logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(İ.A. [1.B.], B. No: 2017/16849, 19/10/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

İ.A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/16849)

 

Karar Tarihi: 19/10/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Ceren Sedef EREN

 

 

Yunus HEPER

Başvurucu

:

İ.A.

Vekili

:

Av. Feyza POLAT KUŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, üvey anne tarafından yapılan eziyet ve cinsel istismarın görüntülerinin internette haber olarak yayımlanması sonrasında etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 11/1/2017 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu 2010 doğumludur. Henüz beş yaşındayken üvey annesi tarafından ağır bir eziyete ve kötü muameleye maruz bırakılmıştır. Babaannesi ve babasının, üvey annesi tarafından daha önce de başvurucuya kötü muamele edildiğinden şüphelenmeleri üzerine başvurucunun babası eve kamera yerleştirmiş ve üvey annesinin başvurucuya ağır bir şekilde gerçekleştirdiği eziyet ve kötü muamele kayıt altına alınmıştır.

6. Başvurucunun babası kayıt altına alınan görüntüleri Cumhuriyet başsavcılığına teslim etmiş ve üvey anne hakkında yargılama başlatılmıştır. Yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesince 16/12/2015 tarihinde üvey annenin çocuğun vücuduna sair cisim sokmak suretiyle cinsel istismarı, eziyet etme ve kasten yaralama suçlarından toplam 46 yıl hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

7. Başvurucunun babasının kolluk kuvvetlerine teslim ettiği söz konusu kamera kaydı görüntüleri 24/12/2015 tarihinde bir haber ajansının internet sitesinde "İşkenceci annenin dehşeti saniye saniye kaydedildi" başlığıyla yayımlanmıştır.

8. Başvurucu ile başvurucunun babası ve kız kardeşi, hukuka aykırı olarak ele geçirilen görüntülerin kişilik haklarını ihlal eder bir biçimde yayımlanması nedeniyle Cumhuriyet başsavcılığına şikâyette bulunmuşlardır. Şikâyet dilekçesinde, başvuru konusu görüntülerin haber ajansında adliye muhabiri olarak çalışan şahıs tarafından ele geçirildiği ve izin alınmaksızın internet sitesinde yayımlandığı, ajansın abonesi olan diğer yayın kuruluşlarına da servis edildiği ve bu kuruluşların internet sitelerine de konulduğu hatta başvuru konusu görüntülerin bir TV kanalının ana haber bülteninde dahi yayımlandığı belirtmiştir. Şikâyet dilekçesinde ayrıca söz konusu görüntüler yayımlanırken başvurucunun ve ailesinin isimleri tam olarak verilmemiş olmasına rağmen daha önce olayla ilgili yapılan haberlerde haklarındaki bilgiler isimleri ve ev adreslerine kadar verildiğinden internette yapılan küçük bir araştırmayla tüm bu bilgilere ulaşılabildiği, ayrıca görüntülerin yayımlanmasından sonra başvurucunun babasının sürekli arandığı, hatta başvurucunun kız kardeşinin öğretmenleri tarafından dahi aranarak ona sorular sorulduğu ifade edilmiştir. Sonuç olarak yaşanan olaylar nedeniyle hâlihazırda psikolojileri derinden etkilenen başvurucu ve ailesinin bir de söz konusu görüntülerin yayımlanması nedeniyle kişilik haklarının ağır biçimde ihlal edildiği belirtilmiş, bu nedenle başvuru konusu görüntüleri hukuka aykırı olarak temin eden ve yayımlayan yayın kuruluşlarının yetkililerinin tespiti ve haklarında kovuşturma başlatılması talep edilmiştir.

9. Başvurucu ve ailesi söz konusu görüntülerin yayımlandığı internet sitelerine erişimin engellenmesi talebinde de bulunmuştur. İlgili Sulh Ceza Hâkimliği tarafından talep edenlerin kişilik haklarını ihlal eder nitelikte bulunduğundan söz konusu internet sitelerine erişim engellenmiştir. Bununla birlikte bahsi geçen görüntülerin arama motorlarında "İşkenceci annenin dehşeti saniye saniye kaydedildi" başlığıyla hâlâ yer aldığı gözlemlenmiştir.

10. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, haber ajansı yetkilileri ve sorumlu müdürü hakkında ses ve görüntülerin kayda alınması ile özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etme suçlarından soruşturma başlatmıştır. Soruşturma sonucunda şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Anılan kararın gerekçesinde, şikâyete konu haberin internet sitesinden kaldırıldığı ve haberin adli haber niteliğinde, basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

11. Başvurucu ve ailesi kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde; Başsavcılıkça yapılan suç tasnifinin hatalı olduğu, başvuru konusu görüntülerde vücuduna sair cisim sokulmak suretiyle cinsel istismara uğrayan beş yaşındaki bir çocuğun, bu kısım dahi kesilmeksizin eziyete uğradığı anların bulunduğu, dolayısıyla suç tasnifinin ahlaka aykırı görüntülerin yayımlanması ve çoğaltılması yönünden ele alınarak yapılması gerektiği belirtilmiştir. Dilekçede ayrıca şüphelinin bu görüntüleri hukuka uygun olarak ele geçiremeyeceğini bilmesi gerektiği, nitekim görüntülerin çocuk istismarına ilişkin olduğu, bu görüntülerin yayımlanmasının haber değeri bulunduğundan bahisle basın özgürlüğü içinde görülmesinin mümkün olmadığı ve zaten mağdur olan bir çocuğun sorumsuz basın kuruluşları tarafından tekrar mağdur edildiği ifade edilmiştir.

12. Bakırköy 6. Sulh Ceza Hâkimliği 30/11/2016 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvuru konusu görüntülerin basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı ve kişisel saldırı olarak nitelendirilemeyeceği, bu nedenlerle verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiştir. Nihai nitelikteki itirazın reddine dair söz konusu karar başvurucu vekiline 12/12/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.

13. Başvurucu 11/1/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

1. 3/7/2005 Tarihli ve 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nda Yer Alan Kurallar

14. 5395 sayılı Kanun'un "Tanımlar" kenar başlıklı 3. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Bu Kanunun uygulanmasında;

a) Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile, onsekiz yaşını doldurmamış kişiyi; bu kapsamda,

1. Korunma ihtiyacı olan çocuk: Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi

ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuğu,

...

ifade eder "

15. 5395 sayılı Kanun'un "Temel İlkeler" kenar başlıklı 4. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"- (1) Bu Kanunun uygulanmasında, çocuğun haklarının korunması amacıyla;

a) Çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarının güvence altına alınması,

b) Çocuğun yarar ve esenliğinin gözetilmesi,

c) Çocuk ve ailesinin herhangi bir nedenle ayrımcılığa tâbi tutulmaması,

d) Çocuk ve ailesi bilgilendirilmek suretiyle karar sürecine katılımlarının sağlanması,

e) Çocuğun, ailesinin, ilgililerin, kamu kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği içinde çalışmaları,

f) İnsan haklarına dayalı, adil, etkili ve süratli bir usûl izlenmesi,

g) Soruşturma ve kovuşturma sürecinde çocuğun durumuna uygun özel ihtimam gösterilmesi,

 ...

l) Çocuklar hakkında yürütülen işlemlerde, yargılama ve kararların yerine getirilmesinde kimliğinin başkaları tarafından belirlenememesine yönelik önlemler alınması,

ilkeleri gözetilir. "

2. 26/9/2004 Tarihli ve 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nda Yer Alan Kurallar

16. 5237 sayılı Kanun'un "Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme" kenar başlıklı 136. maddesi şöyledir:

"(1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2)Suçun konusunun, Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları uyarınca kayda alınan beyan ve görüntüler olması durumunda verilecek ceza bir kat artırılır"

17. Yukarıda yer verilen hükmün (1) ve (2) numaralı fıkralarının madde gerekçeleri sırasıyla şu şekildedir:

"Bu madde hükmü ile, hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun veya olmasın, kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek, yaymak veya ele geçirmek, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır."

"Teklifle, Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesine eklenen beşinci ve altıncı fıkralarla cinsel saldırı ve cinsel istismar suçu mağdurlarının örselenmelerinin engellenmesi ve korunması amacıyla soruşturma ve gerekiyorsa kovuşturma aşamasında ifade ve beyanlarının kayda alınması düzenlenmektedir. Maddeyle, Türk Ceza Kanununun 136 ncı maddesine fıkra eklemek suretiyle, bu kayıtların hukuka aykırı olarak başkalarına verilmesi veya yayılması veyahut başkalarınca ele geçirilmesi fiilleri sözkonusu suçun nitelikli hali olarak kabul edilmektedir."

18. 5237 sayılı Kanun'un "Müstehcenlik" kenar başlıklı 226. maddesinin (3), (4) ve (5) numaralı fıkraları şöyledir:

"(3) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

 (4) Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

 (5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır."

19. Yukarıda yer verilen hükmün madde gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Çocuklarla, hayvanlarla, insan naaşlarıyla işlenen cinsel nitelikli fillerle şiddet fiillerini içeren şeyleri veya temsilleri imal, ithal etme, bunları depolama, duyuru suretiyle dolaşıma koyma, sergileme, verme, gösterme, bunlara ulaşılmasını, elde edilmesini sağlama fiilleri de hapis ve para cezalarını gerektirir biçimde düzenleme kapsamına alınmış, bu fiilleri para kazanmak amacıyla işleyenlerin cezaları ayrıca belirlenmiştir."

3. 24/3/2016 Tarihli ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda Yer Alan Kurallar

20. 6698 sayılı Kanun'un "Amaç" kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:

"(1) Bu Kanunun amacı, kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemektir."

21. 6698 sayılı Kanun'un "Kapsam " kenar başlıklı 2. maddesi şöyledir:

"(1) Bu Kanun hükümleri, kişisel verileri işlenen gerçek kişiler ile bu verileri tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla işleyen gerçek ve tüzel kişiler hakkında uygulanır."

22. 6698 sayılı Kanun'un "Genel ilkeler" kenar başlıklı 4. maddesi şöyledir:

"(1) Kişisel veriler, ancak bu Kanunda ve diğer kanunlarda öngörülen usul ve esaslara uygun olarak işlenebilir.

 (2) Kişisel verilerin işlenmesinde aşağıdaki ilkelere uyulması zorunludur:

a) Hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma.

b) Doğru ve gerektiğinde güncel olma.

c) Belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme.

ç) İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma.

d) İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme."

23. 6698 sayılı Kanun'un "Kişisel verilerin işlenme şartları" kenar başlıklı 5. maddesi şöyledir:

"(1) Kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemez.

 (2) Aşağıdaki şartlardan birinin varlığı hâlinde, ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verilerinin işlenmesi mümkündür:

a) Kanunlarda açıkça öngörülmesi.

b) Fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması.

c) Bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması.

ç) Veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması.

d) İlgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması.

e) Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması.

f) İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması."

24. 6698 sayılı Kanun'un "Özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartları" kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileri özel nitelikli kişisel veridir.

 (2) Özel nitelikli kişisel verilerin, ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesi yasaktır."

25. 6698 sayılı Kanun'un "Suçlar" kenar başlıklı 17. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Kişisel verilere ilişkin suçlar bakımından 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 135 ila 140 ıncı madde hükümleri uygulanır."

4. 9/6/2004 Tarihli ve 5187 Sayılı Basın Kanunu'nda Yer Alan Kurallar

26. 5187 sayılı Kanun'un "Cinsel saldırı, cinayet ve intihara özendirme" kenar başlıklı 20. maddesi şöyledir:

"Cinsel saldırı, cinayet ve intihar olayları hakkında, haber vermenin sınırlarını aşan ve okuyucuyu bu tür fiillere özendirebilecek nitelikte olan yazı ve resim yayımlayanlar birmilyar liradan yirmimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda ikimilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda ve internet haber sitelerinde onmilyar liradan az olamaz."

27. Yukarıda yer verilen hükmün madde gerekçesi şöyledir:

"Maddede cinsel saldırı, cinayet ve intihar olaylarına ilişkin haberlerin veriliş biçimi sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla okuyucuyu bu tür fiillere teşvik edecek veya özendirecek nitelikte olmamak şartıyla bu olaylarla ilgili haberlerin verilmesi ve resimlerin yayınlanması bu suçu oluşturmayacaktır."

28. 5187 sayılı Kanun'un "Kimliğin açıklanmaması" kenar başlıklı 21. maddesi şöyledir:

"Süreli yayınlarda;

a) 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre evlenmeleri yasaklanmış olan kimseler arasındaki cinsel ilişkiyle ilgili haberlerde bu kişilerin,

b) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 414, 415, 416, 421, 423, 429, 430, 435 ve 436 ncı maddelerinde yazılı cürümlere ilişkin haberlerde mağdurların,

c) Onsekiz yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının,

Kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapanlar birmilyar liradan yirmimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda ikimilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda onmilyar liradan az olamaz."

29. Yukarıda yer verilen hükmün madde gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Maddenin (b) bendinde Türk Ceza Kanununun 414, 415, 416, 421, 423, 429, 430, 435 ve 436 ncı maddelerinde öngörülen suçların yaşı ne olursa olsun mağdurlarının, (c) bendinde de genel olarak onsekiz yaşından küçüklerin işlediği veya bunlara karşı işlenen suçlarla ilgili olarak haberler değil, bu kişilerin tanıtılması, kimliklerinin açıklanması yasaklanmaktadır. Bu hükümle, umumi adap, belli suçların mağdurları ve küçükler korunmaktadır."

5. 4/12/2004 Tarihli ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda Yer Alan Kural

30. 5271 sayılı Kanun'un 236. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

"Türk Ceza Kanununun 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen suçlardan mağdur olan çocukların soruşturma evresindeki beyanları, bunlara yönelik hizmet veren merkezlerde Cumhuriyet savcısının nezaretinde uzmanlar aracılığıyla alınır. Mağdur çocuğun beyan ve görüntüleri kayda alınır. Kovuşturma evresinde ise ancak, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından mağdur çocuğun beyanının alınması veya başkaca bir işlem yapılmasında zorunluluk bulunması hâlinde bu işlem, mahkeme veya görevlendireceği naip hâkim tarafından bu merkezlerde uzmanlar aracılığıyla yerine getirilir. Mağdur çocuk yargı çevresi ve mülkî sınırlara bakılmaksızın en yakın merkeze götürülmek suretiyle bu fıkrada belirtilen işlemler yerine getirilir."

B. Uluslararası Hukuk

1. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları

31. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre kişisel verilerin korunmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 8. maddesinde öngörülen özel hayata saygı hakkından kişinin yararlanması konusunda büyük önemi vardır. İç hukuk kişisel verilerin bu maddede öngörülen güvencelere uygun olmayan şekilde kullanımını engellemek için gerekli güvenceleri sağlamalıdır. Bu tür güvencelerin bulunmasının gerekliliği; otomatik işleme tabi tutulan kişisel verilerin korunması söz konusu olduğunda, özellikle de bu verilerin polis tarafından kullanılması hâlinde daha fazla hissedilmektedir. İç hukuk, bu verilerin saklanma amaçlarına uygun ve aşırılıktan uzak olmalarını sağlamalı ve verilerin kaydedilme amaçlarını gerçekleştirmek için gerekli olan süreyi aşmayacak şekilde muhafaza edilmesini temin etmelidir. İç hukuk aynı zamanda kişisel verilerin uygun olmayan şekilde, keyfî ve yetki aşımı yapılarak kullanılmasına karşı uygun güvenceler de içermelidir (S. ve Marper/Birleşik Krallık [BD], B. No: 30562/04 ve 30566/04, 16/1/2007, § 103; M.M./Birleşik Krallık, B. No: 24029/07, 13/11/2012, § 195).

32. AİHM kişiler arası ilişkilerde AİHS'in 8. maddesine uyulmasını güvence altına alacak tedbirlerin seçiminin ulusal makamların takdirinde olduğunu, bu konudaki yükümlülüğü yerine getirmenin niteliğinin, özel hayata yönelik müdahaleye göre farklılık oluşturabileceğini ifade etmiştir. Devletlerin 8. madde uyarınca uygun bir yasal koruma çerçevesi oluşturma ve uygulama yükümlülüğünün her zaman ceza hükümlerinin tatbik edilmesi anlamına gelmeyeceğini de vurgulamıştır (Söderman/ İsveç [BD], B. No: 5786/08, 12/11/2013, § 79; M.P./Portekiz, B. No: 27516/14, 7/9/2021, §§ 40, 41).

33. Kişisel verilerin korunması meselesine ilişkin daha detaylı ilgili uluslararası hukuk için E.Ü. ([GK], B. No: 2016/1310, 17/9/2020, §§ 33-51) ve Bestami Eroğlu ([GK], B. No: 2018/23077, 17/9/2020, §§ 57-83) kararlarına bakılabilir.

34. AİHM Times Newspapers Ltd/Birleşik Krallık (No 1 ve 2) (B. No: 3002/03, 23676/03, 10/3/2009, §§ 41, 42) kararında, basının halkın yararına olan ciddi meseleleri işlediği hâllerde dahi sınırsız bir ifade özgürlüğünün söz konusu olmadığını vurgulamıştır. AİHM'e göre basın, ifade özgürlüğünü kullanırken görev ve sorumluluklarına uygun davranmalıdır. Bu görev ve sorumluluklar, basının yayımladığı haberlerin bireylerin şeref ve hakları üzerinde ağır etkiler yaratma riski taşıdığı durumlarda özellikle önem arz etmektedir.

35. Başvurucunun fotoğrafının bir gazetede tanınmasına imkân verecek şekilde paylaşılmasıyla ilgili Sciacca/İtalya (B. No: 50774/99, 11/1/2005) kararında AİHM, bir kişinin fotoğraflarının yayımlanmasının özel hayat kapsamında kaldığını belirtmiş; ayrıca somut olayda başvurucunun kamusal bir figür ya da siyasetçi olmayıp bir ceza soruşturmasının öznesi olduğunun altını çizmiştir. AİHM, özel bir okulda öğretmenlik yapan başvurucunun tanınırlığı bulunmayan sıradan bir kişi olması sebebiyle özel hayat sınırlarının çok daha geniş olduğu, kişinin ceza soruşturmasının öznesi oluşunun bu sınırları daraltmadığı sonucuna ulaşmıştır.

2. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi

36. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3. maddesi şöyledir:

"1.Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir.

2. Taraf Devletler, çocuğun ana–babasının, vasilerinin ya da kendisinden hukuken sorumlu olan diğer kişilerin hak ve ödevlerini de gözönünde tutarak, esenliği için gerekli bakım ve korumayı sağlamayı üstlenirler ve bu amaçla tüm uygun yasal ve idari önlemleri alırlar.

3. Taraf Devletler, çocukların bakımı veya korunmasından sorumlu kurumların, hizmet ve faaliyetlerin özellikle güvenlik, sağlık, personel sayısı ve uygunluğu ve yönetimin yeterliliği açısından, yetkili makamlarca konulan ölçülere uymalarını taahhüt ederler."

37. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 19. maddesi şöyledir:

"1. Bu Sözleşme’ye Taraf Devletler, çocuğun ana–babasının ya da onlardan yalnızca birinin, yasal vasi veya vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suistimale, ihmal ya da ihmalkâr muameleye, ırza geçme dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alırlar.

2. Bu tür koruyucu önlemler; burada tanımlanmış olan çocuklara kötü muamele olaylarının önlenmesi, belirlenmesi, bildirilmesi, yetkili makama havale edilmesi, soruşturulması, tedavisi ve izlenmesi için gerekli başkaca yöntemleri ve uygun olduğu takdirde adliyenin işe el koyması olduğu kadar durumun gereklerine göre çocuğa ve onun bakımını üstlenen kişilere, gereken desteği sağlamak amacı ile sosyal programların düzenlenmesi için etkin usulleri de içermelidir."

3. 25/10/2007 Tarihli Çocukların Cinsel Suistimale ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi

38. 25/10/2007 tarihli Çocukların Cinsel Suistimale ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin (Avrupa Konseyi Sözleşmesi) "İlkeler" kenar başlıklı 4. maddesi şöyledir:

"Tarafların her biri çocukların her türlü cinsel suistimalini ve cinsel istismarını önleyecek ve çocukları koruyacak gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır. "

39. Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin "Genel Kamuya yönelik tedbirler" kenar başlıklı 8. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"(2) Tarafların her biri bu Sözleşmede belirtilen suçları teşvik eden materyallerin dağıtımını önlemeye veya yasaklamaya yönelik gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaktır."

40. Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin "Çocukların, özel sektörün, medyanın ve sivil toplumun katılımı" kenar başlıklı 9. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:

"(3) Tarafların her biri; medyanın bağımsızlığı ve basın özgürlüğüne gereken saygıyı göstererek, medyayı çocukların cinsel suistimali ve cinsel istismarının tüm yönleriyle ilgili uygun bilgileri sağlamaya teşvik edecektir."

41. Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin "Çocuk pornografisine ilişkin suçlar" kenar başlıklı 20. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Tarafların her biri, aşağıdaki kasti davranışların, haksız yere gerçekleştirilmesi halinde, suç teşkil etmesinin sağlanması için gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaktır:

a. çocuk pornografisi üretmek;

b. çocuk pornografisi sunmak veya temin etmek;

c. çocuk pornografisini dağıtmak veya iletmek;

d. kendisi veya başka biri için çocuk pornografisi tedarik etmek;

e. çocuk pornografisi bulundurmak;

f. Bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak çocuk pornografisine bilerek erişim

sağlamak.

 (2) Bu madde kapsamında 'çocuk pornografisi', çocuğu gerçek veya temsili açık bir cinsel davranış içinde görsel olarak gösteren herhangi bir materyal veya çocuğun cinsel organlarının esas itibariyle cinsel amaçlarla gösterilmesi anlamına gelecektir."

42. Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin "Yaptırımlar ve tedbirler" kenar başlıklı 27. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 (1) Tarafların her biri bu Sözleşmede belirlenen suçların, suçun ciddiyeti göz önüne alınarak, etkili, orantılı ve caydırıcı yaptırımlarla cezalandırılmasını sağlayacak gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaktır. Yaptırımlar özgürlüklerin kısıtlanmasını içeren cezaları da kapsayacak ve bu bağlamda, suçluların iadesini gerektirebilecektir.

43. Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin "Genel koruma tedbirleri" kenar başlıklı 31. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Tarafların her biri mağdurların tanık olarak özel ihtiyaçları da dahil olmak üzere, soruşturma ve ceza kovuşturmalarının bütün safhalarında, özellikle de aşağıda belirtilenleri gerçekleştirerek, mağdurların hak ve çıkarlarını korumaya yönelik gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaktır:

...

e. mağdurların teşhis edilmesine yol açabilecek herhangi bir bilginin kamuya açıklanmasını önleme amacıyla iç hukuk uyarınca gereken tedbirleri alarak mağdurların mahremiyetini, kimliklerini ve imajlarını korumak;"

V. İNCELEME VE GEREKÇE

44. Anayasa Mahkemesinin 19/10/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

45. Başvurucu; manevi varlığının korunmasına ve özel hayatının gizliliğine çok ağır bir saldırı olacak şekilde izni olmadan başvuru konusu görüntülerin yayımlanması, ayrıca görüntülerin yayımlanmasına ilişkin yaptığı şikâyet sonucunda etkili bir soruşturma gerçekleştirilmeksizin gerekçesiz bir biçimde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi nedenleriyle maddi ve manevi varlığın korunması hakkı ile özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucu, isminin kamuya açık belgelerde gizlenmesi talebinde bulunmuştur.

46. Bakanlık görüşünde, başvuru konusu meselenin çözümünde özel hayata saygı hakkı ile basın özgürlüğü arasında adil bir denge kurulması gerekliliğinden bahsedilmiş ve bu esnada toplumdaki kırılgan gruplar içinde yerel alan çocukların şiddet ve cinsel istismar eylemleri ile karşı karşıya kaldığı hassas durum ile basının bu gibi önemli durumlardaki sorumluluk bilincinin yapılacak değerlendirmelerde dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

47. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formunda ileri sürdüğü iddiaları yinelemiştir.

B. Değerlendirme

48. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde esas alınacak "Özel hayatın gizliliği" kenar başlıklı 20. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:

"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.

...

Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir."

49. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Ailenin korunması ve çocuk hakları" kenar başlıklı 41. maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları şöyledir:

"...

Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar.

Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.

Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır."

50. Anayasa'nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ayrıca düzenlenmiş ve güvence altına alınmıştır. Söz konusu anayasal güvence, AİHS'in 8. maddesinde koruma altına alınan özel hayata saygı hakkına karşılık gelmektedir. Kişisel verilerin korunması hakkı, kişinin insan onurunun korunmasının ve kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimi olarak bireyin hak ve özgürlüklerini kişisel verilerin işlenmesi sırasında korumayı amaçlamaktadır (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, §§ 19, 20; H.Ö., B. No: 2019/20473, 3/2/2022, § 33).

51. Kişisel veri -belirli veya kimliği belirlenebilir olmak şartıyla- bir kişiye ilişkin bütün bilgileri ifade etmekte olup bireyin adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi sadece kimliğini ortaya koyan bilgileri değil telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, öz geçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, sağlık bilgileri, genetik bilgiler, IP adresi, e-posta adresi, alışveriş alışkanlıkları, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler kişisel veri kapsamındadır (AYM, E.2014/74, K.2014/201, 25/12/2014; E.2014/180, K.2015/30, 19/3/2015; H.Ö., § 33).

52. Anayasa’nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı yönünden inceleme yapılabilmesi için öncelikle anılan hak kapsamında korunması gereken bir kişisel verinin olup olmadığı belirlenmelidir. Anayasa hükmünün lafzı, konuya ilişkin uluslararası belgeler ve karşılaştırmalı hukuk dikkate alındığında belirli veya belirlenebilir bir gerçek ya da tüzel kişi hakkındaki her türlü bilgi kişisel veri olarak değerlendirilir. Ancak her davada ya da başvuruda Anayasa’nın 20. maddesinin üçüncü fıkrası anlamında bir kişisel veri bulunup bulunmadığı, davanın ve başvurunun kendine özgü koşulları dikkate alınarak tespit edilir. Bir kişisel verinin bulunduğu tespit edildiğinde bu veriye yönelik her türlü sınırlama ve müdahale Anayasa’nın anılan hükmü kapsamındaki güvenceleri harekete geçirir (E.Ü., § 59; Bestami Eroğlu, § 102; Bülent Kaya [GK], B. No: 2013/2941, 11/5/2016, § 49; Fatih Saraman [GK], B. No: 2014/7256, 27/2/2019, § 57; AYM, E.2013/122, K.2014/74, 9/4/2014; E.2014/149, K.2014/151, 2/10/2014; E.2013/84, K.2014/183, 4/12/2014; E.2014/74, K.2014/201, 25/12/2014; H.Ö., § 34).

53. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Somut olayda, başvurucunun eziyet ve cinsel istismara maruz kaldığını gösteren ve babası tarafından gizli kamerayla kayıt altına alınarak kamu otoritelerine teslim edilen başvuru konusu görüntülerin belirli bir gerçek kişi hakkındaki bilgi olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır. Bu bağlamda anılan bilgilerin ele geçirilmesi, bunların kullanılması ve yayılmasına ilişkin şikâyetlerin kişisel verilerin korunması hakkı kapsamında kaldığı değerlendirilmiştir. Somut olayda başvurucu, kişisel veri niteliğindeki görüntülerinin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi ve yayılmasına ilişkin suç duyurusu neticesinde etkili bir ceza soruşturması yürütülmediğini iddia etmektedir. Başvurucunun bu şikâyetinin Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı yönünden değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

54. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

i. Kişisel Verilerin Korunması Hakkına İlişkin Devletin Pozitif Yükümlülükleri

55. Özel hayatın korunması kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı yönünden devletin pozitif bir yükümlülük olarak yetki alanında bulunan tüm bireyleri gerek kamusal makamların ve diğer bireylerin gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü bulunmaktadır (E.Ü., § 65; Ömür Kara ve Onursal Özbek, B. No: 2013/4825, 24/3/2016, §§ 45, 46; Ali Çığır, B. No: 2015/19298, 8/5/2019, §§ 32, 33; Erol Kumcu, B. No: 2015/18988, 9/5/2019, §§ 32, 33; U.B., B. No: 2015/3175, 10/10/2019, §§ 33, 34).

56. Öncelikle devletin pozitif yükümlülüğünün, kişisel verilerin korunması kapsamında üçüncü kişilerin müdahalelerine karşı yasal altyapı oluşturulması yanında bu altyapının hakkın ihlaline etkili yargısal tepkiyi vermesi gerekliliğini de içerdiği vurgulanmalıdır. Bu bağlamda devletin kişisel verilerin korunması kapsamında kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesine, işlenmesine ve açıklanmasına yönelik önleyici tedbirler alması ve benzer durumların bir daha yaşanmaması için bunu yapanlara karşı caydırıcı yargısal tepki göstermesi gerekir. Bu yargısal tepkinin adli ceza biçiminde olması zorunlu değildir. Ancak bu tür müdahalelerin kanunda suç olarak düzenlenmesi hâlinde ceza soruşturması ve kovuşturmasının etkili bir biçimde yürütülmesinin sağlanması da devletin pozitif yükümlülüklerinin gereğidir (benzer değerlendirmeler için bkz. Ferhat Ölmez, B. No: 2018/20040, 10/3/2021, § 29; B.Y., B. No: 2018/30296, 7/9/2021, § 39; H.Ö., § 43). Dolayısıyla her durumda söz konusu yargısal sistemlerin etkili şekilde işletilmesi ve soruşturmalar ya da yargılamalar neticesinde yargısal makamlarca ulaşılan tüm sonuçların temel hakların içerdiği güvenceleri koruyacak şekilde ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanması gerekir (Ali Çığır, § 35; Erol Kumcu, § 35; H.Ö., § 41).

57. Bu doğrultuda devletin, kişisel verilerin korunması hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüğü yönünden değerlendirme yapılırken olayın meydana gelme şekli ile etkisi, ağırlığı ve sonuçları ile olayın kim tarafından nasıl gerçekleştirildiği konusunda aydınlatılması gereken durumların bulunup bulunmadığı da dikkate alınır (Ali Çığır, § 34; Erol Kumcu, § 34; H.Ö., § 40). Daha sonra ise belirtilen çerçeve içinde usule ilişkin yeterli güvencelerin sunulduğu bir cezai takibatın yürütülüp yürütülmediğine, soruşturmanın bağımsız, özenli, süratli, etkili şekilde yapılıp yapılmadığına ve ulaşılan sonuçların temel hakların içerdiği güvenceleri koruyacak şekilde ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanıp açıklanmadığına ilişkin bir değerlendirme yapılmalıdır (Ali Çığır, § 38; Erol Kumcu, § 38; H.Ö., § 45 ).

ii. Basın Özgürlüğünün Kişisel Verilerin Korunması Hakkıyla Dengelenmesine İlişkin İlkeler

58. Basın özgürlüğü herkes için geçerli ve demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Mehmet Ali Aydın[GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 69; Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 34-36). Basın özgürlüğünün kamuya çeşitli fikir ve tutumların iletilmesi ile bunlara ilişkin bir kanaat oluşturması için en iyi araçlardan birini sağladığı açıktır (İlhan Cihaner (2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 63). Bununla birlikte Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sınırlamalara uyma yükümlülüğü, ifade özgürlüğünün kullanımına basın için de geçerli olan bazı görev ve sorumluluklar getirmektedir (Orhan Pala, B. No: 2014/2983, 15/2/2017, § 46; Önder Balıkçı, B. No: 2014/5552, 26/10/2017, § 43).

59. Somut olayda, Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sınırlamalardan başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması meşru amacı kapsamında başvurucunun özel hayatına saygı hakkı ile gazetecinin basın özgürlüğü arasında dengeleme yapılmalıdır. Buna göre mevcut başvuruda dengeleme yapılırken dikkate alınması gereken bazı ölçütler aşağıdaki gibi sayılabilir:

i. İfadelerin kim tarafından ve hangi mecrada dile getirildiği (Kemal Kılıçdaroğlu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 59; Nihat Zeybekci, B. No: 2015/5633, 8/5/2019, § 29)

ii. Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlülük derecesi ile ilgili kişinin önceki davranışları, katlanması gereken, kabul edilebilir eleştiri sınırlarının sade bir vatandaş ile karşılaştırıldığında daha geniş olup olmadığı (hedef alınan kişinin kamusal yetki kullanan bir görevli olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. İlhan Cihaner (2), § 82; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 60-66; Ali Suat Ertosun (7), B. No: 2014/1416, 15/10/2015, § 36; hedef alınan kişinin siyasetçi olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Bekir Coşkun, §§ 66, 67; Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 56; Kemal Kılıçdaroğlu, §§ 59- 61)

iii. İfadelerin genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamu ile diğer kişilerin, düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığı (Bekir Coşkun, § 69; Çetin Doğan (2) [GK], B. No: 2014/3494, 27/2/2019, § 62; Ergün Poyraz (2), § 56; Kadir Sağdıç, §§ 60-66; İlhan Cihaner (2), §§ 66-73; Nihat Zeybekci, § 32)

iv. Kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin varlığı ve konunun güncel olup olmadığı (İbrahim Okur (2), B. No: 2018/12363, 26/5/2021, § 28; Seray Şahiner Özkan, B. No: 2016/6439, 9/6/2021, § 44)

v. Şikâyetçinin kendisine yöneltilen ifadelere cevap verme imkânının bulunup bulunmadığı (Temel Coşkun, B. No: 2017/1632, 29/1/2020, § 33; Şaban Sevinç (2), B. No: 2016/36777, 26/5/2021, § 42; Nihat Zeybekci, § 39)

vi.İfadelerin hedef alınan kişinin hayatı üzerindeki etkisi

vii. Cezalandırmaya konu edilen ifadelerin kullanıldıkları bağlamından kopartılıp kopartılmadığı (Bekir Coşkun, §§ 62, 63; Önder Balıkçı, § 45, Nihat Zeybekci, § 36)

viii. Gazetecinin yaptırıma maruz kalma endişesinin onun üzerinde caydırıcı etki yaratıp yaratmayacağı (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ergün Poyraz (2), § 79; Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi, B. No: 2014/12482, 8/5/2019, § 46)

ix. Dava konusu söylemlerin maddi vakıaların açıklanması veya değer yargısı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği (Deniz Karadeniz ve diğerleri [GK], B. No: 2014/18001, 6/2/2020, §§ 48, 49; Durmuş Fikri Sağlar (2) [GK], B. No: 2017/29735, 17/3/2021, § 50).

iii. İlkelerin Olaya Uygulanması

60. Başvuru konusu olayda 5 yaşında bir çocuğun üvey annesi tarafından eziyet ve cinsel istismara uğradığını gösteren gizli kamera görüntüleri, bir internet sitesinden yayımlanmak suretiyle haberleştirilmiştir. Bir çocuğun emanet edildiği kişi tarafından bu şekilde istismar edilmesinin haberleştirilmesinin genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağladığı, kamuyu bilgilendirme değerinin bulunduğu ve toplumun ilgisini çekecek nitelikte olduğu açıktır. Nitekim somut olayın haberleştirilmesinde toplumun diğer bireylerini uyarma işlevi bulunduğu gibi böyle bir haberin çocuk istismarının sebepleri, nasıl engellenebileceği ya da istismara uğrayan çocuklarla ilgili yapılması gerekenler ve alınması gereken önlemler bağlamında kamuoyunda bir tartışma başlatma ya da var olan bir tartışmaya katkı sunma etkisi de bulunmaktadır. Bunun yanında başvurucunun üvey annesinin yargı mercilerince mahkûm edilmesinden sonra yapıldığı görülen haberin güncel olduğu, ayrıca toplumsal adaletin sağlanıp sağlanmadığının takibi ile kamu vicdanını rahatlatmak gibi işlevleri de bulunduğu anlaşılmaktadır.

61. Öte yandan somut uyuşmazlığın özünü esasen, başvurucunun yaşadığı olayın haberleştirilmesi değil haberde başvuru konusu görüntülerin izinsiz olarak kullanılması ve internette yayımlanması oluşturmaktadır. Anayasa Mahkemesi daha önce birçok kararında basının ne şekilde haber yapacağını ve kullanacağı dili belirlemenin yargı mercilerinin görevi olmadığını vurgulamıştır (İlhan Cihaner (2), § 59; Nihat Özdemir [GK], B. No: 2013/1997, 8/4/2015, § 48; Kadir Sağdıç, § 52). Bununla birlikte bir haberde kişisel verilerin kullanılmış olması hâlinde -Anayasa'nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasının amir hükmü gereğince- devlet söz konusu müdahalenin bir ihlale vücut verip vermediğini tespit etmek ve mağduriyet oluşmuşsa bunu gidermekle yükümlüdür. Buradan çıkan sonuca göre somut olayda çözümlenmesi gereken mesele, yaşadığı olay haberleştirilirken kişisel veri niteliğindeki başvuru konusu görüntülerinin internette yayımlanmasının başvurucunun kişisel verilerinin korunması hakkı kapsamındaki menfaatleri karşısında daha ağır basacak bir basın özgürlüğü değeri oluşturup oluşturmadığıdır.

62. Eldeki başvurunun çözümlenmesinde gözetilmesi gereken cihetlerden birini de suç mağdurunun onur ve saygınlığına uygun davranılmasını isteme hakkı oluşturmaktadır. Bu doğrultuda Türk hukukunda suç mağduru çocuğun kimliğinin açıklanmasını önleyen bazı düzenlemelere yer verilmiştir. Nitekim 5187 sayılı Kanun'da mağdur çocukların tanıtılması, kimliklerinin açıklanması veya kimliklerinin belli olmasını sağlayacak şekilde haber yapılması başlı başına bir suç olarak düzenlenmiştir (bkz. §§ 28, 29). Bundan başka ceza muhakemesi mevzuatımızda da cinsel saldırı ve cinsel istismar suçu mağdurlarının örselenmelerinin engellenmesi ve korunması amacıyla özel usuller benimsenmiş, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma suçunun konusunun, mağdur çocuğun bu kapsamda kayda alınan ifadeleri olması durumu, cezayı ağırlaştıran bir sebep olarak belirlenmiştir (bkz. §§ 16, 17, 30). Söz konusu düzenlemelerle kanun koyucu, yaşadığı travmayı atlatmak, maddi ve manevi bütünlüğünü yeniden sağlamak konusunda dezavantajlı durumda bulunan cinsel suç mağduru çocukların bir yandan yaşadıklarını defalarca dile getirmek zorunda bırakılmasını önlemeye çalışmış; öte yandan gizliliğin yeterince sağlanamaması hâlinde kimliklerinin ve görüntülerinin yayılmasıyla tekrar mağdur edilmelerini engellemek istemiştir. Dolayısıyla kanun koyucunun cinsel saldırı ve cinsel istismar suçu mağduru olan çocukların kişisel verileri olan kimliklerinin ve onlara karşı işlenen suçlara ilişkin delillerin her ne surette olursa olsun yayılması hâlinde adli makamlara etkili bir ceza soruşturması yapma ve gerekiyorsa bir ceza kovuşturması açma yükümlülüğü getirdiği anlaşılmaktadır.

63. Başvuru konusu görüntüler başvurucunun henüz beş yaşındayken uğradığı cinsel istismar ve eziyete ilişkindir. Söz konusu görüntüler, başvurucunun kişiliğinin, fiziksel ve ruhsal bütünlüğünün en derin ve mahrem alanına ait bir bilgiyi içermektedir. Bu bilgi, onur ve saygınlık gibi kişilik değerlerinin zedelenmesine de neden olacağı için başvurucunun hayatı boyunca hatırlamak ve başkalarınca öğrenilmesini istemeyeceği niteliktedir. İnternet gibi bir mecrada yayımlanması görüntülerin hızla yayılmasına, internet hafızasına yerleşmesi nedeniyle erişimin engellenmesi şeklindeki tedbirlerin yetersiz kalmasına ve çocuğun kişiliğine ve mahremiyetine yapılan ağır saldırının süreklilik kazanmasına yol açmıştır. Nitekim gazetecinin haberi yaparken başvurucunun mağduriyetini önlemek veya azaltmak için hiçbir önlem almaması nedeniyle görüntüler internet ortamında zaman kavramından bağımsız olarak varlığını sürdürmüş ve bu doğrultuda küçüğün tanınır olmasını engelleme çabalarını da anlamsız kılma tehlikesi yaratmıştır. Bunun yanında başvurucu, söz konusu görüntülerin internetten yayımlanması nedeniyle yaşadığı olayı dışarıdan kendi gözleriyle görme ve sürekli maruz kalma tehlikesiyle karşı karşıya da bırakılmıştır. Böyle bir durumda başvurucu, geçirdiği travmayı tekrar tekrar yaşayacak ve geçmişteki mağduriyetinden sıyrılma umudu azalacaktır.

64. Bu doğrultuda başvurucunun yaşadığı olay haberleştirilirken söz konusu görüntülerin yayımlanmasının, kişiliğine gerçekleşen ağır saldırı nedeniyle başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfete ağır basan bir basın özgürlüğü değeri yarattığından bahsetmek mümkün görünmemektedir. İlgili görüntüleri yayımlamadan da gazeteci menfaatini gerçekleştirebilmekte yani görüntüleri yayımlamasının habere katkısı yönünden bir zorunluluk bulunmamaktadır. Görüntüleri yayımlayan gazeteci, toplumun ilgi gösterdiği bir olayda toplumu bilgilendirmek veya toplumun merakını gidermek ve kamu vicdanını rahatlatmak amaçlarına küçüğün kişiliğini ve mahremiyetini korumaya yönelik önlemler alarak da ulaşabileceği hâlde mutlak surette o yolu tercih etmemiştir.

65. Başvuru konusu görüntülerin yayımlanmasının haberin katkı sunacağı toplumsal tartışmalara ya da herhangi bir şekilde toplumun yararına olumlu bir etkisinin olamayacağı da açıktır. Tam aksine söz konusu görüntülerin yayımlanması, başvurucunun kişilik haklarına oluşturduğu ağır saldırı yanında toplum yönünden de sakınca oluşturma ihtimali yaratmaktadır. Beş yaşında bir çocuğun eziyet ve cinsel istismara uğradığı görüntülerin internet gibi bir mecrada yayımlanması, diğer çocukların ve toplumun korunması bağlamında başka hukuki değerleri de gündeme getirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü “Çocuğun sağlığını, fizik ve psikososyal gelişimini olumsuz yönden etkileyen... davranışları” çocuk istismarı olarak tanımlamaktadır. Bundan başka Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ne göre çocuğu gerçek veya temsili açık bir cinsel davranış içinde sunan görsel herhangi bir materyal “çocuk pornografisi” anlamına gelmektedir (bkz. § 41). Dolayısıyla başvurucunun yaşadığı olaya ilişkin görüntülerin haber bağlamında ve yüzü mozaiklenerek olsa dahi internet ortamında yayımlanması, çocuğun şehvet nesnesi olarak sunulması ya da çocuk istismarına özendirilmesi gibi sonuçlar doğurabilecektir. Bu kapsamda bahsedilen tehlikelerin Türk mevzuatında ceza yaptırımıyla karşılanacağının öngörüldüğü de vurgulanmalıdır (bkz. §§ 18, 19, 26, 27).

66. Devletin suç mağduru olması nedeniyle korunma ihtiyacı olan çocuklara yönelik önlem alma yükümlülüğünün kaynağı, devletin temel amaç ve ödevlerini düzenleyen Anayasa’nın 5. maddesi ile çocuk haklarını düzenleyen 41. maddeleridir. Buna göre devlet kişilerin “maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” ve "çocukların korunması ... için gerekli tedbirleri al[mak]" yükümlülüğü altındadır. Dolayısıyla korunma ihtiyacı olan çocuklara yönelik olarak basının ve gazetecilerin sorumlu davranması gerektiği gibi aksi bir durumun varlığı hâlinde devlet tarafından her türlü önlem de alınmalıdır.

67. Başvurucu; söz konusu görüntülerin kamu otoritelerinin kontrolündeyken bir gazeteci tarafından nasıl elde edildiğinin aydınlatılması, ayrıca kendisine ait görüntülerin izinsiz olarak internette yayımlanması nedeniyle gazetecinin cezalandırılması gerektiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca suça konu haberde ismi yayımlanmamış olsa dahi hakkında yapılan bir çok haberde ev adreslerine kadar verilmiş olması nedeniyle internette yayımlanan görüntülerdeki çocuğun kendisi olduğunun anlaşılması hususunda görüntüleri yayımlayan gazetecinin sorumluluğunun araştırılmasını da talep etmiştir.

68. Öncelikle başvuruya konu olayda yer alan görüntülerin yayımlanmasının ceza hukuku sistemimizde ve bir kısmı ilgili hukukta yer alan bir suça vücut verip vermeyeceğinin, ayrıca kişilerin cezai sorumluluğuna ilişkin hukuki sorunların incelenmesi, ceza soruşturması ve kovuşturması sürecinin mahkûmiyet kararı ile sonuçlanması ve bu hâlde takdir edilecek cezanın miktar ve mahiyetinin belirlenmesi hususlarının da Anayasa Mahkemesinin görev alanı içinde olmayıp esasen derece mahkemelerinin takdirinde olduğu belirtilmelidir (Ali Çığır, § 36; Erol Kumcu, § 36).

69. Öte yandan Başsavcılık ve derece mahkemesi, başvurucunun iddiaları konusunda hiçbir inceleme ve değerlendirme yapmamış; soyut bir şekilde başvuru konusu görüntülerin yayımlanmasının basın özgürlüğü kapsamında kaldığını ifade etmiştir. Bu durumda başvuruya konu olayda suç mağduru başvurucunun anayasal hakları güvence altına alınacak şekilde etkili ve özenli bir soruşturma yapıldığından ve yargı mercilerince başvurucunun kişisel verilerinin korunması hakkı kapsamında ilgili ve yeterli gerekçeler sunulduğundan bahsedilemez.

70. Sonuç olarak soruşturmanın etkili ve özenli şekilde yürütülmesi konusunda kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülüğün gerektirdiği şartların somut olayda yerine getirilmediği değerlendirildiğinden Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

71. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesini ve yeniden yargılama yapılmasını talep etmiştir.

72. Başvurucunun özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

73. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma mercilerince yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2016/16937, K.2016/43080) GÖNDERİLMESİNE,

E. 257,50 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.057,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/10/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(İ.A. [1.B.], B. No: 2017/16849, 19/10/2023, § …)
   
Başvuru Adı İ.A.
Başvuru No 2017/16849
Başvuru Tarihi 11/1/2017
Karar Tarihi 19/10/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, üvey anne tarafından yapılan eziyet ve cinsel istismarın görüntülerinin internette haber olarak yayımlanması sonrasında etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Kişisel verilerin korunması İhlal Yeniden soruşturma

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5395 Çocuk Koruma Kanunu 3
4
5237 Türk Ceza Kanunu 136
226
6698 Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 1
2
4
5
6
17
5187 Basın Kanunu 20
21
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 236
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi