TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
M.B.K. VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/15038)
|
|
Karar Tarihi: 18/6/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Yücel ARSLAN
|
Başvurucular
|
:
|
1. M.B.K.
|
|
|
2. M.U.S.
|
|
|
3. U.Ç.
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Begüm YILDIZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, basın açıklaması yapmak üzere toplanan
başvurucuların gözaltına alınmalarının ve haklarında hapis cezası verilmesinin
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/2/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
A. Arka Plan Bilgisi
6. 13/5/2014 tarihinde Manisa'nın Soma ilçesindeki kömür
madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 madencinin ölümüyle sonuçlanan bir
madencilik kazası meydana gelmiştir. Kaza ülkemizde en çok can kaybı ile
sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçmiştir. Vardiya değişimi
sırasında meydana gelen yangın ve patlama sırasında 787 işçi yer altında
kalmıştır. 17/5/2014 tarihine kadar süren kurtarma çalışmaları sonucunda yer
altında kalanlardan kurtarılamayan 301 işçi hayatını kaybetmiştir. Maden kazası
üzerine ülkemizde üç gün ulusal yas ilan edilmiştir. Soma maden kazası
nedeniyle başta Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere birçok ilde protesto
gösterileri yapılmış; maden faciası nedeniyle maden işçileri iş bırakma
eylemleri gerçekleştirmiştir.
7. 4 Aralık Dünya Madenciler Günü dolayısıyla Türkiye Madenciler
Derneği (TMD) tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde Uluslararası Madenlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı
düzenlenmiştir. Söz konusu konferansta madencilerin yaşadığı sorunlar, çalışma
koşulları, iş kazaları gibi birçok konu konuşulmuştur. İki gün süren
konferansta yurt içi ve yurt dışından gelen konuşmacılar, ülkelerindeki deneyim
ve çalışmalarını paylaşmıştır.
8. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (Savcılık) başvurucular
hakkında düzenlediği 6/1/2015 tarihli iddianamede, konferans öncesinde bazı
internet sitelerinin sosyal medya üzerinden bu konferansın yapılacağı yerde
protesto eylemlerinin düzenleneceğini belirttiği ve eylemlere katılma çağrıları
yaptığını belirtmiştir.
B. Somut Olaya İlişkin
Bilgiler
9. Başvurucular sırasıyla 1993 ve 1994 (ikinci ve üçüncü
başvurucular) doğumlu olup üniversite öğrenicisidirler.
10. Konferans Haliç Kongre Merkezi'nde 4/12/2014 tarihinde saat
09.00'da başlamıştır. Anılan tarihte saat 09.40'ta başvurucuların da içinde
bulunduğu ve yedi kişiden oluşan grup Haliç Kongre Merkezi A1 giriş kapısı
önüne gelmiştir. Grup "Taşeron sisteme
son verilsin işçileri koruma kanunu çıkarılsın" ibareli
Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) İşçi Meclisi imzalı dövizler ile araç giriş
kapısını ve yaya geçidinin kapatarak "işçiler
mezarda, patronlar saraylarda..." şeklinde sloganlar
atmışlardır. Dosyada yer alan 4/12/2014 tarihli CD Çözümleme Tutanağı'na göre
başvurucuların da aralarında bulunduğu grubun ellerindeki dövizler ile araç
giriş kapısını ve yaya geçidini trafiğe kapattıkları tespiti yapılmıştır.
11. Kolluk tarafından yolu trafiğe açmaları, giriş-çıkışları
engellememeleri vekaldırım üzerinde basın açıklaması yapabilecekleri yönünde
uyarıda bulunulmuştur. Gruptakiler uyarıyı dikkate almamışlar ve kendilerine
yeniden aynı yönde uyarı yapılmıştır. Grup üyeleri slogan atıp eylemlerini
sürdürmeleri üzerine 09.45'te gözaltına alınmışlar ve Haliç Polis Merkezine
götürülmüşlerdir. Başvurucular aynı gün 12.00-12.30 saatleri arasında serbest
bırakılmışlardır.
12. Başvurucular hakkında Savcılık 6/1/2015 tarihli iddianame
ile kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen
kendiliğinden dağılmama suçundan ceza davası açmıştır.
13. Dava İstanbul 52. Asliye Ceza Mahkemesinde (Mahkeme)
görülmüştür. Mahkeme 22/9/2016 tarihinde başvurucular dâhil altı kişinin
6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 23.
maddesinin (a) bendi yollamasıyla aynı Kanun'un 32. maddesinin birinci fıkrası
uyarınca kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen
kendiliğinden dağılmama suçundan 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar
vermiştir. Mahkeme aynı zamanda cezaların ertelenmesine karar verildiğinden ve
başvurucular tarafından da hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB)
istenmemiş olduğundan HAGB uygulanmasına yer olmadığına karar vermiştir.
14. Başvurucuların istinaf yoluna başvurması üzerine İstanbul
Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (İstinaf Mahkemesi) 21/12/2016 tarihinde
ilk derece mahkemesi hükmünün düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine
kesin olarak karar vermiştir.
15. Başvurucular vekili tarafından nihai kararın 17/1/2017
tarihinde Mahkeme kaleminden öğrenildiği belirtilmiştir. Başvurucular16/2/2017
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 29. maddesi
şöyledir:
"5271 sayılı Kanunun 286 ncı maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(3) İkinci fıkrada belirtilen temyiz
edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile aşağıda sayılan suçlar nedeniyle
verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilir:
...
c) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun
28 inci maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesi ve 32 nci maddesinde yer
alan suçlar.”
17. Aynı Kanun'un 31. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"5271 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici
madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 5- (1) Bu maddeyi ihdas eden
Kanunla;
...
f) 286 ncı maddenin üçüncü fıkrasında yapılan
düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren on beş gün içinde talep
etmek koşuluyla aynı suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince verilmiş
kesin nitelikteki kararlar hakkında da uygulanır. Bu bendin uygulandığı hâlde,
cezası infaz edilmekte olan hükümlülerin, 100 üncü madde uyarınca
tutukluluğunun devam edip etmeyeceği hususu, hükmü veren ilk derece
mahkemesince değerlendirilir.
..."
18. 2911 sayılı Kanun’un 32. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
“(Değişik madde: 22/7/2010 tarih ve 6008
sayılı Kanun’un 1.md.) Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine
katılanlar, ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ederlerse, altı
aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçu, toplantı ve
gösteri yürüyüşünü tertip edenlerin işlemesi halinde, bu fıkra hükmüne göre
verilecek ceza yarı oranında artırılarak hükmolunur.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 18/6/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
20. Başvurucular basın açıklaması yapmalarına fırsat verilmeden
gözaltına alındıklarını, trafiği engellemediklerini, şiddete başvurmadıklarını
ve kamu düzenini bozucu bir davranışlarının olmadığını belirterek toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
21. Başvurucular kendilerine son savunma yapma imkânı
tanınmadığını, yazılı beyan için süre verilmediğini, olay yerindeki polis
ifadelerine başvurulmadığını, iddianamede belirtilen basın açıklamasına çağrı
niteliğindeki haberlerin yargılamanın hiçbir aşamasında dosyaya eklenmediğini,
İstinaf Mahkemesi kararının kendilerine tebliğ edilmeksizin kesinleştirildiğini
belirterek mahkemeye erişim, etkili başvuru ve adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
22. 17/17/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 29. maddesiyle
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 286. maddesine
eklenen (3) numaralı fıkra uyarınca -temyiz edilemeyecek kararlar kapsamında
olsa bile- sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza
dairelerinin kararları temyiz edilebilecektir. Anılan fıkrada sayılanlar
arasında 2911 sayılı Kanun'da geçen ihtara
rağmendağılmama (32. madde) suçu da yer almaktadır.
23. 7188 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile 5271 sayılı Kanun'a
eklenen geçici 5. maddeye göre de 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesinin (3)
numaralı fıkrasında yapılan düzenleme -on beş gün içinde talep etmek koşuluyla-
aynı suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince verilmiş kesin nitelikteki kararlar hakkında da
uygulanacaktır.
24. Buna göre 7188 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Kanun'un 286.
maddesine eklenen (3) numaralı fıkra kapsamındaki suçlarla ilgili olarak daha
önce bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki
kararlar bakımından da temyiz kanun yoluna başvurulmasına olanak tanınarak
temyiz edilebilecek kararların kapsamı genişletilmiştir. Kanun koyucu, kesin
nitelikteki kararlara karşı temyiz kanun yolu açarak farklı uygulamaların önüne
geçmeyi ve yeknesak bir uygulama yapılmasını amaçlamıştır (Mehmet Ayçilek, B. No: 2018/14603,
10/12/2019, § 22)
25. Başvurucular, İstanbul 52. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/9/2016
tarihli kararıyla 2911 sayılı Kanun'un 32. maddesinin birinci fıkrası gereğince
ihtara rağmen dağılmama suçundan
mahkûm edilmiştir. Anılan mahkûmiyet hükmü, İstinaf Mahkemesinin 21/12/2016
tarihli istinaf başvurusunun esastan reddi
kararıyla kesinleşmiştir. Yukarıda belirtilen değişiklikler gözetildiğinde
başvurucu hakkındaki kesinleşmiş hükmün -belli sürede başvurmak koşuluyla-
temyiz edilebilme olanağına kavuştuğu anlaşılmaktadır (benzer yönde Mehmet Ayçilek, § 23).
26. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek
için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar
başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve
yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce
tüketilmiş olması gerekir."
28. Başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği, ilke olarak
Anayasa Mahkemesine başvurunun yapıldığı tarihteki duruma bakılarak
değerlendirilir. Ancak Anayasa Mahkemesi bazı durumlarda bireysel başvuru
yapıldıktan sonra oluşturulan yeni başvuru yollarının tüketilmesi gerektiğine
de karar verebilir. Özellikle belli konulardaki sorunlara çözüm bulmak amacıyla
sonradan oluşturulmuş bir yol söz konusu ise ikincillik ilkesi, o konudaki
temel hak ve özgürlüklerin ihlali iddialarının -bu yol vasıtasıyla- öncelikle
idari ve yargısal makamlarca değerlendirilmesine imkân tanınmasını gerekli
kılabilir (bazı değişikliklerle bkz. Sait
Orçan, B. No: 2016/ 29085, 19/7/2017, § 35; Mehmet Ayçilek, § 28).
29. Bireysel başvuru yapıldıktan sonra yeni bir başvuru yolunun
oluşturulması hâlinde Anayasa Mahkemesi söz konusu başvuru yolunun düzenleniş
şekli itibarıyla ulaşılabilir olup olmadığını, ihlal iddiaları yönünden makul
bir başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama niteliğini haiz olup
olmadığını değerlendirir. Somut olayda 7188 sayılı Kanun ile 5271 sayılı
Kanun'un 286. maddesine eklenen (3) numaralı fıkra kapsamındaki suçlarla ilgili
olarak daha önce bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin
nitelikteki kararlar bakımından sonradan temyiz kanun yolu açılmış olup açılan temyiz kanun
yolunun ulaşılabilir olmadığı ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı
şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunmadığı söylenemez.
Sonradan açılan bu yol, usul hukukundaki temyiz kanun yolunun başvuru süresi ve
belli sınırda kalan cezalar açısından genişletilmiş şeklini oluşturmak olup
anılan başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel
başvurunun ikincil niteliği ile
bağdaşmayacağı açıktır (Mehmet Ayçilek,
§§ 29-31).
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucuların kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
18/6/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.