Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Basri BAĞCI
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
Raportör
|
:
|
Ceren Sedef EREN
|
Başvurucular
|
:
|
Atalay CANDELEN ve diğerleri
(bkz. Ekli tablo)
|
Vekili
|
:
|
bkz. Ekli tablo
|
I. BAŞVURUNUN
ÖZETİ
1. Başvuru, kişilik haklarını ihlal ettiği ileri sürülen
internet içeriklerine erişimin engellenmesi ve/veya içeriğin çıkarılması
yönündeki taleplerinin reddedilmesi nedeniyle başvurucuların şeref ve itibarın
korunması haklarıyla bağlantılı olarak etkili başvuru haklarının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucular, internette yayımlanan bazı içeriklerin
kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla
İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un 9. maddesi uyarınca sulh
ceza hâkimliklerinden söz konusu internet siteleriyle ilgili erişimin
engellenmesi ve/veya içeriğin çıkarılması kararları verilmesini talep etmiştir.
Bir kısım başvurucunun talebi sulh ceza hâkimliklerince 5651 sayılı Kanun'un 9.
maddesindeki şartların oluşmadığından bahislereddedilmiş, bu kararlara karşı
itirazları da yine sulh ceza hâkimliklerince kesin olarak reddedilmiştir. Bir
kısım başvurucunun ise talebi kabul edilmiş olmasına rağmen ilgililerin itirazı
üzerine, itiraz merci olan sulh ceza hâkimlikleri tarafından talebin kabulüne
dair kararlar kesin olarak kaldırılmıştır.
3. Başvurucular nihai nitelikteki itirazın reddi veya
kabulü kararlarından itibaren süresinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
4. Komisyonca bir kısım başvurucunun adli yardım
taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Komisyonca başvurunun kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
Ekli tabloda listesi verilen başvuru dosyalarının konu yönünden hukuki irtibat
nedeniyle 2016/596 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine,
incelemeye 2016/596 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden devam
edilmesine karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
5. İşbu dosyada birleşen 2018/28145 sayılı bireysel
başvuru dosyasında başvurucu M.E.V. bireysel başvuru harç ve masraflarını
karşılama imkânının bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
6. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No:
2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini
önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun
olduğu anlaşılan başvurucu M.S.V.'ın açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli
yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Şeref ve İtibarın
Korunması Hakkı ile Bağlantılı Olarak Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia Yönünden
7. Başvurucular; sulh ceza hâkimliklerince iddialarının
karşılanmadığını, taleplerinin dikkate alınmadığını ve dilekçe eklerinde
sundukları delillerin değerlendirilmediğini ileri sürmüşlerdir. Başvurucular
ayrıca uyuşmazlığın esasını incelemeyen sulh ceza hâkimliklerinin kararlarının
kesin nitelikte olduğunu ve bu kararlara karşı başvurabilecekleri başkaca bir
merci de bulunmadığını belirterek şeref ve itibarlarının korunması hakkı ile
bağlantılı olarak etkili başvuru hakları ve diğer çeşitli anayasal haklarının
ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
8. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, birleştirmeden önce sorulmuş
olan bir kısım bireysel başvuru dosyasına ilişkin olarak görüşünü bildirmiştir.
Başvurucuların bir kısmı, Bakanlık görüşlerine karşı süresinde cevap vermiştir.
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca
başvurunun içtihadın oluştuğu alana ilişkin olduğu değerlendirilerek birleşen
dosyaların tamamı yönünden Bakanlık görüşü beklenmeden başvurunun incelenmesine
karar verilmiştir. Bakanlık görüşlerinde, erişiminin engellenmesi talep edilen
içeriklerin ifade veya basın özgürlüğü kapsamında kaldığının açık olduğu veya
5651 sayılı Kanun'un 9. maddesindeki şartların bulunmadığı belirtilmiştir.
Başvurucular Bakanlık görüşlerine karşı cevaplarında bireysel başvuru
formundaki iddialarını yinelemiştir.
9. Başvuru şeref ve itibarın korunması hakkı ile
bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı kapsamında incelenmiştir (İ.D. ve
diğerleri [GK], B. No: 2016/14513, 28/12/2022, §§ 60-62).
10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan şeref ve itibarın korunması hakkı ile bağlantılı olarak etkili
başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
11. Anayasa Mahkemesi 2017 yılından itibaren verdiği
muhtelif kararlarda 5651 sayılı Kanun ile getirilen, içeriğin yayından
çıkarılması ve yayına erişimin engellenmesine yönelik usulü ayrıntılı bir
şekilde incelemiş; bu usulün kanun koyucunun internet ortamında işlenen
suçlarla mücadelenin daha etkin şekilde yapılabilmesi, özel hayatın ve kişilik
haklarının hızlı ve etkili bir şekilde korunması ihtiyacı nedeniyle öngördüğü
özel ve hızlı sonuç alınabilecek, koruma tedbiri niteliğinde ve istisnai bir
yol olduğunu belirterek bu görüşünü istikrarlı bir şekilde sürdürmüştür
(diğerleri arasından bkz. Ali Kıdık, B. No: 2014/5552, 26/10/2017, §§
55-63; Miyase İlknur ve diğerleri, B. No: 2015/15242, 18/7/2018, §§
32-35; Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., B. No: 2015/6313,
13/9/2018, §§ 25-28; IPS İletişim Vakfı, B. No: 2015/14758, 30/10/2018,
§§ 27-30).
12. Anayasa Mahkemesi yukarıda yer verilen kararlarında,
ortada ilk bakışta ihlal bulunmayan hâllerdekişilik haklarının korunması
için 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi yerine genel hukuk ve ceza hukuku
yollarına başvurulması gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Bu tür durumlarda Anayasa
Mahkemesi, ilk bakışta ihlal bulunmadığı gerekçesiyle istediği korumayı elde
edemeyen kişininde kişilik haklarının korunması için genel hukuk yoluna her
hâlde başvurabileceğini, sulh ceza hâkiminin ilk bakışta ihlalin olduğuna veya
olmadığına karar vermesinin uyuşmazlığın tümüyle çözümlendiği anlamına
gelmeyeceğini ve bu kararların hiçbir zaman normal bir dava için maddi anlamda
kesin hüküm teşkil etmeyeceğini belirtmiştir (Ali Kıdık, §§ 66, 67). Bu
kapsamda Anayasa Mahkemesi bugüne kadar içeriğe erişimin engellenmesi yönündeki
taleplerin sulh ceza hâkimlikleri tarafından reddedilmesi nedeniyle şeref ve
itibarın korunması hakkının ihlal edildiği iddialarına karşı yapılan çok
sayıdaki başvuruyu "başvurucunun ortaya çıktığını iddia ettiği zararın
giderimi için uyuşmazlığın esasına dair 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi ile
öngörülen erişimin engellenmesi yolu dışındaki daha etkili diğer koruma
yollarına başvurmadığı, dolayısıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunabilmek için tüm başvuru yollarının tüketilmesi koşulunu yerine
getirmediği" gerekçesiyle başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez bulmuştur (diğerleri arasından bkz. C.K. [GK], B. No:
2014/19685, 15/3/2018; A.A., B. No: 2014/7244, 12/9/2018; Medeni Özer,
B. No: 2017/15421, 30/9/2020; bu yöndeki Komisyon kararlarına örnek olarak
diğerleri arasından bkz. B. No: 2018/26489, 9/7/2019; B. No: 2018/35982,
28/8/2019; B. No: 2018/37080, 4/11/2019; B. No: 2019/34431, 11/6/2020).
13. Kişilik haklarına saldırı nedeniyle açılan tazminat
davaları sonucu verilen hüküm ve kararların temyiz incelemesini yapmakla
görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, internet içeriğine erişimin engellenmesi
taleplerinin özel hukuk davaları yoluyla ileri sürülüp sürülemeyeceği hususunda
birbirine yakın zamanlarda farklı yönde kararlar vermiştir. Öte yandan anılan
Dairenin 2018 ve 2019 yıllarında verdiği kararlar ile sulh ceza hâkimliklerinin
internet içeriğine erişimin engellenmesi taleplerine bakmakla görevli yegâne
mahkeme olduğu görüşünü ağırlıkla benimsediği, dolayısıyla Dairenin
kararlarında Anayasa Mahkemesi içtihadının karşılık bulmadığı anlaşılmaktadır(İ.D.
ve diğerleri, §§ 75-78). O hâlde mevcut durumda kişilik haklarına yönelik
suç teşkil etmeyen haksız fiil saldırıları için pratikte kullanılabilir tek
başvuru yolu olarak 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesindeki usulün kaldığı
görülmektedir (İ.D. ve diğerleri, § 82).
14. Anayasa Mahkemesi Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret
A.Ş. ve diğerleri kararında, 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesinin, kamusal
makamların takdir yetkisini daraltarak keyfî davranışların önüne geçebilmek
için yargılama hukukunun usule ilişkin güvencelerinin yanında demokratik toplum
düzeninin gereklerine uygun ve orantılı karar verilmesini sağlayacak
güvenceleri de içermediğini, bu nedenle ifade ve basın özgürlükleri yönünden
yapısal bir sorun oluştuğunu ve bu sorunun kanundan kaynaklandığını kabul
etmiştir (geniş değerlendirme için bkz. Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret
A.Ş. ve diğerleri [GK], B. No: 2018/14884, 27/10/2021, §§ 120-133 ).
Anayasa Mahkemesiİ.D. ve diğerleri kararında ise temel güvencelere sahip
olmayan kanuni dayanağın çatışan iki haktan yalnızca biri yönünden sorun
oluşturduğunun düşünülemeyeceği, şikâyetlerin esasını inceleme imkânı olmayan
ve gerektiğinde uygun bir telafi yöntemi de sunamayan mevcut mekanizmanın,
internet yayını nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiği iddiasıyla sulh
ceza hâkimliklerine başvuran kişiler yönünden de etkili bir başvuru yolu
olmaktan uzak olduğu sonucuna ulaşmıştır (İ.D. ve diğerleri, § 89).
15. Etkili başvuru hakkı; anayasal bir hakkının ihlal
edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını
inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini
engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya (yeterli giderim sağlama)
elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlanması
olarak tanımlanabilir (Y.T. [GK], B. No: 2016/22418, 30/5/2019, § 47; Murat
Haliç, B. No: 2017/24356, 8/7/2020, § 44; İ.D. ve diğerleri, § 63).
16. Şikâyetlerin esasının incelenmesine imkân sağlayan ve
gerektiğinde uygun bir telafi yöntemi sunan etkili hukuk yollarının bulunması
ilgililere etkili başvuru hakkının sağlanmasının bir gereğidir. Buna göre
kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla öngörülen yargı yollarının
mevzuatta yer alması tek başına yeterli olmayıp bu yolların aynı zamanda
pratikte de başarı şansı sunması gerekir. Söz konusu yollara başvurulabilmesi
için öngörülen koşullar somut olaylara tatbik edilirken dayanak işlem, eylem ya
da ihmallerden kaynaklanan savunulabilir nitelikteki iddiaların bu doğrultuda
geniş şekilde değerlendirilmesi, koşulların oluşmadığı sonucuna ulaşılması
durumunda ise bu durumun yargı makamları tarafından ilgili ve yeterli
gerekçelerle açıklanması gerekir (İlhan Gökhan, B. No: 2017/27957,
9/9/2020, §§ 47, 49; İ.D. ve diğerleri, § 64).
17. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi İ.D. ve diğerleri kararında,
5651 sayılı Kanun'un 9. maddesinin temel güvencelere sahip olmaması nedeniyle
ifade özgürlüğü yanında kişilik haklarına yönelik saldırılara karşı da etkin
bir koruma sağlayamadığı, üstelik üçüncü kişilerce kişilik haklarına yapılan
müdahaleler için makul bir başarı şansı sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek
nitelikte olduğu belirlenen özel hukuk yolunun da Yargıtay içtihadı ile
erişimin engellenmesi taleplerine kapatıldığı hususlarını dikkate almıştır.Bu
bağlamda anılan kararda, hâlihazırda erişimin engellenmesi taleplerinin reddedilmesi
nedeniyle başvurucuların şeref ve itibarlarının korunması hakkına hukuki çare
arayabilecekleri etkili bir başvuru yolu bulunmadığına, bu nedenle
başvurucuların şeref ve itibarlarının korunması haklarıyla bağlantılı olarak
etkili başvuru haklarının ihlal edildiğine karar vermiştir (geniş değerlendirme
için bkz. İ.D. ve diğerleri, §§ 83-98).
18. Başvuru konusu olaylarda da İ.D. ve diğerleri kararında
ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır. Bu nedenle
tüm başvurucuların şeref ve itibarlarının korunması haklarıyla bağlantılı
olarak etkili başvuru haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
19. Başvurucuların tamamı ihlalin tespit edilmesi
talebinde bulunmuştur. Başvurucuların bir kısmı ise değişen miktarlarda maddi
ve/veya manevi tazminat taleplerinde bulunmuşlardır.
20. Somut başvuruda başvurucuların şeref ve itibarın
korunması haklarının ihlal edildiği iddialarına hukuki çare arayabilecekleri
etkili bir başvuru yolu bulunmadığı tespit edildiğine göre yeniden yargılama,
mağduriyetin giderilmesi için uygun bir yol olmayacaktır (İ.D. ve diğerleri,
§ 110).
21. Talepte bulunan başvurucular, maddi zararlarına
ilişkin olarak yeterli bilgi/belge sunmadıklarından maddi tazminat talepleri
reddedilmelidir. Talepte bulunan başvuruculara ekli listede gösterilen
miktarlarda manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Talepte bulunan başvurucuların kamuya açık belgelerde
kimlik bilgilerinin GİZLİ TUTULMASINA,
B. Başvurucu M.E.V.'ın adli yardım talebinin KABULÜNE,
C. Şeref ve itibar hakkı ile bağlantılı olarak etkili
başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
D. Anayasa'nın 17. maddesiyle bağlantılı olarak 40.
maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
E. Başvuruculara ekli tabloda gösterilen miktarlarda
manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. Ekli tabloda gösterilen yargılama giderlerinin
başvuruculara ÖDENMESİNE,
G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 25/1/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.