TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SELMA ÖZDİL VE İSMAİL ÖZCAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/7034)
|
|
Karar Tarihi: 19/11/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Yakup MACİT
|
Başvurucular
|
:
|
1. Selma ÖZDİL
|
|
|
2. İsmail ÖZCAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, Sayıştay 3. Dairesince verilen tazmin hükmü
ile söz konusu kararın takibine yönelik olarak icra mahkemesine yapılan
şikâyetlerin reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvurular 13/4/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca aralarında hukuki ve fiilî irtibat
bulunduğu gerekçesiyle E.2016/7035 sayılı bireysel başvuru dosyası, E.2016/7034
sayılı bireysel başvuru dosyasında birleştirilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
8. Olay tarihinde başvuruculardan Selma Özdil, İzmir Su
ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) Genel Müdürlüğü bünyesinde personel şube müdürü,
İsmail Özcan ise daire başkanı olarak görev yapmaktadır.
A. Sayıştay Süreci
9. Sayıştay denetimi sırasında İZSU'nun 2008 yılına ait
yönetim dönemi hesabı hakkında düzenlenen denetçi raporuna istinaden Sayıştay 3.
Dairesi (Daire) 1276 sayılı kararında; memurlara ödenecek ikramiyenin hesabına
taban ve kıdem aylıklarının, 1. Hukuk Müşaviri ve Daire Başkanlarına yapılan
ikramiye ödemelerinde ise makam tazminatının dâhil edilmesi nedeniyle
çalışanlara 1.038.726,26 TL fazla ikramiye ödemesi yapıldığını, fazla ödemeden
başvurucuların müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek kamu zararının
başvuruculardan tahsiline karar vermiştir.
10. Başvurucuların temyizi üzerine karar, Sayıştay Temyiz
Kurulunun (Temyiz Kurulu) 10/10/2012 tarihli kararı ile onanmıştır.
11. Karar düzeltme talebi, yine Temyiz Kurulunun 6/5/2014
tarihli kararı ile reddedilmiştir.
12. Başvurucular 3/9/2014 tarihli dilekçe ile
yargılamanın iadesi talebinde bulunmuşlar, Daire 29/1/2015 tarihli kararı ile başvurucuların
talebini reddetmiştir.
13. Başvurucular 3/4/2015 ve 24/8/2015 tarihli dilekçe ve
ek dilekçeler ile Sayıştay Daireleri ve Temyiz Kurulunun aynı olaya ilişkin
farklı kararlarının bulunduğunu belirterek içtihatların birleştirilmesini talep
etmiştir. 3/4/2015 tarihli dilekçe üzerine Daire 12/5/2015 tarihli kararında;
Sayıştay Daireleri ve Temyiz Kurullarınca somut olayla ilgili olarak farklı
kararlar verildiğini, içtihatların birleştirilmesine ihtiyaç olduğunu
belirterek keyfiyetin Sayıştay Başkanlığına bildirilmesine karar vermiştir.
24/8/2005 tarihli dilekçeye ise herhangi bir cevap verilmemiştir.
B. İcra Takibi ve Mahkeme Süreci
14. Başvurucular hakkında Sayıştay kararına dayanılarak
İzmir 7. İcra Müdürlüğünün E.2015/6098 sayılı dosyasında ilamlı icra takibi
başlatılmıştır.
15. Başvurucular, Sayıştay kararlarına dayanılarak ilamlı
icra takibi yapılamayacağını belirterek takibin iptali için İzmir 6. İcra Hukuk
Mahkemesinde (Mahkeme) ayrı ayrı şikâyette bulunmuşlardır.
16. Mahkeme 18/5/2015 ve 28/5/2015 tarihli kararlarında,
Anayasa'nın 160. maddesine göre Sayıştayın Yüksek Mahkeme olduğunu, Sayıştay
Dairesince verilen tazmin kararlarına dayanılarak ilamlı takip yapılabileceğini
belirtmiş ve talepleri reddetmiştir.
17. Temyiz üzerine kararlar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince
23/2/2016 tarihinde onanmıştır.
18. Onama kararları başvurucu Selma Özdil'e 15/3/2016,
İsmail Özcan'a 25/3/2016 tarihinde tebliğ edilmiş; başvurucular 13/4/2016
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Mahkemenin 19/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Sayıştay Kararları Yönünden
1. Yargılamanın
İadesi Talebi Yönünden
a. Başvurucuların İddiaları
20. Başvurucular; Sayıştay Dairesinin yerleşik
içtihatlara aykırı değerlendirme yaparak verdiği kararın düzeltilmesi amacıyla
yargılamanın iadesi yoluna başvurduklarını ve taleplerinin reddedildiğini
belirterek Anayasa'nın 5., 10., 35., 36., 49. ve 55. maddelerinde güvence
altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
b. Değerlendirme
21. Başvurucuların 3/9/2014 tarihli karar düzeltme
talepleri, Dairenin 29/1/2015 tarihli kararı ile 21/2/1967 tarihli ve 832
sayılı mülga Sayıştay Kanunu'nun 74. maddesinde belirtilen şartları taşımadığı
gerekçesiyle reddedilmiştir.
22. Anayasa Mahkemesi yargılamanın iadesi talebi
çerçevesinde ileri sürülen ihlal iddiaları ile ilgili Metin Gümüş (B.
No: 2016/14563, 28/11/2019) başvurusunda değerlendirmeler yapmıştır. Anayasa
Mahkemesi anılan kararda, yargılamanın yenilenmesi talebinin değerlendirildiği
ilk evrede uyuşmazlığın esasını çözümleyecek nitelikte bir karar verilmediğini
vurgulayarak bu aşamada medeni hak ve yükümlülüklere dair bir
değerlendirme yapılmadığını, uyuşmazlık konusu hakka ilişkin doğrudan
belirleyici bir hüküm verilmediğini ifade etmiştir (Metin Gümüş § 30).
23. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun bu aşamaya yönelik
ihlal iddiasının medeni hak ve yükümlülüklerin değerlendirildiği bir
yargısal sürece ilişkin olmaması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamında
incelenemeyeceğini ancak Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
ihlal kararlarının ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik yeniden
yargılama taleplerine ilişkin başvuruların bundan istisna tutulması gerektiğini
ifade ederek başvurunun konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar vermiştir.
24. Somut başvuruda yukarıda anılan karardan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Başvurucular, temyiz ve karar düzeltme
taleplerinin reddinden sonra yargılamanın iadesi yoluna başvurmuş; Dairenin
29/1/2015 tarihli kararı ile buna yönelik istemleri şartları oluşmadığı
gerekçesiyle reddedilmiştir. Dolayısıyla başvurucuların bu kapsamda dile getirdikleri
ihlal iddiaları medeni hak ve yükümlülüklerin değerlendirildiği bir
yargısal sürece ilişkin olmaması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamı
dışında kalmaktadır.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Tazmin Kararı Yönünden
a. Başvurucuların İddiaları
26. Başvurucular; somut davada Dairenin kesinleşen
kararının aynı olaya ilişkin başka Sayıştay Daireleri ve Temyiz Kurulu
kararlarıyla çeliştiğini, bu çelişkinin giderilmesi için yaptıkları içtihatları
birleştirme başvurusunun Dairece haklı görüldüğünü ve keyfiyetin Sayıştay
Başkanlığına bildirildiğini, Dairenin kanuna açıkça aykırı bir şekilde başka
Daire ve Temyiz Kurulu kararları ile çelişen tarzda karar verdiğini, bu nedenle
Anayasa'nın 5., 10., 35., 36., 49. ve 55. maddelerinde güvence altına alınan
haklarının ihlal edildiğini belirterek ihlalin tespitine karar verilmesini
talep etmişlerdir.
b. Değerlendirme
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası
uyarınca başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin
öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bireysel başvuru yapılması
gerekir.
28. 3/12/2010 tarihli ve 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nun
54. maddesinde; Sayıştay Daireleri tarafından verilen kararlara karşı temyiz,
karar düzeltme ve yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabileceği, aynı
Kanun'un 55. maddesinde ise Daire kararının ilgiliye tebliğinden itibaren
altmış gün içinde temyize başvurulabileceği, ilamların kanuna aykırılık, yetkiyi
aşmak ve hesap yargılaması usullerine riayet etmemek gibi sebeplerle temyiz
edilebileceği, Temyiz Kurulu tarafından verilen kararların kesin olduğu
belirtilmiştir.
29. Yine Kanun'un 57. maddesinde; Temyiz Kurulu
kararlarına karşı yazılı bildirim tarihinden itibaren on beş gün içinde
ilgililerin, hükmün esasına etkili iddia ve itirazların kararda karşılanmamış
olması, bir kararda aynı konu hakkında birbirine aykırı hükümler bulunması,
temyiz incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen belgelerde hile ve
sahtekârlığın ortaya çıkmış olması, temyiz sebeplerinden en az birinin mevcut
olması nedenleriyle karar düzeltme talebinde bulunabilecekleri ve karar
düzeltilmesi isteminin kesin hükmün yerine getirilmesine engel olmadığı
belirtilmiştir.
30. Bunun yanında aynı Kanun'un 56. maddesinde,
yargılamanın iadesi yolu düzenlenmiştir. Buna göre ilamla ilgili olarak hesapta
maddi hata, isim yanlışlığı veya eksikliğinin bulunması ya da noksanlık veya
mükerrerlik olması, hükme etki yapmış olan bir belgede sahtecilik bulunması,
denetleme veya hesap yargılaması sırasında görülmeyen yanlış veya usulsüz bir
işlemin hükümden sonra meydana çıkmış olması, denetleme veya hesap yargılaması
sırasında bulunmayan hükme tesir edebilecek bazı belgelerin hükümden sonra
ortaya çıkması, hükme esas tutulan bir ilamın bozulma suretiyle ortadan kalkmış
olması, bilirkişi veya uzmanın gerçeğe aykırı rapor düzenlediğinin ortaya
çıkması gibi nedenlerle hükmü veren Daireden kararın tebliği tarihinden
itibaren beş yıl içinde karar düzeltme talebinde bulunulabileceği
belirtilmiştir.
31. Yukarıda belirtilen açıklamalar ve mevzuat hükümleri
doğrultusunda, hesap yargılaması sonucu Sayıştay Daireleri tarafından verilen
ilamlara karşı başvurulabilecek olağan kanun yolunun temyiz ve karar düzeltme
olduğu, yargılamanın yenilenmesi yolunun ise diğer usul kurallarındaki gibi
sınırlı nedenlerle başvurulabilecek ve olağanüstü nitelikte bir yol olduğu
anlaşılmaktadır.
32. Somut başvuruda olduğu gibi karar düzeltme yolunu
etkili bir yol olarak gören ve bu yönde talepte bulunan başvurucular açısından
Sayıştay Dairesi tarafından verilen karara karşı yapılacak bireysel başvuruda
tüketilmesi gerekli ve yeterli olan kanun yolu temyiz ve karar düzeltme
yoludur. Nihai karar olan karar düzeltme talebinin reddine ilişkin kararın
öğrenilmesinden itibaren otuz gün içinde Anayasa Mahkemesine başvurulması
gerektiği, bu karardan sonra olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın
yenilenmesi ya da içtihatların birleştirilmesi yoluna başvurulmasının bireysel
başvuru süresinin işleyişi bakımından bir etkisi ve işlevinin olmayacağı
açıktır.
33. Somut olayda Sayıştay 3. Dairesi kararının Sayıştay
Temyiz Kurulunun 10/10/2012 tarihli kararı ile onandığı, karar düzeltme
talebinin yine Temyiz Kurulunun 6/5/2014 tarihli kararı ile reddedildiği
anlaşılmıştır.
34. Dosya kapsamında karar düzeltme ilamının tebliğine
ilişkin belgeler mevcut değilse de başvurucular yargılamanın iadesi talepli
3/9/2014 tarihli dilekçelerinde karar düzeltme ilamını tebellüğ ettiklerini
belirtmişlerdir. Bu açıdan nihai kararın en son dilekçenin verildiği 3/9/2014
tarihinde başvurucular tarafından öğrenildiğinin kabul edilmesi gerekir.
35. Buna göre Sayıştay Temyiz Kurulunun karar düzeltme
talebinin reddine ilişkin 6/5/2014 tarihli nihai kararını 3/9/2014 tarihinde
öğrenen başvurucuların en son 3/10/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmaları gerekirken 13/4/2016 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre
aşımı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. İcra
Mahkemesi Kararları Yönünden
1. Başvurucuların
İddiaları
37. Başvurucular; Sayıştayın mahkeme olmadığına dair
Uyuşmazlık Mahkemesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları olduğunu,
dolayısıyla Sayıştay kararlarına dayanılarak ilamlı icra takibi
yapılamayacağını, icra mahkemesi kararlarının bu yönüyle hukuka aykırı olduğunu
belirterek Anayasa'nın 5., 10., 35., 36., 49. ve 55. maddelerinde güvence
altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler, ihlalin tespitine
karar verilmesini talep etmişlerdir.
2. Değerlendirme
38. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucular Anayasa'nın yukarıda bahsi geçen maddelerinde güvence
altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş iseler de başvurucuların
bu kapsamdaki şikâyetlerinin Anayasa'nın 36. maddesi çerçevesinde adil
yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
39. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında,
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
40. Başvurucuların ihlal iddiası, yukarıda belirtilen
içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğindedir. Başvuru konusu şikâyet
talepleri ile ilgili davalarda İzmir 6. İcra Mahkemesi başvurucuların
iddialarını incelemiş; Sayıştayın Anayasa'nın 160. maddesine göre Yüksek
Mahkeme olduğunu ve Sayıştay kararlarına dayanılarak ilamlı icra takibi
yapılabileceğini belirtilerek Mahkemenin talepleri reddettiği anlaşılmıştır.
Kararlar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 23/2/2016 tarihli ilamlarıyla onanmıştır
(benzer nitelikteki aynı Dairenin 6/2/2017 tarihli ve E.2017/4301, K.2017/1191
kararı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/12/2017 tarihli ve E.2017/8-2146,
K.2017/1733 sayılı kararı). Mahkemenin gerekçesi ve başvurucuların iddiaları
incelendiğinde iddiaların özünün derece mahkemeleri tarafından hukuk
kurallarının ve delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet
olmadığına, esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu
anlaşılmaktadır.
41. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da
diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekmektedir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Yargılamanın iadesi talebi yönünden adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Sayıştayın tazmin kararı yönünden adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. İcra mahkemesi kararları yönünden adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde
BIRAKILMASINA 19/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.