TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EMRAH YILMAZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/9497)
|
|
Karar Tarihi: 28/11/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin
MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Volkan
ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Emrah YILMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Bülent
ULAŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; meslekten ayırma işleminin iptali istemiyle açılan
davada hakkaniyete aykırı karar verilmesi, bağımsız ve tarafsız mahkeme
tarafından yargılama yapılmaması ve esasa ilişkin ciddi iddiaların
karşılanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde 2004 yılı
itibarıyla astsubay çavuş olarak görev yapmaya başlamıştır.
7. Başvurucu 2005 ile 2014 yılları arasında on ayrı sicil
döneminde amirleri tarafından değerlendirmeye tabi tutulmuştur. 2007 ve 2014
yılları arasında sicil amirleri tarafından başvurucu hakkında "Disiplini zayıftır, sicil üstü olamaz."
gibi olumsuz kanaat taşıyan değerlendirmeler yapılmıştır.
8. Başvurucu 2005 ve 2014 yılları arasında uyarma, hizmet yerini terk etmeme ve aylıktan kesme
gibi otuz dört ayrı disiplin cezası almıştır. Bu disiplin cezaları verilen görevi yapmamak, disipline uymamak, emri
yerine getirmemek, mesaiye geç gelmek, amirini selamlamamak, izinsiz garnizonu
terk etmek, askerlik görevine uygun düşmeyen davranışlarda bulunmak, kişisel
borçlarını ödememek, aşırı borçlanmak gibi eylemlerden
kaynaklanmıştır.
9. Başvurucu ayrıca farklı tarihlerde görevi ihmal, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranma sonucu
gözaltına alınan kişinin kaçmasına neden olma, ihmal suretiyle görevi kötüye
kullanmak fiillerinin isnadıyla askerî ve sivil ceza mahkemelerinde
yargılanarak hapis cezasına çarptırılmış ancak bu yargılamalarda hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Başvurucu ayrıca borçları
nedeniyle icra takibine uğramıştır.
10. Başvurucu, disiplin safahatı dikkate alınmak suretiyle
sıralı disiplin amirlerince TSK'dan ayırma cezası ile cezalandırılması teklif
edilerek 2014 yılında Jandarma Genel Komutanlığı Yüksek Disiplin Kuruluna sevk
edilmiştir. Anılan Kurul tarafından teklifin uygun görülmesi üzerine 31/1/2013
tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu uyarınca
başvurucu aşırı borçlanmak ve
disiplinsizliği alışkanlık hâline getirmek fiilleri nedeniyle 30/6/2014 tarihli işlemle
TSK'dan ayırma cezası ile cezalandırılmıştır.
11. Başvurucu söz konusu işlemin iptal istemiyle Askeri Yüksek
İdare Mahkemesi (AYİM) nezdinde iptal davası açmıştır. AYİM Birinci Dairesi
(Mahkeme) 3/11/2015 tarihli kararıyla davayı reddetmiştir.
12. Ret gerekçesinde öncelikle 6413 sayılı Kanun hükümleri
hatırlatılmış ve başvurucunun mesleki geçmişine, disiplin safahatına
ayrıntılarıyla yer verilmiştir. Kamu hizmetinin iyi bir şekilde sunulabilmesi
adına gerekli tedbirleri almak ve verim alınamayacak olan personeli ayırmak
hususunda idarenin takdir yetkisinin bulunduğu ancak bu yetkinin kamu yararına
uygun kullanılması gerektiğinin altı çizilmiştir. Başvurucunun disiplin
safahatı dikkate alındığında uyarı ve ikazlara rağmen ıslah olmadığı,
disiplinsizlik hâlinin bir döneme değil meslek hayatının geneline yaygın olduğu
ve disiplin bozucu davranışları alışkanlık hâline getirdiğinin anlaşıldığı
vurgulanmıştır. Ayrıca başvurucunun aşırı borçlanmasının eşinin tedavi
masrafları nedeniyle gerçekleştiğine dair bir belge sunulmadığı ifade
edilmiştir. Diğer taraftan verilen disiplin cezalarının hepsinin görevin ifası
ile ilgili olması karşısında amir eşleriyle başvurucunun eşi arasındaki husumet
nedeniyle disiplin cezalarının tesis edildiği iddiasına itibar edilemeyeceği
belirtilmiştir. Nihayetinde tüm bu hususlar değerlendirilerek idarenin takdir
yetkisini meslekte kalması uygun olmayan personeli ayırmak suretiyle objektif
ölçülere ve kamu hizmeti gereklerine uygun olarak kullanmış olduğu kanaatine
varılmış ve ret gerekçesi oluşturulmuştur.
13. Karar düzeltme istemi Mahkemenin 29/3/2016 tarihli hükmüyle
reddedilmiştir.
14. Başvurucu, nihai hükmü 20/4/2016 tarihinde tebellüğ ettikten
sonra 20/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 28/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Bağımsız ve Tarafsız
Mahkemede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından AYİM'in bağımsız tarafsız yargılama yapamadığının tespit
edildiğini, kuruluşu ve yapısal sorunları nedeniyle davanın AYİM'de
görülemeyeceğini, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)
ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) soruşturması ile açığa alınan
hâkimlerin de AYİM'in adil yargılama yapamayacağını
ortaya koyduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
17. Başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel
haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık
olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular
açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet
Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013,
§ 24).
18. Anayasa Mahkemesi tarafından bu konu daha önce incelenirken
belirtildiği üzere AYİM’in oluşumu, statüsü ve
görevleri Anayasa ve ilgili Kanun'da hüküm altına alınmıştır. AYİM’e atanan askerî hâkimlerin bağımsızlığının Anayasa ve
ilgili Kanun hükümleri ile garanti altına alındığı, atanma ve çalışma usulleri
yönünden askerî hâkimlerin bağımsızlıklarını zedeleyecek bir hususun olmadığı,
kararları dolayısıyla idareye hesap verme durumunda bulunmadıkları, disipline
ilişkin konuların AYİM Yüksek Disiplin Kurulunca incelenip karara bağlandığı
görülmektedir (Mesut Ordulu, B.
No: 2015/2675, 13/9/2018, § 28).
19. Ayrıca başvurucu tarafından AYİM bünyesindeki bazı askerî
hâkimler hakkında FETÖ/PDY üyeliği nedeniyle işlem yapıldığı ifade edilmiş ise
de belirtilen hususun yargılamayı etkilediğine dair somut bir olgu gösterilmediği
ya da hukuken kabul edilebilir herhangi bir açıklama yapılmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan somut uyuşmazlığın konusu, kapsam ve niteliği de dikkate alındığında
tek başına bu hususa dayanılarak yargılamanın adil olmadığı sonucuna ulaşılması
mümkün görülmemiştir.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekmektedir.
B. Diğer İhlal İddiaları
1. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu; hakkında tesis edilen işlemin ölçülü olmadığını,
mahkemenin hukuka aykırı karar verdiğini, kamu hizmetine devam etmemesi için
somut bir gerekçe bulunmadığını, görevinde başarılı olduğunu, hükme esas alınan
disiplin cezalarının hukuksuz olduğunu, tedavi masrafları ile ilgili olarak
yeterli araştırma yapılmadığını ve sunulan bilgilerin dikkate alınmadığını
belirterek Anayasa'nın 2., 11., 36. , 128/2, 141/3
maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları delillerin takdiri ve
değerlendirilmesine ilişkin bulunduğundan şikâyetin yargılamanın sonucu itibarıyla
adil olmadığı iddiası kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
23. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki
hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013,
§ 42).
24. Somut olayda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı incelenerek
ilgili kısımları yukarıda belirtilen (bkz. § 13) gerekçe ile hüküm kurulmuştur.
25. Yargılama sürecinde meslekten ayrıma işlemine esas alınan
bileşenlerin bir bütün olarak dikkate alındığı anlaşılmaktadır. Bu anlamda
Mahkemenin başvurucunun mesleki safahatına dair bütünsel bir bakış ile hükme
ulaştığı görülmektedir. Mahkeme bu değerlendirmesi ile meslekten ayırma
yönündeki idare işlemini hukuka uygun bulmuştur. Bu yorum ve değerlendirmeler,
yukarıda anılan ilkeler (bkz. § 23) uyarınca uyuşmazlığı çözmekle görevli
mahkemenin takdirinde olup bireysel başvuruda değerlendirmeye konu edilemeyecek
niteliktedir.
26. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, delillerin
değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup kararda
bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan
bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu
şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun kısmının da diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir..
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
28/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.