logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hakkı Dağlı [2.B.], B. No: 2017/7515, 9/7/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HAKKI DAĞLI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/7515)

 

Karar Tarihi: 9/7/2020

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Recai AKYEL

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Volkan SEVTEKİN

Başvurucu

:

Hakkı DAĞLI

Vekili

:

Av. Kerimhan DAĞLI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; ceza infaz kurumunda avukat ile yapılan görüşmelerin kayda alınması ve infaz koruma memurlarının nezaretinde gerçekleşmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının, açık görüş (ziyaret) hakkının sınırlandırılması ve farklı ceza infaz kurumunda bulunan eşlerin birbirleriyle telefonla haberleşme imkânından yararlandırılmamaları nedenleriyle de aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 4/1/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ile erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. OHAL üçer aylık sürelerle uzatılarak 18/7/2018 tarihine kadar devam etmiştir. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.

9. Darbe teşebbüsü öncesinde Cumhuriyet savcısı olan başvurucu, darbe teşebbüsü sonrasında FETÖ/PDY (Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) terör örgütüne üye olma ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçları kapsamında yürütülen soruşturma sürecinde Zonguldak Sulh Ceza Hâkimliğinin 20/7/2016 tarihli kararıyla tutuklanmış ve Zonguldak M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna konulmuş; 30/7/2016 tarihinde Kocaeli 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) nakledilmiştir.

10. Başvurucunun eşi de aynı Hâkimlikçe 20/7/2016 tarihinde aynı suçlamayla tutuklanmış, önce Zonguldak E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna konulmuş, daha sonra 19/8/2016 tarihinde Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmiştir.

11. Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Ceza İnfaz Kurumuna gönderdiği önleyici tedbirler konulu ve 1/8/2016 tarihli yazısında; 22/7/2016 ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) hükümleri gözetilerek 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında olan suçlardan tutuklu olarak barındırılan kişilerin avukatları ile görüştürülmeleri, ziyaretçileri ile görüştürülmeleri ve telefonla haberleşmeleri hususlarında uygulama ve usule yönelik açıklamada bulunulmuştur. Bu nedenle yürütülen soruşturma kapsamında başvurucunun da isminin yer aldığı şüpheliler hakkında tedbirlerin titizlikle uygulanması istenmiştir.

12. Başvurucunun tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu (İdare ve Gözlem Kurulu) 18/8/2016 tarihli kararı ile Kurumun mevcudu, güvenliği ve düzeni dikkate alınarak açık görüşlerin iki ayda bir yapılmasına karar vermiştir. Kararda; bu uygulamanın 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in (Ziyaret Yönetmeliği) 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereğince devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, millî savunmaya, devlet sırlarına karşı işlenen suçlardan ve casusluk ile 3713 sayılı Kanun kapsamında olan suçlardan hükümlü ve tutuklu olanlara yönelik olduğu belirtilmiştir.

13. Başvurucu 9/8/2016 tarihinde şikâyet dilekçesini Kocaeli İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) gönderilmek üzere Ceza İnfaz Kurumuna sunmuştur. Başvurucu; dilekçesinde, aile bireyleriyle -kızlarıyla- açık görüş hakkının kısıtlandığını, başka ceza infaz kurumunda tutuklu bulunan eşiyle telefon görüşmesi yapmasına izin verilmediğini, ayrıca avukatıyla yaptığı görüşmelerin kamera ile kayıt altına alındığını ve görevli nezaretinde yapıldığını belirterek söz konusu kısıtlamaların kaldırılması talebinde bulunmuştur.

14. İnfaz Hâkimliğinin 21/10/2016 tarihli kararıyla şikâyetin reddine karar verilmiştir. Kararda; açık görüşe ilişkin uygulamanın Bakanlığın talebi (Ziyaret Yönetmeliğine göre), avukat ile yapılan görüşmelerle ilgili işlemlerin de 667 sayılı KHK'nın 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendi uyarınca başvurucu hakkında soruşturmayı yürüten Başsavcılık talimatı ile gerçekleştirildiği, Ceza İnfaz Kurumunun bir işlemi bulunmadığından bu hususların Hâkimliklerince incelenemeyeceği açıklanmıştır. Öte yandan başvurucunun farklı bir ceza infaz kurumunda bulunan eşiyle telefonla görüşme hakkından yararlandırılması talebiyle ilgili olarak ise hükümlü ve tutukluların dışarıdan aranmaları suretiyle görüşmeleri konusunda mevzuatta bir hüküm bulunmadığı, bu nedenle telefonla görüşme talebine ilişkin şikâyetin yasal dayanağının bulunmadığı belirtilmiştir.

15. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliği kararına 2/11/2016 tarihinde itiraz edilmiştir. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 29/11/2016 tarihli kararıyla başvurucunun itirazı reddedilmiştir.

16. Nihai karar 7/12/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

17. Başvurucu 4/1/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

18. Anayasa Mahkemesinin 21/11/2019 tarihli yazısı ile Ceza İnfaz Kurumundan başvurucunun yaptığı tüm görüşlerin sıklığına ilişkin bilgi ve belgeler talep edilmiştir. 22/11/2019 ve 2/12/2019 tarihli cevap yazılarında, açık görüşlerin iki ayda bir yapılması kararı sonrasında İdare ve Gözlem Kurulunun 15/2/2017 tarihinde aldığı karar ile açık görüşlerin tekrar ayda bir yapılmasına karar verildiği belirtilmiştir. Bu geçici uygulamanın başladığı 18/8/2016 tarihi ile sona erdiği 15/2/2017 tarihine kadar başvurucunun çocukları, babası, annesi, kardeşi ve eşi (tahliyesi sonrasında) ile 23/9/2016, 23/11/2016 ve 18/1/2017 tarihlerinde üç kez açık görüş; 26/8/2016, 2/9/2016, 9/9/2016, 6/10/2016, 3/11/2016, 10/11/2016, 17/11/2016, 30/11/2016, 14/12/2016, 21/12/2016, 25/1/2017, 1/2/2017 ve 15/2/2017 tarihlerinde on üç kez kapalı görüş hakkını kullandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca başvurucunun Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak kaldığı süre boyunca 5/9/2016, 4/10/2017, 15/11/2017 ve 18/11/2017 tarihlerinde avukat ziyareti hakkından; 15/8/2016, 29/8/2016, 12/9/2016, 10/10/2016, 21/10/2016, 24/10/2016, 7/11/2016, 5/12/2016, 19/12/2016, 2/1/2017, 20/1/2017, 3/2/2017, 17/2/2017, 3/3/2017, 17/3/2017, 31/3/2017, 14/4/2017, 28/4/2017, 12/5/2017, 26/5/2017, 9/6/2017, 23/6/2017, 7/7/2017, 21/7/2017, 4/8/2017, 18/8/2017, 1/9/2017, 15/9/2017, 29/9/2017, 13/10/2017, 27/10/2017, 10/11/2017 ve 20/11/2017 tarihlerinde aile bireyleriyle telefonla görüş hakkından -eşi adına kayıtlı telefonla- yararlandırıldığı ifade edilmiştir.

19. Öte yandan UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere başvurucunun eşi yürütülen soruşturma esnasında 2/11/2016 tarihinde tahliye edilmiştir. Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesinde başvurucu ve eşi hakkında açılan kamu davasının yapılan yargılamasında da 21/11/2017 tarihinde başvurucunun tahliye edildiği ve 18/6/2020 tarihli kararla başvurucu ve eşinin FETÖ/PDY üyesi olduğu gerekçesiyle mahkûmiyetlerine karar verildiği, davanın istinaf aşamasında derdest olduğu anlaşılmıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

20. Anayasa Mahkemesi daha önceki içtihatlarında tutuklunun ceza infaz kurumunda avukatı ile yaptığı görüşmelerinin sınırlandırılmasıyla ilgili -görüşmelerin infaz koruma görevlisi nezaretinde ve kamera kaydına alınarak gerçekleştirilmesine- mevzuata (Ahmet Sil (2), B. No: 2017/20969, 28/6/2018, §§ 25-30); mahpusların açık görüş hakkının sınırlandırılmasına dayanak oluşturan ulusal ve uluslararası mevzuat ve konuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına (Halil Berk, B. No: 2017/8758, 21/3/2018, §§ 18-37) ayrıca tutuklunun telefonla haberleşme hakkına ilişkin ulusal ve uluslararası mevzuat ve konuyla ilgili Yargıtay kararına (Hüseyin Ekinci, B. No: 2016/38867, 3/7/2019, §§ 21-43) yer vermiştir.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

21. Mahkemenin 9/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

22. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğunu belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.

23. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiası

24. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunduğu sürede müdafi ile görüşmelerini infaz koruma görevlisi nezaretinde ve kamera kaydına alınarak gerçekleştirebildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

25. Anayasa’nın 36. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan müdafi yardımından faydalanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

27. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

28. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).

29. Somut olayda başvurucu, hakkındaki yargılama devam ederken Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesince inceleme yapıldığı tarih itibarıyla da başvurucu hakkındaki dava istinaf aşamasında derdesttir (bkz. § 19). Soruşturma ve yargılama süreçlerinde yapılan uygulamalar nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkin olarak başvurucunun şikâyetlerini kanun yollarında ileri sürebilme ve ileri sürmüş ise şikâyetlerin bu aşamalarda incelenme imkânı bulunmaktadır. Bu çerçevede başvurucu tarafından yargılama süreçlerinin (dava/istinaf/temyiz) sonuçlanması beklenmeden ileri sürülen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki şikâyetin bireysel başvuruya konu edildiği anlaşılmaktadır.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

31. Başvurucu;

i. Aile bireyleriyle açık görüş hakkının iki ayda bir olacak şekilde sınırlandırıldığını ve bu düzenlemenin diğer tutuklulardan farklı olarak sadece terör örgütü üyeliğinden tutuklu olanlara uygulandığını belirtmiştir.

ii. Diğer yandan kendisi gibi tutuklu olan eşiyle telefonla haberleşme imkânından yararlanamadığını iddia etmiştir. Söz konusu uygulamaların ayrımcılık nedenine dayandığı iddiasıyla yeterli gerekçe içermeyen kararlarla aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

32. Anayasa'nın 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes ... aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. ... aile hayatının gizliliğine dokunulamaz."

33. Anayasa’nın 41. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Aile, Türk toplumunun temelidir ...

Devlet, ailenin huzur ve refahı ... için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.

Her çocuk, ... yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir..."

34. Başvurucu, diğer hükümlü ve tutuklulardan farklı olarak açık görüş hakkının iki ayda bir kullandırılması ve tutuklu bulunan eşiyle telefonla görüştürülmemesi nedenleriyle ayrımcılık yapıldığını ileri sürmüştür. Başvurucunun bu iddiasının ele alınabilmesi için başvurucu ile benzer durumdaki kişilere farklı uygulama yapıldığının ortaya konulması gerekir. Öte yandan 667 sayılı KHK, 29/10/2016 tarihli ve 29872 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6749 sayılı Kanun ile aynen kabul edilerek onaylanmıştır. Buna göre aile hayatına saygı hakkına getirilen kısıtlamaların bütün tutuklulara yönelik olmadığı, 6749 sayılı Kanun'un 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında belirtilen belirli kategorideki suçlardan tutuklu bulunanları kapsadığı, bu durumun OHAL koşullarından kaynaklandığı ve kısıtlamanın 6749 sayılı Kanun'da belirtilen suçlardan tutuklu bulunan herkese aynı şekilde uygulandığı anlaşılmaktadır. Başvurucunun da kendisi gibi aynı suçtan tutuklu bulunan kişilere farklı uygulama yapıldığına dair bir iddiasının bulunmadığı, diğer bir ifade ile eş değer ya da benzer konumdaki mahpuslara imtiyazlı muamele yapıldığının kanıtlanamadığı dikkate alındığında eşitlik ilkesi yönünden herhangi bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir (belirli suçlardan hükümlü ve tutuklu bulunanlar yönünden telefonla haberleşme hakkının sınırlandırılması nedeniyle haberleşme hürriyeti ve aile hayatına saygı hakkı bağlamında benzer bir başvuruda bkz. Bayram Sivri, B. No: 2017/34955, 3/7/2018, §§ 42-44).

a. Açık Görüş Hakkının Sınırlandırıldığına İlişkin İddia

35. Başvurucunun şikâyetinin merkezinde İdare ve Gözlem Kurulunun 18/8/2016 tarihli kararı ile aile bireyleriyle ayda bir yapılabilecek açık görüşün iki ayda bir yapılması nedeniyle ailesini daha sık göremediği iddiası bulunmaktadır. Diğer bir ifade ile başvurucu aile fertleriyle görüştürülmesinin engellendiğine ilişkin herhangi bir iddiada bulunmamaktadır.

36. Anayasa Mahkemesi benzer şikâyetin ileri sürüldüğü M.Ö. (B. No: 2017/34584, 22/3/2018) başvurusunda; 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 83. maddesine dayanılarak çıkarılan Ziyaret Yönetmeliği'nin 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, 5237 sayılı Kanun'da tanımlanan bir kısım suç ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun kapsamına giren suçlardan hükümlü ve tutuklular için ceza infaz kurumlarındaki açık görüşlerin idare ve gözlem kurulu kararıyla iki ayda bir yaptırılabileceğinin hüküm altına alındığı, buna göre 3713 sayılı Kanun kapsamındaki suçlardan tutuklu olan başvurucuya anılan yasal düzenlemelerin uygulandığı ve bu düzenlemelerin kanunla sınırlama koşulunu karşıladığı sonucuna varmıştır (M.Ö., § 51).

37. Öte yandan isnat edilen suçların ağırlığına göre tutuklu ve hükümlülere tanınan birtakım hak ve imkânların farklılaşmasının doğal olduğu vurgulanarak 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçların ağırlığı, devam eden OHAL koşulları, ceza infaz kurumunun mevcudu ile personel sayısı dikkate alındığında kamu düzenini ve ceza infaz kurumunda güvenliği sağlama amacıyla bir kısım suçtan tutuklu ve hükümlü olanlar için açık görüş hakkının sınırlandırılmasının meşru amaç taşıma koşulunu karşıladığı değerlendirilmiştir (M.Ö., § 52).

38. Anayasa Mahkemesi bu tespitlerden hareketle OHAL koşullarının gerektirdiği kamu düzeninin korunması ihtiyacı ve ceza infaz kurumunda güvenliğini sağlama amacı doğrultusunda -isnat edilen suçun ağırlığı da dikkate alınarak- başvurucunun aile fertleriyle olan ilişkisinin sürdürülmesini engellemeyen açık görüş hakkının sınırlandırılması şeklindeki söz konusu müdahalede kamu makamları tarafından güdülen meşru amaç ile başvurucunun bireysel yararı arasında adil bir dengenin kurulduğu, demokratik toplumda gerekli olan müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varmıştır (M.Ö., §§ 53-57).

39. Somut olayda da benzer başvuruda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Şöyle ki kapalı görüş hakkının sınırlandırıldığına ilişkin bir iddiası bulunmayan başvurucunun açık görüş hakkının geçici tedbir niteliğinde sınırlandırıldığı bir dönemde -açık görüşlerin iki ayda bir yapılması kararının alındığı 18/8/2016 tarihinden tekrar ayda bir yapılmasına karar verildiği 15/2/2017 tarihi arasında- üç kez açık görüş ve on üç kez de kapalı görüş hakkını kullanarak eşi, çocukları, annesi, babası ve kardeşi ile görüşebildiği görülmektedir (bkz. § 18). Dolayısıyla aile fertleriyle doğrudan temasını sürdürme imkânından yararlandığı anlaşılmaktadır.

40. Tüm bu hususlar gözönüne alındığında başvurucunun aile fertleriyle olan ilişkisinin sürdürülmesini engellemeyen açık görüş hakkının iki ayda bir olacak şekilde sınırlandırılması şeklindeki söz konusu müdahalede kamu makamları tarafından güdülen meşru amaç ile başvurucunun bireysel yararı arasında adil bir dengenin kurulduğu, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olan müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu değerlendirilmektedir. Sonuç olarak başvuru konusu olayda açık ve görünür bir ihlal bulunmamaktadır.

41. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Eşiyle Telefonla Haberleşme İmkânından Yararlanamadığına İlişkin İddia

42. Başvurucu, başka bir ceza infaz kurumunda tutuklu bulunan eşiyle telefonla iletişim kuramadığından şikâyet etmektedir.

43. Bakanlık görüşünde; ilgili kurumlardan elde edilen bilgi ve belgelere göre başvurucunun Ceza İnfaz Kurumuna kabul edildiği 30/7/2016 tarihinden sonra telefonla görüşmesi hakkında ihtiyaç duyulan evrakın yakınları tarafından Kuruma teslim edildiği ve 16/8/2016 tarihinden itibaren eşine ait telefon numarası ile düzenli olarak telefon görüşmesi gerçekleştirdiği ve bu konuda herhangi bir mağduriyet yaşamadığı ifade edilmiştir. Ayrıca başvurucunun eşinin 2/11/2016 tarihinde tahliye edildiği vurgulanmış, başvurucu hakkında uygulanan tedbire ilişkin olarak 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe girişimi sonrası OHAL koşulları dikkate alınarak inceleme yapılması gerektiği açıklanmıştır. Dolayısıyla İnfaz Hâkimliği kararı ile anılan karara itiraz üzerine verilen karardaki tespit ve sonuçların kanunun yorumlanması ve uygulanması niteliğinde olduğu, bu anlamda hak ve özgürlükleri ihlal eder nitelikte olmadığı, açık bir keyfîlik içermediği belirtilmiştir.

44. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı verdiği cevapta önceki iddialarını tekrar etmiştir.

45. Anayasa Mahkemesinin benzer şikâyetin ileri sürüldüğü Hüseyin Ekinci kararında; devletin tutuklu olan başvurucunun eşiyle temasını devam ettirecek önlemleri alması yönünde pozitif yükümlülüğü bulunduğu, başvurucunun eşinin de tutuklu olduğu dikkate alındığında söz konusu yükümlülüğün kapsamının somut olayın koşulları özelinde değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Somut olaydaki gibi özellikle farklı ceza infaz kurumlarında eşlerin her ikisi tutuklu olsa dahi devletin mutlaka eşler arasında asgari bir iletişimin kurulmasını ve sürdürülmesini sağlamak zorunda olduğu vurgulanarak asgari iletişimin telefon gibi uygun bir vasıtayla gerçekleştirilmesi ve mevzuatta öngörüldüğü üzere suç işlenmesinin önlenmesi ya da yasa dışı haberleşmenin önüne geçilmesi amacıyla telefon görüşmelerinin idarece dinlenip kayıt altına alınmasının da mümkün olduğu belirtilmiştir (Hüseyin Ekinci, §§ 65, 66).

46. Somut olayda başvurucu, Ceza İnfaz Kurumuna kabul edildiği 30/7/2016 tarihiyle eşinin tahliye edildiği 2/11/2016 tarihi arasında -eşi adına kayıtlı telefonla- eşi dışındaki diğer aile bireyleriyle (15/8/2016, 29/8/2016, 12/9/2016, 10/10/2016, 21/10/2016, 24/10/2016 tarihlerinde) telefonla görüşme hakkını kullanmıştır. Başvurucunun, eşinin tahliye edildiği tarih sonrasında ve bireysel başvuru tarihinden önce ilk defa 7/11/2016 tarihinde İnfaz Hâkimliği kararına itiraz sürecinde ve daha sonra 5/12/2016, 19/12/2016 ve 2/1/2017 tarihlerinde; ayrıca bireysel başvuru tarihinden sonra da kendisinin tahliye edildiği tarihe kadarki dönemde 20/1/2017, 3/2/2017, 17/2/2017, 3/3/2017, 17/3/2017, 31/3/2017, 14/4/2017, 28/4/2017, 12/5/2017, 26/5/2017, 9/6/2017, 23/6/2017, 7/7/2017, 21/7/2017, 4/8/2017, 18/8/2017, 1/9/2017, 15/9/2017, 29/9/2017, 13/10/2017, 27/10/2017, 10/11/2017 ve 20/11/2017 tarihlerinde eşiyle telefonla görüşme imkânından yararlandığı anlaşılmaktadır.

47. Bununla birlikte başvurucunun 30/7/2016 tarihi ile eşinin tahliye edildiği 2/11/2016 tarihleri arasında yaklaşık üç aylık sürede eşi ile telefonla görüşme hakkından yararlanamadığı anlaşılmaktadır. Ancak Ceza İnfaz Kurumuna Başsavcılık tarafından gönderilen ve başvurucunun isminin de yer aldığı yazı (bkz. § 11), OHAL koşulları, isnat edilen suçun ağırlığı, başvurucunun eşinin de tutuklu olması hususları dikkate alındığında başvurucunun eşi ile telefonla görüşme talebine Ceza İnfaz Kurumunca temkinle yaklaşılması asayiş ve güvenliği sağlamaya yönelik kabul edilebilir bir yaklaşımdır.

48. Diğer yandan hak ihlaline ilişkin yargısal süreç devam ederken başvurucunun eşiyle 3/11/2016 tarihlerinde kapalı görüş, 7/11/2016 tarihinde telefonla görüş ve 23/11/2016 tarihinde de açık görüş haklarından yararlandığı anlaşılmaktadır. Bir başka anlatımla telefonla görüşme hakkına getirilen sınırlama yaklaşık üç aylık süre sonunda başvurucunun eşinin tahliye edilmesi suretiyle sona ermiştir. Bu sürede başvurucu, ailesinin diğer bireyleriyle açık/kapalı görüş ve telefonla görüş haklarından yararlanmıştır.

49. Somut olayın kendine özgü tüm koşulları birlikte değerlendirildiğinde darbe teşebbüsü sonrasında ve olayların sıcaklığını koruduğu henüz OHAL süreci başlangıcında kendisi gibi tutuklu bulunan eşi ile telefonla görüşme imkânının söz konusu üç aylık süre boyunca kısıtlanmasına başvurucunun katlanmaması gerektiği söylenemez. Dolayısıyla somut olayda aile hayatına saygı hakkına yönelik açık ve görünür bir ihlal bulunmamaktadır.

50. Açıklanan gerekçelerle bir ihlalin bulunmadığı açık olan başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 9/7/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Hakkı Dağlı [2.B.], B. No: 2017/7515, 9/7/2020, § …)
   
Başvuru Adı HAKKI DAĞLI
Başvuru No 2017/7515
Başvuru Tarihi 4/1/2017
Karar Tarihi 9/7/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda avukat ile yapılan görüşmelerin kayda alınması ve infaz koruma memurlarının nezaretinde gerçekleşmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının, açık görüş (ziyaret) hakkının sınırlandırılması ve farklı ceza infaz kurumunda bulunan eşlerin birbirleriyle telefonla haberleşme imkânından yararlandırılmamaları nedenleriyle de aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Müdafi yardımından yararlanma hakkı (ceza) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Ceza infaz kurumu uygulamaları Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 7070 Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun 6
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 149
154
5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 6
66
83
114
116
6749 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun 6
KHK 667 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname 6
676 Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 6
Tüzük 6/4/2006 Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük 88
126
186
Yönetmelik 17/6/2005 Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik 13
15
16
17
18
10
9
5
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi