TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUHİTTİN YEŞİLMEN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/58665)
|
|
Karar Tarihi: 10/6/2020
|
R.G. Tarih ve Sayı: 1/9/2020-31231
|
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Tuğba YILDIZ
|
Başvurucu
|
:
|
Muhittin YEŞİLMEN
|
Vekili
|
:
|
Av. Salih GÜLGELDİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, trafik kazasından kaynaklanan tazminat
istemli sigorta tahkim komisyonu başvurusunda talebin zamanaşımından
reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 18/10/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Sigortalı 47 XX 008 plakalı araç, 15/8/2007 tarihinde
meydana gelen trafik kazasında başvurucuya çarparak başvurucunun yaralanmasına
sebep olmuştur. Mardin Midyat Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 8/12/2011
tarihli rapora göre başvurucunun vücudunda %30 oranında kalıcı fonksiyon kaybı
oluşmuştur. Başvurucu, kazaya karışan aracın zorunlu trafik sigortasını yapan
sigorta şirketine 29/6/2016 tarihli dilekçeyle müracaat ederek zararın tazmini
isteğinde bulunmuşsa da sigorta şirketi başvurucunun kaza neticesinde malul
kaldığını, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'na göre ceza
zamanaşımı süresinin sekiz yıl olduğunu, bu nedenle başvurunun zamanaşımı
süresi dolduğundan değerlendirilmeyeceğini belirtmiştir.
9. Talebinin sigorta şirketi tarafından reddi üzerine
başvurucu, Sigorta Tahkim Komisyonu Hakem Heyetine (Hakem) fazlaya ilişkin
hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL iş göremezlik tazminatının ödenmesi
yönünde karar verilmek üzere başvuruda bulunmuştur.
10. Hakem 27/9/2016 tarihli kararla başvurunun 5237
sayılı Kanun'da öngörülen sekiz yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra
yapıldığından bahisle kesin olarak reddine karar vermiştir. Karar 10/10/2016
tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu 18/10/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. Kanun
Hükümleri
12. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 412. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Tahkim sözleşmesi, tarafların, sözleşme
veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların
tamamı veya bir kısmının çözümünün hakem veya hakem kuruluna bırakılması
hususunda yaptıkları anlaşmadır."
13. 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık
Kanunu’nun 30. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Sigorta ettiren veya sigorta
sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında
sigorta sözleşmesinden veya Hesaptan faydalanacak kişiler ile Hesap arasında
doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla Birlik nezdinde Sigorta Tahkim Komisyonu
oluşturulur..."
14. 5684 sayılı Kanun'un 30. maddesinin on ikinci
fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Beş bin Türk Lirasının altındaki
uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Beş bin Türk Lirası ve
daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın
Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus
olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebilir. ...Beşbin
Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları
bu madde uyarınca süresinde itiraz başvurusunda bulunulmaması hâlinde
kesinleşir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) Bu
uyuşmazlıklar hakkında bu madde uyarınca yapılan itiraz üzerine verilen karar
kesindir. (Ek cümle: 3/4/2013-6456/45 md.) Kırk bin
Türk Lirasının üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen
kararlar için temyize gidilebilir. (Değişik cümle: 13/6/2012-6327/58 md.) Ancak, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar
verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması,
hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin,
tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükarda temyiz yolu açıktır. Temyize ilişkin usûl ve esaslar hakkında Hukuk Usûlü
Muhakemeleri Kanunu uygulanır.”
15. 5684 sayılı Kanun'un 30. maddesinin on dördüncü
fıkrası şöyledir:
"Mahkemeye
ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca Tüketici Sorunları Hakem
Heyetine intikal etmiş uyuşmazlıklar ile ilgili olarak Komisyona başvuru
yapılamaz."
16. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin
gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Sigorta ettirenler veya sigorta
sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasındaki
uyuşmazlıklar adli yargı mekanizmalarıyla çözümlenmektedir. Ancak sigortacılık
alanında ihtisas mahkemelerinin olmaması, yargı sürecinin uzun zaman alması ve
masraflı olması, sigortalıların mağduriyetine neden olmakta ve zararın telafisi
uzun zaman aldığından sigortanın var olma amacına aykırılık teşkil
etmektedir...
Madde ile getirilmek istenilen tahkim
sistemi ile, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan
kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden doğan tüm
uyuşmazlıkların çözümü amaçlanmaktadır...Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yer
alan tahkim sisteminin temel esas ve usulleri çerçevesinde sistem
şekillendirilmiştir.
...Tahkim sisteminin işleyişe kavuşması
ve uygulama alanı bulması, sigortalıların sistemin tarafsızlığına olan
güveninin sağlanması ile mümkün olabilecektir. Bu amaçla, sigorta hakemliği
müessesesi tasarlanmış ve belirli niteliklere sahip kişilerin, Komisyona
başvurarak listeye kaydolmaları temin edilmiştir. Uyuşmazlığın çözümüne ilişkin
Komisyona yapılacak başvuruda, belirli usul ve esaslar çerçevesinde, Komisyonca
listeden bir hakem atanacak ve uyuşmazlık tamamen tarafsız olan hakem
tarafından çözülecektir."
2. Yargısal Kararlar
17. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23/9/2019 tarihli ve
E.2016/19788, K.2019/8363 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
" 08. 12.2015 tarihinde müvekkilinin malik ve
sürücüsü, davalının kasko sigortacısı olduğu araca arkadan başka bir aracın
çarpmasıyla oluşan maddi hasarlı trafik kazası sonrası müvekkilinin can
güvenliği nedeniyle olay yerinden uzaklaştığını, davalıya oluşan hasar
bedelinin ödenmesi için başvurulmasına karşın ödeme yapılmadığını belirterek
fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL tazminatın temerrüt
tarihinden işleyecek avans faizi ile karşı taraftan tahsiline karar verilmesini
talep etmiştir.
...
Sigorta Tahkim Komisyonu Hakemince,
başvurunun reddine karar verilmiş, Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem
kararı, başvuran vekili tarafından temyiz edilmiştir.
... beş bin Türk Lirasının altındaki
uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Beş bin Türk Lirası ve
daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı Komisyon
nezdinde itiraz edilebilir. İtiraz talebi münhasıran bu talepleri incelemek
üzere Komisyon tarafından teşkil edilen hakem heyetlerince incelenir.
...açıklanan nedenlerle başvuran
vekilinin temyiz dilekçesinin reddine..."
18. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 10/10/2019 tarihli ve
E.2016/14668, K.2019/9232 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"5684 sayılı Sigortacılık Yasasının
30/12.maddesi gereği sigorta tahkim komisyonlarının 40.000,00 TL'yi geçmeyen
kararları kesindir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece
bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün3/4sayılıİçtihadıBirleştirme Kararı
uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir."
B. Uluslararası
Hukuk
1. İlgili
Sözleşme
19. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6.
maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes medeni hak ve
yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ... konusunda karar verecek olan,... bir mahkeme tarafından davasının ...görülmesini
istemek hakkına sahiptir..."
2. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi İçtihadı
20. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) hakem kararı
nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyeti Tahir Molu ve Molin İnşaat
Şirketi/Türkiye (B. No: 23173/94,22/10/1996) başvurusunda incelemiştir. Bu
karara konu olayda Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca (TOKİ) İstanbul'un Halkalı
ilçesinde yapılacak toplu konut projesine yönelik olarak başvurucu inşaat
şirketi ve diğer altı şirket tarafından inşaat yapımına ilişkin sözleşme
imzalanmıştır. Sözleşme kapsamında çıkan uyuşmazlıkların tahkim yoluyla
çözüleceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmeden sonra Bakanlar Kurulu kararıyla
kamu inşaatlarına yönelik harcamalara ilişkin fiyatlandırmada değişiklik
yapılmıştır. Yapılan değişiklik neticesinde sözleşme yapılan inşaat
şirketlerinin zarara uğramaması için konut projesinin süresinin uzatılacağı
bildirilmiştir. Bahsedildiği gibi altı şirkete inşaat yapım sürecine yönelik ek
süreler verilmiş ancak başvurucu şirkete talep ettiği süreden çok daha az bir
süre verilmiştir. Diğer şirketler çalışmalarını tamamlarken başvurucu şirket
faaliyetlerini askıya almak zorunda kalmıştır. TOKİ, başvurucu şirkete yazı
göndererek tahkime başvurmuştur. Başvurucu da tahkim yoluyla maddi ve manevi
zararları için talepte bulunmuştur. Hakem, uyuşmazlığa ilişkin kararını vermiş;
taraflar hakem kararına karşı Yargıtaya temyiz
başvurusunda bulunmuşlardır. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi yapılan tahkimin
geçersiz olduğuna karar vermiş, başvurucu şirket asliye hukuk mahkemesinde dava
açmıştır.
21. Başvurucu şirket; hakem ve Yargıtay tarafından
yargılamanın makul bir süre içinde yapılmadığını belirterek adil yargılanma
hakkının, Yargıtay tarafından verilen karar ile de mülkiyet hakkının ihlal
edildiğini iddia etmiştir.
22. AİHM, başvuruda hakem ve Yargıtay süreçlerini ayrı
ayrı incelemiştir. Hakem yargılaması sürecine yönelik olarak başvurucu şirketin
TOKİ ile tahkim anlaşması yapmasıyla uyuşmazlığın hakeme sevk edildiğini,
böylece başvurucunun uyuşmazlığı mahkemeye sunma olasılığından feragat ettiğini
vurgulamıştır.
23. AİHM ayrıca tahkim anlaşması zorla imzalatılmadıkça AİHS'in 6. maddesinin güvencelerinden de feragat edilmiş
olunacağını belirtmiştir. Başvurucu şirket tarafından tahkim sözleşmesinin
idarece kendilerine zorla dayatıldığı ileri sürülmüşse de sözleşmenin zorla
imzalatıldığına ilişkin olarak herhangi bir iç hukuk yoluna başvurulmamış ve iç
hukuk yollarının tüketilmemiş olması sebebiyle bu iddianın incelenmeyeceği
ifade edilmiştir.
24. AİHM, 6. maddenin güvencelerinin uygulanabilirliğini
tespit etmek için sadece taraflar arasında yapılan tahkim anlaşmasının veya
tahkimin niteliğinin değil tahkime ilişkin yasal düzenlemelerin de dikkate
alınması gerektiğini vurgulamıştır. AHİM bu durumda tahkim prosedürünün 6100
sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğunu hatırlatmıştır. Mahkemelerin müdahalesi
söz konusu olmadıkça hakemin işlemlerinden devletin sorumlu tutulamayacağını,
bu kapsamda başvuru konusu olaya ilişkin de hakem kararı açısından yargılamanın
uzunluğuna yönelik devlete atfedilebilir bir kusur olmadığını ifade etmiş; Yargıtayda geçen inceleme süresinin bir yıl olduğunu
belirterek bu sürenin makul olduğu sonucuna varmış ve başvuruyu açıkça
dayanaktan yoksun bulmuştur.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
25. Mahkemenin 10/6/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
26. Başvurucu, Hakem kararının kesin olması ve yargısal
denetimden geçmemesi nedeniyle etkili başvuru hakkının; zamanaşımı süresinin
sürekli sakatlığa ilişkin alınan rapor tarihinden değil de olay tarihinden
itibaren hesaplanması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür. Ayrıca Hakem kararı nedeniyle Anayasa'nın 10., 17. ve 36.
maddelerinin ihlal edildiğini de iddia etmiştir.
27. Bakanlık görüşünde, Sigorta Tahkim Komisyonuna ilişkin
yasal düzenlemelere yer verilmekle birlikte başvuru konusu olayın mahkemeye
erişim hakkı kapsamında incelenerek zamanaşımı süresi ve Hakem kararının
kesinliği ile ilgili sınırlamaların kanunlarda açıkça düzenlendiği, hukuki
belirlilikle öngörülebilirliğin sağlandığı belirtilmiş; Anayasa'da güvence
altına alınan hakların ihlal edilip edilmediğinin takdirinin Anayasa
Mahkemesine ait olduğu ifade edilmiştir.
28. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
B. Değerlendirme
29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun zamanaşımı nedeniyle tahkim başvurusunun reddedilmesine
yönelik şikâyetlerinin mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
30. Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar
başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No:
2012/1334, 17/9/2013, § 24).
32. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri
olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve
uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına
gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız
hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren
sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No:
2012/791, 7/11/2013, § 52).
33. Mahkemeye erişim hakkı, mahkemeye başvuru konusunda
etkili bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye
ulaşmada açık, pratik ve yeterli fırsatlara sahip olmasını gerektirir.
Özellikle hukuki ya da uygulamadaki belirsizlikler kişilerin mahkemeye erişim
hakkını ihlal edebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.,
B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 34). Bu nedenle mahkemelerin usul kurallarını
uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten
kaçınmaları gerektiği gibi kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan
kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).
34. Somut olayda trafik kazasından kaynaklanan tazminat
talebine yönelik bir uyuşmazlık söz konusudur. Bu uyuşmazlığa ilişkin
zamanaşımı süresi içinde adli mahkemelerde dava açılabileceği gibi Sigorta
Tahkim Komisyonuna da başvurulabilmektedir.
35. Tahkim, uyuşmazlığın çözümünün taraflara bırakıldığı
ihtiyari bir yöntemdir. Ancak bazı durumlarda kanun koyucu tarafından
başvurulması zorunlu bir yol olarak da gösterilebilir. Bununla birlikte sigorta
tahkim 5684 sayılı Kanun'un 30. maddesi gereğince sigorta şirketi ile
uyuşmazlık yaşayan sigorta ettiren ve/veya sözleşmeden menfaat elde eden kişi
yönünden başvurulması ihtiyari bir çözüm yoludur. Nitekim bu kişiler Sigorta
Tahkim Komisyonuna başvurmak yerine adli mahkemelerde dava da açabilmektedir
(bkz. § 15).
36. Sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat
sağlayan kişiler Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurmakla uyuşmazlığa ilişkin
dava açma imkânından ve adil yargılanma hakkının güvencelerinden feragat etmiş
olmaktadır. Dolayısıyla hakem yargılamasında devlete atfedilebilir bir kusur
veya hakem kararına karşı gidilen bir yargı kararı olmadıkça -temyiz incelemesi
gibi- adil yargılanma hakkının güvencelerinin uygulanmadığı iddiasına yönelik
denetim yapılamayacaktır.
37. Somut olayda başvurucu, yaşadığı trafik kazası
neticesinde oluşan zararları dolayısıyla derece mahkemesinde dava açmak yerine
tercihen Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuruda bulunmuş ve 1.000 TL iş
göremezlik tazminatının ödenmesini talep etmiştir. Hakem, zamanaşımı
dolayısıyla başvurunun reddine 5684 sayılı Kanun gereği (bkz. § 14) uyuşmazlık
tutarı yönünden kesin olarak karar vermiştir.
38. Başvurucu, tahkim yoluna başvurmakla adil yargılanma
hakkına ilişkin iddialarını denetletme imkânından kendi iradesiyle
vazgeçmiştir. Bu bağlamda verilen hakem kararı Kanun gereği kesin nitelikte
olduğundan ve yargısal karar üzerine yapılan bir başvuru da bulunmadığından
ileri sürülen iddialar yönünden başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna
varılmıştır.
39. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 10/6/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.