TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALİ İLHAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/3703)
|
|
Karar Tarihi: 11/9/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin
MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Mahmut ALTIN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Ali İLHAN
|
|
|
2. Güri İLHAN
|
|
|
3. İsa İLHAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ziver AKSEL
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kamulaştırmasız el atma tazminatının düşük
belirlenmesi ve değer kaybına uğratılması nedeniyle mülkiyet hakkının;
yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/2/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucular, Şırnak'ın İdil ilçesi Sırt köyü 736 parsel numaralı
taşınmazın malikidirler.
8. Başvurucular 27/4/2004 tarihinde İdil Asliye Hukuk
Mahkemesinde (Mahkeme) kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası
açmışlardır. Mahkemece 17/6/2004 tarihinde, başvuru konusu arazinin
kamulaştırıldığı belirtilerek davanın ispat edilememesi nedeniyle reddine karar
verilmiştir.
9. Temyiz edilen karar, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin (Daire)
13/7/2010 tarihli kararıyla bozulmuştur. Bozma gerekçesinde, başvuru konusu
taşınmaza 1976 yılında el atıldığı açıklandıktan sonra 30/6/2010 tarihinde
yürürlüğe giren 18/6/2010 tarihli ve 5999 sayılı Kanun ile 4/11/1983 tarihli ve
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen geçici 6. maddesi hükmü
doğrultusunda işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir.
10. Bozma kararına uyan Mahkemece 17/12/2011 tarihinde iki
kadastro, iki ziraat, bir inşaat, bir fotoğrafçı ve bir mülk bilirkişisinden
oluşan Bilirkişi Kurulu eşliğinde keşif yapılmıştır. Keşifte, başvuru konusu
parselin içinden direkt BOTAŞ boru hattı geçtiğinin gözlemlendiği
belirtilmiştir.
11. Keşif sonucu ziraat bilirkişileri tarafından düzenlenen
12/3/2012 tarihli raporda; başvuru konusu taşınmazın konumu, niteliği ve diğer
tüm özellikleri dikkate alınarak zirai gelir metodu ile bozma kararından sonraki
dava tarihi yani 2011 yılı esas alınarak kamulaştırmasız el atma tazminatı
30.106,92 TL olarak hesaplanmıştır. 30/9/2014 tarihli ek bilirkişi raporunda
ise dava açma tarihi olan 2004 yılı esas alınarak kamulaştırmasız el atma
tazminatı 13.418,44 TL olarak hesaplanmıştır.
12. Mahkemenin 18/12/2014 tarihli kararıyla davanın kısmen
kabulüne karar verilmiştir. Karar gerekçesinde; başvuru konusu taşınmazdan
petrol boru hattının geçtiği, kamulaştırma işlemlerinin usulüne uygun
tamamlanmadığı açıklandıktan sonra 13.418,44 TL tazminatın 27/4/2004 tarihinden
itibaren işleyecek yasal faizi ile başvuruculara ödenmesi gerektiği
belirtilmiştir.
13. Başvurucular tarafından temyiz edilmeyip davalı idare
tarafından temyiz edilen karar, Dairenin 20/1/2016 tarihli kararıyla
onanmıştır.
14. Davalı idarenin karar düzeltme talebi de yine aynı Dairenin
8/5/2017 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
15.Gerekçeli karar, başvurucular vekiline 10/2/2015 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucular 24/3/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. Kamulaştırma bedelinin değer kaybı şikâyetleri ile ilgili
hukuk için bkz. Ali Şimşek ve diğerleri (B.
No: 2014/2073, 6/7/2017, §§ 18-33) başvurusu hakkında verilen karar.
18. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiaları ve
yargı kararının icra edilmemesi şikâyetlerine yönelik oluşturulan hukuk yolu
için bkz. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018, §§
11-14) başvurusu hakkında verilen karar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 11/9/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Değer Kaybı Şikâyeti
Yönünden
a. Başvurucuların İddiaları
20. Başvurucular, derece mahkemelerince belirlenen
kamulaştırmasız el atma tazminatının değer kaybına uğratıldığını ileri
sürmüşlerdir. Başvurucular, dava tarihi ile kamulaştırmasız el atma
tazminatının ödenmesi arasında geçen sürede enflasyon nedeniyle paranın
değerinde oluşan hissedilir aşınma ile ödenen paranın enflasyon oranın çok
altında kaldığından yakınmaktadırlar. Başvurucular bu gerekçelerle mülkiyet
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
b. Değerlendirme
21. Anayasa’nın "Mülkiyet
hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz.”
22. Kamulaştırma yoluyla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin
orantılı olabilmesi için taşınmazın gerçek bedelinin malike ödenmesi ve ayrıca
ödenen bedelin tespitinde esas alınan tarih ile ödeme tarihi arasında geçen
dönemde gerçekleşen enflasyona nispetle taşınmazın hissedilir derecede değer
kaybetmemiş olması gerekir (Mehmet Akdoğan
ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 59). Ödenen tutarların
enflasyonun etkilerinden arındırılarak güncelleştirilmesi yani kamulaştırma
tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süredeki hissedilir değer kaybını telafi
edecek biçimde faiz uygulanması, kamulaştırma bedelinin enflasyon karşısında
değer kaybetmesini önleyebilecek bir araçtır (Mehmet
Akdoğan ve diğerleri, § 42).
23. Yapılan incelemede başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan
müdahalenin ölçülü olup olmadığı hususunda bir sonuca varmak için mahkemece
tespit edilen gerçek değer ile başvurucuya yapılan ödemelerin enflasyon etkisi
arındırılmış sonuçlarının karşılaştırılması gerekmektedir. Elde edilmek istenen
kamu yararı ile başvurucunun mülkünden mahrum kalması arasında makul dengenin
sağlanıp sağlanmadığını ve müdahalenin ölçülü olup olmadığını tespit etmede
önemli olan, yapılan ödemelerin değer kaybının toplam bedele oranı üzerinden
başvurucunun maruz kaldığı yükü belirlemektir (Ali
Şimşek ve diğerleri, § 66).
24. Anayasa Mahkemesi, daha önce kamulaştırma bedelinin
enflasyon karşısında değer kaybına uğratılmasını mülkiyet hakkına ölçüsüz bir
müdahale olarak değerlendirmiştir (Mehmet
Akdoğan ve diğerleri, § 63). Somut olayda da bu ilkelerden ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
25. Somut olayda 13.418,44 TL tazminatın 27/4/2004 tarihinden
itibaren işleyecek yasal faizi ile başvuruculara ödenmesine karar verilmiştir.
26. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre başvuruculara
ödenmesi gereken 13.418,44 TL tutarındaki kamulaştırmasız el atma tazminatının
2014 yılı Aralık ayı itibarıyla değer kaybını telafi
edecek fark 17.629,66 TL'dir. Buna karşılık derece mahkemelerince başvurucunun
alacağına 27/4/2004 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş
olup bu doğrultuda başvuruculara 17.134,43 TL tutarında faiz ödemesi yapıldığı
görülmektedir. Bu durumda başvurucuların alacağında meydana gelen değer kaybı
%3,69'dur.
27. Sonuç olarak somut olayda taşınmaz maliklerine ödenen faizin
aradan geçen sürede kamulaştırmasız el atma tazminatının uğradığı değer kaybını
çok büyük ölçüde karşıladığı anlaşılmaktadır. Yukarıda tespit edilen düzeyde
küçük bir farklılığın ise (%5'ten daha az) hesaplama yöntemi sebebiyle
oluşabilecek yanılma farklılığı (hata marjı) kapsamında kaldığı
değerlendirilmelidir. Bu durumda kamulaştırmasız el atma tazminatının ödenmesi
sürecindeki gecikmenin -bu sürede uğranılan zararın karşılanması amacıyla
ödenen faiz miktarı da gözetildiğinde- müdahalenin başvurucuya şahsi olarak
aşırı bir külfet yüklemediği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla mülkiyet hakkının
ihlal edilmediğinin açık olduğu sonucuna varılmıştır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Kamulaştırmasız El
Atma Tazminatının Düşük Belirlendiği Şikâyeti Yönünden
a. Başvurucuların
İddiaları
29. Başvurucular, hükmedilen kamulaştırmasız el atma
tazminatının gerçek değerinin çok altında olduğunu belirterek mülkiyet hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
b. Değerlendirme
30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası
uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 16).
31. Somut olayda başvurucular, kamulaştırmasız el atma
tazminatının düşük olduğunu iddia etmelerine rağmen Mahkeme kararını temyiz
etmemişlerdir. Bu durumda başvurucuların kamulaştırmasız el atma tazminatının
düşük tespit edildiği iddiasına ilişkin olarak başvuru yollarının tüketilmediği
anlaşılmaktadır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
33. Bireysel başvurular sonrasında 25/7/2018 tarihli ve 7145
sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle
Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
34. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi, yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi ya
da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat
Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
35. Ferat Yüksel kararında Anayasa Mahkemesi
yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya
eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden
önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna
başvuru yolunun ilk bakışta ulaşılabilir ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı
şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğunu değerlendirmiştir.
Buna göre Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun
incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 27-36).
36. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kamulaştırmasız el atma tazminatının değer kaybına uğratıldığı şikâyeti
yönünden açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kamulaştırmasız el atma tazminatının düşük belirlendiği şikâyeti yönünden başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
11/9/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.