TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KAOS GL DERNEĞİ BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2018/10351)
|
|
Karar Tarihi: 7/9/2021
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Hasan HÜZMELİ
|
Başvurucu
|
:
|
Kaos GL Derneği
|
|
|
Araştırmalar ve Dayanışma
Derneği
|
Vekili
|
:
|
Av. Kerem DİKMEN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, toplantı ve gösteri yürüyüşü ile benzeri
etkinliklerin idare tarafından belirsiz bir süreyle yasaklanması nedeniyle
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 17/4/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Başvuru
Konusu Olaya İlişkin Bilgiler
7. Başvurucu Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar
ve Dayanışma Derneği (Dernek) 1994 yılında Ankara'da kurulmuş olan ve 2005
yılından bu yana Ankara Valiliği İl Dernekler Müdürlüğüne kayıtlı, tüzel
kişiliği bulunan bir dernektir. Dernek; amacını kadın eş cinseller ile erkek eş
cinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eş cinsel varoluşlarını
gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın
gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda
bulunabilmelerine destek olmak olarak belirlemiştir (Kaos GL Derneği, B.
No: 2014/18891, 23/5/2018, § 8).
8. Ankara Valiliği (Valilik) 17/11/2017 tarihinde;
10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin(C) bendi,
6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 17.
maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 11.
maddesinin (F) bendi uyarınca 18/11/2017 tarihinden itibaren süresiz olarak,
LGBTT (Lezbiyen Gey Biseksüel Transseksüel veya Travesti) ile LGBTİ (Lezbiyen
Gey Biseksüel Transgender Intersex) adıyla çeşitli sivil toplum örgütleri
tarafından gerçekleştirilecek etkinliklerin yasaklanmasına karar vermiş ve bu
kararı 19/11/2017 tarihinde resmî internet sitesinden duyuru olarak
yayımlamıştır. Söz konusu kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Çeşitli sosyal medya ve birtakım
yazılı ve görsel medya organlarından; LGBTT (Lezbiyen Gey Biseksüel
Transseksüel veya Travesti) ile LGBTİ (Lezbiyen Gey Biseksüel Transgender
Intersex) adıyla çeşitli sivil toplum kuruluş/örgütleri tarafından, Ilimizin
muhtelif yerlerinde / salonlarında, birtakım toplumsal hassasiyet ve
duyarlılıkları içeren; sinema sinevizyon, tiyatro, panel, söyleşi, sergi vb.
Şeklinde eylem/etkinliklerin gerçekleştirileceği şeklinde bilgiler elde
edilmiştir.
Söz konusu paylaşımlarla, halkın sosyal
sınıf, ırk din mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir
kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik edeceği, bu
nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın tehlikenin ortaya çıkabileceği,
ayrıca kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın
veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasını tehlikeye düşürebileceği
göz önünde bulundurulduğunda, yapılmak istenen organizasyona katılacak olan
grup ve şahıslara yönelik olarak bir takım toplumsal duyarlılıklar nedeniyle de
bazı kesimler tarafından tepki gösterilebileceği ve provokasyonlara neden
olabileceği değerlendirilmektedir.
Bu nedenlerle ... LGBTT-LGBTİ vb.
konuları ile ilgili olarakçeşitli kurum/kuruluşve sivil toplum örgütleri
tarafından, İlimizin muhtelif yerlerinde/salonlarında birtakım toplumsal
hassasiyet ve duyarlılıkları içeren sinema, sinevizyon, tiyatro, panel,
söyleşi, sergi vb. şeklinde eylemlerin/etkinlikler ... yasaklanmıştır."
9. Valilik anılan kararında, yapılan paylaşımlarla halkın
sosyal sınıf, ırk, din mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip
bir kesiminin, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik
edilebileceğini belirtmiştir. Bu durum nedeniyle kamu güvenliği açısından açık
veya yakın tehlikenin ortaya çıkabileceği, bununla birlikte kamu düzeninin, suç
işlenmesinin önlenmesinin, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasının,
genel ahlakın tehlikeye düşebileceği gerekçesine yer vermiştir. Ayrıca bazı
kesimlerin toplumsal duyarlılıkları nedeniyle, yapılacak organizasyona
katılacak olan grup ve şahıslara tepki gösterilebileceğini de belirtmiştir.
10. Başvurucu 20/11/2017 tarihinde yasaklama kararına
karşı yürütmeyi durdurma talepli iptal davası açmıştır. Ankara 4. İdare
Mahkemesi (Mahkeme) 25/1/2018 tarihinde yürütmenin durdurulması talebinin
reddine karar vermiştir. Mahkeme gerekçesinde, idari işlemin uygulanması
hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça
hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin
durdurulmasına karar verilebileceği, somut olayda ise söz konusu hâlin
gerçekleşmediği belirtilmiştir.
11. Başvurucunun yürütmenin durdurulması talebinin reddi
kararına itirazı üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi
27/2/2018 tarihinde, kararda yasaya aykırılık bulunmadığından itirazın reddine
karar vermiştir.
12. Anılan karar, başvurucu vekiline 19/3/2018 tarihinde
tebliğ edilmiş; başvurucu 17/4/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. Bireysel
Başvuru Sonrası Hukuki Süreç
13. Mahkeme iptal davasını 15/11/2018 tarihinde
reddetmiştir. Mahkeme gerekçesinde; idari işlemin gerçekleştirildiği tarihte
olağanüstü hâlin devam etmesi nedeniyle Anayasa'mızın 15. maddesinde belirtilen
ilkelere bağlı kalınarak temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılabileceği,
kısmen veya tamamen durdurulabileceği, etkinliklere katılacak olan grup ve
şahıslara toplumsal duyarlılıklar nedeniyle bazı kesimlerin tepki
gösterebileceği, kitlesel tepki ve provakatif eylemlerin ortaya çıkabileceği,
olağanüstü hâl sürecinde kolluk görevlilerinin ek yükümlülüklerinin bulunması
nedeniyle eylemlere zamanında müdahalede yetersiz kalınabileceği, kamu
güvenliğinin telafisi güç zararlara uğrayabileceğini belirterek kamu düzenin
korunması amacıyla tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna
varıldığı belirtilmiştir. Ayrıca olağanüstü hâlin sona ermesine bağlı olarak
dava konusu işlemin hükümsüz hâle geleceği de vurgulanmıştır.
14. Başvurucu, anılan karara karşı istinaf başvurusunda
bulunmuştur. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi (Daire)
21/2/2019 tarihli kararında, istinaf talebini kabul ederek derece mahkemesinin
kararını kaldırmış ve idari işlemin iptaline karar vermiştir. Daire
gerekçesinde; kamu güvenliği ile toplantı ve gösteri özgürlüğünün kullanılması
arasında ölçülü bir dengenin gözetilmesinin gerekmesi, idarenin toplanma
özgürlüğünün kullanılması için gereken önlemleri almakla yükümlü olması,
gerekli güvenlik tedbirleri alınmak suretiyle kamu düzeni tesisinin mümkün
olması dolayısıyla idarece tedbirlerinin alınabildiği ölçüde hakkın
sınırlanması yerine temel hak ve özgürlüklerin süresiz, koşulsuz, belirsiz ve
ölçüsüz olarak kısıtlanması gerekçesiyle idari işlemde hukuka uyarlık olmadığı
belirtilmiştir.
IV. İLGİLİ
HUKUK
A. Ulusal Hukuk
15. 2911 sayılı Kanun'un "Toplantının ertelenmesi
veya bazı hallerde yasaklanması" kenar başlıklı 17. maddesi şöyledir:
"Bölge valisi, vali veya kaymakam,
millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve
genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla
belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç
işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde
yasaklayabilir."
16. 5442 sayılı Kanun'un 11. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"A) Vali...
...
C) İl sınırları içinde huzur ve
güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu
esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve
görevlerindendir. (Ek cümle: 25/7/2018-7145/1 md.) Bunları sağlamak için vali
gereken karar ve tedbirleri alır.
Vali, kamu düzeni veya güvenliğinin
olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da
bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek
üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu
güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir; belli
yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların
seyirlerini düzenleyebilir veya kısıtlayabilir ve ruhsatlı da olsa her çeşit
silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilir.
B. Uluslararası
Hukuk
17. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başvurucu
Sendikanın yaptığı bir başvuruda verdiği kabul edilemezlik kararında; öncelikle
yerleşik içtihatlarına göre AİHM'in halk davası (actio popularis)
niteliğindeki başvuruları inceleme görevi bulunmadığını hatırlatmıştır. AİHM
başvurucu Sendikanın Sinop Valiliğinin basın açıklamalarının yapılabileceği
yerleri belirleyen kararının iptali talebiyle açtığı davanın reddedilmesi
üzerine başvuruda bulunduğunu tespit etmiştir. AİHM daha önce karara bağladığı Akarsubaşı/Türkiye
(B. No: 70396/11, 21/7/2015) kararı ile elindeki başvurunun birbirinden farklı
olduğunu, söz konusu karara konu olayda başvurucuların emre aykırı davranışta
bulunduklarından bahisle kendilerine idari para cezası verildiğini
hatırlatmıştır. Buna karşın elindeki başvuruda Sendikanın toplantı hakkını
kullanmasında anılan Valilik kararına aykırı davranışı nedeniyle kişisel ve
doğrudan maruz kaldığı bir yaptırımın söz konusu olmadığını, bu nedenle in
abstracto (soyut şekilde) ihlal iddialarına ilişkin başvuruları AİHM’in
incelemeyeceğini belirterek kişi bakımından yetkisizlik yönünden başvuruyu
reddetmiştir (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası/Türkiye, (k.k.), B.
No: 16354/10, 27/08/2019).
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
18. Mahkemenin 7/9/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
19. Başvurucu Dernek -etkinliklerin yasaklanmasını
gerektiren bir durum olmadığı hâlde- tüm etkinliklerin herhangi süre ve kapsam
belirtilmeksizin Valiliğin kararıyla yasaklaması nedeniyle ifade özgürlüğü ile
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının, tüzel kişiliğin tüzüğündeki
etkinliklerin yasaklanması nedeniyle dernek kurma hakkının, mahkeme
kararlarının gerekçesiz olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu, sadece cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği
dikkate alınarak tüm etkinliklerin yasaklaması nedeniyle ayrımcılık yasağının
da ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu
doğrultuda başvurunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
21. Anayasa’nın "Toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkı" kenar başlıklı 34. maddesi şöyledir:
"Herkes, önceden izin almadan,
silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı
ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın
ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve
kanunla sınırlanabilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda
gösterilir."
22. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı,
demokratik toplumun en temel değerleri arasında yer almakta olup bireylerin
ortak fikirlerini birlikte savunmak ve başkalarına duyurmak için bir araya
gelebilme imkânını korumayı amaçlamaktadır. Kolektif bir şekilde kullanılan ve
düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan yöntemlerle
düşüncelerini açıklama imkânı veren bu hak çoğulcu demokrasilerin gelişmesinde
zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkması, korunması ve yayılmasını
güvence altına almaktadır (Dilan Ögüz Canan, B. No: 2014/20411,
30/11/2017, § 36; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924,
6/1/2015, § 115; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK],
B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 79; Osman Erbil, B. No:
2013/2394, 25/3/2015, § 45).
23. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına
yapılan bir müdahale zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa (bazı
farklılıklarla birlikte toplantı hakkı bağlamında bkz. Dilan Ögüz Canan, § 32;
sendika hakkı bağlamında bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve
diğerleri, § 73; Tayfun Cengiz, B. No: 2013/8463, 18/9/2014, § 56; Adalet
Mehtap Buluryer, B. No: 2013/5447, 16/10/2014, §§ 103-105; grev hakkı
bağlamında bkz. Kristal-İş Sendikası [GK], B. No: 2014/12166, 2/7/2015, § 70)
ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse
(bazı farklılıklarla birlikte toplantı hakkı bağlamında Dilan Ögüz Canan, §§
33, 56; sendika hakkı bağlamında bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve
diğerleri, § 74) demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale
olarak değerlendirilemez.
24. Ancak bu yönden esastan bir incelemeye geçmeden önce
davanın kabul edilebilirliği koşullarının oluşup oluşmadığının tespiti gerekir.
Bu koşullardan biri de başvurucunun mağdur sıfatını taşıyıp taşımadığına
ilişkindir.
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 46. maddesine göre Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulması için başvuruya konu edilen ve ihlale
yol açtığı ileri sürülen kamusal eylem veya işlemden başvurucunun kişisel
olarak ve doğrudan etkilenmiş olması gerekir (Onur Doğanay,
B. No: 2013/1977, 9/1/2014, §§ 42-45).
26. Bireysel başvuru yoluyla hak ihlali iddialarının
incelenmesinde idare ve derece mahkemeleri tarafından başvurucu lehine bir
tedbir ya da kararın alınması suretiyle ihlalin tespit edildiği, verilen karar
ile bu ihlalin uygun ve yeterli biçimde giderildiğinin anlaşıldığı durumlarda ilgilinin
mağdur sıfatının ortadan kalktığı Anayasa Mahkemesince kabul edilmektedir. Bu
iki koşul yerine getirildiği takdirde bireysel başvuru mekanizmasının ikincil
niteliği dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin inceleme yapmasına gerek
kalmamaktadır (Anayasa’nın 17. maddesine ilişkin şikâyetler açısından bkz.
Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, §§ 61, 74; Sadık
Koçak ve diğerleri, B. No: 2013/841, 23/1/2014, § 83; İlker Başer ve diğerleri,
B. No: 2013/1943, 9/9/2015, § 46). Bu iki koşul yerine getirildiği takdirde
bireysel başvuru mekanizmasının ikincil niteliğinden dolayı Anayasa
Mahkemesinin inceleme yapmasına gerek kalmamaktadır (ilgili olduğu ölçüde bkz.
Mehmet Tursun ve diğerleri, B. No: 2016/2889, 4/7/2019, § 54; Abdullah Yaşa
[GK], B. No: 2015/12486, 5/11/2020, §52).
27. Başvurucunun mağdur sıfatının ortadan kalkması,
özellikle ihlal edildiği ileri sürülen hakkın niteliği ve ihlali tespit eden
kararın gerekçesi ile bu kararın ardından ilgili açısından uğranıldığı ileri
sürülen zararların varlığını devam ettirip ettirmediğine bağlıdır (benzer
yöndeki AİHM kararı için bkz. Freimanis ve Lidums/Letonya, B. No: 73443/01 ve
74860/01, § 68, 9/2/2006). Başvuruculara sağlanan telafi imkânının uygun ve
yeterli olup olmadığı kararı, söz konusu temel hak ve özgürlüğün ihlalinin
niteliği gözönünde bulundurularak dava koşullarının tamamının değerlendirilmesi
sonucunda verilebilecektir. Bu çerçevede bir başvurucunun mağdur sıfatı
-Anayasa Mahkemesi önünde şikâyet ettiği durum için- idari veya yargısal bir
kararla kendisine ödenmesine karar verilen tazminata da bağlı olabilecektir
(Sadık Koçak ve diğerleri, § 84 ; İlker Başer ve diğerleri, § 47 ; Mehmet
Tursun ve diğerleri, § 55; Yavuz Selim Akkoç, B. No: 2012/1277, 20/11/2014 §
51; Gafgen/Almanya, [BD], B. No: 22978/05, 1/6/2010, § 116). Bu kapsamda
idarenin hukuka aykırılık teşkil eden işleminin ortadan kaldırılmasına ve
Derneğin faaliyetleri kapsamındaki etkinlikleri gerçekleştirilmesine imkân
tanıyacak karar verilmesi -somut olayın koşullarına göre- başvurucunun mağdur
sıfatını ortadan kaldırabilecektir.
28. Aynı şekilde AİHM ve Anayasa Mahkemesi de ulusal
yetkililerce ihlalin açıkça veya özü itibarıyla tespit edilmesi ve verilen
karar ile bu ihlalin uygun ve yeterli biçimde giderilmesi hâlinde ilgili
tarafın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 34. maddesi anlamında
bundan böyle mağdur olduğunu ileri süremeyeceğini belirtmektedir (Fatma
Yüksel/Türkiye, B. No: 51902/08, 9/4/2013, § 44; Scordino/İtalya (No.
1) [BD], B. No: 36813/97, 29/3/2006, §§ 178 ve devamı). AİHM’e göre bu iki
koşul yerine getirildiği takdirde, Sözleşme ile düzenlenen koruma
mekanizmasının ikincil niteliği sayesinde Mahkemenin inceleme yapması
engellenmiş olacaktır (Eckle / Almanya, B. No: 8130/78, 15/7/1982, §§
64-70; Jensen/Danimarka, kabul edilebilirlik kararı, B. No: 48470/99; Cataldo/İtalya,
kabul edilebilirlik kararı, B. No: 45656/99; Göktepe/Türkiye, kabul
edilebilirlik kararı, B. No: 64731/01, 26/4/2005; Fatma Yüksel/Türkiye,
§ 46; Yavuz Selim Akkoç, § 50).
29. Somut olayda başvurucu Dernek, Valiliğin Ankara'daki
etkinliklerini 18/11/2017 tarihinden itibaren süresiz olarak yasakladığına
ilişkin kararı resmî internet sitesinden duyuru olarak yayımlaması üzerine
yürütmeyi durdurma talebi ile iptal davası açmıştır. Başvurucu, idari işlemin
yürütmesinin durdurulması talebinin derece mahkemesince reddi ve anılan karara
itirazın reddi ile kesinleşmesi üzerine esas davanın sonuçlanmasını beklemeden
bireysel başvuruda bulunmuştur.
30. Bireysel başvuru sonrası Daire, başvuru konusu idari
işleme yönelik iptal davasını esastan inceleyerek idari işlemi hukuka uygun
bulan derece mahkemesi kararı kaldırmış ve idari işlemin iptaline karar
vermiştir (bkz. § 14). Anılan karar ile açık şekilde ihlal tespitinin
yapıldığı, kamu güvenliği ile toplantı ve gösteri özgürlüğünün kullanılması
arasında ölçülü bir dengenin gözetilmesi gerektiği ve idarenin toplantı hakkına
ilişkin pozitif yükümlülüğü olduğu belirtilmiştir. Böylece somut başvuruya konu
edilen idari işlem ve yürütmenin durdurulmasının reddine ilişkin kararındaki
olumsuz sonucun ortadan kaldırıldığı anlaşılmaktadır.
31. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi başvuruda,
başvurucu tarafından ihlal iddiasının tüzel kişiliği kişisel olarak etkileme
ihtimaline dair makul ve ikna edici deliller ortaya konulmasını şart
koşmaktadır. Aksi hâlde böyle bir başvuru soyut ve genel nitelikte bir
başvurudan öteye geçemeyecektir.
32. Somut olayda başvurucu Dernek, idari işlem tarihi ile
başvuru tarihi arasında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının
kullanılmasının kendisi yönünden önemini bireysel başvuru formunda somut
olaylara dayalı olarak açıklamamış, salt idari işlem nedeniyle Anayasal
haklarının ihlal edildiğini belirtmiştir. Başvurucu anılan dönemdeki idarenin
yasaklama kararı nedeniyle, kendi tüzel kişiliğinin fonksiyonlarını yerine
getirmesinin etkilediğini, yapılması planlanan bir toplantı ve gösteri
yürüyüşünün tamamen etkisiz hale geldiğini veya yapacağı etkinliklerle
yaratılmak istenen farkındalığın oluşmayacağını da ileri sürmemiştir.
33. Bireysel başvuruda bulunabilmek için mağduriyet
statüsünün varlığı ve başvuru hakkında da karar verilinceye kadar devam etmesi
şarttır. Bu kapsamda, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlal ettiği
iddiasıyla başvuruya konu edilen idari işlemin, davanın esası hakkında verilen
karar ile başvurucu lehine iptal edildiği ve anılan bu karar sonucunun
başvurucu açısından belirli bir tatmin sağladığı ve ileri sürülen ihlal
iddiasının bu yolla giderilmek suretiyle mağdur sıfatının ortadan kalktığı
görülmektedir.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği iddiası yönünden başvurucunun mağdur
sıfatının ortadan kalktığı anlaşıldığından diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal
edildiği iddiasının kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 7/9/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.