TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GÖKHAN GÜNDÜZ BAŞVURUSU (5)
|
(Başvuru Numarası: 2017/37303)
|
|
Karar Tarihi: 24/3/2021
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Sinan ARMAĞAN
|
Başvurucu
|
:
|
Gökhan GÜNDÜZ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olan
başvurucunun sağlık hizmetlerine erişim konusunda yaşadığı sorunlar nedeniyle
kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 3/11/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca oybirliği sağlanamaması sebebiyle
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Genel
Bilgiler
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak tutulmaktadır.
9. Başvurucunun kırılan kolundaki alçı 29/6/2017
tarihinde Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi Ortopedi Polikliniğinde
çıkarılmıştır. Başvurucu bu işlem sonrasında kendisini muayene eden doktorun
kolundaki hareket kısıtlılığının giderilmesi için Fizik Tedavi Bölümüne sevk
edilmesini uygun gördüğünü söylediğini belirtmektedir. Başvurucuya göre doktor
sevke ilişkin görüşünü bilgisayarlı tomografi raporunun altına yazıp
imzalamıştır.
10. Başvurucu, fizik tedaviye sevkinin sağlanmaması ve
İnfaz Kurumundaki revire götürülmemesi nedeniyle 8/9/2017 tarihinde Kırıkkale
Cumhuriyet Başsavcılığına (Savcılık) suç duyurusunda bulunarakİnfaz Kurumunun
yetkililerinden şikâyetçi olmuştur.
B. Başvurucunun
Şikâyetine İlişkin Soruşturma Süreci
11. Başvurucu; şikâyet dilekçesinde özetle 25/5/2017
tarihinde işkenceyle kırılan kolundaki alçının 29/6/2017 tarihinde ortopedi
uzmanı tarafından çıkarıldığını, sonrasında fizik tedaviye sevkinin
gerektiğinin söylendiğini, sağlık dosyasında bu konuda rapor bulunduğunu, buna
rağmen sevk işleminin gerçekleşmediğini, bu durumun sağlığı üzerinde olumsuz
sonuçlar doğurduğunu, 11/7/2017 tarihinde İnfaz Kurumu revirinde muayene
olduğunu, buradan ortopedi polikliniğine sevk edildiğini, 15/8/2017 tarihinde
hastaneye sevk edildiğini fakat doktor bulunmadığı gerekçesiyle nakil aracından
indirilmeden İnfaz Kurumuna geri getirildiğini, aradan geçen iki aya rağmen
sevkin henüz yapılmadığını belirtmiştir. Başvurucu ayrıca 22-24/8/2017 ve
5-7/9/2017 tarihlerinde dört kez muayene olmak için dilekçe verdiğini fakat
doktor olmaması nedeniyle revire götürülmediğini iddia etmiştir. Başvurucu,
sağlık hizmetlerinden yararlanamaması nedeniyle şikâyetçi olmuştur.
12. İnfaz Kurumu, başvurucunun şikâyet
dilekçesini19/9/2017 tarihinde Savcılığa göndermiştir. İnfaz Kurumu dilekçeyi
gönderdiği üst yazıda başvurucunun iddiaları konusunda açıklama da yapmıştır.
Yazı ekinde 8/9/2017 tarihli İnfaz Kurumu Müdürlüğünün yazısı bulunmaktadır.
Söz konusu yazıda başvurucunun kısa sürede İhtisas Hastanesine sevkinin
sağlanması istenmiştir.
13. Savcılık 21/9/2017 tarihinde bir araştırma
yapmaksızın başvurucunun şikâyeti konusunda kovuşturmaya yer olmadığına karar
vermiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:
"Yukarıda açık kimlik bilgileri
yazılı müşteki Cumhuriyet Başsavcılığımıza hitaben yazmış olduğu dilekçesi ile
şikayetçi olmuş ise de;
Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü'nün konuya ilişkin olarak vermiş olduğu
cevabi yazıda;
...
- 07/06/2017 tarihinde Kırıkkale Yüksek
İhtisas Hastanesi Ortopedi Polikliniğinde yapılan muayenesi sonucu kati rapor
düzenlenmesi hususunda hükümlüye BT boyun extremite tetkiki için 19/06/2017
günü saat 10.30'a randevu verildiği, randevu tarihinde hastaneye sevkinin
sağlanarak gerekli tetkiklerin yapıldığı ve kati rapor düzenlenmesi için tekrar
Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'ne sevkinin uygun görüldüğü,
- 29/06/2017 tarihinde kati rapor
düzenlenmesi için Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi Ortopedi Polikliniğine
sevkinin sağlandığı, Hastanenin 29/06/2017 tarihli ve 72549134/19240 sayılı
kati raporunda "Ulna koronoid proceste kırık kaynamış. Kırığın hayati
fonksiyonlarına etkisi 3 (üç) derecedir. Hayati tehlike geçirmemiştir. Basit
tıbbi müdahale ile düzelmez" şeklinde rapor düzenlendiği tespit
edilmiştir.
Hükümlü her ne kadar doktor tarafından
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Polikliniğine sevk edildiğini ancak sevk işleminin
yapılmadığını iddia etmekte ise de;
Adı geçenin Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon (FTR) Polikliniğine sevk edildiğine dair kurumumuzda herhangi
bir belge ve kayıt bulunmamakla birlikte adı geçenin 04/08/2017 tarihli
dilekçesi ile FTR Polikliniğine sevk edildiğine dair evrağı Kırıkkale Yüksek
İhtisas Hastanesinden talep ettiği, Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesinin bila
tarihli İnceleme Değerlendirme Raporunda Ortopedi Polikliniğinde tüm
tedavisinin yapıldığı ve gerekli önerilerin evrak üzerinde belirtildiği,
hükümlünün tekrar sevk işlemi yapılarak FTR Polikliniğine sevk edildiği
takdirde gerekli muayene, tahlil ve tetkiklerin yapılacağı bildirilmiş olup adı
geçenin sevkine ilişkin gerekli işlemler başlatılmış olup Kırıkkale İl Merkez
Jandarma Komutanlığınca hastane sevkinin sağlanması beklenmektedir.
-11/07/2017 tarihinde Kurum Tabipliğince
Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi Ortopedi Polikliniğine sevk edildiğini,
15/08/2017 tarihinde sevkin gerçekleştirildiği ancak görevli doktorun olmaması
nedeniyle muayene yaptırılmadan getirildiği ile ilgili olarak;
Adı geçenin rahatsızlığına istinaden
11/07/2017 tarihinde Kurum Tabipliğince yapılan muayenesi neticesinde Kırıkkale
Yüksek İhtisas Hastanesi Ortopedi Polikliniğine sevk edildiği, hükümlünün
15/08/2017 tarihinde sevkinin gerçekleştirildiği ancak görevli doktorun
olmaması nedeniyle muayenesinin yaptırılamadığı sevkte görevli Sağlık Memuru
tarafından bildirilmiş olup adı geçenin tekrar hastane sevkinin
gerçekleştirilmesi için 16/08/2017 tarihli ve 2017/2211 sayılı yazımız ile
sevki gerçekleştirmekle görevli Kırıkkale İl Merkez Jandarma Komutanlığı'na
bildirilmiş olup sevkinin sağlanması beklenmektedir.
22/08/2017, 24/08/2017, 05/09/2017,
07/09/2017 tarihlerinde revir dilekçesi verdiği ancak 4 ayrı dilekçesine
istinaden revire çıkamadığı ile ilgili olarak;
22/08/2017 ve 05/09/2017 tarihlerinde
kurumumuzda görevli doktor bulunmadığından belirtilen tarihlerde kurumumuzda
muayene yapılmadığı, 24/08/2017 ve 07/09/2017 tarihlerinde Kurum Tabipliğinde
muayene olacak hükümlü ve tutukluların sayısının fazla olması sebebiyle bir
kısım hükümlü ve tutuklunun muayene olamadığı ayrıca 10 günlük bayram tatili
olduğu, bu nedenlerle gecikme yaşandığı adı geçenin Kurum Tabipliğince muayene
edilerek ilaç reçete edildiği anlaşılmış olup reçete ekte sunulmuştur.
...
Konuya ilişkin yapılan araştırmada aynı
müşteki ve aynı konu ile ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2017/6616
sayılı dosyasında soruşturma yürütüldüğü, yapılan soruşturma sonucunda
21/06/2017 tarihinde Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiği, karara
müşteki tarafından itiraz edilmiş ise de Kırıkkale Sulh Ceza Hakimliğince
yapılan itirazın da reddedildiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlere mükerrer kayıt olan
iş bu soruşturma dosyası hakkında kamu adına KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA...[karar verildi.]
14. Savcılık kararına karşı itirazında başvurucu, şikâyet
dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarlamıştır. Ayrıca İhtisas
Hastanesinin inceleme ve değerlendirme raporundaki ifadelerin fizik tedavi
hizmeti alması gerektiği hususunun belgeli olduğunu açıkça ortaya koyduğunu
fakat Savcılığın bu belgeyi araştırmadan bir karar verdiğini ileri sürmüştür.
Başvurucunun itirazı Kırıkkale Sulh Ceza Hâkimliğinin 12/10/2017 tarihli
kararıyla reddedilmiştir.
15. Başvurucu 3/11/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
C. Başvurucunun
2017/32051 Numaralı Bireysel Başvuru Dosyası
16. Başvurucunun 17/8/2017 tarihli başvuru dosyasında
İkinci Bölüm tarafından3/11/2020 tarihinde kamu görevlilerinin müdahalesi
neticesinde kolunun kırıldığı sonucuna ulaşılarak eziyet yasağının maddi ve
usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmiş, fizik tedavi uygulanmadığına
ilişkin şikâyet ise başvuru yollarının tüketilmediği gerekçesiyle kabul
edilemez bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
17. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 71., 78. ve 80.maddelerinin ilgili kısmı
şöyledir:
"Hükümlünün muayene ve tedavi
istekleri
Madde 71- (1) Hükümlü, beden ve ruh
sağlığının korunması, hastalıklarının tanısı için muayene ve tedavi
olanaklarından, tıbbî araçlardan yararlanma hakkına sahiptir. Bunun için
hükümlü öncelikle kurum revirinde, mümkün olmaması hâlinde Devlet veya
üniversite hastanelerinin mahkûm koğuşlarında tedavi ettirilir.
Hükümlünün muayene ve tedavisi
Madde 78- (1) Kurumun sağlık
koşullarının düzenlenmesi, hükümlünün acil veya olağan muayene ve tedavisi
kurumun hekimi tarafından yapılır. Genel veya hastalık nedeniyle yapılan tüm
muayene ve tedavi sonuçları, sağlık izleme kartına işlenir ve dosyasında
saklanır.
(2) Sağlık Bakanlığı ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile üniversitelerin sağlık kuruluşları, hükümlülerin
tedavileri bakımından gerekli yardımları yapmakla görevlidirler.
Hastaneye sevk
Madde 80- (1) Hükümlünün sağlık
nedeniyle hastaneye sevkine gerek duyulduğunda durum, kurum hekimi tarafından
derhâl bir raporla ceza infaz kurumu yönetimine bildirilir."
18. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği
Kanunu’nun "İnfaz hâkimliklerinin görevleri" kenar başlıklı 4.
maddesi olay tarihinde şöyledir:
"1. Hükümlü ve tutukluların ceza
infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri,
barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin
sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve
tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem
veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.
2. Hükümlülerin cezalarının infazı,
müşahadeye tâbi tutulmaları, açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil
ve tahliyeleri; tutukluların sevk ve tahliyeleri gibi işlem veya faaliyetlere
ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.
3. Hükümlü ve tutuklular hakkında alınan
disiplin tedbirleri ve verilen disiplin cezalarının kanun, tüzük veya
yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu iddiasıyla yapılan
şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.
4. Ceza infaz kurumları ve tutukevleri
izleme kurullarının kendi yetki alanlarına giren ceza infaz kurumları ve
tutukevlerindeki tespitleri ile ilgili olarak düzenleyip intikal ettirdikleri
raporları inceleyerek, varsa şikâyet niteliğindeki konular hakkında karar
vermek.
5. Kanunlarla verilen diğer görevleri
yapmak.
Kanunlarda başka bir yargı merciine
bırakılan konulara ilişkin hükümler saklıdır."
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Mahkemenin 24/3/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
20. Başvurucu bilgisayarlı tomografi raporunun altına,
kırılan koluna fizik tedavi uygulanması gerektiği doktor tarafından yazılmasına
rağmen söz konusu belgenin infaz dosyasından kasıtlı veya ihmalî şekilde
kaybedildiğini, raporu olmadığı gerekçesiyle Kurum görevlilerinin fizik tedavi imkânını
kendisine sunmadığını, bu hususa ilişkin olarak 8/9/2017 tarihinde Savcılığa
suç duyurusunda bulunduğunu fakat Savcılığın fizik tedavi uygulanması
gerektiğini içeren evrakın nasıl kaybolduğu konusunda bir araştırma
yapmadığını, ayrıca yanlış bir değerlendirme yaparak farklı bir şikâyetine
ilişkin yürütülen soruşturmanın konusuyla bu şikâyetin konusunun aynı olduğu
sonuca vardığını ve sonuçta kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdiğini
belirtmiştir. Başvurucu; sevkin gerçekleşmemesi üzerine 11/7/2017 tarihinde
Kurum revirine çıkarak şikâyetini dile getirdiğinde ortopediye sevk edildiğini,
bunun üzerine beş hafta sonra 15/8/2017 tarihinde İhtisas Hastanesine
götürüldüğünü fakat doktorun heyette olması nedeniyle geri getirildiğini,
22/9/2017 ve 26/10/2017 tarihlerinde yapılan sevklerin de aynı nedenle olumsuz
sonuçlanarak muayene edilmediğini, ayrıca 22-24/8/2017 ve 5-7/9/2017 tarihleri
revir günü olmasına rağmen revire çıkarılmadığını iddia etmektedir. Başvurucu;
tedavisinin yapılmadığını, bu durumun telafisi imkânsız sağlık sorunlarına yol
açıldığını belirterek Anayasa'da güvence altına alınan etkili başvuru, adil
yargılanma, sağlık hizmeti hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
21. Bakanlık görüş yazısında özetle başvurucunun Anayasa
Mahkemesinin 2017/32051 numaralı bireysel başvuru dosyasında sağlık
hizmetlerinin geciktirildiğine ilişkin daha önce şikâyette bulunduğu, söz
konusu dosyada bu iddialar hakkında başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemezlik kararı verildiği, ayrıca başvurucunun kolunun kırılması
nedeniyle kötü muamele yasağının usul ve maddi boyutunun ihlal edildiği
gerekçesiyle tazminata hükmedildiği, dolayısıyla mağduriyetinin giderildiği
belirtilmiştir. Bakanlık, başvurucunun tedavisinin yapılmadığına ilişkin
şikâyetlerini infaz hâkimliği önünde dile getirmediğini de iddia etmiştir.
Bunların yanında Bakanlık, başvurucunun 25/1/2018 tarihinde Ceza İnfaz Kurumu
revirinde yapılan muayenesinden sonra fizik tedavi polikliniğine sevk
edildiğini, bu kapsamda 9/2/2018 tarihinde Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi
Fizik Tedavi Polikliniğinde yapılan muayenesinde on günlük fizik tedavi
uygulanmasına karar verildiğini, söz konusu tedavinin 26/2/2018 tarihinden
itibaren karar verilen şekilde yapıldığını ifade etmiştir. Son olarak Bakanlık,
Savcılık tarafından verilen karardan ayrılmayı gerektiren maddi veya hukuki bir
neden olmadığı görüşündedir.
22. Başvurucu Bakanlık görüşüne ilişkin beyanında özetle
kolunun kırılmasını konu alan bireysel başvurunun şu anki başvuruyla ilgili
olmadığını, ayrıca infaz hâkimliğine başvuru yolunun şikâyetleri konusunda
etkili bir yol olmadığını, kaldı ki bu yola da başvurduğunu, ayrıca infaz
hâkimliğinde görevli hâkimin daha önceki uygulamalarıyla tarafsız hareket
etmediğini gösterdiğini belirtmiştir.
B. Değerlendirme
1. Adli Yardım
Talebi Yönünden
23. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını
karşılayacak gelirinin olmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
24. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No:
2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini
önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun
olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım
talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
2. Kötü Muamele
Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
25. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve
manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Herkes, … maddi ve manevi
varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz;
kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
...”
26. Anayasa’nın 5. maddesi şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, …
kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak
ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak
surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın
maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya
çalışmaktır.”
27. Anayasa Mahkemesi, ceza infaz kurumlarının fiziki ve
tıbbi imkânlarının sağlık durumuna uygun olmamasına dayalı şikâyetleri
istikrarlı bir şekilde kötü muamele yasağı kapsamında incelemektedir (Mete
Dursun, B. No: 2012/1195, 18/11/2015; Serdar Öztürk, B. No:
2013/7532, 4/2/2016; Sabri Kaya, B. No: 2014/8482, 29/6/2016; Ergin
Aktaş, B. No: 2014/14810, 21/9/2016; Hayati Kaytan, B. No:
2014/19527, 16/11/2016; İmam Çelikdemir, B. No: 2014/20289, 5/12/2017).
28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun şikâyetleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde
şikâyetlerin Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan
kötü muamele yasağı çerçevesinde bir incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Bununla birlikte başvurucu, bireysel başvuru formunda hem İnfaz Kurumu
görevlilerinin kasıtlı eylemleri nedeniyle sağlık hizmetlerine erişemediğinden
hem de sağlık hizmetinden mahrum kalmasının doğurduğu sonuçlardan şikâyet
etmektedir. Dolayısıyla başvurucunun şikâyetleri iki ayrı başlık altında
incelenecektir.
29. Öte yandan Bakanlık 2017/32051 numaralı başvuru
dosyasında verilen ihlal kararı ve tazminat nedeniyle başvurucunun
mağduriyetinin giderildiğini ileri sürmüş ise de işbu başvuru dosyasına konu
şikâyetlerin kolda oluşan kırık sonrasındaki sağlık hizmetlerine ilişkin
olduğundan ve bu hususta ihlal kararı verilmediğinden başvurucunun mağdur
sıfatının kalmadığından söz edilemeyecektir.
a. Kamu
Görevlilerinin Kasıtlı Eylemleri Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
30. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma
hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğün usule ilişkin boyutu
çerçevesinde bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve
Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna
ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde olay hakkında etkili bir
resmî soruşturmanın yürütülmesi gerekmektedir (Cezmi Demir ve diğerleri,
§ 110; Tahir Canan, § 25).
31. Ancak bir soruşturmanın başlatılabilmesi için
öncelikle işkence ve kötü muamele konusundaki iddialar uygun delillerle
desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğinin tespit edilebilmesi için
her türlü makul şüpheden uzak kanıtların varlığı gerekir. Bu nitelikteki bir
kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilemeyen
birtakım karinelerden de oluşabilir. Ancak bu uygun koşulların tespiti hâlinde
bir soruşturma yükümlülüğünün bulunduğundan bahsedilebilir (C.D.,
B. No: 2013/394, 6/3/2014, § 28). Öte yandan bir şikâyet yapılmadığında bile
kötü muameleyi gösteren yeterli belirtiler olduğunda soruşturma açılması
sağlanmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 116).
32. Kötü muameleye maruz kalması nedeniyle mağdur
olduğunu ileri süren kişilerin kötü muamele yasağı kapsamına giren ağırlıkta
bir muamele görmüş olabileceklerini gösteren emareleri ve delilleri sunmaları
gerektiğini belirtmek gerekir. Bu kapsamda mağdur olduğunu ileri süren
kişilerin olgulara dayanmayan yetersiz açıklamaları, iddialarının delillerle
desteklenmemesi hatta kimi zaman delillerin uyumsuzluğu, kötü muamelenin yapıldığı
yer, zaman ve diğer konulardaki çelişkili ifadeleri gibi hususlar kötü
muamelenin gerçekliğini şüpheye düşürür. Bu durumda iddiaların savunulabilir
olduğundan ve dolayısıyla bu iddialara ilişkin derhâl resmî bir soruşturma
başlatılması gerekliliğinden söz edilemeyecektir. Bu gibi durumlar -iddiaların
güçlü bir dayanak ile birlikte yetkili merciler nezdinde dile getirilmemesi-
söz konusu olduğunda mağdur olduğunu ileri süren kişilerin etkili bir
soruşturma yürütülmesine ilişkin meşru (haklı) bir beklentiye girebileceklerini
söyleyebilmek de mümkün değildir (Beyza Metin, B. No: 2014/19426,
12/12/2018, §§ 45, 46).
33. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3), 48.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda, kamu
gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre
özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal
edildiği, buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B.
No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
34. Başvurucu ilk olarak kırık kolundaki alçının
çıkarılmasından sonra doktorun fizik tedavi görmesi gerektiğini yazılı bir
belgeyle tespit ettiğini fakat bu belgenin İnfaz Kurumu yetkilileri tarafından
kaybedildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucu 11/7/2017 tarihinde ortopedi
polikliniğine sevk edilmesine rağmen beş hafta sonra sevkin gerçekleştiğini ve
tarihlerini belirttiği dört günde revire çıkarılmadığını iddia etmektedir.
35. Fizik tedavi alması gerektiğine işaret eden belge
sağlık dosyasında bulunmasa dahi başvurucunun İnfaz Kurumu revirine başvurarak
sağlık durumunu izah edip fizik tedavi polikliniğine sevk edilebilmesi
mümkündür. Başvurucu sevkin gerçekleşmemesi üzerine 11/7/2017 tarihinde kurum
revirine gittiğini bildirmiştir. Bu tarihten önce talepte bulunup da sevkin
yapılmadığına ilişkin bir veri bulunmamaktadır. Kaldı ki başvurucu, başvuru
formunda İnfaz Kurumu görevlilerinin fizik tedaviye sevk edilmesi gerektiğini belirten
yazının kasıtlı veya ihmal sonucu dosyasından çıkarıldığını ifade etmiştir.
Dolayısıyla başvurucu da kamu görevlilerinin kasıtlı davrandıklarını net
şekilde söyleyememiştir. Bu durumda İnfaz Kurumu yetkililerinin kasıtlı
davranışıyla kendileri tarafından ve Kurum doktoru aracılığıyla başvurucunun
fizik tedavi polikliniğe sevkinin geciktirildiğini söylemek için haklı bir
sebep söz konusu değildir.
36. Diğer taraftan Kurum revirinde muayene olmasından
ancak beş hafta sonra ortopedi polikliniğine sevk edildiğini ve dört kez kurum
revirine çıkarılmadığını belirten başvurucunun sağlık hizmetinin geç veya
gerektiği gibi yerine getirilmediğinden yakındığı görülmekle birlikte somut
olayda başvurucu, kamu görevlilerinin kasıtlı davranışlarına ilişkin açıklama yapmamıştır.
Başvurucu talep ettiği sağlık hizmetlerine bir an önce kavuşmak isteyip de
bunun kamu görevlileri tarafından engellendiği veya bilerek geciktirildiği
yönünde açıklama yapmadığı gibi soruşturma dosyasında veya başvuru formunda
buna ilişkin bir delil veya veri bulunmamaktadır. Sağlık hizmetlerinin
sunulmasındaki aksaklıkların mutlaka kamu görevlilerinin kasıtlı eylemlerinden
değil kimi zaman organizasyonun planlaması ve yürütülmesindeki zorluklardan
kaynaklandığı da gözönünde tutulmalıdır.
37. Tüm bu tespitlere göre başvurucunun kamu
görevlilerinin kasıtlı eylemleri nedeniyle kötü muameleye maruz kaldığına
ilişkin olarak savunulabilir bir iddiasının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
b. Sağlık
Hizmetlerine Erişilememesi Sebebiyle Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
39. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son
cümlesi şöyledir:
"Başvuruda
bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
40. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı"
kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale
neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş
idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce
tüketilmiş olması gerekir."
41. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı takdirde
ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece
mahkemelerine başvurulmalıdır. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği
gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan
kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu
şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne
uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu
makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli
özeni göstermiş olması gerekir. İddia edilen hak ihlallerinin bu olağan denetim
mekanizması içinde giderilememesi durumunda bireysel başvuru yoluna gidilebilir
(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17; Bayram Gök,
B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 18).
42. Tutuklu ve hükümlülerin ceza infaz kurumundaki
tutuldukları yer, tutulma koşulları, haklarında verilen disiplin tedbirleri ve
cezaları başta olmak üzere yasal güvencelere aykırı olduğu düşünülen tüm idari
işlemler için müracaat edilmesi gereken hukuk yolunun infaz hâkimliği olduğunda
şüphe yoktur. Nitekim Anayasa Mahkemesi, bu konuda verdiği birçok kararda ceza
infaz kurumundaki tutma koşullarına ilişkin başvurularda infaz hâkimliği
yolunun bireysel başvurudan önce tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu
olduğunu vurgulamıştır (birçok karar arasından bkz. Mehmet Baransu, B.
No: 2015/8046, 19/11/2015, §§ 21, 35; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B.
No: 2016/23672, 11/1/2018, §§ 248, 252).
43. Somut olayda başvurucu; fizik tedavi hizmeti alması
gerekmesine rağmen bireysel başvuru yaptığı tarihte dahi sevkinin
yapılmadığını, ayrıca Kurum revirinde muayene olmak istemesine rağmen bazı
gerekçelerle bu talebinin yerine getirilmediğini iddia etmektedir. Başvurucu bu
iddialarına ilişkin olarak Savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur. İnfaz Kurumu
görevlilerinin kasıtlı davranışları sonucunda başvurucunun sağlık hizmetlerine
erişim sağlayamadığı ortaya konulamamıştır. Bu durumda başvurucunun sağlık
hizmetlerinden yararlanması konusunda infaz hâkimliği yolunu tüketmesi
gerektiği söylenmelidir. Ne var ki başvurucu, sağlık hizmetlerinden
faydalandırılmadığına dair şikâyetlerini bireysel başvuruda bulunmadan önce
infaz hâkimliğine taşıdığına ilişkin bir bilgi ya da belgeyi başvuru formu
ekinde sunmuş değildir. Bu durumda başvurunun gerekli olan hukuk yolu
tüketilmeden yapıldığı anlaşılmaktadır.
44. Açıklanan gerekçelerle ceza infaz kurumunda sağlık
hizmetlerine erişim sağlanamaması bağlamında ileri sürülen kötü muamele
yasağının ihlal edildiği iddiasının başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Kamu görevlilerinin kasıtlı eylemlerinden dolayı
kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Sağlık hizmetlerine erişilememesinden dolayı kötü
muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 24/3/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.