TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
KADİR GÖKMEN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/36639)
Karar Tarihi: 22/9/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Hüseyin Özgür SEVİMLİ
Başvurucu
Kadir GÖKMEN
Vekili
Av. Selami YETKİN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza davasında başvurucunun (sanığın) duruşmada hazır bulunma talebi reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya uzaktan katılımının sağlanmaya çalışılması nedeniyle duruşmada hazır bulunma hakkının; gözaltı sürecinde kamu görevlilerinin bir kısım uygulamaları nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/10/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. 1998 doğumlu olan başvurucu, bireysel başvuru konusu olayların geçtiği tarihte Mersin'de ikamet etmektedir.
7. PKK/KCK güdümünde yayın yaptığı belirtilen bir internet haber sitesinde 15/12/2015 tarihinde "Komalên Ciwan: Direniş Türkiye Metropollerine Yayılmalıdır", 18/12/2015 tarihinde de "Karayılan: Süreç Yeni Bir Aşamaya Geçmiştir, Yaşanan İç Savaştır" başlıklarıyla yayınlanan yazı içeriklerinde, sokak eylemleri yapılmasına yönelik çağrılarda bulunulmuştur.
8. 24/1/2016 tarihli Olay Tutanağı'na göre yüzlerini maskeyle gizleyen ve ellerinde molotof kokteylleri, havai fişekler ve el yapımı patlayıcılar (EYP) bulunan 15-20 yaş aralığında ve 15-20 kişiden oluşan bir grup söz konusu eylem çağrıları üzerine Mersin'in Akdeniz ilçesine bağlı Şevket Sümer Mahallesi'ndeki 142. Cadde üzerinde toplanmıştır. Bu grupta yer alan kişiler pazar tezgahlarını ve çöp konteynerlerini yola çekerek barikat kurmuştur. Olay yerine gelen Mersin Terörle Mücadele (TEM) Şube Müdürlüğüne bağlı polis ekipleri tarafından gruba dağılmaları yönünde ikazda bulunulduğu hâlde grup dağılmamıştır. Gruba müdahalede bulunularak dağıtılmaya çalışıldıkları sırada grupta yer alan kişilerce polislere molotof kokteyli ve EYP atılmaya başlanmış, aynı zamanda cadde üzerinde bulunan evlerin çatılarından da ateşli silahlarla yoğun şekilde ateş açılmıştır. Aynı gün son bulan eylemlerde atılan molotof kokteylleri ve EYP'ler nedeniyle polis ekiplerine ait araçlarda maddi hasar meydana gelmiştir. Grupta yer alan ve olay yerindeki ekiplerden birine ellerindeki molotof kokteyllerini ve EYP'leri attıktan sonra sokak arasına kaçtıkları görülerek takibe alınan iki kişi kovalamaca sonucunda yakalanmıştır. Anılan Tutanak'ta, yakalandıktan sonra polise direnmeleri nedeniyle güç kullanılarak etkisiz hâle getirildikleri belirtilen bu kişilerin kimlik kontrolleri yapıldığında birinin başvurucu Kadir Gökmen, diğerinin ise R.Ç. olduğunun tespit edildiği bilgisine yer verilmiştir.
9. Soruşturma kapsamında 24/1/2016 tarihinde gözaltına alınan başvurucu 26/1/2016 tarihinde tutuklanmıştır.
10. Olaya müdahale eden polis ekiplerinde görev alan dört polis memurunun 25/1/2016 tarihinde ve şikâyetçi sıfatıyla beyanlarına başvurulmuştur. Bu kişilerden ikisinin benzer nitelikteki beyanlarının ilgili kısımları şöyledir:
"[H]aber merkezinin anonsu üzerine ekipler olarak bahse konu yere intikal ettik bizim olay yerine gelmemiz ile birlikte bu grup bize yönelik ellerinde bulunan malzemeleri ile üzerimize saldırmaya başladılar. Bu esnada aracımız çeşitli yerlerinden isabet aldı ve hasar gördü. Şahıslara biber gazı ile müdahale ettik. Şahısların olay yerinden kaçmaları üzerine şahısları göz takibine alarak ara sokaklarda kovalamaca yaşandı. Grubun içerisinde bulunan iki şahıs 142. Caddeden 59100 Sokağa girdiğini gördük. Sokak içerisinde göz temasını kaybetmeden takibe devam edilmiş bu esnada iki ekip olarak şahıslar sıkıştırılmış gözaltına alınmaya çalışılmış ancak şahıslar bize yönelik olarak saldırgan tutum sergilemiş, olay yerinden kaçmak için biz görevlilere direnmiş şahısların saldırganlıkları kademeli olarak kırılmak için zor kullanılarak bertaraf edilerek şahıslar yakalanmıştır. Müdürlüğümüze intikal ettirilmek üzere Kadir Gökmen ve [R.Ç.] isimli şahıslar zırhlı araçlarımıza alınmıştır. Bu esnada şahısları yakaladığımız olay yerinde bulunan binaların damından ve ara sokaklardan biz görevlilere yönelik yoğun şekilde Molotof kokteyli, EYP ve Ateşli Silahla saldırıda bulunulmuş tarafımıza yapılan saldırıları bertaraf ederek dirençlerini kırmak amacıyla havaya uyarı ateşi edilmiştir. Silahla uyarı ateşi etmemiz üzerine şahıslar küçük gruplar halinde ara sokaklara kaçarak izlerini kaybettirmişlerdir ..."
11. Aynı ekipteki diğer iki polis memurunun benzer nitelikteki beyanlarının ilgili kısımları ise şöyledir:
"[H]aber merkezinin anonsu üzerine ekipler müşterek olarak bahse konu yere intikal ettik. Bizim olay yerine gelmemiz ile birlikte eylemci grup bize yönelik ellerinde bulunan malzemeleri ile üzerimize saldırmaya başladılar. Bu esnada 59100 Sokaktan 142. Caddeye tam çıktığımız sırada araç içerisinden gördüğüm kadarıyla eylemci grup içerisinde bir şahıs tarafından biz görevlilere ve aracımıza yönelik EYP ile saldırı yapıldı. Peşinden yoğun bir şekilde havai fişek ve Molotof kokteyli saldırısına maruz kaldık. Atılan EYP’nin kullanmış olduğum aracın altında patlaması neticesinde, aracımızın arka sağ lastiği patladı, ön sol ön far ve sol ön dikiz aynası kırıldı, sağ arka çamurluk düştü, ön cam silecek lastikleri ve ön motor kaputunun fitillerinin yandı, sağ ön çamurluk kırıldı, arka geri vites lambası kırıldı, aracın genel boyası zarar gördü.
Eylemci gruba biber gazı ile müdahale ettik. Eylemci grup 2-3 lü gruplar halinde ara sokaklara kaçarak izlerini kaybettirmeye çalıştılar. Eylemci grup içerisinde bulanan ve biz görevlilere yönelik Molotof kokteyli saldırısı yapan iki şahsın olay yerinden kaçmaları üzerine şahıslar tarafımızca göz takibine alınarak ara sokaklara doğru kaçmaya başladılar. Biz görevlilere Molotof kokteyli atan iki şahıs 142. Caddeden 59100 Sokağa girmeleri üzerine sokak içerisinde göz temasını kaybetmeden takibe devam edilmiş bu esnada iki ekip olarak şahısları sıkıştırarak gözaltına almaya çalıştık. Ancak şahıslar bize yönelik saldırgan tutum sergileyerek olay yerinden kaçmak için biz görevlilere direnmeleri üzerine şahısların saldırganlıkları kademeli olarak kırılmak için zor kullanılarak bertaraf edilerek şahıslar yakalanmıştır. Müdürlüğümüze intikal ettirilmek üzere Kadir Gökmen ve [R.Ç.] isimli şahıslar zırhlı araçlarımıza alınmıştır. Bu esnada şahısları yakaladığımız olay yerinde bulunan binaların damından ve ara sokaklardan biz görevlilere yönelik yoğun şekilde Molotof kokteyli, EYP ve Ateşli Silahla saldırıda bulunulmuş, tarafımıza yapılan saldırıları bertaraf ederek dirençlerini kırmak amacıyla havaya uyarı ateşi ettik. Silahla uyarı ateşi etmemiz üzerine şahıslar küçük gruplar halinde ara sokaklara kaçarak izlerini kaybettirmişlerdir. Aracımızda bulunan şahısları TEM Şube Müdürlüğüne intikal ettirilmek üzere gözaltı ekibine teslim ettik."
12. Kollukta, aralarında başvurucunun fotoğrafının da bulunduğu albüm başvurucu ile birlikte yakalanan ve müdafii de hazır bulunmak suretiyle ifadesi alınan R.Ç.ye gösterilmiştir. R.Ç.nin ifadesinin ilgili kısımları şöyledir:
"7 Numara ile numaralandırılan fotoğraftaki şahıs, eski mahallem olan Güneş Mahallesi Cuma pazarından tanıdığım, aynı zamanda [...] İlkokulu 8. Sınıfta birlikte okuduğumuz Kadir isimli arkadaşımdır. Kendisi benimde katılmış olduğum 24/01/201[6] günü 142. Caddesinin Pazar tezgahları ile barikat kurularak yolu araç ve yaya trafiğine kapatılan eylemde grup içerisindeydi. Eylem içerisinde tanınmamak için yüzünü maske ile kapattı. Ayrıca eylem sırasında elinde bir tane Molotof kokteyli olduğunu gördüm. Eyleme müdahale etmek amacıyla olay yerine gelen Polis zırhlı araçlarına yönelik elinde bulunan Molotof kokteyli ile saldırı yaptığını gördüm. Polislerin olaya müdahale etmesinden sonra yakalanmamak için kaçtı ancak kovalamaca sonucunda birlikte yakalandığımız, açık kimlik bilgilerini burada sizlerden öğrendiğim [...] Kadir Gökmen isimli şahıstır."
13. R.Ç. Mersin 1. Sulh Ceza Hâkimliğindeki 26/1/2016 tarihli sorgusunda ise başvurucu ile birlikte pazardan eve dönerken etrafta gaz bombası olduğunu gördüklerini, havanın bu nedenle sisli olduğunu, gazdan etkilendikleri için bir evin içine girdiklerini, evde otururlarken kolluk görevlilerinin gelip kendilerini yakaladıklarını, herhangi bir eyleme katılmadıklarını savunmuştur.
14. Mersin İl Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen 26/1/2016 tarihli fezlekeye göre, Facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde başvurucunun kullanımında olduğu tespit edilen profil hesabı üzerinde 25/1/2016 tarihinde kolluk görevlilerince yapılan inceleme sonucunda, bu profil üzerinden başvurucunun kendine ait fotoğraf ve doğum tarihi gibi paylaşımlarda bulunduğu belirlenmiştir. İnceleme neticesinde ayrıca başvurucunun bu profil üzerinden PKK/KCK örgütü üyelerinin fotoğraf ve videolarını paylaştığı, örgüt ve üyeleri lehine propaganda ve eylem çağrısı niteliğinde yazılar yazdığı tespit edilmiştir.
15. Başvurucu, kollukta alınan 25/1/2016 tarihli ifadesinde ve Mersin 1. Sulh Ceza Hâkimliğindeki 26/1/2016 tarihli sorgusunda suçlamaları reddetmiştir. Başvurucu savunmalarında özetle olay günü arkadaşı R.Ç. ile pazardan evlerine dönerlerken yüzleri kapalı bir grup gördüklerini, atılan gaz bombasından etkilenip oradan ayrılırken bir kişinin ev kapısını açıp kendilerini içeri aldığını, evde bir süre oturduktan sonra polislerin eve gelip kendilerini yakaladığını, örgüt üyesi olmadığını, polise saldıran grup içerisinde yer almadığını, Facebook hesabının önceki bir tarihte çalındığını, söz konusu paylaşımları kendisinin yapmadığını ileri sürmüştür.
16. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) 22/2/2016 tarihli iddianamesi ile başvurucu hakkında tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi, görevi yaptırmamak için direnme, silahlı terör örgütüne üye olma, suç için anlaşma, kamu malına zarar verme, kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerini gizlemek amacıyla yüzünü tamamen veya kısmen kapatma, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme veya aşağılama ve terör örgütü propagandası yapma suçlarından kamu davası açılmıştır. İddianamede başvurucunun PKK/KCK'nın eylem çağrısına ilişkin talimatı sonucunda R.Ç. ve olay günü toplanan gruba dahil diğer kişilerle birlikte hareket ederek yolu barikatla kapattığı, tanınmayacak şekilde yüzünü gizlediği, kolluk görevlilerine ve araçlarına yanıcı ve patlayıcı maddelerle saldırdığı, kamu araçlarına zarar verdiği, dağılma çağrısına rağmen dağılmamakta ısrar ettiği, görevlerini yaptırmamak için kolluk görevlilerine direndiği, Facebook sosyal paylaşım sitesinde kendi hesabı üzerinden örgüt adına paylaşımlarda bulunduğu iddia edilmiştir. Aynı iddianame ile ayrıca, başvurucu ile birlikte yakalanan R.Ç. ve aynı tarihli eylemler sonrasında yakalanan İ.E. hakkında da kamu davası açılmıştır.
17. Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) yapılan yargılamanın 19/4/2016 tarihli ilk oturumu öncesinde Mahkeme, başvurucunun tutuklu bulunduğu Mersin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderdiği 9/3/2016 tarihli müzekkere ile başvurucunun oturum tarihinde duruşmada hazır edilmesini istemiştir.
18. Öte yandan, Mersin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki tutuklu kapasitesinin fazlalığı nedeniyle, aralarında başvurucunun da bulunduğu bazı tutukluların başka bir ceza infaz kurumuna nakledilmesi talep edilmiştir. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce 9/3/2016 tarihinde nakil talebinin uygun görülmesi üzerine başvurucu Alanya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) sevk edilmiştir. Sevkin uygun görüldüğüne dair yazıda, sevk edilen tutukluların yargılandıkları mahkemelerden duruşmalarda bulundurulmalarına ilişkin müzekkere gelmesi hâlinde bu duruşmaların Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile yapılması, SEGBİS ile duruşma yapılamadığı takdirde ilgili yer Cumhuriyet başsavcılıklarınca gerekli güvenlik önlemleri alınarak tutukluların duruşmalara götürülmeleri istenmiştir.
19. Başvurucunun nakli sonrasında Mahkeme, başvurucunun duruşmaya SEGBİS aracılığı ile katılımının sağlanmasını temin etmek üzere İnfaz Kurumuna 8/4/2016 tarihinde müzekkere yazmıştır. Anılan müzekkereye istinaden başvurucu; Mahkemeye sunduğu dilekçede SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılmak istemediğini, duruşmada fiziken hazır bulunarak savunma yapmak istediğini beyan etmiştir.
20. Başvurucunun bu talebi üzerine Mahkeme, başvurucunun duruşmaya bizzat katılımının sağlanmasını temin etmek üzere İnfaz Kurumuna 14/4/2016 tarihinde müzekkere yazmıştır. Bu müzekkereye istinaden İnfaz Kurumu, kurum araçlarının sevk programlarının yoğun olduğu ve Mahkemenin anılan müzekkeresinin kuruma geç gönderilmesi nedeniyle sevk programının değiştirilemeyeceği yönünde düzenlenen 18/4/2016 tarihli Tutanağı Mahkemeye göndermiştir. Bu Tutanak doğrultusunda başvurucunun söz konusu oturumda hazır edilemeyeceği bildirilmiştir.
21. Yargılamanın ilk oturumunda başvurucunun duruşmaya SEGBİS aracılığı ile katılımı sağlanmıştır. Başvurucuya İnfaz Kurumunun yazısı okunup diyeceği sorulduğunda SEGBİS aracılığı ile savunma yapmayı kabul etmesi üzerine müdafii eşliğinde savunma yapmıştır. Başvurucu; soruşturma evresindeki savunmasını tekrar ederek özetle arkadaşı R.Ç. ile pazardan dönerlerken yüzü kapalı kişilerin eylem yaptıklarını gördüklerini, atılan gaz bombalarından rahatsız olup oradan uzaklaşırken tesadüfen gördükleri ve kime ait olduğunu bilmedikleri bir eve girdiklerini, sonra polislerin gelip kötü muamelede bulunup kendilerini evden çıkardıklarını belirtmiştir. R.Ç.nin 25/1/2016 tarihli ifadesinde neden kendisini suçlayıcı yönde ifade verdiğini bilmediğini kaydeden başvurucu yakalandıktan sonra polislerden dayak yediklerini, Facebook hesabının çalındığını ancak bu konuda resmi bir başvuruda bulunmadığını, arkadaşlarına da bu konuda bilgi vermediğini, söz konusu paylaşımları kendisinin yapmadığını savunmuştur.
22. Mahkemece aynı oturumda dinlenen R.Ç. kollukta yaptığı fotoğraf teşhisinden farklı olarak başvurucu ile birlikte karakolda polislerce darp edildiklerini, kalp hastalığı ve bayılma riski olduğundan kendisine gösterilen belgeleri imzaladığını, olay günü başvurucu ile birlikte bakkaldan dönerlerken olayların ortasında kaldıklarını belirtmiştir. R.Ç. biber gazından etkilenmemek için orada denk geldikleri bir eve girdiklerini, 5-10 dakika sonra eve gelen polislerce yakalandıklarını ve başvurucunun ağabeyi hakkında yakalama kararı olduğu için polislerce dövüldüklerini, fotoğraf teşhisi sırasında avukatının da yanında olduğunu ifade etmiştir.
23. Soruşturma evresinde şikâyetçi olarak ifadelerine başvurulan polis memurlarından ikisi aynı oturumda hazır edilerek aynı sıfatla yeniden ifadeleri alınmış, her ikisi de başvurucu aleyhine verdikleri önceki ifadelerinin doğru olduğunu beyan etmiştir.
24. Başvurucu müdafiinin, olay günü başvurucu ve R.Ç.nin gazdan etkilenmemek için giderlerken tesadüfen denk gelip evine girdiklerini söylediği kişinin P.A. olduğunu ve bu kişiyi tanık sıfatıyla ifadesinin alınması için hazır ettiklerini beyan etmesi üzerine aynı oturumda P.A.nın da ifadesine başvurulmuştur. P.A. ifadesinde, başvurucu ve R.Ç.yi önceden tanımadığını, olay günü evinin önüne gelen kişilerden birinin öksürdüğünü duyduğunu, bu kişiyi daha önceden kendi çocuklarıyla selamlaşırken gördüğü için eve davet ettiğini, o esnada yüzlerinin kapalı olmadığını, 20 dakika sonra eve polislerin baskın yaptıklarını ancak bu kişilerin polislere direnmediklerini söylemiştir.
25. Başvurucu müdafii bu oturumda esasa dair değerlendirmeler yaparak araştırılmasını istediği hususlara dair taleplerde bulunmuştur. Buna göre, başvurucunun ağabeyinin görülmekte olan başka bir davası nedeniyle başvurucunun da polislerce önceden tanındığını, aslında ağabeyine ulaşmak amacıyla başvurucunun yakalandığını, şikâyetçi ifadelerinin Olay Tutanağı'nın içeriği ve yakalama işleminin yapıldığı yer itibarıyla çelişkili olduğunu, başvurucunun yakalandıktan sonra TEM Şube yerine Akdeniz İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne götürülüp orada işkence ve kötü muameleye maruz bırakıldığını, bu eylemler nedeniyle de başvurucunun tedavi gördüğünü, R.Ç.nin ikna edilmesi için gözaltı süresinin uzatıldığını ve sonra da avukatının değiştirilerek başvurucu hakkındaki beyanlarının alındığını, Facebook hesabının çalındığını da suç konusu paylaşımların kendisine kollukta sorulması üzerine öğrendiğini ileri sürmüştür. Başvurucu müdafii devamla, başvurucunun uğradığını iddia ettiği işkence ve kötü muamele iddiaları açısından Akdeniz İlçe Emniyet Müdürlüğü binasına giriş çıkışlara dair kamera kayıtlarının ve başvurucuya işkence sonrası uygulandığını iddia ettiği tedaviye dair kayıtların getirtilmesini talep etmiştir.
26. Mahkeme, bu oturumda başvurucuyla ilgili raporların yeterli olduğu gerekçesiyle başvurucu müdafiinin talep ettiği kamera ve tedavi kayıtlarının getirtilmesine yönelik istemi reddetmiştir. Aynı oturumda Mahkeme, 16/6/2016 tarihinde yapılması planlanan ikinci duruşmaya da başvurucunun SEGBİS aracılığı ile katılımının sağlanmasına karar vermiştir.
27. Başvurucu ikinci oturum öncesi Mahkemeye gönderdiği 2/6/2016 tarihli dilekçeyle, ilk oturumda hiç bir şey anlamadığını, savunmasını yapamadığını, bu nedenle SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılmak istemediğini, kendisini daha iyi ifade edebilmek için bu duruşmada bizzat hazır bulunarak savunma yapmak istediğini beyan etmiştir.
28. 16/6/2016 tarihli oturumda başvurucu yeniden SEGBİS aracılığıyla hazır edilmiş, yapılan kontrolde başvurucu ile sesli ve görüntülü olarak görüşme yapılabildiği belirtilerek yargılamaya devam edilmiş ve başvurucunun SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılmak istemediğine dair dilekçesi okunmuştur. Sonrasında soruşturmada görev alıp duruşmada hazır bulunan polislerden birinin şikâyetçi, diğerinin de tanık sıfatıyla ifadesine başvurulmuş ve başvurucu müdafiinin bu beyanlara karşı diyecekleri sorulmuştur.
29. Duruşmada hazır bulunan başvurucu müdafii; şikâyetçi ve tanık ifadelerinin çelişkili olduğunu, başvurucunun svap örneklerinde aleyhine bulgu olmadığını, yüzünü maske ile kapattığına dair bir tespitte de bulunulmadığını, böylelikle başvurucunun aleyhinde bir delil olmadığını belirterek tahliye kararı verilmesini talep etmiştir. Başvurucu müdafii ayrıca başvurucu ile yaptığı görüşmelerde SEGBİS aracılığı ile söylediği bazı sözlerin anlaşılamadığı yönünde kendisine bilgi verdiğini ileri sürerek başvurucunun sonraki oturumda bizzat hazır edilmesini talep etmiştir.
30. Aynı oturumda Mahkeme, başvurucunun bulunduğu İnfaz Kurumunun konumunu ve başvurucunun savunmasının alınmış olmasını dikkate alarak sonraki oturumda bizzat hazır edilmesine gerek bulunmadığına ve 26/7/2016 tarihinde yapılması planlanan üçüncü duruşmaya katılımının yeniden SEGBİS aracılığı ile sağlanmasına karar vermiştir.
31. Başvurucu Mahkemeye sunduğu 13/7/2016 tarihli dilekçeyle, kendisini daha iyi ifade edebilmek ve savunmasını hazırlayabilmek için bir sonraki duruşmaya bizzat katılmak istediğini bildirmiştir. Mahkeme ise başvurucunun bu oturuma katılımını SEGBİS aracılığıyla sağlamış, başvurucunun dilekçesi duruşmada okunmamış, SEGBİS aracılığıyla sesli ve görüntülü görüşme yapılabildiğine dair kontrol yapıldığı belirtilerek yargılamaya devam edilmiştir.
32. Aynı oturumda hazır edilen diğer polis memurlarından birinin şikâyetçi, diğerinin de tanık sıfatıyla ifadeleri alınmış ve başvurucu ile müdafiinden diyecekleri sorulmuştur. Şikâyetçi olan polis memuru ifadesinde, başvurucuyu yakalayan ekipte yer aldığını söylemiş ancak başvurucuyu yakaladıklarında elinde patlayıcı madde olmadığını ve yüzünün de açık olduğunu söylemiştir. Diğer polis memuru ise, başvurucu ve R.Ç.nin kendilerine saldıran grup içerisinde yer aldığını, ikisini takibe alıp bir eve girmeye çalışırlarken yakaladıklarını, o esnada ellerinde patlayıcı madde olmadığını ve yüzlerinin açık olduğunu beyan etmiştir. Bu oturumda başvurucu önceki savunmalarını tekrar ettiğini söylemiştir.
33. Başvurucunun yeniden SEGBİS aracılığıyla katılımının sağlandığı 19/9/2016 tarihli dördüncü oturumda Mahkemece sesli ve görüntülü görüşme yapılabildiği belirtilerek yargılamaya devam edilmiştir. Bu oturumda olaya ilişkin iki polisin daha ifadeleri alınmıştır. Bu polis memurlarından biri şikâyetçi sıfatıyla alınan ifadesinde ekip araçlarından birinin şoförü olduğunu, kendilerine saldıran grubun birlikte hareket ettiğini, olay yerinde eyleme katılanlar dışında kimse olmadığını ve hemen hemen hepsinin yüzlerinin kapalı olduğunu, gruba müdahale ettiklerinde başvurucu ve R.Ç.nin kaçmaya başladıklarını ve takip sonucu onları yakaladıklarını, o anda yüzlerinin açık olduğunu, yanlarında patlayıcı madde de görmediğini söylemiştir. Ardından diğer polis memuru da benzer yönde anlatımda bulunmuştur.
34. 31/10/2016 tarihli oturuma da SEGBİS aracılığıyla katılımı sağlanan başvurucu, duruşma sonrası sunduğu 2/11/2016 tarihli dilekçeyle SEGBİS bağlantısı sırasında ses bozukluğu yaşandığını, bu nedenle duruşmanın akıbetini öğrenemediğini ileri sürerek Duruşma Tutanağı'nın kendisine tebliğ edilmesini istemiştir. Bunun üzerine anılan oturuma dair Tutanak başvurucuya 4/11/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
35. Başvurucunun 5/12/2016 tarihli oturuma katılımı yeniden SEGBİS aracılığıyla sağlanmıştır. Başvurucunun müdafiinin de hazır bulunduğu bu oturumda Başsavcılık esas hakkındaki mütalaasını Mahkemeye sunmuştur. Mütalaada; başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve terör örgütü propagandası yapma suçlarından mahkûmiyetine, dava konusu diğer suçlardan ise beraatine karar verilmesi talep edilmiştir. Başvurucu mütalaaya karşı savunmasında suçlamaları kabul etmediğini, yazılı olarak da savunmasını sunduğunu belirtmiştir. Müdafiinin mütalaya karşı savunma yapmak için süre talebinde bulunması üzerine Mahkemece talep kabul edilerek duruşma 23/1/2017 tarihine ertelenmiştir.
36. Başvurucu bu oturumdan sonra sunduğu 9/12/2016 tarihli dilekçeyle SEGBİS bağlantısıyla ilgili bir önceki dilekçesinde belirttiği aksaklıkların bu oturumda da yaşandığını beyan ederek anılan oturuma dair tutanağın kendisine tebliğ edilmesini istemiştir. Bunun üzerine başvurucunun talebine konu Duruşma Tutanağı 14/12/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
37. Mahkemece başvurucunun SEGBİS aracılığı ile hazır edildiği ve kayıt sisteminin çalıştığı tespit edilerek yapılan 23/1/2017 tarihli oturumda başvurucu müdafii esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapmıştır. Başvurucu, bu oturumdan sonra sunduğu 24/1/2017 tarihli dilekçesinde de benzer şekilde SEGBİS bağlantısını sağlayan ahizelerde hışırtı olduğunu, bu nedenle duruşmanın akıbetini öğrenemediğini söyleyerek bu duruşmaya dair tutanağın da tebliğ edilmesini talep etmesi üzerine anılan Tutanak 30/1/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
38. Başvurucunun yeniden SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılımının sağlandığı ve müdafiinin hazır bulunduğu 7/3/2017 tarihli son oturumda Başsavcılık esas hakkındaki mütalaasında başvurucu yönünden kısmen değişiklik yapmıştır. Buna göre, önceki mütalaa uyarınca başvurucunun beraatini talep ettiği kamu malına zarar verme ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarının da sabit olduğu ileri sürülerek başvurucunun bu suçlardan da cezalandırılması talep edilmiştir.
39. Başvurucu ve müdafii esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapmıştır. Başvurucu, dava konusu olaylara katılmadığını ve biber gazından etkilendiği için bir eve girdiklerini savunmuştur. Başvurucu müdafii savunmasında özetle; mütalaaya katılmadıklarını, önceki savunmalarını tekrar ettiğini, atılı suçların işlendiğine dair somut bir delil bulunmadığını belirtmiştir.
40. Mahkeme 7/3/2017 tarihli kararı ile başvurucunun terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerine kimliğini gizlemek için yüzünü kapatarak ve patlayıcı madde ile katılma, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, görevi yaptırmamak için direnme, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi, kamu malına zarar verme ve terör örgütünün propagandasını yapma suçlarından sonuç olarak 14 yıl 56 ay 45 gün hapis ve 160 TL adli para cezasına hükmetmiştir. Diğer yandan, başvurucunun kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama ve suç için anlaşma suçlarından da beraatine karar verilmiştir.
41. Başvurucu müdafii; eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulduğunu, lehe delillere neden itibar edilmediğinin kararda tartışılmadığını, yargılama sırasında bir kaç kez duruşmaya bizzat katılmak istemesine rağmen usule aykırı bir şekilde SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılımın sağlanmaya çalışıldığını belirterek hükme karşı istinaf yoluna başvurmuştur.
42. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 14/7/2017 tarihli kararı ile mahkûmiyet kararlarına konu olan tüm suçlar yönünden kesin olmak üzere istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
43. Başvurucu, kesinleşen tüm mahkûmiyet hükümleri yönünden 23/10/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
44. Öte yandan, bazı suçlar bakımından verilen hükümlere karşı -ceza miktarı önemli olmaksızın- temyiz yoluna başvurulmasına imkân tanıyan 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24/10/2019 tarihli ve 30928 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesi üzerine başvurucu ile müdafii 24/10/2019 ve 25/10/2019 tarihli dilekçelerle Mahkemeye başvurmuş, kesinleşen hükümlerin anılan 7188 sayılı Kanun uyarınca yeniden değerlendirilmesini talep etmiştir.
45. Mahkeme 25/10/2019 tarihli ek kararı ile talebi kabul etmiş, terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve terör örgütü propagandası yapma suçları yönünden temyiz kanun yolunun açıldığı gerekçesiyle bu suçlardan verilen cezaların infazını durdurmuştur.
46. Temyiz kanun yolu açılan ve infazı durdurulan suçlar yönünden temyiz incelemesi bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla devam etmektedir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
47. Duruşmada hazır bulunma hakkı yönünden ilgili ulusal hukuk için bkz. Şehrivan Çoban, B. No: 2017/22672, 6/2/2020, §§ 38-52; Mehmet Ayçilek, B. No: 2018/14603, §§ 13-14.
48. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 220. maddesinin (6) numaralı fıkrası şöyledir:
"(Değişik: 2/7/2012 – 6352/85 md.) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. (Ek cümle: 11/4/2013-6459/11 md.) Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır."
49. 5237 sayılı sayılı Kanun'un 314. maddesi şöyledir:
"(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silâhlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır."
50. 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
"(Değişik ikinci fıkra: 11/4/2013-6459/8 md.) Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. (Ek cümle:17/10/2019-7188/13 md.) Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
a) (Mülga: 27/3/2015-6638/10 md.)
b) Toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde;
1. Örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
2. Slogan atılması,
3. Ses cihazları ile yayın yapılması,
4. Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi."
B. Uluslararası Hukuk
51. Duruşmada hazır bulunma hakkı yönünden ilgili uluslararası hukuk için bkz. Şehrivan Çoban, §§ 53-60.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
52. Anayasa Mahkemesinin 22/9/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Duruşmada Hazır Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
53. Başvurucu; yargılandığı terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerine kimliğini gizlemek için yüzünü kapatarak ve patlayıcı madde ile katılma, görevi yaptırmamak için direnme, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi ve kamu malına zarar verme suçları yönünden SEGBİS aracılığı ile duruşma yapılmasının savunma açısından kendisini zor duruma düşürmesi nedeniyle bu şekilde duruşmaya katılmayı reddettiğini, ilgili mevzuat hükümlerine ve yerleşik içtihada göre duruşmalarda hazır bulunmayı talep ettiği hâlde tüm duruşmalara SEGBİS aracılığı ile katılımının sağlandığını belirterek adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca yargılama süresince bir çok kez SEGBİS aracılığı ile aktarılan sesleri anlamadığını, müdafii ile birlikte bildirdikleri hâlde Mahkemenin kendisini duruşmada hazır etmediğini vurgulamıştır.
54. Bakanlık görüşünde;
i. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Ayçilek kararına atıf yapılarak nihai karardan sonra yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun uyarınca bazı suçlar yönünden temyiz kanun yolunun açıldığı vurgulanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkındaki temyiz incelemesinin derdest olduğu belirtilerek başvurunun öncelikle kabul edilebilirlik kriterleri yönünden değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
ii. Başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi durumunda, başvurucunun yargılamanın ilk celsesinde SEGBİS ile ifade vermeyi kabul ettiği vurgulanarak diğer oturumda bizzat hazır bulunma talebinin Mahkemece reddedilmesi sonrasında yargılama bitene kadar SEGBİS'e dair itirazda bulunulmadığı belirtilmiştir.
iii. Diğer yandan, başvurucunun müdafi yardımından da yararlanmak suretiyle herhangi bir sınırlamaya maruz kalmadan ve teknik bir bağlantı sorunu yaşamadan etkili bir şekilde savunma yapma imkânı bulduğu ifade edilmiştir.
2. Değerlendirme
55. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder(Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı yönünden incelenmiştir.
56. Anayasa Mahkemesi, Şehrivan Çoban ve Emrah Yayla ([GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020) kararlarında duruşmada hazır bulunma hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararlarda öncelikle kişilerin istemine aykırı olarak SEGBİS yoluyla duruşmaya katılmasının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahale teşkil ettiğini tespit etmiştir. Bu müdahalenin kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük yönünden inceleneceğini ifade etmiştir. Anılan kararlarda 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı ve müdahalenin usul ekonomisinin gerçekleştirilmesine yönelik meşru bir amaca dayandığı sonucuna ulaşılmıştır (Şehrivan Çoban, §§ 72-104; Emrah Yayla, §§ 58-86).
57. Anılan kararlarda ölçülülük yönünden yapılan incelemede ise başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebinin hangi zorlayıcı nedene dayalı olarak kabul edilmediğinin ortaya konulmaması ve başvurucunun SEGBİS yoluyla katıldığı celselerde esaslı işlemlerin yapılması nedeniyle müdahalenin gerekli olmadığı değerlendirilmiştir. Somut olayda da başvurucunun yargılamanın ilk celsesinde SEGBİS ile ifade vermeyi kabul etmesine karşın bu celsede SEGBİS bağlantısı nedeniyle etkili savunma yapamadığını söyleyerek sonraki celselerde birden çok kez ileri sürdüğü nedenlerle duruşmada hazır edilmesini talep etmesi karşısında, anılan kararlarda yer alan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.
58. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
59. Başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden, terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve terör örgütü propagandası yapma suçları dışındaki suçlar yönünden verilen kararlara yönelik adil yargılanma hakkı kapsamındaki diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
60. Başvurucu; yakalama işlemi sonrası götürüldüğü karakolda kolluk görevlileri tarafından insanlık dışı muameleye maruz bırakıldığını, yargılama sırasında karakolun kamera kayıtlarının ve doktor raporlarının getirtilmesini istedikleri hâlde Mahkemece bu talebin reddedildiğini ve iddialarla ilgili soruşturma yürütülmediğini belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
61. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
62. Bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı ve Anayasa'nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde etkili bir soruşturmanın yapılması gerekmektedir. Bu soruşturma, sorumluların belirlenmesini ve cezalandırılmasını da sağlamaya elverişli olmalıdır (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25).
63. Devletin sahip olduğu etkili soruşturma yükümlülüğü kapsamında işkence veya kötü muamele olduğunu gösteren yeterli kesin belirtiler mevcut olduğunda -kişilere müdahale üçüncü kişilerden gelmiş olsa dahi- şikâyet ya da ihbarda bulunulmadığında bile resen soruşturma açılmasının sağlanması gerektiği açıktır (Tahir Canan, § 25).
64. Başvuruya konu olayda başvurucu, karakolda kolluk görevlileri tarafından insanlık dışı muameleye maruz bırakıldığını, anılan iddialarını yargılama sırasında dile getirdiği hâlde Mahkemenin bu şikâyetlerle ilgili araştırılmasını istediği hususları reddettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ve müdafii, yargılama aşamasında söz konusu iddiaları hem başvurucunun R.Ç. ile birlikte evden çıkarıldıkları sırada, hem de karakolda gerçekleştiği şeklinde dile getirmişler, ancak başvuru formunda yalnızca karakolda gerçekleştiği belirtilen eylemlere yönelik anlatım ve iddialar ileri sürülmüştür. Diğer yandan, kamu görevlilerinin gerçekleştirdiği iddia edilen eylemler yine başvuru formunda adil yargılanma hakkı kapsamındaki savunma gerekli zaman ve kolaylıklardan yararlanma hakkının ihlal edildiğine dair anlatımla ifade edilmiştir.
65. Öte yandan, başvurucu işkence iddialarına yönelik kamu görevlileri hakkında soruşturma yürütülmesi için Başsavcılığa suç duyurusunda bulunmadığı gibi Mahkemeden de bu yönde bir talebi olmamıştır. Bunun yerine karakolda sanık R.Ç. ile birlikte işkence gördüklerini söyleyerek bu iddiaların araştırılması için Mahkemece doktor raporları ve kamera kayıtlarının getirtilmesi talep edilmiştir. Bu durumda, kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddia açısından başvuru yollarının tüketilip tüketilmediğinin belirlenmesi hususunda başvurucunun ve sanık R.Ç.nin aşamalardaki savunmaları, iddia ve taleplerin içeriği, bu hususlarla uyumlu şekilde işkence iddiasının başvuru formunda kötü muamele yasağı ile birlikte delillerin değerlendirilmesi ve adil yargılanma hakkı kapsamında dile getirilmesi dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda, anılan iddiaların ve araştırma taleplerinin ilgililer hakkında etkili soruşturma yürütülmesi yerine asıl olarak soruşturma evresinde başvurucu aleyhine verdiği ifadesi hükme esas alınan sanık R.Ç.nin bu ifadeyi işkence altında verdiğinin, böylece aleyhe delilin hukuka aykırı elde edildiğinin ispatı ve başvurucu lehine karar verilmesi amacıyla öne sürüldüğü değerlendirilmiştir. Bu durumda anılan hususlar öncelikle soruşturma makamlarınca incelendikten sonra Anayasa Mahkemesi sağlıklı bir değerlendirme yapma imkânına sahip olacaktır.
66. Sonuç olarak başvurucunun iddialarıyla ilgili olarak usulüne uygun şekilde yaptığı şikâyetinin sonuçsuz kaldığına dair bir bilgi veya belge sunmadığı da gözetildiğinde hukuk sisteminde mevcut yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.
67. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal İddiaları
1. Başvurucunun İddiaları
68. Başvurucu, yargılandığı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve terör örgütü propagandası yapma suçları yönünden de SEGBİS aracılığı ile duruşma yapılmasının savunma açısından kendisini zor duruma düşürmesi nedeniyle bu şekilde duruşmaya katılmayı reddettiğini, ilgili mevzuat hükümlerine ve yerleşik içtihada göre duruşmalarda hazır bulunmayı talep ettiği hâlde tüm duruşmalara SEGBİS aracılığı ile katılımının sağlandığını belirterek adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin; usule ilişkin imkânlar bakımından zayıf duruma düşürülmesi, karar sonucunu etkileyecek esaslı iddiaların kararda tartışılmaması ve delillerin hatalı değerlendirilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ileri sürmüştür.
69. 7188 sayılı Kanun'un 29. maddesiyle 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesine eklenen (3) numaralı fıkra uyarınca -temyiz edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile- sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilecektir. Anılan fıkrada sayılanlar arasında 5237 sayılı Kanun'da geçen silahlı örgüt (314. madde) ve 3713 sayılı Kanun'da geçen terör örgütü propagandası yapma (7. maddenin ikinci fıkrası) suçu da yer almaktadır.
70. 7188 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile 5271 sayılı Kanun'a eklenen geçici 5. maddeye göre de 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yapılan düzenleme -on beş gün içinde talep etmek koşuluyla- aynı suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince verilmiş kesin nitelikteki kararları hakkında da uygulanacaktır.
71. Başvurucu, Mahkemece altı ayrı suçtan mahkûm edilmiştir. Bu hükümler, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 14/7/2017 tarihli ve E.2017/1152, K.2017/1843 sayılı istinaf başvurusunun esastan reddi kararıyla kesinleşmiştir. Yukarıda belirtilen değişiklikler gözetildiğinde başvurucu hakkındaki mahkûmiyet hükümlerine konu olan suçlardan terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve terör örgütü propagandası yapma suçlarından kesinleşmiş hükümlerin -belli sürede başvurmak koşuluyla- temyiz edilebilme olanağına kavuştuğu anlaşılmaktadır. Nitekim başvurucu ve müdafiinin talepleri üzerine de Mahkemenin 25/10/2019 tarihli ek kararıyla anılan iki suç yönünden temyiz kanun yolunun açıldığı gerekçesiyle bu suçlardan verilen cezaların infazı durdurulmuştur.
72. Somut olayda 7188 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesine eklenen (3) numaralı fıkra kapsamındaki terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve terör örgütü propagandası yapma suçlarıyla ilgili olarak daha önce bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar bakımından temyiz kanun yolu açılmıştır. Sonradan açılan temyiz kanun yolunun ulaşılabilir olmadığı ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunmadığı söylenemez. Sonradan açılan bu yol, usul hukukundaki temyiz kanun yolunun başvuru süresi ve belli sınırda kalan cezalar açısından genişletilmiş şeklini oluşturmaktadır.
73. Sonuç olarak anılan başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı açıktır.
74. Açıklanan gerekçelerle, terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve terör örgütü propagandası yapma suçları yönünden verilen kararlara yönelik başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Giderim Yönünden
75. Başvurucu, ihlalin tespiti talebinde bulunmuştur.
76. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.
77. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Diğer ihlal iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2016/94, K.2017/49) GÖNDERİLMESİNE,
D. 257,50 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.157,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/9/2022 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.