logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Emrullah Nuhbaşa [1.B.], B. No: 2017/17026, 22/7/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

EMRULLAH NUHBAŞA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/17026)

 

Karar Tarihi: 22/7/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Eser AKINCI

Başvurucu

:

Emrullah NUHBAŞA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, hamile tutuklunun ölü doğum yapması nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 31/1/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

4. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucu, Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) tutuklu olarak bulunan Ş.N.nin eşidir.

10. Başvurucunun Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hamile eşinin bebeğini kaybettiğini, cenazeyi almak için gittiğinde infaz koruma memurunun kendisinden para istediğini, vermemesi durumunda cenazeyi vermeyeceğini söylediğini, eşinin hamile olduğunu dilekçe ile bildirdiği hâlde dilekçenin işleme alınmadığını belirterek şikâyetçi olması üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatılmıştır.

11. Soruşturma sonucunda kamu davası açmaya yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle verilen 2/11/2015 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, itiraz üzerine Bakırköy 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/12/2015 tarihli kararıyla kaldırılarak soruşturmanın genişletilmesine karar verilmiştir.

12. Anılan karar üzerine Ş.N.nin Kuruma ne zaman alındığı, burada kaldığı süre içinde hamileliği ile ilgili doktor kontrollerinin yapılıp yapılmadığı Ceza İnfaz Kurumundan sorulmuştur. Ceza İnfaz Kurumu 8/1/2016 tarihli cevap yazısıyla sorulan hususlar hakkında bilgi vermiştir.

13. Gönderilen tıbbi muayene ve tedavi bilgilerine göre başvurucunun eşi 1/4/2015 tarihinde Ceza İnfaz Kurumuna gelen kadın doğum uzmanına muayene olmuş, ikinci düzey için başvurucunun eşinin hastaneye sevk edilmesi üzerine aynı tarihte Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gebe Polikliniğinde muayenesi ve tetkikleri yapılmış ve kendisine reçete düzenlenmiştir. Başvurucunun eşi 15/4/2015 tarihinde yine Ceza İnfaz Kurumuna gelen kadın doğum uzmanına muayene olmuş, ikinci düzey USG için hastaneye sevk edilmiştir. 27/4/2015 tarihinde Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gebe Polikliniğinde yapılan muayenesinde Sat:24+6 USG:24+3 tetkiki istenmiş ve kontrole çağrılmıştır. 8/5/2015 tarihinde Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gebe Polikliniğinde sevk edilmişse de dilekçe vererek hastaneye gitmek istemediğini ifade etmiştir. 1/7/2015 tarihinde Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gebe Polikliniğine kontrole sevk edilen başvurucunun eşine iki hafta sonra NST önerilmiştir. 10/7/2015 tarihinde Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Kadın Doğum Polikliniğine sevk edilmiş, ardından Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesine nakledilmiş, burada yatışı yapılarak 11/7/2015 tarihinde 34 haftalık ölü erkek bebek doğumu gerçekleşmiş ve 12/7/2015 tarihinde taburcu edilmiştir. 20/7/2015 tarihinde Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesine kontrol amaçlı sevk edilmiş ve yapılan muayenesinde herhangi bir bulgu saptanmadığı ifade edilmiştir.

14. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca, başvurucunun eşinin Ceza İnfaz Kurumunda tutulduğu süre boyunca doktor kontrollerinin yapıldığının ve sağlık hizmetlerinden yararlandığının anlaşılması ile başvurucunun iddialarını doğrulamaması nedeniyle 13/1/2016 tekrar kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.

15. Başvurucu, bu karara yönelik itirazın Bakırköy 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 7/3/2016 tarihli kararıyla reddedilmesinin ardından 31/1/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

16. İlgili hukuk için bkz. Zeki Kartal, B. No: 2013/2803, 21/1/2016, §§ 26-54; Fatih Hilmioğlu, B. No: 2014/648, 18/9/2014, §§ 28-33; Hayati Kaytan, B. No: 2014/19527, 16/11/2016, §§ 27-30.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 22/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

18. Başvurucu, hamile hâlde Ceza İnfaz Kurumuna alınan eşinin yeterli sağlık hizmeti alamaması yüzünden bebeğini kaybetmesi ve bu olayla ilgili etkili bir soruşturma yapılmaması nedeniyle yaşam, kişi özgürlüğü ve güvenliği ile adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

19. Bakanlık görüşünde; başvurucunun eşine yeterli sağlık hizmeti sağlandığı, Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmanın etkili olduğu, başvurucunun hukuk sistemindeki yollardan ve hem ilgili personelin veya idarenin mesuliyetini saptayabilecek hem de gerektiği takdirde zararın ödenmesini sağlayabilecek olan hukuk mahkemelerinde tazminat davası ya da idari yargıda tam yargı davası açma imkânını kullanmaması nedeniyle başvuru yolları tüketilmediği için kabul edilemezlik kararı verilmesi gerektiği bildirilmiştir.

B. Değerlendirme

20. Anayasa’nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

21. Anayasa'nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Devletin temel amaç ve görevleri, … Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."

22. Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde başvurunun ceza infaz kurumunda tutuklu olan hamile kişinin yeterli sağlık hizmeti alamaması nedeniyle bebeğini kaybetmesiyle ilgili olduğu anlaşılmaktadır.

23. Anayasa Mahkemesi daha önce Zeki Kartal (B. No: 2013/2803, 21/1/2016) kararında ceninin yaşam hakkına ilişkin hukuki durumu değerlendirmiştir. Bu kararda ceninin yaşam hakkı süjesi olduğu konusunda olumlu veya olumsuz bir sonuca varılmamakla birlikte tıbbi ve hukuki durumu dikkate alındığında ceninin anne ve babasının maddi ve manevi varlığından ayrı düşünülemeyeceği ve sağlığına ilişkin menfaatin hem anne hem de baba bakımından ortak olduğu kuşkusuzdur. Özellikle anne ile çocuğun menfaatlerinin çatışmadığı hatta birbiri ile örtüştüğü durumlarda ceninin sağlığı, annenin maddi varlığının, dolayısıyla yaşamının korunması ile çok yakından bağlantılıdır ve annenin sağlığının korunmasını düzenleyen hükümler dolaylı olarak cenini de korumaktadır (Zeki Kartal, § 77). Yaşam hakkı süjesi olduğu kabul edilmese bile anne ve babanın maddi ve manevi varlığının bir parçası olduğu açık olan cenin ile ilgili somut başvurunun belirtilen nedenlerle anne ve babanın maddi ve manevi varlığının korunması hakkı çerçevesinde incelenmesi gerekir.

24. Yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığını koruma hakkı birbirleriyle sıkı bağlantıları olan, devredilmez ve vazgeçilmez haklarındandır. Anayasa Mahkemesince belirtildiği üzere yaşam ve vücut bütünlüğü üzerindeki temel hak, devletlere pozitif ve negatif yükümlülük yükleyen haklardandır (AYM, E.2007/78, K.2010/120, 30/12/2010).

25. Anayasa’nın 17. maddesinin amacı esas olarak bireylerin maddi ve manevi varlığına karşı devlet tarafından yapılabilecek keyfî müdahalelerin önlenmesidir. Ayrıca vücut ve ruhsal bütünlüğüne yönelik fiziksel ve cinsel saldırılar, tıbbi müdahaleler, şeref ve itibarı etkileyen saldırılar karşısında devletin kişilerin maddi ve manevi varlığını etkili olarak koruma ve bunlara saygı gösterme şeklinde pozitif yükümlülüğü de bulunmaktadır (Adnan Oktar (3), B. No: 2013/1123, 2/10/2013, § 32).

26. Anayasa Mahkemesinin yaşam hakkı kapsamında devletin sahip olduğu pozitif yükümlülükler açısından benimsediği temel yaklaşıma göre devletin sorumluluğunu gerektirebilecek şartlar altında gerçekleşen ölüm olaylarında Anayasa'nın 17. maddesi, devlete elindeki tüm imkânları kullanarak bu konuda ihdas edilmiş yasal ve idari çerçevenin yaşamı tehlikede olan kişileri korumak için gereği gibi uygulanmasını ve bu hakka yönelik ihlallerin durdurulup cezalandırılmasını sağlayacak etkili idari ve yargısal tedbirleri alma görevi yüklemektedir. Bu yükümlülük, kamusal olsun veya olmasın yaşam hakkının tehlikeye girebileceği her türlü faaliyet bakımından geçerlidir. Ancak özellikle insan davranışının öngörülemezliği, öncelikler ve kaynaklar değerlendirilerek yapılacak işlemin veya yürütülecek faaliyetin tercihi gözönüne alınarak pozitif yükümlülük, yetkililer üzerine aşırı yük oluşturacak şekilde yorumlanmamalıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, §§ 52, 53).

27. Bu çerçevede özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilere devletin gerekli tıbbi yardımı sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülüğün hiç veya gerektiği gibi yerine getirilmemesi sonucunda kişinin yaşamı veya vücut bütünlüğü bakımından tehlike arz eden acil bir duruma, ağır veya uzun süreli bir acı çekmesine sebebiyet verilmiş olması, belirtilen sonuçlar ortaya çıkmamakla birlikte kişinin tıbbi yardımdan mahrum kalmış olması nedeniyle yaşadığı stres, huzursuzluk veya aşağılanma hissinin -olayın kendine has koşulları çerçevesinde- insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele düzeyine ulaşacak ciddiyette olması hâlinde Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının ihlal edildiği kabul edilebilir. Bu kapsamdaki değerlendirmede kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılmasına bağlı dezavantajlı konumunun da dikkate alınması gerekir (Hayati Kaytan, B. No: 2014/19527, 16/11/2016, § 44).

28. Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığı koruma hakkı kapsamında devletin yerine getirmek zorunda olduğu pozitif yükümlülüklerin usule ilişkin boyutu, ölüm veya maddi ve manevi varlığın zarar görmesine sebep olan olayların tüm yönlerinin ortaya konulmasına ve sorumlu kişilerin belirlenmesine imkân tanıyan bir soruşturma yürütülmesini gerektirmektedir (Sadık Koçak ve diğerleri, B. No: 2013/841, 23/1/2014, § 94).

29. Ancak ihmal nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin soruşturma yükümlülüğü açısından farklı bir yaklaşım benimsenebilir. Bu kapsamda yaşam hakkının ihlaline kasten sebebiyet verilmediği durumlarda etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük mağdurlara hukuki, idari ve hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması ile yerine getirilmiş sayılabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).

30. Tutuklu olması nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimi sınırlı olan başvurucunun eşinin sağlık hizmetlerine erişiminin sağlanmaması nedeniyle çocuğunu kaybettiği iddiasının değerlendirilmesi gerekmektedir. Tutuklu kişinin sağlık hizmetlerine erişmemesi nedeniyle hamileliğinin ölü doğumla sonlanması ile sağlık hizmetine erişim olmasına rağmen başka nedenlerle bu sonucun ortaya çıkması farklı hukuki etkinlikleri gerektirecektir.

31. 26/3/2015 tarihinde tutuklanan başvurucunun eşi Ş.N. ilk olarak 1/4/2015 tarihinde Ceza İnfaz Kurumuna gelen kadın doğum uzmanına muayene olmuş, ikinci düzey için hastaneye sevk edilmesi üzerine aynı tarihte Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gebe Polikliniğinde Ş.N.nin muayenesi ve tetkikleri yapılmış ve kendisine reçete düzenlenmiştir. Başvurucunun eşi 15/4/2015 tarihinde yine Ceza İnfaz Kurumuna gelen kadın doğum uzmanına muayene olmuş, ikinci düzey USG için hastaneye sevk edilmiştir. 27/4/2015 tarihinde Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gebe Polikliniğinde yapılan muayenesinde Sat:24+6 USG:24+3 tetkiki istenmiş ve kontrole çağrılmıştır. 8/5/2015 tarihinde Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gebe Polikliniğinde sevk edilmişse de dilekçe vererek hastaneye gitmek istemediğini ifade etmiştir. 1/7/2015 tarihindeDr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gebe Polikliniğine kontrole sevk edilen başvurucunun eşine iki hafta sonra NST önerilmiştir. 10/7/2015 tarihinde Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Kadın Doğum Polikliniğine sevk edilmiş, ardından Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesine nakledilmiş, burada yatışı yapılarak 11/7/2015 tarihinde 34 haftalık ölü erkek bebek doğumu gerçekleşmiş ve 12/7/2015 tarihinde taburcu edilmiştir. Tüm tıbbi takip süreci dikkate alındığında Ş.N.nin hamileliğiyle ilgili yeterli sağlık hizmeti alamadığını söylemek mümkün gözükmemektir.

32. Başvurucunun şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmada başvurucunun iddialarının incelendiği, başvurucunun eşinin ölü doğum yapmasına neden olduğu iddia edilen sağlık hizmetlerine erişememe olarak değerlendirilebilecek bir durum veya bu kapsamda gerçekleşen kasıtlı veya kusurlu bir fiil tespit edilmediği anlaşılmaktadır. Soruşturma kapsamında ortaya konulan tespitler ve bunların gerçekliğinden şüphe edilmesini gerektirir somut olgulara dayanan bir iddia bulunmadığı dikkate alındığında ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmamaktadır. Bu nedenle başvurucu ve eşinin üzücü kaybının Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucunun eşinin sağlık hizmetine erişememesinden kaynaklandığını ve ilgili kamu görevlilerinin bu nedenle sorumlulukları olduğunu kabul etmek mümkün görünmemektedir.

33. Bu hususlar dikkate alındığında başvurucunun maddi ve manevi varlığının korunması kapsamında değerlendirilen olaya ilişkin olarak Anayasa’nın 17. maddesi kapsamındaki etkili bir yargısal sistem kurma yönündekipozitif yükümlülüğün, adli ya da idari yargı mercileri önünde açabileceği tazminat ya da tam yargı davası ile yerine getirilmiş sayılabileceği değerlendirilmiştir.

34. Başvurucu, Türk hukuk sistemindeki mevcut hukuki yollardan hem kişilerin/idarenin mesuliyetini saptayabilecek hem de gerektiği takdirde tazmin sağlayabilecek olan tazminat/tam yargı davası yolunu tükettiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunmamıştır. Bu durumda kanunda öngörülen yargısal başvuru yollarının bireysel başvurudan önce tüketilmiş olduğundan söz edilemeyecektir.

35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden ayrıca incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/7/2020tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Emrullah Nuhbaşa [1.B.], B. No: 2017/17026, 22/7/2020, § …)
   
Başvuru Adı EMRULLAH NUHBAŞA
Başvuru No 2017/17026
Başvuru Tarihi 31/1/2017
Karar Tarihi 22/7/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, hamile tutuklunun ölü doğum yapması nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Maddi ve manevi varlığın korunması hakkı Fiziksel ve ruhsal bütünlük (şiddet, kazalar vs) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5237 Türk Ceza Kanunu 81
5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 78
2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu 13
6098 Türk Borçlar Kanunu 49
74
5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 116
57
71
80
4483 Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun 5
5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 81
765 Türk Ceza Kanunu 147
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 100
104
5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 16
78
4483 Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun 6
3
5237 Türk Ceza Kanunu 82
4721 Türk Medeni Kanunu 28
5237 Türk Ceza Kanunu 85
86
87
99
100
139
4721 Türk Medeni Kanunu 8
5013 Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi: İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun 18
4721 Türk Medeni Kanunu 427
582
643
2827 Nüfus Planlaması Hakkında Kanun 2
5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 81
Tüzük 18/12/1983 Rahim Tahliyesi ve Sterilizasyon Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Denetlenmesine İlişkin Tüzük 5
Yönetmelik 30/9/2014 Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Hakkında Yönetmelik 20
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi