TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YRYSKUL BEISHENALIEV BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/7458)
|
|
Karar Tarihi: 20/4/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
M. Serhat
MAHMUTOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Yryskul BEISHENALIEV
|
Vekili
|
:
|
Av. Tahir
TOSOLAR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, öldürülme veya kötü muameleye maruz kalma riski
bulunan ülkeye sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele
yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 20/4/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurucu, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
(İçtüzük) 73. maddesi uyarınca sınır dışı işleminin yürütmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
4. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, tedbir talebinin Bölüm
tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden İçtüzük'ün
73. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine
karar verilmiştir.
5. Bölüm tarafından 20/4/2016 tarihinde İçtüzük'ün
73. maddesi uyarınca sınır dışı işleminin tedbiren
durdurulmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş sunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve ilgili
kurumlardan temin edilen bilgilere göre olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu 1986 doğumlu olup Kırgızistan vatandaşıdır.
10. Başvurucu 27/11/2015 tarihinde yasal yollardan Türkiye'ye
(İstanbul) giriş yapmıştır.
11. Başvurucu, bilinmeyen bir tarihte İstanbul'dan Gaziantep'e
gitmiştir.
12. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü görevlileri tarafından DAEŞ
terör örgütü üyelerinin Suriye'deki çatışma bölgelerine geçişlerinin
engellenmesine ilişkin faaliyetler kapsamında Gaziantep ili otogarında
28/11/2015 tarihinde başvurucu ve beraberindeki Kırgızistan vatandaşı A.T.U.
durdurulmuştur.
13. Kolluk görevlilerinin sorularına çelişkili cevaplar veren ve
Gaziantep'te bulunma gerekçelerini açıklayamayan başvurucu ve arkadaşı hakkında
soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu 30/11/2015 tarihinde silahlı terör
örgütüne üye olma suçundan tutuklanmıştır.
14. Başvurucunun cep telefonunda, DAEŞ terör örgütüne katılmak
üzere hareket ettiğine dair yazışmalar ile örgüt bayrağının ve yöneticilerinin
fotoğrafları bulunmuştur.
15. Bunun yanında Kırgızistan İstihbarat Birimi tarafından
başvurucu ve arkadaşının Kırgızistan'da kasten yaralama ve öldürme suçlarından
arandıkları, DAEŞ terör örgütüne dâhil olmak amacıyla Türkiye'de bulundukları
bilgileri İstanbul Emniyet Müdürlüğüne iletilmiştir.
16. Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurucu
hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmıştır.
17. Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2/3/2016 tarihli
kararıyla "faillerin silahlı terör
örgütüne ilgi duyması, örgüte girmek için zemin arayışına girmesi, bu amaçla
kendilerini örgüte ulaştırabilecek kişilerle temasa geçmeye çalışması ve örgüte
katılmak için başka bir bölgeye yolculuk yapmalarının silahlı terör örgütü
üyeliği suçunun oluşumu için yeterli olmayacağı" gerekçesiyle
başvurucunun beraatına ve tahliyesine karar verilmiştir.
18. Hatay Valiliği Göç İdaresi Müdürlüğünün 3/3/2016 tarihli
kararıyla kamu güvenliği açısından tehdit oluşturduğu gerekçesiyle başvurucunun
sınır dışı edilmesine ve aynı tarihte idari gözetim altına alınmasına karar
verilmiştir. Başvurucu hâlen Hatay Geri Gönderme Merkezinde tutulmaktadır.
19. Başvurucu; Kırgızistan'da etnik kökeni ve dinî inancı
yüzünden can ve mal güvenliğinin tehlike altında olduğunu, siyasi suçlamalarla
cezalandırılabileceğini, kötü muameleye maruz kalacağını belirterek sınır dışı
kararının iptali için dava açmıştır.
20. Anılan dava, Hatay İdare Mahkemesinin (İdare Mahkemesi)
4/4/2016 tarihli kararıyla başvurucunun Suriye'ye yakın bir ilde neden
bulunduğunu izah edememesi, ülkesinde yaralama ve öldürme suçlarından aranıyor
olması dikkate alınarak kamu düzeni ve güvenliği açısından tehlike
oluşturabileceği gerekçesiyle reddedilmiştir.
21. Söz konusu kararda ayrıca başvurucunun sınır dışı edilmesi
hâlinde kötü muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunmadığı, bu
yöndeki iddiaların soyut ve varsayıma dayalı olduğu belirtilmiştir.
22. Bu karar 18/4/2016 tarihinde öğrenilmiş olup 20/4/2016
tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
23. 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası
Koruma Kanunu’nun "Kapsam"
kenar başlıklı 2. maddesi şöyledir:
" (1) Bu Kanun,
yabancılarla ilgili iş ve işlemleri; sınırlarda, sınır kapılarında ya da
Türkiye içinde yabancıların münferit koruma talepleri üzerine sağlanacak
uluslararası korumayı, ayrılmaya zorlandıkları ülkeye geri dönemeyen ve
kitlesel olarak Türkiye’ye gelen yabancılara acil olarak sağlanacak geçici
korumayı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün kuruluş, görev, yetki ve
sorumluluklarını kapsar.
(2) Bu Kanunun uygulanmasında, Türkiye’nin
taraf olduğu milletlerarası anlaşmalar ile özel kanunlardaki hükümler saklıdır."
24. 6458 sayılı Kanun’un "Geri
gönderme yasağı" kenar başlıklı 4. maddesi şöyledir:
"Bu Kanun kapsamındaki
hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi
tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti
veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında
bulunacağı bir yere gönderilemez."
25. 6458 sayılı Kanun’un 29/10/2016 tarihli ve 676 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname'nin (676 sayılı KHK) 35. maddesiyle değişik “Sınır dışı etme kararı” kenar başlıklı 53.
maddesi şöyledir:
“(1) Sınır dışı etme
kararı, Genel Müdürlüğün talimatı üzerine veya resen valiliklerce alınır.
(2) Karar, gerekçeleriyle birlikte hakkında
sınır dışı etme kararı alınan yabancıya veya yasal temsilcisine ya da avukatına
tebliğ edilir. Hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancı, bir avukat
tarafından temsil edilmiyorsa kendisi veya yasal temsilcisi, kararın sonucu,
itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.
(3) Yabancı veya yasal temsilcisi ya da
avukatı, sınır dışı etme kararına karşı, kararın tebliğinden itibaren on beş
gün içinde idare mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvuran kişi, sınır dışı
etme kararını veren makama da başvurusunu bildirir. Mahkemeye yapılan
başvurular on beş gün içinde sonuçlandırılır. Mahkemenin bu konuda vermiş
olduğu karar kesindir. Yabancının rızası saklı kalmak kaydıyla, dava açma
süresi içinde veya yargı yoluna başvurulması hâlinde ‘54 üncü
maddenin birinci fıkrasının (b), (d) ve (k) bentleri ile ikinci fıkrası
kapsamındakiler hariç’ yargılama sonuçlanıncaya kadar yabancı sınır dışı
edilmez.”
26. 6458 sayılı Kanun’un 676 sayılı KHK’nın 36. maddesiyle
değişik “Sınır dışı etme kararı alınacaklar”
kenar başlıklı 54. maddesi şöyledir:
“(1) Aşağıda sayılan
yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınır:
a) 5237 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi
kapsamında sınır dışı edilmesi gerektiği değerlendirilenler
b) Terör örgütü yöneticisi, üyesi,
destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya
destekleyicisi olanlar
c) Türkiye’ye giriş, vize ve ikamet izinleri
için yapılan işlemlerde gerçek dışı bilgi ve sahte belge kullananlar
ç) Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan
sağlayanlar
d) Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu
sağlığı açısından tehdit oluşturanlar
e) Vize veya vize muafiyeti süresini on günden
fazla aşanlar veya vizesi iptal edilenler
f) İkamet izinleri iptal edilenler
g) İkamet izni bulunup da süresinin sona
ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on
günden fazla ihlal edenler
ğ) Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler
h) Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den
yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler
ı) Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı
bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler
i) Uluslararası koruma başvurusu reddedilen,
uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez olarak
değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan,
uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında
verilen son karardan sonra bu Kanunun diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma
hakkı bulunmayanlar
j) İkamet izni uzatma başvuruları
reddedilenlerden, on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlar
k) Uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından
tanımlanan terör örgütleriyle ilişkili olduğu değerlendirilenler
(2) Bu maddenin birinci fıkrasının (b), (d) ve
(k) bentleri kapsamında oldukları değerlendirilen uluslararası koruma başvuru
sahibi veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişiler hakkında uluslararası
koruma işlemlerinin her aşamasında sınır dışı etme kararı alınabilir. ”
27. 6458 sayılı Kanun'un "Sınır
dışı etme kararı alınmayacaklar" kenar başlıklı 55. maddesinin
ilgili kısmı şöyledir:
"(1) 54
üncü madde kapsamında olsalar dahi, aşağıdaki yabancılar hakkında sınır
dışı etme kararı alınmaz:
a) Sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye,
insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda
ciddi emare bulunanlar"
28. 6458 sayılı Kanun'un "Sınır
dışı etmek üzere idari gözetim ve süresi" kenar başlıklı 57.
maddesi şöyledir:
"(1) 54
üncü madde kapsamındaki yabancılar, kolluk tarafından yakalanmaları
hâlinde, haklarında karar verilmek üzere derhâl valiliğe bildirilir. Bu
kişilerden, sınır dışı etme kararı alınması gerektiği değerlendirilenler
hakkında, sınır dışı etme kararı valilik tarafından alınır. Değerlendirme ve
karar süresi kırk sekiz saati geçemez.
(2) Hakkında sınır dışı etme kararı
alınanlardan; kaçma ve kaybolma riski bulunan, Türkiye’ye giriş veya çıkış
kurallarını ihlal eden, sahte ya da asılsız belge kullanan, kabul edilebilir
bir mazereti olmaksızın Türkiye’den çıkmaları için tanınan sürede çıkmayan,
kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar
hakkında valilik tarafından idari gözetim kararı alınır. Hakkında idari gözetim
kararı alınan yabancılar, yakalamayı yapan kolluk birimince geri gönderme
merkezlerine kırk sekiz saat içinde götürülür.
(3) Geri gönderme merkezlerindeki idari
gözetim süresi altı ayı geçemez. Ancak bu süre, sınır dışı etme işlemlerinin
yabancının iş birliği yapmaması veya ülkesiyle ilgili doğru bilgi ya da
belgeleri vermemesi nedeniyle tamamlanamaması hâlinde, en fazla altı ay daha
uzatılabilir.
(4) İdari gözetimin devamında zaruret olup
olmadığı, valilik tarafından her ay düzenli olarak değerlendirilir. Gerek
görüldüğünde, otuz günlük süre beklenilmez. İdari gözetimin devamında zaruret
görülmeyen yabancılar için idari gözetim derhâl sonlandırılır. Bu yabancılara,
belli bir adreste ikamet etme, belirlenecek şekil ve sürelerde bildirimde
bulunma gibi idari yükümlülükler getirilebilir.
(5) İdari gözetim kararı, idari gözetim
süresinin uzatılması ve her ay düzenli olarak yapılan değerlendirmelerin
sonuçları, gerekçesiyle birlikte yabancıya veya yasal temsilcisine ya da
avukatına tebliğ edilir. Aynı zamanda, idari gözetim altına alınan kişi bir
avukat tarafından temsil edilmiyorsa, kendisi veya yasal temsilcisi kararın
sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.
(6) İdari gözetim altına alınan kişi veya
yasal temsilcisi ya da avukatı, idari gözetim kararına karşı sulh ceza hâkimine
başvurabilir. Başvuru idari gözetimi durdurmaz. Dilekçenin idareye verilmesi
hâlinde, dilekçe yetkili sulh ceza hâkimine derhâl ulaştırılır. Sulh ceza
hâkimi incelemeyi beş gün içinde sonuçlandırır. Sulh ceza hâkiminin kararı
kesindir. İdari gözetim altına alınan kişi veya yasal temsilcisi ya da avukatı,
idari gözetim şartlarının ortadan kalktığı veya değiştiği iddiasıyla yeniden
sulh ceza hâkimine başvurabilir.
(7) İdari gözetim işlemine karşı yargı yoluna
başvuranlardan, avukatlık ücretlerini karşılama imkânı bulunmayanlara,
talepleri hâlinde 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu hükümlerine
göre avukatlık hizmeti sağlanır."
29. 22/10/2014 tarihli ve 29153 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren Geçici Koruma Yönetmeliği'nin 6. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Bu Yönetmelik kapsamında hiç kimse,
işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı
veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi
fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir
yere gönderilemez."
B. Uluslararası
Hukuk
1. Uluslararası Mevzuat
30. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Yaşam hakkı" kenar başlıklı 2.
maddesi şöyledir:
"1. Herkesin yaşam hakkı yasayla korunur.
Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece
hükmedilen bu cezanın infaz edilmesi dışında, hiç kimsenin yaşamına kasten son
verilemez.
2. Ölüm, aşağıdaki durumlardan birinde mutlak
zorunlu olanı aşmayacak bir güç kullanımı sonucunda meydana gelmişse, bu
maddenin ihlaline neden olmuş sayılmaz:
a) Bir kimsenin yasa dışı şiddete karşı
korunmasının sağlanması;
b) Bir kimsenin usulüne uygun olarak
yakalanmasını gerçekleştirme veya usulüne uygun olarak tutulu bulunan bir
kişinin kaçmasını önleme;
c) Bir ayaklanma veya isyanın yasaya uygun
olarak bastırılması"
31. Sözleşme'nin "İşkence
yasağı" kenar başlıklı 3. maddesi şöyledir:
"Hiç kimse işkenceye,
insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz."
32. Mültecilerin hukuki durumuna dair 28/7/1951 tarihli
Sözleşme'nin (1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi) 33. maddesi şöyledir (29/8/1961
tarihli ve 359 sayılı Kanun'la onaylanmış; 5/9/1961 tarihli ve 10898 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir):
“1. Hiçbir Taraf Devlet, bir mülteciyi, ırkı,
dini, tabiiyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri
dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına,
her ne şekilde olursa olsun geri göndermeyecek veya iade ("refouler") etmeyecektir.
2. Bununla beraber, bulunduğu ülkenin
güvenliği için tehlikeli sayılması yolunda ciddi sebepler bulunan veya
özellikle ciddi bir adi suçtan dolayı kesinleşmiş bir hükümle mahkum olduğu için söz konusu ülkenin halkı açısından bir
tehlike oluşturmaya devam eden bir mülteci, işbu hükümden yararlanmayı talep
edemez.”
2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Uygulaması
33. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin (AİHM) sınır
dışı kararının uygulanması hâlinde yaşam hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal
edileceğine ilişkin şikâyetlerle ilgili ilkesel yaklaşımı özetle şöyledir
(referans alınan AİHM kararları için bkz. Soering/Birleşik Krallık, B. No: 14038/88, 7/7/1989; Saadi/İtalya [BD], B. No: 37201/06, 28/2/2008; M.S.S./Belçika ve Yunanistan [BD], B. No:
30696/09, 21/1/2011; J.K. ve diğerleri/İsveç
[BD], B. No: 59166/12, 23/8/2016; Ghorbanov ve
diğerleri/Türkiye, B. No: 28127/09, 3/12/2013; Mamatkulov ve Aksarov/Türkiye [BD],
B. No: 46827/99, 4/2/2005; Babajanov/Türkiye, B. No: 49867/08, 10/5/2016):
AİHM'e göre yabancıların ülkeye girişleri, ülkede ikamet edişleri ve ülkeden
çıkarılmalarına ilişkin konular doğrudan o ülkenin ulusal egemenlik yetkisine
ilişkin olup Sözleşme'nin 6. maddesinin koruma alanı dışında kalmaktadır. Bir
başka deyişle bu tür konularda alınan kararların medeni hak ve yükümlülüklerle
ilgisi bulunmamaktadır.
Bununla birlikte bir yabancının sınır dışı
edilmesi hâlinde işkence ve kötü muameleye maruz kalacağına dair ciddi emareler
bulunması durumunda taraf devletin Sözleşme kapsamında sorumluluğu ortaya
çıkmaktadır. Sözleşme, işkence ve kötü muameleye maruz kalma riski bulunan
ülkeye sınır dışı etmeme yükümlülüğünü içermektedir.
AİHM, Sözleşme'nin 2. (yaşam hakkı) ve 3.
maddelerinin (işkence ve kötü muamele yasağı) birlikte ihlal edildiğine ilişkin
şikâyetlerde kural olarak işkence ve kötü muamelenin mutlak şekilde
yasaklandığı gerçeğinden hareketle başvuruları 3. maddeyle sınırlı olarak
incelemektedir. Bu kural geri gönderilen ülkede idam cezası uygulanacağı gibi
doğrudan yaşam hakkının konusunu oluşturan şikâyetler bakımından geçerli
değildir.
AİHM, işkence ve kötü muamele riski bulunan
ülkeye sınır dışı etmeme yükümlülüğünün kamu düzeni veya kamu güvenliği
bakımından risk oluşturanlar bakımından da geçerli olduğunun ve hatta
uluslararası terörizm tehlikesinin bulunduğu hâllerde bile bu yükümlülüğe bir
istisna getirilemeyeceğinin altını çizmektedir.
AİHM, geri gönderilen ülkede işkence ve kötü
muamele riskinin varlığını haklı gösteren önemli gerekçelerin bulunması hâlinde
bu iddiaların kapsamlı ve titiz (etkili) bir şekilde incelenmesi gerektiğine
dikkat çekmektedir.
AİHM, söz konusu incelemenin etkililiğinden
bahsedebilmek için sınır dışı kararı uygulanmadan önce ilgili kişiye bağımsız
bir mercie başvuruda bulunma imkânı sunulması ve inceleme sonuçlanıncaya kadar
sınır dışı kararının uygulamasının kendiliğinden (otomatik olarak)
durdurulmasının önemine vurgu yapmaktadır.
AİHM'e göre Sözleşme'nin 3. maddesinin ihlaline karar verilebilmesi için
işkence ve kötü muamele iddiasının bir olasılığın ötesinde gerçek bir risk
düzeyine ulaşması gerekmektedir. Söz konusu riskin ciddiliği incelenirken geri
gönderilecek ülkeyle ilgili koşullar taraf devletçe resen araştırılmalıdır. Bu
araştırma yapılırken bağımsız insan hakları örgütlerinin ve hükûmetlerin
hazırladığı ülke raporlarından yararlanılması mümkündür.
AİHM'e göre başvurucuların kişisel durumlarına ve geri gönderilecekleri
ülkede karşılaşacakları risklere ilişkin iddialarını ayrıntılı şekilde açıklama
ve (varsa) iddialarını destekleyen belgeleri sunma yükümlülükleri
bulunmaktadır. Bir başka deyişle başvurucuların kişisel durumlarına ilişkin
iddialarını ispat külfeti kendilerine aittir.
3. Kırgızistan'ın Genel Güvenlik Durumuna
İlişkin Bilgiler
34. Uluslararası Af Örgütünün 2015/2016 tarihli Kırgızistan
raporunun genel değerlendirme kısmı özetle aşağıdaki şekildedir (anılan raporun
tamamına kuruluşun internet sitesi üzerinden erişim imkânı bulunmaktadır):
İnsan hakları ihlallerine ilişkin, Haziran
2010'da yaşanan şiddet olayları ve sonrasında işlenen insanlığa karşı suçlar da
dahil olmak üzere, tarafsız ve etkili bir soruşturma yapılmamıştır. Yetkililer,
işkence ve diğer kötü muameleleri sona erdirmek ve faillerin cezalandırılmaları
için etkili önlemler alma konusunda başarılı olamamaktadırlar. Sivil toplumun
alanı, etnik, cinsel ve diğer azınlıklara karşı artan hoşgörüsüzlüğün arka
planında küçülmeye devam etti. İfade ve dernek kurma özgürlüklerini kısıtlayan
yasalar tanıtıldı ancak daha sonra geri çekildi. Azimjon
Askarov'un tutukluluğu devam etti,onun ve diğer etnik Özbeklerin davaları üzerinde
çalışan avukatlar ile sivil toplum kuruluşu üyelerinin evleri güvenlik
görevlileri tarafından basıldı.
35. İnsan Hakları İzleme Örgütünün 2016 yılında açıkladığı dünya
raporunun Kırgızistan'la ilgili genel değerlendirme kısmı özetle aşağıdaki
şekildedir. Anılan raporun tamamına kuruluşun internet sitesi üzerinden erişim
imkânı bulunmaktadır:
Kırgızistan'da insan hakları sorunları 2015
yılında devam etti. Yetkililer bazı insan hakları gruplarını, gazetecileri ve
avukatları hedef aldı. İşkence ve kötü muamele eylemlerine ilişkin cezasızlık
durumu devam ediyor ve 2010'da yaşanan şiddet olayları mağdurları içinhala adalet yok. İnsan hakları savunucusu Azimjon Askarov haksız yere ömür
boyu hapis cezasına mahkum ediliyor.
Kadına karşı aile içi şiddet yaygın bir
durumdadır. Lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel
(LGBT) insanlar ayrımcılıkla ve tacizle karşılaşmaktadırlar.
Kırgızistan'da Ekim ayında uluslararası
gözlemcilerin "rekabetçi" bulduğu parlamento seçimleri düzenlendi.
Kırgızistan, Ağustos ayında Rusya'nın liderliğinde beş
Avrasya devletinin ortak pazarı olan Avrasya Ekonomik Birliği'ne üye oldu.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
36. Mahkemenin 20/4/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
37. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
38. Başvurucu; Kırgızistan'a geri gönderilmesi hâlinde etnik
kökeni ve dinî inançları nedeniyle yaşam hakkı, kötü muamele yasağı, kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkı ile özel ve aile hayatına saygı gösterilmesini
isteme hakkının ihlal edileceğini ileri sürmüştür.
39. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun sınır dışı edilmesi hâlinde
öldürülebileceğine ya da kötü muameleye maruz kalabileceğine, yargılama
sırasında etkili bir denetim yapılmadığına ilişkin iddiaları ve diğer
şikâyetleri kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmiştir.
40. Anayasa'da yabancıların ülkeye girişleri, ülkede ikamet
edişleri ve ülkeden çıkarılmalarına ilişkin konularda herhangi bir düzenlemeye
yer verilmemiştir. Uluslararası hukukta da aynı şekilde kabul edildiği üzere bu
husus devletin egemenlik yetkisi kapsamında kalmaktadır. Dolayısıyla devletin
yabancıları ülkeye kabul etmekte veya sınır dışı etmekte takdir yetkisinin
bulunduğu kuşkusuzdur. Ancak anılan işlemlerin Anayasa'da güvence altına alınan
temel hak ve özgürlüklere müdahale oluşturması hâlinde bireysel başvuruya konu
edilebilmesi mümkündür (A.A. ve A.A. [GK],
B. No: 2015/3941, 1/3/2017, § 54).
41. Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrasında yaşama
hakkının yanında maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkı da güvence
altına alınmıştır. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise kimseye "işkence ve
eziyet" yapılamayacağı, kimsenin "insan haysiyetiyle
bağdaşmayan" cezaya veya muameleye tâbi tutulamayacağı hükmüne yer
verilmiştir. Maddenin sistematiğinden de anlaşılacağı üzere birinci fıkrada
genel olarak güvence altına alınan bireyin maddi ve manevi varlığı, üçüncü
fıkrada kötü muamelelere karşı özel olarak korunmuştur (A.A. ve A.A., § 55).
42. Anılan maddede, devlete getirilen kötü muamelede bulunmama
(negatif) yükümlülüğünün herhangi bir istisnasına yer verilmemiştir. Temel hak
ve özgürlüklerin savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hâllerde
kullanılmasının durdurulmasına imkân veren Anayasa'nın 15. maddesinde de maddi
ve manevi varlığın bütünlüğüne dokunulamayacağı belirtilmiştir. Bu durum, kötü
muamele yasağının mutlak nitelikte olduğunun açık göstergesidir (A.A. ve A.A., § 56).
43. Ancak bu yasakla korunan hakların gerçek anlamda güvence
altına alındığından bahsedebilmek için devletin kötü muamelede bulunmaması
yeterli değildir. Devletin aynı zamanda bireyleri kendi görevlilerinin ve
üçüncü kişilerin kötü muamele oluşturabilecek eylemlerine karşı da koruması
gerekir (A.A. ve A.A., § 57).
44. Nitekim Anayasa'nın 5. maddesinde "insanın maddi ve
manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak" devletin temel amaç ve görevleri arasında
sayılmıştır. Anayasa'nın 17. ve 5. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde
devletin bireyi işkence ve kötü muamele yasağına karşı koruma (pozitif)
yükümlülüğünün de bulunduğu anlaşılmaktadır (A.A.
ve A.A., § 58).
45. Anayasa'nın 17., 5. ve 16. maddeleri, uluslararası hukuk ve
özellikle de Türkiye'nin taraf olduğu Cenevre Sözleşmesi'nin ilgili hükümleri
ile birlikte yorumlandığında devletin egemenlik yetkisi alanında olup
gönderildikleri ülkede kötü muameleye maruz kalabilecek yabancıların da maddi
ve manevi varlıklarına yönelik risklere karşı korunmalarının devletin pozitif
yükümlülükleri arasında yer aldığının kabulü gerekir (A.A. ve A.A., § 59).
46. Anılan pozitif yükümlülük kapsamında sınır dışı edilecek
kişiye ülkesinde karşılaşabileceği risklere karşı gerçek anlamda bir koruma
sağlanabilmesi için bu kişiye sınır dışı kararına karşı etkili bir "karşı
çıkma imkânı" tanınması gerekir. Aksi hâlde sınır dışı edildiğinde kötü
muameleye maruz kalma riski altında olduğunu iddia eden ve bu iddiasını delillendirme konusunda devlete göre daha kısıtlı imkânlara
sahip olan yabancıya gerçek anlamda bir koruma sağlanabildiğinden bahsetmek
mümkün olmayacaktır (A.A. ve A.A.,
§ 60).
47. Dolayısıyla kötü muameleye karşı koruma pozitif
yükümlülüğünün -anılan yasağın koruduğu hakların doğası gereği- hakkında sınır
dışı kararı verilen bir yabancıya "iddialarını araştırtma" ve bu
kararı "adil bir şekilde inceletme" imkânı sağlayan usul güvencelerini
de içerdiği kuşkusuzdur (A.A. ve A.A.,
§ 61).
48. Bu çerçevede sınır dışı etme işlemi sonucunda yabancının
gönderileceği ülkede kötü muamele yasağının ihlal edileceğinin iddia edilmesi
hâlinde idari ve yargısal makamlar tarafından söz konusu ülkede gerçek bir
ihlal riskinin bulunup bulunmadığı ayrıntılı şekilde araştırılmalıdır. Anılan
usul güvencelerinin bir gereği olarak idari makamlar tarafından alınan sınır
dışı kararlarının bağımsız bir yargı organı tarafından denetlenmesi, bu denetim
süresince sınır dışı kararlarının icra edilmemesi ve yargılama sürecine
tarafların etkili katılımının sağlanması gerekir (A.A. ve A.A., § 62).
49. Kötü muameleye karşı koruma yükümlülüğü, her sınır dışı
işleminde yukarıda belirtilen şekilde bir araştırma yapılmasını gerektirmez. Bu
yükümlülüğün ortaya çıkabilmesi için öncelikli olarak başvurucu tarafından savunulabilir
(araştırılabilir/tartışılabilir/ araştırmaya değer/makul şüphe uyandıran) bir
iddia ortaya konmalıdır. Bu doğrultuda başvurucu, geri gönderileceği ülkede var
olduğunu iddia ettiği kötü muamele riskinin ne olduğunu makul şekilde
açıklamalı; (varsa) bu iddiayı destekleyen bilgi ve belgeleri sunmalı, bu
iddialar belirli bir ciddilik seviyesinde olmalıdır. Ancak savunulabilir
iddianın ortaya konması somut olayın özelliğine göre farklılık
gösterebileceğinden her olayda ayrıca değerlendirme yapılmalıdır (AA.A. ve A.A., § 63).
50. Somut olayda başvurucu, genel olarak ülkesinde insan hakları
ihlallerinin yaşandığını iddia etmiş; ancak, bu iddialarını herhangi bir
kaynağa dayandırmamıştır. Başvurucu ayrıca, ülkesinde öldürülme ya da kötü
muameleye maruz kalma riski altında olduğunu belirtirken bu riskin doğrudan
kamu makamlarından mı yoksa ülkenin genel güvenlik koşullarından mı
kaynaklandığını açıklamamıştır.
51. Dolayısıyla başvurucunun geri gönderilen ülkenin koşullarına
ilişkin araştırma yapmaya elverişli nitelikte bilgiler vermediği açıktır. Geri
gönderilen ülkenin koşullarının kamu makamları tarafından resen araştırılması
gerektiğine ilişkin kural, başvurucunun bu konuda açıklamada bulunma
yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır.
52. Başvurucunun Türkiye'ye girdiği tarihten beri tutuklu/idari
gözetim altında olması nedeniyle söz konusu bilgilere erişim konusunda
dezavantajlı durumda olabileceği gözardı
edilmemelidir. Bu nedenle, başvurucunun Kırgızistan'ın genel güvenlik durumu
hakkında bilgi ve belge sunmaması/sunamaması bir eksiklik olarak görülmemiş,
ancak ülkenin durumu Anayasa Mahkemesi tarafından resen elde edilen bilgilerle
sınırlı olarak değerlendirilmiştir. Söz konusu bilgilere yukarıda yer
verilmiştir (bkz. §§ 34, 35)
53. Öte yandan başvurucu, kötü muamele riskinin etnik kökeni ve
dini inançlarından kaynaklandığını ileri sürmektedir. Ancak başvurucu,
gerek İdare Mahkemesinde görülen davada gerekse bireysel başvuruda hangi etnik
kökenden olduğu hakkında bilgi vermemiştir. Dahası hangi dine mensup olduğu
konusunda da bir açıklama yapmamıştır.
54. Başvurucu, ülkesindeki kötü muamele riskini genel olarak
dile getirmiş; ancak, söz konusu riskin kişisel olarak kendisini nasıl
etkileyeceğini açıklamamıştır. Başvurucu ayrıca, kendisini ülkesinden ayrılmaya
zorlayan somut bir sebep olup olmadığı konusunda da bilgi vermemiştir. Bir
başka deyişle başvurucunun hikâyesi ne kamu makamları ne de Anayasa Mahkemesi
tarafından bilinmektedir. Başvurucunun kişisel durumuna ilişkin açıklama
yapmaktan kaçınması nedeniyle ülkesinin yukarıda yer verilen genel koşullarının
kendisi açısından gerçek bir risk içerip içermediğinin araştırılabilmesi veya
değerlendirilebilmesi mümkün değildir.
55. Sonuç olarak başvurucunun ülkesine geri gönderilmesi hâlinde
kötü muameleye maruz kalacağına ilişkin "genel" ve "soyut"
iddialarının araştırmaya değer nitelikte ve yeterlilikte olmadığı
anlaşılmaktadır. Nitekim İdare Mahkemesi de başvurucunun iddialarını
"soyut" ve "varsayıma dayalı" olarak nitelendirmiştir.
İdare Mahkemesinin yapmış olduğu değerlendirme ve ulaştığı sonuçtan ayrılmayı
gerektirir bir durum bulunmamaktadır.
56. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa'nın 17. maddesinin
üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine
ilişkin iddiasının savunulabilir nitelikte olmadığı anlaşıldığından başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
D. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel
Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE 20/4/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.