Kat Malikleri Kurul kararına göre alacaklının davalı borçludan talep edebileceği alacak miktarının belirleneceğini ve buna göre karar verilmesi gerektiğini belirterek hükmü bozmuştur.
14. Mahkemece bozma kararına uyulmuş, 11/8/2015 tarihli celsede takibe konu alacağın mahiyeti davacı alacaklıya açıklattırılmıştır. Mahkeme 15/12/2015 tarihli kararında; alacağın mantolama ücreti olduğunu, mantolama tarihinde tapu kaydına göre davaya konu apartmanın tamamının maliki olan davalı borçlunun 65.700 TL'den sorumlu olduğunu belirterek davanın kabulüne karar vermiştir.
15. Temyiz üzerine karar, Dairenin 7/11/2016 tarihli kararı ile onanmıştır.
B. Başvuru Konusu R.A. ile İlgili Dava Süreci
16. Mahkeme 10/3/2015 tarihli kararında; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 6.570 TL asıl alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davacının ortak gider olarak talep ettiği 6.570 TL mantolama ücretine ilişkin sözleşme sunduğunu ancak her bağımsız bölüm malikinin mantolama ücreti olarak 6.570 TL ödeyeceğine dair kat malikleri kurulu kararının sunulmadığını, kat malikleri kurul kararının 2004 sayılı Kanun'un 68. maddesindeki belgelerden olduğunu ancak bu belgenin dosyaya sunulmadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir.
17. Başvurucunun temyiz talebi üzerine karar Dairenin 10/11/2015 tarihli kararı ile onanmış, karar düzeltme talebi Dairenin 9/5/2016 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
18. Ret kararı 13/6/2016 tarihinde tebliğ edilmiş 12/7/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Kanun Hükümleri
19. 634 sayılı Kanun'un 37. maddesinin son fıkrası şöyledir:
"Kesinleşen işletme projeleri veya kat malikleri kurulunun işletme giderleri ile ilgili kararları, İcra ve İflas Kanununun 68 inci maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen belgelerden sayılır."
20. 2004 sayılı Kanun'un 68. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir."
B. Yargıtay Kararları
21. Dairenin önüne gelen benzer bir davada, davacı alacaklı aidat ve doğal gaz katılım bedeli ile Kat Malikleri Genel Kurulu kararına dayanarak icra takibi başlatmış; borçlunun itirazı üzerine duran takibin devamı için icra hukuk mahkemesine itirazın kaldırılması davası açılmıştır. Yerel mahkeme, davacı tarafça doğal gaz masraf alacağının da talep edildiğini, her bir alacak kaleminin ayrı ayrı ve işlemiş faizleri ile ödeme emrinde yer almadığını ve kat maliki davalıya 634 sayılı Kanun uyarınca usulüne uygun tebliğ yapılmadığını, davacı tarafça ibraz edilen genel kurul toplantı tutanağı ile tebligat ve işletme projesinin 2004 sayılı Kanun'un 68. maddesi anlamında belge sayılamayacağını belirterek davayı reddetmiştir. Daire, başvuru konusu davadaki ilke kararını tekrarlayarak Kat Malikleri Kurulunun işletme giderleri ile ilgili kararlarının 2004 sayılı Kanun'un 68. maddesinde yazılan belgelerden sayılacağını, bu nitelikteki kararların takip konusu yapılabilmesi için ilgilisine tebliğine de gerek bulunmadığını, Kurul kararlarının sulh hukuk mahkemesince iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruyacağını, takibe dayanak 22/1/2012 ve 27/1/2013 tarihli Kat Malikleri Genel Kurulu kararları ve işletme projelerinin ibraz edildiğini, Mahkemece alacaklının takibe konu ettiği alacağın mahiyeti alacaklıya açıklattırılarak Kat Malikleri Kurul kararına göre alacaklının talep edebileceği alacak miktarının belirlenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğini belirterek hükmü bozmuştur (Dairenin 4/6/2014 tarihli ve E.2014/13544, K.2014/16213 sayılı kararı).
22. Dairenin 13/1/2016 tarihli ve E.2015/17555, K.2016/620 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Alacaklı.. tarafından 28/7/2013 tarihli kat malikleri genel kurulu kararlarına dayalı olarak yönetim giderleri, bakım ve onarım giderleri ile işçi ücretleri katılım bedelinin tahsili için başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte borçlunun süresinde borcun tamamına ve faize itiraz ettiği..anlaşılmıştır.
634 sayılı Kanun'un 37. maddesine göre; kesinleşen işletme projeleri ile kat malikleri kurulunun işletme giderleri ile ilgili kararları İİK'nun 68. maddesinde yazılan belgelerden sayılır. Anılan madde hükmüne göre işletme giderleriyle ilgili kat malikleri kurulu kararının takip konusu yapılabilmesi için ilgilisine tebliğine de gerek bulunmamaktadır. Kat malikleri kurulu kararları, sulh hukuk mahkemesince iptal edilmediği sürece yukarıda açıklanan geçerliliğini ve etkinliğini korur... Takibe dayanak olarak 28/7/2013 tarihli kat malikleri genel kurulu kararı ve işletme projeleri ibraz edilmiş olup, ibraz edilen söz konusu kat malikleri genel kurulu kararı ve işletme projelerinde ödenmesi gereken aidat ve doğalgaz katılım bedeli miktarının tespit edildiği anlaşılmıştır. Söz konusu giderler ile ilgili bu karar İİK 68. maddesindeki belgelerdendir.
O halde Bodrum 1. İcra Müdürlüğü'nün E.2013/5196 sayılı icra takip dosyasında borçlunun itirazını ispata yarayacak delil gösteremediği anlaşıldığından, mahkemece alacaklının takibe konu ettiği alacağın mahiyeti alacaklıya açıklattırılarak, kat malikleri kurul kararına göre alacaklının talep edebileceği alacak miktarı belirlenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken..."
23. Dairenin 21/10/2013 tarihli ve E.2013/22766, K.2013/32598 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...
Borçlunun hakkında yapılan ortak gidere katılım payı sebebine dayalı ilamsız icra takibine itiraz ettiği, alacaklının icra mahkemesine müracaatla, itirazın kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece; apartman karar defterindeki düzenlemenin İİK nun 68. maddesi kapsamında bir belge sayılmayacağı, onaylanmış işletme projesinin bulunmadığı gerekçeleri ile talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
...
Alacaklı taraf takibine dayanak olarak 16.06.2011 tarihli kat malikleri kurulu kararını ibraz etmiş olup, sözü edilen bu kurul kararı mahkemece iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruyacağından mahkemece alacaklının takibe konu ettiği alacağın mahiyeti ve hangi ayları kapsadığı alacaklıya açıklattırılarak, kat malikleri kurul kararına göre alacaklının talep edebileceği alacak miktarı belirlenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
..."
24. Dairenin 13/1/2016 tarihli ve E.2015/17555, K.2016/620 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
Alacaklı Vaha Sitesi yönetimi tarafından 28.07.2013 tarihli kat malikleri genel kurulu kararlarına dayalı olarak yönetim giderleri, bakım ve onarım giderleri ile işçi ücretleri katılım bedelinin tahsili için başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte borçlunun süresinde borcun tamamına ve faize itiraz ettiği, takibin durması üzerine alacaklı tarafından itirazın kaldırılmasının istendiği, mahkemece istemin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
O halde Bodrum .. İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı icra takip dosyasında borçlunun itirazını ispata yarayacak delil gösteremediği anlaşıldığından, mahkemece alacaklının takibe konu ettiği alacağın mahiyeti alacaklıya açıklattırılarak, kat malikleri kurul kararına göre alacaklının talep edebileceği alacak miktarı belirlenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde itirazın kaldırılması talebinin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 9/6/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu; site yönetimi olarak Kat Malikleri Kurulu kararı gereği binaların mantolama işini özel bir firmaya yaptırdıklarını, iki kat malikinin paylarına düşen borcu ödememesi nedeniyle icra takibi başlattıklarını, itiraz üzerine bu kişilere karşı Bursa 5. İcra Hukuk Mahkemesine açtıkları davalardan birisi kabul edilirken diğerinin reddedildiğini, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına aykırı bir değerlendirme yaparak başvuru konusu davayı hangi nedenle reddettiği hususunda açıklama yapmadığını, kararın keyfî olduğunu belirterek Anayasa'nın 10. maddesinde güvence altına alınan hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; yeniden yargılama ile 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
27. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun Anayasa'nın 10. maddesinde güvence altına alınan hakkının ihlal edildiği iddiasının adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
29. Başvurucu, aynı konuda aynı Mahkemede açılan ve yalnızca davalısı farklı olan başka bir davada lehine karar verildiği ve bu hususu dosyadaki deliller çerçevesinde yargılama sırasında ileri sürdüğü hâlde hangi şekilde aksi sonuca ulaşıldığıyla ilgili herhangi bir açıklamada bulunulmadığını iddia etmiştir. Başvuru konusu olaydaki sorun, davanın sonucunu değiştirecek nitelikteki bir iddianın yargısal süreçte kabul edilebilir bir gerekçeyle karşılanıp karşılanmadığı ile ilgilidir. Bu açıdan ihlal iddiası gerekçeli karar hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
30. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
31. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "...adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
32. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).
33. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddiaların kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini öğrenmelerinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
34. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.
35. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği, davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35).
36. Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usule veya esasa dair iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
37. Başvurucu, aynı Mahkemede aynı konuda açtığı davalardan birisi hakkında kabul kararı verilirken diğer davada önceki kararla açık bir çelişki oluşturacak şekilde ret kararı verilmesi ve dosyaya sunduğu deliller çerçevesinde dile getirdiği itirazların yargısal süreçte cevaplandırılmaması nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
38. Başvuru konusu dava ile Bursa 5. İcra Hukuk Mahkemesinin E.2015/80 (bozmadan önce E.2014/194 sayılı) sayılı dosyasında, davacının başvurucu alacaklı site yönetimi, borçlu davalının A.B. isimli kat maliki olduğu; borcun 27/1/2013 tarihli Nedret Sitesi Kat Malikleri Kurulu kararına göre mantolama ücretinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Başvuru konusu davanın da mantolama ücreti ile ilgili aynı Kat Malikleri Kurulu kararına dayanarak başka bir kat malikine karşı açılan itirazın kaldırılması davası olduğu, bu suretle her iki davanın aynı hukuksal nedene dayandığı anlaşılmaktadır.
39. Dairenin başvuru konusu davadan önceki ve sonraki süreçte apartman ortak gidere katılım payı, yönetim giderleri, bakım ve onarım giderleri gibi konularda kat malikleri kurulu kararına dayanılarak yapılan icra takiplerine yönelik itirazların kaldırılması davalarında kurul kararlarının 2004 sayılı Kanun'un 68. maddesinde yazılı belgelerden sayılacağı, sulh hukuk mahkemesince iptal edilmediği sürece kurul kararlarının geçerliliğini koruyacağı, icra takiplerinde borçlunun payına düşen miktarın net olmaması durumunda alacağın mahiyetinin davacı alacaklıya açıklattırılarak sonuca ulaşılması gerektiği yönünde kararlar verdiği anlaşılmıştır (bkz. § 21-24).
40. Başvurucunun iddiaları ile dayandığı ilgili belgeler 27/1/2013 tarihli Kat Malikleri Kurulu kararı, 1/3/2013 tarihli Mantolama Sözleşmesi ve altında davalı R.A.nın imzasının olduğu 6.570 TL tutarındaki 3/4/2013 tarihli Kat Malike Kredi Talep Formu başlıklı belgelerdir. Esasen yargılamada davalı R.A. 25/4/2014 tarihli cevap dilekçesinde, Kat Malikleri Kurulu kararının dosyaya sunulmadığı yönünde herhangi bir itirazda da bulunmamıştır. Aksine kat malikleri kurulu kararlarının 2004 sayılı Kanun'un 68. maddesinde belirtilen belgelerden olmadığını ileri sürmüştür.
41. Mahkemenin 10/3/2015 tarihli kararında, davacının ortak gider olarak talep ettiği ve borçlu kat malikinin payına düşen 6.570 TL mantolama ücretine ilişkin sözleşmeyi dosyaya sunduğunu ancak her bağımsız bölümün mantolama ücreti olarak 6.570 TL ödeneceğine dair kat malikleri kurulu kararını ibraz etmediğini belirtilerek davayı reddettiği anlaşılmıştır.
42. Başvurucu 6/4/2015 tarihli temyiz dilekçesinde; takip dayanağı belgenin Kat Malikleri Kurulu kararı olduğunu, davalının kat maliklerinin ve komisyonun işlemlerine herhangi bir itirazda bulunmadığını, Kat Malikleri Kurulu kararının dava dilekçesi ile birlikte dosyaya sunulduğunu, Mahkemece hangi dairenin (kat malikinin) mantolama ücretinden toplam ne kadarlık kısımla sorumlu olduğu hususunda kendilerinden açıklama istendiğini, her malikin 6.570 TL ile sorumlu olduğunu bildirdiklerini, buna rağmen Mahkemece her malikin 6.570 TL sorumlu olduğunu açıkça gösterir Kat Malikleri Kurulu kararını istemesinin yasal olmadığını belirterek esasa yönelik itirazlarını dile getirmiştir.
43. Keza başvurucu 5/1/2016 tarihli karar düzeltme dilekçesinde; Kat Malikleri Kurulu kararının 16/4/2014 tarihli dilekçe ile dosyaya sunulduğunu, Kurul kararında toplam mantolama bedelinin belirli olduğunu, bağımsız bölüm sayısının da tapu kaydına göre tespit edilebileceğini, aynı Mahkemenin aynı konuda davalısı farklı olan dosyada (Bursa 5. İcra Hukuk Mahkemesinin E.2015/80 sayılı dosyası) davayı kabul ettiğini ve Dairenin kararı onadığını, kararın gerekçesinden hangi şekilde farklı bir sonuca ulaşıldığının anlaşılamadığını belirterek onama ilamının kaldırılmasını talep etmiştir.
44. Başvurucunun temyiz ve karar düzeltme dilekçelerinde dosyaya sunduğu 27/1/2013 tarihli Kat Malikleri Kurulu kararına, Dairenin benzer davalardaki kat malikleri kurulu kararının İİK'nun 68. maddesinde sayılan belgelerden olduğu, kurul kararlarında borcun net olarak tespit edilmemesi hâlinde alacaklıya açıklatma yaptırılarak sonuca ulaşılması gerektiğine ilişkin yaklaşımı ile bu değerlendirmelere uygun karar verdiği Bursa 5. İcra Hukuk Mahkemesinin E.2015/80 sayılı dosyasındaki 4/12/2014 ve 7/11/2016 tarihli bozma ve onama ilamlarına açıkça atıf yaparak itirazlarını dile getirdiği anlaşılmıştır.
45. Yukarıda açıklananlar ışığında başvurucunun yargılama sırasında dosyaya sunduğu, davalı tarafından da itiraz edilmeyen Kat Malikleri Kurulu kararı ve ekindeki belgeler ile Dairenin konuyla ilgili kararları, aynı nitelikteki Kat Malikleri Yönetim Kurulu kararına dayanılarak yapılan icra takibi ile ilgili açılan davalar (Bursa 5. İcra Hukuk Mahkemesinin E.2015/80 sayılı) çerçevesinde somut davada ileri sürdüğü itirazları karşılayacak şekilde farklı bir değerlendirme yapılarak her bağımsız bölümün mantolama ücreti olarak 6.570 TL ödeneceğine dair Kat Malikleri Kurulu kararının sunulmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna neden ulaşıldığı hususunda başvurucu ve üçüncü kişiler tarafından objektif olarak anlaşılmasına imkân verecek düzeyde açıklama yapılmadığı anlaşılmıştır.
46. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
47. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
48. Başvurucu; ihlalin tespit edilmesini istemiş ve 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
49. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875, 7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B.No: 2016/12506, 7/11/2019).
50. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
51. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile İçtüzük’ün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak, ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde, usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58-59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66-67).
52. İncelenen başvuruda gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
53. Bu durumda gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Bursa 5. İcra Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
54. İhlalin tespitinin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
55. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.239,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla ilgili Yargıtay Dairesine gönderilmek üzere Bursa 5. İcra Hukuk Mahkemesine (E.2014/224, K.2015/186 sayılı dosyası) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.239,50 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/6/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.