logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Figen Yüksekdağ Şenoğlu (5) [1.B.], B. No: 2017/24556, 14/9/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FİGEN YÜKSEKDAĞ ŞENOĞLU BAŞVURUSU (5)

(Başvuru Numarası: 2017/24556)

 

Karar Tarihi: 14/9/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Hasan HÜZMELİ

Başvurucu

:

Figen YÜKSEKDAĞ ŞENOĞLU

Başvurucu Vekilleri

:

1. Av. Sezin UÇAR

 

 

2. Av. Kader TONÇ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, Dünya Kadınlar Günü kutlamaları kapsamında yapılacak gösterinin gereksiz ve orantısız güç kullanılarak engellenmesinin ve bu olaya ilgili olarak yapılan soruşturmanın etkisiz olmasının başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 15/5/2017 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Başvuruya Konu Olayla Bağlantılı Gelişmeler

5. İstanbul Valiliğinin (Valilik) 27/1/2016 tarihli kararı ile 6/10/1983 tarih ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 6. maddesi uyarınca İstanbul'da Fatih Yenikapı miting alanı, Maltepe sahil alanı, Kadıköy Yeni Salı Pazarı alanı, Kartal Meydanı alanı, Pendik Cumartesi Pazarı alanı, Bakırköy Cumhuriyet Meydanı, Bakırköy Cumartesi Halk Pazarı alanı ve Beylikdüzü Fatih Sultan Mehmet Camisi otopark alanı toplantı ve gösteri alanı olarak belirlenmiş; bu durum kamuoyuna çeşitli iletişim araçları ile duyurulmuştur.

6. 23/2/2016 tarihinde H.A. başkanlığında oluşturulan yedi kişilik düzenleme kurulu, Dünya Kadınlar Günü'nü, İstanbul'da toplantı ve gösteri yapılması için belirlenen alanlardan olmayan Kadıköy İskele Meydanı'nda kutlamak amacıyla İstanbul Valiliğine başvurmuştur. "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" konulu dilekçesinde başvurucu, 6 Mart 2016 Pazar günü saat 10.00-17.00 saatleri arasında miting gerçekleştirileceğini bildirmiştir. Valilik, Sendikaya gönderdiği 3/3/2016 tarihli bir yazıyla talebin reddedildiğini bildirilmiştir. Valiliğin ret kararına ilişkin yazısı şu şekildedir:

"...yedi (7) kişilik düzenleme kurulu tarafından, 06.03.2016 tarihi, 10:00- ı 7:00 saatleri arasında, Kadıköy İskele Meydanında, '8 Mart Dünya Kadınlar Günü' konulu miting düzenlenmek istenildiği, Valilik Makamına sunulan 23.02.2016 tarih ve 51805 sayılı bildirimden anlaşılmıştır.

2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 6. Maddesi ve aynı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 3. Maddesi gereğince, Valilik Makamının 27.01.2016 tarihli Onayı ile 2016 yılı içerisinde yapılacak gösteri yürüyüşleri ve açık yer toplantılarının yerleri Valiliğimizce ilan edilmiştir.

2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 'Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri' başlıklı 23. Maddesinin (d) fıkrasında; ... belirtilen yerler dışında ... yapılan toplantılar ve gösteri yürüyüşleri kanuna aykırı sayılır." hükmüne istinaden, mitingin gerçekleştirileceği belirtilen Kadıköy İskele Meydanı, 2016 yılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Alanları içerisinde bulunmamaktadır.

Ayrıca son günlerde meydana gelen terör olayları ve terör saldırıları ile bölgemizde yaşanan son gelişmelerin kamu oyumuzda oluşturduğu hassasiyet dikkate alındığında, yapılmak istenilen etkinliğin her türlü istismara açık olduğu, provoke edilebileceği değerlendirilmektedir. Yukarıda açıklanan sebeplerle söz konusu talep uygun görülmemiştir."

7. Kolluk görevlilerinin düzenlediği 6/3/2016 tarihli Olay Tutanağı'na göre başvuruya konu olayların gelişimi şöyledir:

- Çeşitli sivil toplum kuruluşlarınca Dünya Kadınlar Günü'nün 6/3/2016 tarihinde Kadıköy İskele Meydanı'nda kutlanacağının sosyal medya aracılığıyla duyurulması üzerine kolluk görevlileri saat 09.30 'da anılan yerde emniyet tedbirleri almıştır.

- Saat 10.30'da İskele Meydanı'nda yaklaşık yirmi kişi toplanmıştır. Kolluk güçleri gruba, toplanılan alanın toplantı için belirlenen mekânlardan olmaması ve toplantı yapılmasının uygun olmadığına ilişkin Valilik kararı olduğunu bildirerek bu gerekçelerle dağılmaları yönünde uyarılarda bulunmuştur. Grubun ihtara uymaması üzerine müdahalede bulunmuştur.

- Müdahale sonrası topluluktan ayrılan bir grup beklemeye devam etmiş ve zamanla sayıları yaklaşık elli kişiye ulaşmıştır. Kolluk görevlileri, ses yükseltici cihazla toplantının kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle gruba dağılmaları yönünde ikazlarda bulunmuştur. Grubun dağılmaması üzerine kolluk görevlilerince hat oluşturulmuş ve grup sözlü ikazlarla anılan yerden uzaklaştırılmıştır.

- Saat 11.10 sıralarından İskele Meydanı’ndan uzaklaştırılan grup, Yapı Kredi Bankasının bulunduğu yerde bekleyen yirmi kişilik grupla birleşerek araç trafiğini engellemiştir. Polis, araç trafiğinin açılmasına yönelik olarak birkaç defa gruba uyarıda bulunmuştur. Grubun araç trafiğini engellemeye devam etmesi üzerine kolluk güçleri savunma tüfeği ile asfalta doğru ateş etmiş ve gruba müdahale etmiştir. Müdahale sonrası grup, farklı istikametlere dağılmıştır. Gruptan bir kişi yumruk vurmak suretiyle polis memurunu yaralamıştır.

- Saat 12.00 sıralarında İskele Meydanı'nda bekleyen yedi kişilik grup, kısa bir basın açıklaması yapmış ve saat 13.00'te Boğa Heykeli'nin bulunduğu alanda toplanılacağına dair çağrıda bulunduktan sonra meydandan ayrılmıştır.

- Saat 12.15 sıralarında Muvakkıthane Caddesi girişinde bazı platformların (TKP, HDP, Devrimci Partili Kadınlar, ESP-SKM, Anarşist Kadınlar, Halkevci Kadınlar) çağrısı üzerine çoğunluğu kadın yaklaşık iki yüz elli kişi toplanmıştır. Topluluktan yirmi kişi anılan platformlara ait flama taşımıştır. Akabinde kolluk görevlileri, eyleme son verilmesi yönünde ikazlarda bulunmuştur. Kolluk görevlileri, grubun talebi üzerine basın açıklaması yapmasına izin vermiş ancak dağılmaları gerektiğini bildirmiştir. Grup basın açıklaması yaptıktan sonra müdahale olmaksızın Khalkedeon Meydanı olarak anılan alandan Bahariye Caddesi istikametine gitmiştir.

- Saat 12.40 sıralarında anılan grup, Süreyya Operası önünde bekleyen başka bir grupla birleşerek yaklaşık bin beş yüz kişiye ulaşmıştır. Boğa Heykeli'nin bulunduğu alana yürümek isteyen topluluk kolluk görevlilerince engellenmiştir. Kolluk görevlileri ses yükseltici cihazla eylemlerin yasa dışı olduğu, dağılmamaları hâlinde müdahalede bulunacakları yönünde ikazlarda bulunmuştur. Grubun talebi üzerine basın açıklaması yapılmasına izin verilmiştir. Basın açıklamasından sonra grup içinde bulunan kişiler, megafonla topluluğa dağılma çağrısında bulunmuştur. Grubun Süreyya Operası'na doğru tekrar yürüyüşe başlaması üzerine kolluk görevlileri, yürüyüşe son verilmesi yönünde ihtarda bulunmuştur. Bu gruptan ayrılan elli kişilik grup "Jin Jiyan Azadi, Biji Bervedane Cizre, Biji Bervedane Ypj Direnişi Yaşasın Ypj Direnişi" (Kadın Yaşam Özgürlük, Yaşasın Cizre, Yaşasın Ypj Direnişi) şeklinde slogan atmıştır. Kolluk görevlileri, yasa dışı slogan atılmaması, aksi hâlde müdahale edileceğine dair ses yayın aracı ile birkaç defa ikazda bulunmuştur. Grubun slogan atmaya devam etmesi üzerine kolluk görevleri savunma tüfeğiyle yere doğru ateş etmiştir.

- Saat 13.15 sıralarında ara sokağa kaçan yaklaşık elli kişilik grubun -şişenin patlamasını sağlamak amacıyla- soda şişesini çalkalayarak kolluk görevlilerine atması üzerine kolluk görevlileri gruba savunma tüfeğiyle müdahale etmiştir. Müdahale sonrası dağılan grup tekrar toplanarak yukarıda belirtilen sloganlarla birlikte “…Biji Bervedane PKK" (Yaşasın PKK Direnişi) sloganı atmış ve halay çekmiştir. Kolluk görevlilerinin savunma tüfeği ile müdahalesi sonrası grup ara sokaklara dağılmıştır.

B. Başvuruya Konu Olay

8. Başvurucu, olayın geçtiği tarihte Van milletvekili ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) eş başkanıdır.

9. Başvurucu, beyanına göre 6/3/2016 tarihinde düzenlenen Dünya Kadınlar Günü mitingine katılmak üzere Kadıköy'de olan Boğa Heykeli'nin bulunduğu alana gitmiştir. Kolluk güçleri, başvurucunun yolunu kesmek suretiyle toplantıya katılımını engellemiş; hakaret ve tehdit ederek başvurucuyu toplantı alanından uzaklaştırmak istemiştir. Kolluk amiri başvurucuyu darbetme teşebbüsünde bulunmuş ve itmek suretiyle düşmesine sebep olmuştur.

10. Kolluk görevlilerince düzenlenen 4/9/2016 tarihli Görüntü İzleme ve Tespit Tutanağı'na göre yukarıda özetlenen Olay Tutanağı'nda yazılı hususlar dışında şu hususlar da tespit edilmiştir:

- Grup toplantı esnasında farklı zaman dilimlerinde "Ferman sarayınsa isyan kadınlarındır", "Direne direne kazanacağız", "Kadınların öfkesi katilleri boğacak", "Katil devlet hesap verecek", "Yaşasın kadın dayanışması” şeklinde sloganlar atmıştır. Bir grup katılan "Ekinlerden Sevelere Direniş Ruhuyla Özerkliği Örüyor Özgürlüğe Yürüyoruz 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun" şeklinde pankart açmıştır.

- Kolluk görevlileri kanuna aykırı slogan atılmaması şekilde uyarıda bulunmuş; ayrıca topluluğun yasal bir toplantı alanında -yedi miting alanı olduğunu belirterek- etkinliğin gerçekleştirilmesine yönelik bir başvuruda bulunmadığı, bu nedenle eylemin kanuna aykırı olduğunu ve izin verilmeyeceğini bildirerek grubu dağılmaları yönünde ikaz etmiştir.

- Topluluktan bazı kişiler dağılmaları yönünde ihtarda bulunan emniyet görevlilerine ellerindeki flamalarla vurmuştur (Tutanakta yer alan fotoğrafta, bu şekilde saldırıda bulanan iki kişi tespit edilmiştir.).

- Kolluk görevlileri, Kadıköy ilçesi Altıyol bölgesinde bulunan Boğa Heykeli çevresinde toplanan gruba müdahale ederek grubu dağıtmıştır. Aralarında başvurucunun da bulunduğu bir grup katılımcının aynı alanda tekrar toplanması üzerine kolluk görevlileri dağılmaları yönünde ihtarlar sonrası müdahalede bulunmuştur. Başvurucu ve diğer katılımcıları ise herhangi bir fiziki müdahalede bulunmadan dağıtmaya çalışmıştır. Kolluk görevlilerinin sözlü uyarısı sonrası grup kendiliğinden dağılmıştır.

11. Başvurucu; toplanma hakkının engellenmesi, zor kullanma yetkisinin hukuka aykırı kullanılması ve kötü muamelede bulunulması nedeniyle olay yerinde bulunan kolluk görevlileri ile üst düzey kolluk amirleri ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü (Güvenlik Şube Müdürü) hakkında görevi kötüye kullanma, kasten yaralama, tehdit, hakaret ve zor kullanma yetkisinde sınırın aşılması suçlarını işledikleri iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 13/5/2016 tarihinde şikâyette bulunmuştur.

12. Başvurucu, şikâyet dilekçesinde 6 Mart'ta Kadıköy'de gerçekleştirmek istenen mitingin polis tarafından engellendiğini, müdahale sonrası aynı Partiden Siirt Milletvekili B. K.nın yanına gitmek üzere Kadıköy'e gittiğini ancak kendisinin de kolluk kuvvetlerince engellendiğini, hakaret edilerek uzaklaştırılmak istendiğini ileri sürmüştür. Bu müdahalelerin gerçekleştiği zamanda kadınların eylemlerinin sonlanmış olduğunu da vurgulamıştır. Başvurucu ayrıca İstanbul Emniyeti Güvenlik Şube Müdürlüğü amiri tarafından iteklendiğini, diğer polis memurlarının da kalkanlarıyla ittirmek suretiyle fiziki müdahalede bulunduklarını, müdahalelerin öncesi ile sonrasında da hakaret ve tehdit ettiklerini iddia etmiştir. Somut olayda kolluk görevlilerinin basın açıklaması yapmak isteyen kadınlar haricinde hiç kimseyi toplantı alanına almadığını, kendisinin dahi -mevcut görev ve sıfatı dikkate alınmadan- yürümesine izin vermediklerini, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme ve seyahat etme haklarının engellendiğini, bu nedenlerle sorumluların cezalandırılması gerektiğini ileri sürmüştür.

13. 18/5/2016 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma dosyasını yetkisizlik kararı ile suçun işlendiği yer olan İstanbul Anadolu Başsavcılığına (Başsavcılık) göndermiştir. Başsavcılık, Valilikten ilgili kamu görevlileri hakkında görevi kötüye kullanma, kasten yaralama, tehdit ve hakaret suçlarından soruşturmaya izin verilmesi talebinde bulunmuştur.

14. Valilik, ön inceleme sonucunda 24/2/2017 tarihinde "soruşturma izni verilmemesine" karar vermiştir. Gerçekleştirilen ön incelemede, haklarında soruşturma izni istenen kolluk görevlilerinin ifadeleri alınmış; basında çıkan görüntüler ile Görüntü İzleme ve Tespit Tutanağı incelenmiştir. Soruşturma izni verilmemesine ilişkin görüş bildiren 19/9/2016 tarihli ön inceleme raporunun ilgili kısmı şöyledir:

"İstanbul Valiliğince 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle düzenlenecek istenen mitinge 2911 sayılı kanun hükmünce izin verilmediği, [aynı Kanun'un 23. maddesinin (d) bendi gereğince] ancak, çeşitli Sivil Toplum Kuruluşlarınca Kadıköy'de toplanmak üzere çağrıda bulunulduğu, 06/03/2016 günü belirtilen alan ve çevresinde gerekli emniyet tedbirlerinin İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerince alındığı, gelen gruplara basın açıklaması yapmalarına izin verildiği ancak yapılan eylemin 2911 sayılı Kanuna aykırı olduğu usulüne uygun belirtildiği, miting konusunda ısrarlı olan gruplarla güvenlik güçlerinin zaman zaman müdahalelerde bulunduğu, ayru kapsamda müşteki HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ Şenoğlu'nun da gruplar dağılmak üzereyken alana geldiği mevcut görüntü ve görüntü çözümlerinde iddia edildiği üzere müştekinin kalkanlarla itildiği, fiziki müdahalede bulunulduğu, hakaret ve tehditlerde bulunulduğu, vücut bütünlüğüne zarar verildiği ve kişilik haklarına saldırıda bulunulduğuna dair somut bir delile ulaşılamamıştır. Bu haliyle söz konusu alanda görevlendirilen güvenlik güçlerinin yasal mevzuata uygun hareket ettiği kanaatine varılmıştır."

15. Valilik kararına yapılan itiraz, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci İdare Dava Dairesince (Daire) 1/3/2017 tarihinde reddedilmiştir.

16. Dairenin ret kararı üzerine başvurucu 28/4/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesinin 2017/22366 numarasına kaydedilen bireysel başvuruda başvuru konusu iddiaların temellendirilemediği gerekçesiyle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğuna karar verilmiştir.

17. Başsavcılık, soruşturma yapılması için izin koşullunun gerçekleşmediği gerekçesiyle 7/4/2017 tarihinde ihbarın işlemden kaldırılmasına dair karar vermiştir. Başvurucu, anılan karar sonrası incelemeye konu bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

18. 2911 sayılı Kanun'un idarenin işlem yaptığı tarihte yürürlükte olan "Toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergahı" kenar başlıklı 6. maddesi şöyledir:

 “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, tüm il ve ilçe sınırları içerisinde aşağıdaki hükümlere uyulmak şartıyla her yerde yapılabilir.

İl ve ilçelerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı, kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde ve 22’nci maddenin birinci fıkrasında sayılan sınırlamalara uyulması kaydıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partilerin il ve ilçe temsilcileri ile güzergâhın geçeceği ilçe ve il belediye başkanlarının, en çok üyeye sahip üç sendikanın ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının il ve ilçe temsilcilerinin görüşleri alınarak mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirlenir. İl ve ilçenin büyüklüğü, gelişmişliği ve yerleşim özellikleri dikkate alınarak birden fazla toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı belirlenebilir.

Belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı yerel gazeteler ile valilik ve kaymakamlık internet sitelerinden ilan edilerek halka duyurulur.

Toplantı ve gösteri yürüyüşleri yer ve güzergâhı hakkında sonradan yapılacak değişiklikler de aynı yöntemle yapılır. Bu değişiklikler duyurudan on beş gün sonra geçerli olur.

Birden fazla toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhının belirlendiği il ve ilçelerde düzenleme kurulu, kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde belirlenen yer ve güzergâhlardan birisini tercih edebilir."

19. 2911 sayılı Kanun’un 23. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “a) 9 ve 10 uncu madde hükümlerine uygun biçimde bildirim verilmeden veya toplantı veya yürüyüş için belirtilen gün ve saatten önce veya sonra;

 ...

d) 6 ve 10 uncu maddeler gereğince belirtilen yerler dışında,

...

...Yapılan toplantılar veya gösteri yürüyüşleri Kanuna aykırı sayılır.”

B. Uluslararası Hukuk

20. 1/7/2014 tarihinde Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu (Venedik Komisyonu) Avrupa Konseyi tarafından yayımlanan toplantı özgürlüğü hakkındaki "Venedik Komisyonu Görüşlerinin Derlemesi" başlıklı belgenin ilgili kısmı şöyledir:

"4.2. Toplantı yapma özgürlüğüne zaman, mekân ve yöntem açısından uygulanan kısıtlamalar

Mekân, toplantı yapma özgürlüğünün en önemli unsurlarından birisidir. Toplantıyı düzenleyenlerin, toplantının amacına en uygun hizmet edecek mekânı seçme ayrıcalığı, toplantı yapma özgürlüğünün özünü oluşturan parçalardan birini teşkil eder. Kamusal alanlarda düzenlenen toplantılar, o alanın rutin kullanımına izin vermek zorunda olmamalıdır, zira kamusal alanların bir toplantı için kullanılmasının herhangi başka bir kullanım ile aynı meşruiyete sahip olduğu uzun bir süre önce kabul edilmiştir. Dahası, bir toplantının amacı sıklıkla belli bir konumla bağlantılıdır ve toplantı yapma özgürlüğü, toplantıyı hedef objesinin 'görüp duyabileceği' mesafede gerçekleştirme hakkını da kapsamaktadır. ...

... Venedik Komisyonu, hangi mekânın toplantıya en uygun olacağını seçmenin toplantının düzenleyicilerine ait bir ayrıcalık olduğunun, zira anlamlı bir etki yaratabilmek için gösterilerin genellikle ilgi çekebilmek adına belli yerlerde yapılmaları gerektiğinin (Almancada buna 'Apellwirkung' denmektedir) altını çizmektedir. Etkinliğin mekânını seçmede toplantı düzenleyicilerinin özgürlüğüne saygı bir norm olmalıdır. Barışçıl toplantı hakkının uygulanmasını kolaylaştırmak ve muhafaza etmek Devletin görevidir...

4. 3 Toplantı mekânlarının Devlet yetkilileri tarafından belirlenmesi

... Yukarıda belirtildiği üzere, tüm kamusal alanlar toplantı düzenlenmesi için açık ve mevcut olmalıdır ve bu nedenle, toplantı düzenlemek için alanların resmi bir şekilde belirlenmesi, toplantıların düzenlenmesine uygun alanları sadece belirlenmemiş olmaları nedeniyle hariç tuttuğundan, kaçınılmaz olarak toplantı düzenlemek için kullanılabilecek mekânların sayısını kısıtlamaktadır. Toplantının düzenleneceği mekâna uygulanabilecek tek meşru kısıtlama, yalnızca tehlikeli alanlar ve kamuya kapalı tesislere ilişkindir."

21. 4/6/2010 tarihinde kabul edilen ve Venedik Komisyonu ile istişarede bulunan Avrupa’da Güvenlik ve İş birliği Teşkilatının Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi (AGİT) için toplantı özgürlüğü hakkında danışma topluluğu tarafından düzenlenen barışçıl toplantı özgürlüğüne ilişkin kılavuzun somut olayla ilgili kısmı şöyledir (CDL‑AD (2010)020) :

" Toplanmadan önce zorunlu kılınan kısıtlamalar ('daha önceki kısıtlamalar')

102.(...) Bu kısıtlamalar, 'saat, yer ve koşul' veya genel yasaklara ilişkin kısıtlama şeklinde olabilmektedir. Bununla birlikte, belirli saatlerde veya bölgelerde toplanmayı yasaklayan genel kapsama ilişkin yasal hükümler, belirli bir toplantı için kısıtlamalara kıyasla daha ayrıntılı bir gerekçelendirme gerektirmektedir. Her özel durumun koşullarını dikkate almanın mümkün olmadığı değerlendirilerek, yasada bu tür genel hükümlerin eklenmesi (ve uygulanması) zorunlu sosyal ihtiyacın varlığının kanıtlanabilmesi haricinde orantısız olarak anlaşılabilmektedir. Strazburg Hâkimlerinin karar verdiği gibi 'makamlar nezdinde kullanılan ifadeler veya bazı bakış açılarından şok edici ve kabul edilemez ve dahası söz konusu gerekliliklerin yasalara aykırı olarak anlaşılan demokratik ilkelerin reddedilmesi ya da şiddete teşvik durumları dışında, toplantı ve ifade özgürlüğünü bertaraf etmeyi hedef alan önleyici nitelikteki radikal tedbirler demokrasiye zarar vermekte dahası sıklıkla tehlikeye atmaktadır."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

22. Anayasa Mahkemesinin 14/9/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

23. Başvurucu, toplantı alanına girmesi ile birlikte kolluk görevlilerinin kendisinin de dâhil olduğu heyetin yolunu keserek fiziki müdahalede bulunduğunu, hakaret ve tehdit ettiğini iddia etmiştir. Öte yandan başvurucu, kolluk amirinin darbetme teşebbüsünde bulunduğunu ve kendisini itmesi nedeniyle yere düştüğünü bu nedenle vücut bütünlüğünün zarar gördüğünü ileri sürmüştür. Somut olayda eyleme ilişkin sorumlulukları bulunan kamu görevlileri hakkında idarece soruşturma izni verilmediğini ve olaya ilişkin etkili bir soruşturma yapılmadığını belirterek Anayasa'nın 17 ve 40. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

24. Bakanlık görüşünde, dosya kapsamına göre başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin savunulabilir bir iddianın kamu makamlarına sunulmaması nedeniyle etkili bir soruşturma yapılma yükümlülüğünün bulunmadığı ifade edilmiştir.

2. Değerlendirme

25. Başvurucu; gereksiz ve hukuka aykırı olarak kolluk görevlilerinin müdahalesine, hakaret ve tehdidine maruz kaldığını, kolluk amirinin darbetme teşebbüsü ve itmesi sonucu yere düşmesi nedeniyle vücut bütünlüğünün zarar gördüğünü ileri sürmüştür. Başvuruya konu olaydan sorumlu olan kolluk görevlilerinin yargılanması gerektiğini belirtmiştir.

26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olaya ilişkin değerlendirme başvuruya konu olayın kendine özgü koşulları dikkate alınarak kötü muamele yasağı kapsamında ve sadece devletin pozitif yükümlülüğüne bağlı olarak etkili soruşturma yükümlülüğü bakımından yapılmıştır.

27. Bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde olay hakkında etkili resmî bir soruşturmanın yürütülmesi gerekmektedir (Tahir Canan, § 25). Ancak bu konuda bir soruşturmanın başlayabilmesi için öncelikle işkence ve kötü muamele konusundaki iddialar uygun delillerle desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için her türlü makul şüpheden uzak kanıtların varlığı gerekir. Bu nitelikteki bir kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karinelerden de oluşabilir. Ancak bu uygun koşulların tespiti hâlinde bir soruşturma yükümlülüğünün bulunduğundan bahsedilebilir (C.D., B. No: 2013/394, 6/3/2014, § 28; Elif Güneş Yıldırım, B. No: 2014/12391, 5/4/2017, § 23).

28. Öte yandan Anayasa Mahkemesi, asgari eşik seviyesini aştığı varsayılan kötü muamele iddialarının makul şüphe kalmayacak şekilde kanıtlanması şartını aramakta ve başvurularda öncelikle bu konudaki kanıtlama sorununu ele almaktadır. Burada kötü muameleye maruz kalması nedeniyle mağdur olduğunu ileri süren kişilerin -ispat külfetinin devlete geçtiği durumlar istisna olmak üzere- kötü muamele yasağı kapsamına giren ağırlıkta bir muamele görmüş olabileceklerini gösteren emare ve delil sunmaları gerektiğini belirtmek gerekir (Beyza Metin, B. No: 2014/19426, 12/12/2018, § 45).

29. Somut olayda basında çıkan görüntüler ile 4/9/2016 tarihli Görüntü İzleme ve Tespit Tutanağı incelenmiş; başvurucunun kolluk görevlileri tarafından kötü muameleye maruz kaldığını gösterir somut bir delil tespit edilememiştir (bkz. §§ 10,14). Bununla birlikte başvurucunun hakaret ve tehdit edildiği iddiasına ilişin olarak soruşturma dosyasında soyut beyan dışında Anayasa Mahkemesince inceleme yapılmasını gerektirir nitelikte makul bir veri bulunmamaktadır. Başvurucunun somut delillerle desteklenmeyen iddialarının savunulabilir olduğundan söz etmek mümkün değildir.

30. Öte yandan kötü muamelenin gerçekliğini tespit etmek için soyut iddiaya dayanan şüphenin ötesinde makul kanıtların varlığı gerekir. Başvurucu, kötü muameleye maruz kaldığı iddiasına yönelik olarak başvuru formunda herhangi bir bilgi ve belge sunmamıştır. Bununla birlikte başvurucu; kolluk müdahalesi sonucunda herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurup başvurmadığı, başvurmamış ise bunun nedeni konusunda da herhangi bir açıklamada da bulunmamıştır. Dolayısıyla başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına dair iddialarını makul bir açıklamayı destekleyen bir kanıt unsuruna ya da delil başlangıcına dayandırmadığı anlaşılmıştır.

31. Bununla birlikte başvurucu, Başsavcılığa sunduğu şikâyet dilekçesinde polisin itmesi sonucu yere düştüğüne dair bir iddiada bulunmamıştır. Başvurucunun kötü muamele eylemine ilişkin iddiasını ispat bakımından kamera kayıtlarının dosya kapsamına alınarak incelenmesi dışında bir tahkikat yapılmasını da talep etmediği görülmüştür.

32. Dolayısıyla başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına dair -etkili bir soruşturma yapılmasının da ön şartı olan- savunulabilir bir iddianın kamu makamlarına sunulduğu kabul edilmemiştir.

33. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamelede bulunma yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

34. Başvurucu; tüm dünyada kutlanan Dünya Kadınlar Günü'ne ilişkin organizasyona HDP eş genel başkanı ve milletvekili olarak davet edildiğini, pek çok yerde etkinliklerin sorunsuz şekilde gerçekleştirildiği belirtmiştir. Ancak Kadıköy'de toplanmak isteyen kadınların kolluk görevlilerince engellenmesi nedeniyle bir siyasi partinin başkanı ve kadın temsilcisi olarak anılan soruna müdahale etmek için HDP yöneticileriyle Boğa Heykeli'nin bulunduğu meydana geldiğini ifade etmiştir. Bu esnada kolluk görevlilerinin kendisinin de dâhil olduğu heyetin yolunu keserek fiziki müdahalede bulunduğunu, "korkunç" bir şiddetle karşılaştığını, bu nedenle seçme ve seçilme hakkı ile ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu, ihlalin tespiti ve sonuçlarının ortadan kaldırılması ile tazminata karar verilmesi taleplerinde bulunmuştur.

35. Bakanlık görüşünde; toplanma özgürlüğünün kullanımından kaynaklı kamu düzenine yönelik tehditlerin gerçeklik değeri taşıması hâlinde yetki makamların bu tehditleri bertaraf edecek tedbirleri alabileceklerine ve belli bir takdir haklarına sahip olduğuna dair Anayasa Mahkemesi kararına atıf yapılarak idare ve kolluk görevlilerinin müdahalelerinin de bu kapsamda olduğu belirtilmiştir. Toplanılmak istenen alanın 2016 yılında toplantı ve gösteri yürüyüşü alanlarından olmadığı, son zamanlarda terör saldırıları olduğu, bu nedenle etkinliğin istismara açık olduğu ve kışkırtılabileceği gözetilerek toplantı yapma bildiriminin kabul edilmediği ifade edilmiştir. Bakanlık, anılan meydanda toplanan gruplara dağılmaları yönünde ikaz yapılmasına rağmen grubun dağılmadığını trafiği kesmek ve güvenlik güçlerine çeşitli cisimler atmak suretiyle eylemlerine devam etmeleri nedeniyle gruba müdahale edildiğini açıklamıştır. Öte yandan Bakanlık, toplanan gruplara ayrı ayrı basın açıklaması yapma imkânı tanındığını vurgulamıştır.

2. Değerlendirme

36. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvuru esas itibarıyla tercih edilen bir mekânda düzenlenmek istenen toplantının kolluk görevlilerince engellendiği ve buna ilişkin yapılan şikâyetin etkili şekilde soruşturulmaması nedeniyle sonuçsuz kaldığı iddialarına ilişkindir. Bu sebeple başvurucunun şikâyetlerinin bir bütün olarak toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

37. Anayasa’nın "Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" kenar başlıklı 34. maddesi şöyledir:

"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

38. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Müdahalenin Varlığı

39. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının amacı ve mahiyeti dikkate alındığında bu hakkın toplantı veya gösteri yürüyüşünün yapılacağı mekânı seçme serbestîsini de kapsadığı anlaşılmıştır. Zira toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemenin amacı bir fikri açıklamak, ortak çıkarları savunmak, belli fikir ve kanaatler çerçevesinde kamuoyu oluşturmak, siyasal karar organlarını etkilemek olup gösteri ve toplantı yürüyüşünün düzenlendiği mekân açıklanan düşüncenin muhataplarına ulaşabilmesi ve tesir oluşturabilmesi bakımından önem taşımaktadır. Bu nedenle toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı mekânın seçiminin kural olarak düzenleyicilerin takdirinde olması gerekmektedir. Bu itibarla bireylerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyecekleri yeri belirleme serbestîsini sınırlayan idari eylem ve işlemler bu hakka müdahale niteliği taşır (yasal düzenlemeler bağlamında yapılan açıklamalar için bkz. AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017).

40. Bu itibarla somut olayda, Valilikçe belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü alan ve güzergâhlarından olmadığından bahisle başvurucunun içinde bulunduğu grubun yürüyüşüne engel olunmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına müdahale teşkil ettiği kabul edilmelidir.

ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

41. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 34. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”

42. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.

 (1) Kanunilik

43. 2911 sayılı Kanun'un 6. ve 23. maddelerinde yer alan düzenlemelerin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.

 (2) Meşru Amaç

44. Başvurucunun gösteri yürüyüşüne müdahale edilmesinin Anayasa'nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden kamu düzeninin korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.

 (3) Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk

 (a) Genel İlkeler

45. Anayasa’nın 34. maddesi fikirlerin silahsız ve saldırısız, başka bir ifade ile barışçıl bir şekilde ortaya konulabilmesi için toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını güvence altına almıştır. Toplantı hakkının amacı, şiddete başvurmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin haklarının korunmasıdır. Demokratik bir toplumda, mevcut düzene itiraz eden ve barışçıl yöntemlerle düzenin değiştirilmesini savunan kişilere siyasi fikirlerini toplantı özgürlüğü ve diğer yasal araçlarla ifade edebilme imkânı sunulmalıdır. Şiddet kullanma niyetinde olan kişilerin katıldığı veya düzenlediği gösteriler barışçıl toplanma kavramı dışındadır. Dolayısıyla toplantı hakkının amacı, şiddete karışmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin haklarının korunmasıdır (Dilan Ögüz Canan [GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 37; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 117, 118; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 80; Osman Erbil, B. No: 2013/2394, 25/3/2015, § 47; Gülşah Öztürk ve diğerleri, B. No: 2013/3936, 17/2/2016, §§ 67, 68; Ömer Faruk Akyüz, B. No: 2015/9247, 4/4/2018, § 54).

46. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, demokratik toplumun en temel değerleri arasında yer almakta olup bireylerin ortak fikirlerini birlikte savunmak ve başkalarına duyurmak için bir araya gelebilme imkânını korumayı amaçlamaktadır. Kolektif bir şekilde kullanılan ve düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan yöntemlerle düşüncelerini açıklama imkânı veren bu hak, çoğulcu demokrasilerin gelişmesinde zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkması, korunması ve yayılmasını güvence altına almaktadır (Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 40; Dilan Ögüz Canan, § 36; Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 115; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 79; Osman Erbil, § 45).

47. Bu hak, ifade özgürlüğünün özel bir biçimidir. Anayasal haklar içinde kendine has özerk rolünün ve özel uygulama alanının varlığına rağmen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı aynı zamanda ifade özgürlüğünün ışığında değerlendirilmelidir. İfade özgürlüğünün demokratik ve çoğulcu bir toplumdaki önemi, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı için de geçerlidir (Dilan Ögüz Canan, § 34; Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 115; Osman Erbil, §§ 31, 45; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 72; Gülşah Öztürk ve diğerleri, § 66; Ömer Faruk Akyüz, § 52). Sonuç olarak toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır (Dilan Ögüz Canan, § 35; Ömer Faruk Akyüz, § 55).

48. Zikredilen önemi ve demokratik bir toplumdaki işlevleri nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması anayasal bir zorunluluktur. Anayasa Mahkemesi demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini daha önce pek çok kez açıklamıştır. Buna göre toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan bir müdahale zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa (bazı farklılıklarla birlikte toplantı hakkı bağlamında bkz. Dilan Ögüz Canan § 32; sendika hakkı bağlamında bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 73; Tayfun Cengiz, B. No: 2013/8463, 18/9/2014, § 56; Adalet Mehtap Buluryer, B. No: 2013/5447, 16/10/2014, §§ 103-105; grev hakkı bağlamında bkz. Kristal-İş Sendikası [GK], B. No: 2014/12166, 2/7/2015, § 70) ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse (bazı farklılıklarla birlikte toplantı hakkı bağlamında bkz. Dilan Ögüz Canan §§ 33, 56; sendika hakkı bağlamında bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 74) demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.

 (b) İlkelerin Olaya Uygulanması

49. Somut olayda Dünya Kadınlar Günü kapsamında Kadıköy'de etkinlik düzenlenmesi amacıyla idareye bildirimde bulunulmuştur. İdare, tercih edilen mekanın 2911 sayılı Kanun'un 6. maddesince belirlenen toplantı yer ve güzergâhlarından olmaması nedeniyle talebi reddetmiştir. Kolluk görevlileri, etkinliğe başlanmasıyla toplantının 2911 sayılı Kanun'un 23. maddesinin (d) fıkrasına aykırı olduğu gerekçesiyle katılımcıları dağıtmaya yönelik müdahalelerde bulunmuştur. Bununla birlikte bir kısım katılımcı basın açıklaması yapmıştır.

50. Mevcut başvuruya konu toplantı ve gerçekleştirilmesi planlanan gösteri yürüyüşüne, Kadıköy İskele Meydanı'nın Valilikçe bu amaca tahsis edilen yerlerden olmaması nedeniyle müdahale edilmiştir. Dolayısıyla somut olayda kolluk görevlileri tarafından müdahalenin gerekçesi olarak ileri sürülen hususlar ile anılan mekânda yapılacak etkinliğe devletin daha fazla müsamaha göstermesinin mümkün olup olmadığının tartışılması ve sonuç olarak toplantı ve gösteri yürüyüşüne yönelik müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

51. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının tanımı, amacı ve mahiyeti dikkate alındığında bu hakkın unsurlarından biri de toplantı veya gösteri yürüyüşünün yapılacağı mekânı veya güzergahı seçme serbestîsidir. Zira toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemenin amacı bir fikri açıklamak, ortak çıkarları savunmak, belli fikir ve kanaatler çerçevesinde kamuoyu oluşturmak ve siyasal karar organlarını etkilemek olup gösteri ve toplantı yürüyüşünün düzenlendiği mekân, açıklanan düşüncenin muhataplarına ulaşabilmesi ve tesir oluşturabilmesi bakımından önem taşımaktadır. Bu nedenle toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı mekânın seçiminin kural olarak düzenleyicilerin takdirinde olması gerekmektedir (yasal düzenlemeler bağlamında yapılan açıklamalar için bkz. AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 25).

52. Nitekim Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, mahallin en büyük mülki amirine toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve güzergâhı belirleme yetkisi veren 2911 sayılı Kanun’un 6. maddesinin ikinci fıkrası hükmünü Anayasa'ya uygun bulurken kuralın objektif anlamının kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyecekleri yer ve güzergâhı seçme serbestîsinin bütünüyle gözardı edilmesine imkân tanımadığını tespit etmiştir. Anayasa Mahkemesi zikredilen kararında, mülki amirin söz konusu yetkisini düzenleyicilerin mekân tercih etme serbestîsine saygı gösterecek şekilde kullanması gerektiğini ifade etmiştir (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 37).

53. Bu kapsamda toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlendiği mekânın açıklanan düşüncenin muhataplarına ulaştırılması, onlar üzerinde yaratacağı tesirin büyüklüğü ve katılımcılar açısından önemi yapılacak değerlendirmede gözardı edilemez. Bu itibarla tercih edilen mekânın salt önceden belirlenen toplantı alanlarında olmadığı gerekçesiyle soyut ve kategorik olarak reddi anayasal bakımından kabul edilemez. Nitekim aksi hâlde toplantıya uygun alanların yalnızca devlet yetkilileri tarafından toplanma alanı olarak belirlenmemesi nedeniyle kullanma imkânı bertaraf edilirse bir gösteri için kullanılabilecek kamusal alanların sayısı kaçınılmaz bir şekilde sınırlanacaktır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. §§ 20, 21).

54. Öte yandan toplantının gerçekleşmesinden önce düzenleyici makam tarafından dayatılan ve genelleştirilmiş toplantı özgürlüğüne yönelik bu tür kısıtlamaların uygulanması, zorunlu bir sosyal ihtiyacın varlığı ortaya konulmadıkça orantısız müdahale olacaktır. Bu açıklamalar ışığında kamu düzenine yönelik önlemler alınması için yapılan bildirim sonrası idarenin Kadıköy'de toplantı yapılamayacağına ilişkin bir karar verebilmesi ve somut olayda olduğu gibi kolluk görevlilerinin toplantıya müdahalesi ancak somut ve haklı gerekçelerin varlığına bağlıdır.

55. Somut olayda çoğunluğu kadın olan katılımcılar hemcinslerinin siyasi ve sosyal bilincin geliştirilmesinde, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kamuoyuna duyurulmasında ve kadın hakları hareketlerinin gelişmesinde önemli yeri olan Dünya Kadınlar Günü'nü kutlamak amacıyla toplanmak istemişlerdir. Nitekim 2911 sayılı Kanun'a uygun olarak da idareye bildirimde bulunulmuştur. Anılan amaca yönelik gerçekleştirilmesi planlanan toplantı ve gösteri yürüyüşü demokratik bir toplumda saygı ile karşılanmalıdır.

56. Bir toplantı veya gösteriye yapılacak müdahalelerin kamu düzeninin sağlanması için gerekli olduğunun ve cezaların kamu düzeninin bozulması ya da bozulma tehlikesinin ortaya çıkması sebebiyle verildiğinin veya katılımcıların bu anayasal haklarını kullanırlarken sahip oldukları hak ve özgürlüklerin gerektirdiği ödev ve sorumluluklara uygun davranmadıklarının yetkili mercilerce (polis raporlarında, iddianamelerde veya derece mahkemelerinin gerekçelerinde) gösterilmesi gerekir (Dilan Ögüz Canan, § 53). Somut olayda ise başvurucunun toplantıya katılma faaliyeti dışında bu hakkına yönelik müdahaleyi gerektirecek ödev ve sorumluluğuna aykırı olan eylemleri açıklanmamıştır.

57. Öte yandan etkinlik gerçekleştirmek üzere katılımcılar toplanmaya başlaması ile birlikte kolluk görevlileri, toplantı yapılacak mekanlardan olmaması nedeniyle katılımcıların dağılması yönünde uyarılarda bulunmaya başlamıştır. Dağıldıktan sonra tekrar toplanan gruplara da aynı gerekçelerle müdahale edilmiştir. Olaya ilişkin tutanaklardan, içinde başvurucunun da olduğu grubun kamu düzeninin korunması için müdahale etmeye zorlayabilecek nitelikte herhangi bir taşkınlık yapmadığı ve toplantının kendiliğinden sona erdiği anlaşılmıştır (bkz. §§ 7,10). Nitekim kamu otoriteleri de bir kısım katılımcının kolluk görevlilerine karşı şiddete başvurması hariç toplantının bütünüyle barışçıl olmayan bir toplantıya dönüştüğünü ileri sürmemiştir. Bu doğrultuda müdahalenin gerekçesi, toplantının bütünüyle barışçıl olmaktan çıkması değil meydanın toplantı yapılacak mekânlardan olmamasıdır.

58. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı devlete, toplantı veya gösteriye katılanların bu haktan tam anlamıyla yararlanabilmesi, katılımcıların kısmen ya da tamamen şiddete yönelmesi veya toplantı veyahut gösterinin bütünüyle kamu düzenini bozucu bir yöne evrilmesi durumuna karşı ihtiyaç duyulan koruyucu tedbirleri alması için pozitif yükümlülükler yüklemektedir (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 34). Bu kapsamda kamu otoritelerinin toplantının günlük yaşama etkisini en aza indirecek koşullarda gerçekleştirilmesini sağlayacak tedbirleri alması gerekirken kolluk görevlilerinin aldığı tek önlemin toplantıya son vermekte sabırsızlık göstererek başvurucunun da aralarında olduğu katılımcıların toplantı düzenlemesini engellemek olduğu anlaşılmıştır.

59. Sonuç olarak mevcut başvuruda müdahalenin zorunlu bir toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmediği, dolayısıyla müdahalenin kamu düzeni meşru amacının sağlanmasında demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

60. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

İrfan FİDAN bu görüşe katılmamıştır.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

61. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesi ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması ile 30.000 TL tazminat talebinde bulunmuştur. Talep edilen tazminatın türü belirtilmemiştir.

62. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Valiliğine gönderilmesi gerekir.

63. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 13.500 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

2. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE İrfan FİDAN'ın karşıoyu ile OYÇOKLUĞUYLA,

C. Başvurucuya net 13.500 TL manevi tazminatın ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 257,50 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.157,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Valiliğine GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/9/2022 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvurucu HDP eş genel başkanı ve milletvekili olarak, tüm dünyada kutlanan "Kadınlar Günü”ne ilişkin organizasyona davet edildiğini, pek çok yerde etkinliklerin sorunsuz şekilde gerçekleştirildiği belirtmiştir. Ancak Kadıköy'de toplanmak isteyen kadınların kolluk görevlilerince engellenmesi nedeniyle, bir siyasi partinin başkanı ve kadın temsilcisi olarak, anılan soruna müdahale etmek için HDP yöneticileri ile Boğa Heykeli'nin bulunduğu meydana geldiğini ifade etmiştir. Bu esnada kolluk görevlilerinin, kendisinin de dahil olduğu heyetin yolunu keserek fiziki müdahalede bulunduklarını, "korkunç" bir şiddetle karşılaştığını bu nedenle seçme ve seçilme hakkı ile ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

2. İstanbul Valiliği (Valilik) 27/1/2016 tarihli kararı ile 2911 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca İstanbul'da;

- Fatih Yenikapı Miting Alanı,

 - Maltepe Sahil Alanı,

 - Kadıköy Yeni Salı Pazarı Alanı,

 - Kartal Meydanı Alanı,

 - Pendik Cumartesi Pazar Alanı,

 - Bakırköy Cumhuriyet Meydanı,

 - Bakırköy Cumartesi Halk Pazarı Alanı,

 - Beylikdüzü Fatih Sultan Mehmet Camii Otopark Alanlarını toplantı ve gösteri alanı olarak belirlemiş; kamuoyuna çeşitli iletişim araçları ile duyurmuştur.

3. 23/2/2016 tarihinde H.A. Başkanlığında oluşturulan yedi kişilik düzenleme kurulu, "Dünya Kadınlar Günü”nü, 6 Mart Pazar günü İstanbul'da toplantı ve gösteri yapılması için belirlenen alanlardan olmayan, “Kadıköy İskele Meydanı”nda kutlamak amacıyla İstanbul Valiliğine başvurmuştur.

4. Valilik, 3/3/2016 tarihli yazıyla, mitingin gerçekleştirileceği belirtilen Kadıköy İskele Meydanının Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Alanları içerisinde bulunmadığını, son günlerde meydana gelen terör olayları ve terör saldırıları ile bölgemizde yaşanan son gelişmelerin kamu oyumuzda oluşturduğu hassasiyet dikkate alındığında, yapılmak istenilen etkinliğin her türlü istismara açık olduğu, provoke edilebileceğini değerlendirerek, talebi reddetmiştir.

5. Bu ret kararına karşı idari yargı yoluna başvurulduğuna veya yürütmenin durdurulması kararı alındığına yönelik bilgi olmadığı, anılan yolların işletilmediği tepit edilmiştir.

6. Dünya Kadınlar Gününün her yıl 8 Mart tarihinde kutlandığı hatırda tutulmalıdır. Buna rağmen, Dünya Kadınlar Günü'nün, 6/3/2016 tarihinde Kadıköy İskele Meydanında kutlanacağı çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından sosyal medya aracılığıyla duyurulması üzerine, kolluk görevlileri saat 9:30 'da anılan yerde emniyet tedbirleri almıştır. Saat 10:30'da İskele Meydanı'nda yaklaşık yirmi kişi toplanmıştır. Kolluk görevlileri tarafından gerekli uyarılar yapılmış ve toplantı ve gösteri alanı olarak belirlenen yerlerden olmadığı ifade edilmiştir. Sözlü ikazlarla saat 11:10 sıralarından İskele Meydanı’ndan uzaklaştırılan grup, Yapı Kredi Bankası’nın bulunduğu yerde bekleyen yirmi kişilik grupla birleşerek araç trafiğini engellemişlerdir. Polis, araç trafiğinin açılmasına yönelik birkaç defa gruba uyarıda bulunmuş ve gruba müdahale etmiştir.

7. Müdahale sonrası grup, farklı istikametlere doğru dağılmıştır. Gruptan bir kişi yumruk vurmak suretiyle polis memurunu yaralamıştır.

8. Saat 12:00 sıralarında İskele Meydanı'nda bekleyen yedi kişilik grup, kısa bir basın açıklaması yapmış ve saat 13:00'te Boğa Heykeli'nin bulunduğu alanda toplanılacağına dair çağrıda bulunduktan sonra Meydan'dan ayrılmıştır.

9. Saat 12:15 sıralarında Muvakkıthane Caddesi girişinde bazı platformların çağrısı üzerine çoğunluğu kadın yaklaşık iki yüz elli kişi toplanmıştır. Kolluk görevlileri, grubun talebi üzerine basın açıklaması yapılmasına izin vermiş ancak dağılmaları gerektiğini bildirmiştir. Grup, basın açıklaması yaptıktan sonra müdahale olmaksızın "Khalkedeon Meydanı" olarak anılan alandan Bahariye Caddesi istikametine gitmiştir.

10. Saat 12:40 sıralarında anılan grup, Süreyya Operası önünde bekleyen başka bir grupla birleşerek sayıları yaklaşık bin beş yüz kişiye ulaşmıştır. Boğa Heykeli'nin bulunduğu alana yürümek isteyen topluluk, kolluk görevlilerince engellenmiştir. Kolluk görevlileri ses yükseltici cihaz ile eylemlerin yasa dışı olduğu ve dağılmamaları halinde müdahale edileceği yönünde ikazlarda bulunmuştur. Grubun talebi üzerine basın açıklaması yapılmasına izin verilmiştir. Basın açıklamasından sonra grup içinde bulunan kişiler, megafon ile topluluğa dağılma çağrısında bulunmuştur. Grubun Süreyya Operasına doğru tekrar yürüyüşe başlaması üzerine kolluk görevlileri, yürüyüşe son verilmesi yönünde ihtarda bulunmuştur. Bu gruptan ayrılan elli kişilik grup "Jin Jiyan Azadi, Biji Bervedane Cizre, Biji Bervedane Ypj Direnişi Yaşasın Ypj Direnişi" (Kadın Yaşam Özgürlük, Yaşasın Cizre, Yaşasın Ypj Direnişi) şeklinde slogan atmışlardır. Kolluk görevlileri, yasa dışı slogan atılmaması aksi halde müdahale edileceğine dair ses yayın aracı ile birkaç defa ikazda bulunmuştur. Grubun slogan atmaya devam etmesi üzerine kolluk görevleri savunma tüfeği ile yere doğru ateş etmiştir.

11. Saat 13:15 sıralarında ara sokağa kaçan yaklaşık elli kişilik grup -şişenin patlamasını sağlamak amacıyla- soda şişesini çalkalayarak kolluk görevlilerine atmaları üzerine gruba savunma tüfeği ile müdahale edilmiştir. Müdahale sonrası dağılan grup tekrar toplanarak, aynı sloganlarla birlikte “…Biji Bervedane PKK" (Yaşasın PKK Direnişi) sloganı atmış ve halay çekmişlerdir. Kolluk görevlilerinin savunma tüfeği ile müdahalesi sonrası grup ara sokaklara dağılmıştır.

12. Başvurucu da 6/3/2016 tarihinde düzenlenen Kadınlar Günü mitingine katılmak üzere Kadıköy'de olan Boğa Heykeli'nin bulunduğu alana gitmiştir.

13. Kolluk görevlileri, topluluğun, yasal bir toplantı alanında etkinliğin gerçekleştirilmesine yönelik bir başvuruda bulunulmadığı bu nedenle eylemin kanuna aykırı olduğunu ve izin verilmeyeceğini bildirerek dağılmaları yönünde ihtarlarda bulunmuştur.

14. Topluluktan bazı kişiler dağılmaları yönünde ihtarda bulunan emniyet görevlilerine ellerindeki flamalarla vurmuştur (Tutanakta yer alan fotoğrafta, bu şekilde saldırıda bulanan iki kişi tespit edilmiştir).

15. Kolluk görevlileri Kadıköy ilçesi Altıyol bölgesinde bulunan Boğa Heykeli çevresinde toplanan gruba müdahale ederek dağıtmıştır. Aralarında başvurucunun da bulunduğu bir grup katılımcının aynı alanda tekrar toplanması üzerine kolluk görevlileri dağılmaları yönünde ihtarlarla müdahalede bulunmuştur. Başvurucu ve diğer katılımcılara herhangi bir fiziki müdahalede bulunmadan dağıtılmaya çalışıldığı vurgulanmıştır. Kolluk görevlilerinin sözlü uyarısı sonrası grup kendiliğinden dağılmıştır.

16. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının amacı ve mahiyeti dikkate alındığında bu hakkın, toplantı veya gösteri yürüyüşünün yapılacağı mekânı seçme serbestisini de kapsadığı anlaşılmaktadır. Zira toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemenin amacı bir fikri açıklamak, ortak çıkarları savunmak, belli fikir ve kanaatler çerçevesinde kamuoyu oluşturmak ve siyasal karar organlarını etkilemek olup gösteri ve toplantı yürüyüşünün düzenlendiği mekân, açıklanan düşüncenin muhataplarına ulaşabilmesi ve tesir oluşturabilmesi bakımından önem taşımaktadır. Bu nedenle toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı mekânın seçiminin kural olarak düzenleyicilerin takdirinde olması gerekmektedir. Bu itibarla bireylerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyecekleri yeri belirleme serbestîsini sınırlayan düzenlemeler bu hakka müdahale niteliği taşır (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 25).

17. Bu genel tespitten sonra elbette bu hakkın mutlak olduğu ve sınırlanamayacağı sonucu ortaya çıkmaz. Demokratik toplum bakımından taşıdığı öneme rağmen bu hak sınırsız olmayıp Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen güvencelere uygun olmak koşuluyla birtakım kısıtlamalara tabi tutulabilir. Anayasa’nın 13. maddesinde "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz." denilmiştir. Buna göre toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının sınırlandırılmasında gözönünde bulundurulacak güvencelerden biri “Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı” kalınması koşuludur (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 27).

18. Anayasa’nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği ifade edilmiştir. Buna göre demokratik toplumda vazgeçilmez bir hak teşkil eden toplantı ve gösteri yürüyüşleri, Anayasa’da belirtilen meşru amaçlardan birine dayanılarak ancak istisnai hâllerde sınırlandırılabilir. Ayrıca anılan maddenin üçüncü fıkrasında, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerin kanunda gösterileceği belirtilmek suretiyle kanun koyucuya düzenleme yetkisi tanınmıştır (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 28).

19. Kanun koyucunun diğer tüm temel hak ve özgürlüklerde olduğu gibi Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca Anayasa’nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen sebeplere dayanarak toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılacak yer ve güzergâhlara yönelik meşru ve ölçülü sınırlamalar getirmesi mümkündür (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 29).

20. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, devlete birtakım pozitif yükümlülükler yüklemektedir. Bu yükümlülükler devletin, toplantı veya gösteriye katılanların bu haktan tam anlamıyla yararlanabilmesi için ve katılımcıların kısmen ya da tamamen şiddete yönelmesi veya toplantı veyahut gösterinin bütünüyle kamu düzenini bozucu bir yöne evirilmesi durumuna karşı ihtiyaç duyulan koruyucu tedbirleri almasını gerektirmektedir. Devlete yüklenen pozitif yükümlülüklerin zorunlu kıldığı bu tedbirler toplantı ve gösterinin büyüklüğüne, mahiyetine ve katılımcı sayısının yanında toplantı veya gösterinin yapıldığı yer ve mekâna bağlı olarak da değişebilmektedir. Ancak her yer ve güzergâhın bu tür tedbirlerin hakkıyla alınmasına elverişli olmadığı da bilinen bir gerçektir. Mahiyeti, amacı, büyüklüğü ve katılımcı sayısı itibarıyla ciddi tedbirler alınmasını gerektiren toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin bu tedbirlerin gereği gibi alınmasını güçleştiren yerlerde yapılmasının kamu düzenini bozucu nitelikleri dikkate alındığında mahallin en büyük amirine toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılabileceği yer ve güzergâhları belirleme yetkisi tanınmasının demokratik toplumda gerekli olmadığı sonucuna ulaşılamaz (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 34).

21. 2911 sayılı Kanun’un 6. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca mahallin en büyük mülki amiri, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve güzergâhı belirleme yetkisini tek başına kullanmamakta; TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin il ve ilçe temsilcileri ile güzergâhın geçeceği ilçe ve il belediye başkanlarının, en çok üyeye sahip üç sendikanın ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının il ve ilçe temsilcilerinin görüşlerini aldıktan sonra karar vermektedir. Bu suretle karar alım sürecine siyasi partiler, sendikalar, meslek kuruluşları ve ilgili belediyelerin de katılması sağlanmaktadır (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 36).

22. Öte yandan düzenlemenin objektif anlamına bakıldığında kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenleneceği yer ve güzergâhı seçme serbestîsinin bütünüyle göz ardı edilmesine imkân tanıdığı da söylenemez. Yer ve güzergâhın, toplantı veya gösterinin amacına ulaşabilmesi ve açıklanan görüşlerin muhataplarına ulaşabilmesi için taşıdığı önemin büyüklüğü yadsınamaz. Bu nedenle mülki amirin, bu yetkisini düzenleyicilerin mekân tercih etme serbestîsine saygı gösterecek şekilde kullanması gerekeceği tabiidir. Yer ve güzergâh tayininde toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemek isteyen bireylerin mekân seçme serbestîsine sahip olmalarındaki bireysel yarar ile kamu düzeninin ve üçüncü kişilerin haklarının korunmasındaki kamusal yarar arasındaki hassas dengenin gözetilmesi ölçülülük ilkesinin bir gereğidir. Kural, mahallin en büyük mülki amirinin toplantı veya gösteri yürüyüşünün amacını, büyüklüğünü, mahiyetini ve katılımcı sayısını göz önünde bulundurarak kamu düzeninin ve üçüncü kişilerin haklarının korunması amacı çerçevesinde yer ve mekân belirlemesini dışlamamaktadır. Bu kapsamda mülki amirin kamu yararı ile bireysel yarar arasında dengeyi sağlamak bağlamında gerekirse toplantının büyüklüğüne ve amacına göre farklı yer ve güzergâhlar belirlemesi ve bu mekânlar arasında kademelendirme yapması mümkündür (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 37).

23. Anayasa Mahkemesi, toplantı ve gösteri yer ve güzergahının belirlenmesine ilişkin 2911 sayılı Kanun’un 6. maddesindeki “…mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirlenir.” şeklindeki ibarenin Anayasa’nın 13., 26. ve 34. maddelerine aykırı olmadığına karar vermiş ve iptal istemlerini reddetmiştir (AYM, E.2014/101, K.2017/142, 28/9/2017, § 39).

24. Olayın oluş şekline ve ilgili düzenlemeye ilişkin bu genel açıklamalardan sonra somut olaya dönecek olursak, öncelikle en büyük mülki amir olan İstanbul Valiliğinin toplantı yer ve güzergahını belirleme yetkisinin olduğu kesindir. Somut olayda Valilik, 20 milyona yakın kişinin yaşadığı İstanbul’da 2016 yılı için toplantı ve gösteri amacıyla kullanılabilecek 8 ayrı yer tespit etmiş ve bunu duyurmuştur. Nitekim Kadıköy Yeni Salı Pazarı Alanı da bunlardan birisidir.

25. Belirtilen alanlar dışında toplantı düzenleme şeklindeki başvurunun Valilikçe reddedilmesinin kanuni bir dayanağını olduğu, ayrıca, Valilik kararında da belirtildiği üzere “son günlerde meydana gelen terör olayları ve terör saldırıları ile bölgemizde yaşanan son gelişmelerin kamu oyumuzda oluşturduğu hassasiyet dikkate alındığında, yapılmak istenilen etkinliğin her türlü istismara açık olduğu, provoke edilebileceği” gerekçeleri dikkate alındığında bu kararın meşru bir amacının bulunduğu açıktır.

26. Öte yandan olayın meydana geldiği tarih, hendek operasyonlarının halen devam ettiği (8 Ağustos 2015 - 9 Mart 2016 (Hendek operasyonları - Vikipedi (wikipedia.org) dönemdir.

27. Somut olayda başvurucunun geldiği saatten önce toplanan grubun kolluk kuvvetlerine yönelik müdahalesinin olduğu, kısmen şiddet içeren fiillerin gerçekleştiği, Kadınlar Günü kutlamasıyla hiçbir bağlamı olmayan ve bu günün kutlanması ile ilgisi olmayan sloganların atıldığı, bu nedenle kolluk güçleri tarafından gruba müdahale edildiği hususları nettir. Ayrıca grubun basın açıklaması yapmasına izin verildiği, ancak sonrasında dağılmasının istenildiği, buna rağmen Dünya Kadınlar Günü etkinliği ve kutlaması ile hiçbir ilgisi olmayan sloganların atıldığı ve kolluk güçlerinin üzerine şişe fırlatıldığı tespit edilmiştir.

28. Sonuç itibarıyla 6 Mart 2016 tarihinde sabah 9.30’dan itibaren gerçekleşen tüm olaylar birlikte değerlendirildiğinde, Valiliğe başvuru dahi yapılmayan alanda toplantı ve gösteri düzenlenmek istendiği, kolluk güçlerinin tüm uyarılarını yaptığı, basın açıklaması yapılmasına izin verdiği, grubun dağılmasının istendiği, buna rağmen toplanan kalabalığın Kadınlar Günü kutlamaları bağlamında olmayan terör örgütleri ve üyeleri lehine sloganlar atıkları, grubun içinden bazılarının kolluk güçlerine fiziksel müdahalelerde bulunduğu, bu haliyle şiddet olaylarının ortaya çıktığı açıktır.

29. Toplanma hakkı demokratik toplumun en temel değerleri arasında yer alır. Demokratik bir toplumda mevcut düzene itiraz eden ve barışçıl yöntemlerle gerçekleştirilmesi savunulan siyasi fikirlerin toplantı ve diğer yasal araçlarla ifade edilebilmesi imkânı sunulmalıdır. Şiddet kullanma niyetinde olan kişilerin katıldığı veya düzenlediği gösteriler barışçıl toplanma kavramı dışındadır. Dolayısıyla toplanma hakkının amacı, şiddete karışmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin haklarının korunmasıdır. Bunun dışında toplantının veya gösteri yürüyüşünün hangi amaçla yapıldığının bir önemi yoktur (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 80; Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 117, 118; Osman Erbil, § 47; Gülşah Öztürk ve diğerleri, §§ 67, 68).

30. Valilik tarafından Kadıköy’de toplantı ve gösteri yapılmasına izin verilen Kadıköy Yeni Salı Pazarı Alanı ile fiilen toplantı ve gösterinin yapıldığı alanın oldukça yakın yerler olduğu dikkatten kaçmamalıdır. Görüldüğü üzere Valilik, Kadıköy’de de toplantı alanı belirlemiştir.

31. Dünya Kadınlar Günü kutlamasının hükümet veya iktidarın bir tasarrufu ile ilgisi olmadığı gibi basın açıklaması yapılmasına da izin verildiği, Kadıköy’ün en işlek caddesinde bu toplantı ve gösterinin yapılmasını gerektiren bir bağlamın olmadığı da açıktır. Kaldı ki Valilikten istenilen, Kadıköy İskele Meydanı'nda Dünya Kadınlar gününü kutlamak olduğu, başvurucunun katıldığı toplantı ve gösterinin ise kendisinin de belirttiği üzere Kadıköy Boğa Heykeli çevresinde gerçekleştirildiği, bu alana ilişkin Valilikten izin alınmadığı gibi Valiliğe bilgi de verilmediği dikkatten kaçmamalıdır.

 32. Hendek operasyonlarının halen devam ettiği bir dönemde, toplantı ve gösteri yapılabilecek alanların belirlenerek bu alanlar dışında bazı yerlerde toplantı ve gösteri yapılmasına izin verilmemesinin makul kabul edilebileceği ve meşru amacının olduğu, yapılan toplantı ve gösterinin Dünya Kadın Hakları günü etkinliği olmaktan ziyade terör örgütleri ve üyelerinin propagandasına dönüştüğü ve şiddet olaylarının baş gösterdiği, barışçıl bir toplantı olmaktan çıktığı sonucuna ulaşılmıştır.

33. Açıklanan nedenlerle somut olay yönünden, başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edilmediği kanaatine vardığımdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.

 

 

 

 

Üye

 İrfan FİDAN

 

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Figen Yüksekdağ Şenoğlu (5) [1.B.], B. No: 2017/24556, 14/9/2022, § …)
   
Başvuru Adı FİGEN YÜKSEKDAĞ ŞENOĞLU (5)
Başvuru No 2017/24556
Başvuru Tarihi 15/5/2017
Karar Tarihi 14/9/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, Dünya Kadınlar Günü kutlamaları kapsamında yapılacak gösterinin gereksiz ve orantısız güç kullanılarak engellenmesinin ve bu olaya ilgili olarak yapılan soruşturmanın etkisiz olmasının başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Toplantı ve gösteri yürüyüşüne güç kullanarak müdahale Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı Toplantı ve gösteri yürüyüşü İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2911 Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu 6
23
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi