TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HARUN SELÇUK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/10442)
|
|
Karar Tarihi: 6/10/2021
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Gizem Ceren DEMİR KOŞAR
|
Başvurucu
|
:
|
Harun SELÇUK
|
Vekili
|
:
|
Av. Adnan EROL
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda infaz ve koruma
memurları tarafından darbedilme nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 22/3/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca, başvurucunun adli yardım talebinin
kabulüne karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, 11/8/2017 tarihinde gözaltına alınmış;
akabinde 23/8/2017 tarihinde tutuklanmıştır.
9. Başvurucu vekili tarafından 8/9/2017 tarihinde
Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) başvurucunun ceza infaz
kurumunda kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin olarak suç duyurusunda
bulunulmuştur. Başsavcılığa verilen dilekçedeki iddialar özetle şu şekildedir:
i. Başvurucuya ceza infaz kurumuna kabul işlemleri
sırasında saç kesimi (başvurucu vekili saç kesiminin zorunlu olarak
yaptırıldığını belirtmiştir) ve fotoğraf çekimi için beklediği sırada iki infaz
ve koruma memuru tarafından tokat ve yumrukla işkence edilmiş, daha sonra
başvurucu hırpalanmış ve bu durum belli bir süre devam etmiştir.
ii. İnfaz ve koruma memurları başvurucuya
"Ananızı, bacınızı si... sizler vatan hainisiniz, sizin dölünüz bile
haram, sizi savunan avukatlar da vatan haini yoksa sizi savunmazlardı, ama
devletimiz hakkınızdan gelmeyi biliyor, size cezaevi bile çok lüks." şeklinde
hakaret etmişlerdir.
10. Başsavcılıkça 16/10/2017 tarihinde kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar verilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"Yapılan hazırlık soruşturması
neticesinde avukat Adnan EROL'ün iddialarının cezaevi idaresinden sorulduğu,
olayı gören infaz koruma ve tanıkların beyanlarına başvurulduğu, beyanlarda
özetle;
Tanık [A.Ç.nin] beyanında; yaklaşık 2 aydır E/2 koğuşunda
kaldığını, kurumda berberhanede çalıştığını, suç tarihinde saat 22:00
sıralarında memurun 4 SSÇ'nin geldiğini, bunlardan saçları uzun ve düzensiz
olanların tıraş edileceğini söyleyerek kendisini koğuştan aldığını, yanında
bulunan infaz koruma memurunun nezaretinde saçı uzun ve düzensiz olan
çocukların saçlarını tıraş ettiğini, sonrada koğuşuna döndüğünü, orada
bulunduğu süre içerisinde görevli herhangi ibr infaz koruma memurunun çocukları
darp ettiğini, kötü muamele yaptığını, SSÇ'lere ve avukatlarına küfür ettiğini
aşağılayıcı hakaret içeren sözler söylediğine şahit olmadığını beyan ettiği,
Tanık [N.S.] ise beyanında; yaklaşık 4 yıldır E/1 koğuşunda
kaldığını, kurumun fotoğraf atölyesinde çalıştığını, suç tarihinde 4 SSÇ'nin
geldiğini ve fotoğraflarının çekileceğini söylemediğini, bunun üzerine
fotoğrafhaneyi açarak yanında bulunan infaz koruma memuru nezaretinde SSÇlerin
fotoğrafını çektiğini, sonra da koğuşuna döndüğünü, orada bulunduğu süre
içerisinde görevli herhangi bir infaz koruma memurunun çocukları darp ettiğini,
kötü muamele yaptığını, SSÇ'lere ve avukatlarına küfür ettiğini aşağılayıcı
hakaret içeren sözler söylediğine şahit olmadığını beyan ettiği,
İnfaz Koruma Memuru [Ş.S.] ise beyanında; olay günü saat
22:00 sıralarında 4 SSÇ'nin kuruma geldiğini bunların fotoğraflarının
çekileceğini ve saçlarının uzun olanların tıraş edileceğini, bu yüzden
fotoğrafçı ve berberi koğuştan çıkarması için [H.A.ya] söylediğini,
çocuk tutukluların saçları düzensiz olanları tıraşları yaptırılıp fotoğraf
çektirildikten sonra nöbetçilere teslim ettiğiğini, kendisinin SSÇ'leri ne
fotoğrafhane, ne berberhane, ne de kurumun herhangi bir yerinde darp
etmediğini, tokat ve yumrukla vurmadığını, çocuklara küfür etmediğini beyan
ettiği,
İnfaz Koruma Memuru [H.A.] ise beyanında; olay günü 4
SSÇ'nin nöbet yerine getirilerek, çocukların kuruma yeni geldiğini, çocukların
tıraş edilerek fotoğraflarının kendisine söylenmesi üzerine, fotoğrafçı ve
berberi koğuştan aldığını, SSÇ'leri getiren personel [Ş.S.nin]
çocukların saç tıraşlarını yaptırıp fotoğraflarını çektirdikten sonra geri
götürdüğünü, kendisinin çocukları ne fotoğrafhanede ne berberhanede, ne de
kurumun başka bir yerinde darp etmediğini, tokat ve yumrukla vurmadığını,
çocuklara ve avukatlara kesinlikle küfür etmediğini, aşağılayıcı ve hakaret
içeren sözler söylemediğini beyan ettiği,
23/08/2017 tarihli görüntü
tutanaklarında SSÇlerin kolluk kuvvetleri tarafından kuruma getirildiği ve
herhangi bir darp, kötü muamele, hakaret olayının olmadığı,
SSÇ'lerin 27/03[9]/2017 tarihli darp cebir
raporlarında 'herhangi bir darp cebir izine rastlanmamıştır. Hayati tehlikesi
yoktur. Kati hekim raporudur' şeklinde rapor düzenlendiği,
Bu itibarla söz konusu iddialarla ilgili
olarak; SSÇ'lerin suç tarihinde saat 21:00 sıralarında kuruma getirildiği,
mahkum kabul işlemlerinin yapıldığı, ardından SSÇ'lerin fotoğraf çekilmesi ve
saçlarının uzun ve düzensiz olanların saçlarının düzeltilmesi için E-blok üst
koridor kısmına çıkarıldıkları, burada fotoğraf atölyesinde çalışan hükümlü [N.S.nın] kalmakta olduğu E-1
koğuşundan çıkarıldığı, ve bu hükümlü tarafından fotoğraflarının çekildiği
sonra berberhanede çalışmakta olan hükümlü [A.Ç.nin] kalmakta olduğu E-2
koğuşundan çıkarıldığı, saçları uzun ve düzensiz olanların saçlarının
düzeltildiği fakat saçları düzgün olanların tıraş edilmediği bu işlemlerin
ardından da SSÇ'lerin B-7 koğuşuna yerleştirildiği, gerek alınan tüm ifadelerde
gerekse kamera görüntülerinde, kamera çözüm tutanağında ve alınan darp-cebir
raporunda AvukatAdnan EROL'ün iddia ettiği gibi müştekilere infaz koruma
memurları tarafından darp edildiği, kötü muamele uygunlandığı, SSÇ'lere ve
avukatlara hakaret edildiği hususunda somut bir delile rastlanılmadığı,
Bu tür asılsız şikayetlerin gerçeği
yansıtmadığı, Devlet kurumlarının ve personelinin yıpratılmasına ve
karalanmasına yönelik olduğu kanaatine varıldığından, konu ilgili olduğu
düşünülen infaz ve koruma memurları hakkında herhangi bir disiplin soruşturması
açılmasına gerek görülmediği anlaşılmakla... "
11. Başvurucu vekilinin anılan karara karşı yaptığı
itiraz 13/12/2017 tarihinde reddedilmiştir.
12. Nihai karar başvurucuya 26/2/2018 tarihinde tebliğ
edilmiş; başvurucu, vekili aracılığıyla 22/3/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunulmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
13. Anayasa Mahkemesinin 6/10/2021 tarihinde yapmış
olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
14. Başvurucu; ceza infaz kurumunda işkenceye, orantısız
güç kullanımına, sözlü ve fiziksel saldırıya maruz kaldığını, Başsavcılığa
verilen şikâyet dilekçesi üzerine etkili bir soruşturma yürütülmediğini, sağlık
raporu aldırılmadığını, kamera kayıtlarının toplanmadığını, müşteki ve tanık
beyanlarının alınmadığını, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı
yapılan itirazın gerekçesiz şekilde reddedildiğini belirterek adil yargılanma
hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
15. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
Başvurucunun iddialarının tümü kötü muamele yasağı kapsamında
değerlendirilmiştir.
16. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve
geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu
hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen
şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını
gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme
yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri,
B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 81).
17. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma
hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğün usule ilişkin boyutu
çerçevesinde bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve
Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna
ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde olay hakkında etkili bir
resmî soruşturmanın yürütülmesi gerekmektedir (Cezmi Demir ve diğerleri,
§ 110; Tahir Canan, § 25).
18. Ancak bir soruşturma yükümlülüğünün başlaması için
öncelikle işkence ve kötü muamele konusundaki iddialar uygun delillerle
desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğinin tespit edilebilmesi için
her türlü makul şüpheden uzak kanıtların varlığı gerekir. Bu nitelikteki bir
kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilemeyen
birtakım karinelerden de oluşabilir. Ancak bu uygun koşulların tespiti hâlinde
bir soruşturma yükümlülüğünün bulunduğundan bahsedilebilir (C.D., B. No:
2013/394, 6/3/2014, § 28). Öte yandan bir şikâyet yapılmadığında bile kötü
muameleyi gösteren yeterli belirtiler olduğunda soruşturma açılması
sağlanmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 116).
19. Kötü muameleye maruz kalması nedeniyle mağdur
olduğunu ileri süren kişilerin kötü muamele yasağı kapsamına giren ağırlıkta
bir muamele görmüş olabileceklerini gösteren emareleri ve delilleri sunmaları
gerektiğini belirtmek gerekir. Bu kapsamda mağdur olduğunu ileri süren
kişilerin olgulara dayanmayan yetersiz açıklamaları, iddialarının delillerle
desteklenmemesi hatta kimi zaman delillerin uyumsuzluğu, kötü muamelenin
yapıldığı yer, zaman ve diğer konulardaki çelişkili ifadeleri gibi hususlar
kötü muamelenin gerçekliğini şüpheye düşürür. Bu durumda iddiaların savunabilir
olduğundan ve dolayısıyla bu iddialara ilişkin derhâl resmî bir soruşturma
başlatılması gerekliliğinden söz edilemeyecektir. Bu gibi durumlar -iddiaların
güçlü bir dayanak ile birlikte yetkili merciler nezdinde dile getirilmemesi-
söz konusu olduğunda mağdur olduğunu ileri süren kişilerin etkili bir
soruşturma yürütülmesine ilişkin meşru (haklı) bir beklentiye girebileceklerini
söyleyebilmek de mümkün değildir (Beyza Metin, B. No: 2014/19426,
12/12/2018, §§ 45, 46).
20. Bununla birlikte kişilerin iddialarını desteklemek
için yetkili makamlara zamanında başvurma gibi bir özen yükümlülükleri de
bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi, bu tür şikâyetleri esastan inceleyebilmek
için bu konuda haklı bir neden ileri sürülmediğinde kişilerin iddialarını
desteklemek için kendilerinden makul olarak beklenen her şeyi yerine
getirdiğine kanaat getirmek durumundadır. Aksine kanaat getirildiğinde söz
konusu iddialar savunabilir düzeye ulaşmadığı için kötü muamele yasağının ihlal
edildiğinin incelenebilmesi mümkün olmamaktadır (Beyza Metin, § 47).
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3), 48.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda, kamu
gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre
özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal
edildiği, buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B.
No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
22. Kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına
ilişkin başvurularda, başvurucunun delil elde etmesi konusundaki zorluklar
dikkate alınmakta ve başvurucudan ihlal iddialarını kanıtlaması
beklenmemektedir. Ancak başvurucudan ihlal iddialarının araştırılmasına, dosya
kapsamında sahip olunan bilgi ve belgelerle karşılaştırılarak bir değerlendirme
yapılmasına elverişli somut bir olay anlatımı yapması beklenmektedir (Metin
Özkara, B. No: 2015/7415, 17/7/2019, § 31).
23. Somut olayda başvurucu, ceza infaz kurumuna kabulü
sırasında kötü muameleye maruz kaldığını ileri sürmekle birlikte bireysel başvuru
formunda olayın nasıl gerçekleştiğine ilişkin bir açıklama yer almamaktadır.
Başvurucu, kötü muamele iddialarına ilişkin soruşturma evrakına ve özellikle
Başsavcılığa verdiği suç duyurusu dilekçesine atıfta bulunmuştur.
24. Anılan dilekçenin incelenmesi neticesinde
başvurucunun ceza infaz kurumuna giriş işlemleri sırasında zorunlu olarak
saçının kesilmesi ve fotoğraf çekimi için beklediği sırada iki infaz ve koruma
memuru tarafından tokat ve yumrukla işkence edildiği, başvurucunun bedeninin
hırpalandığı ve bu durumun belli bir süre devam ettiği, akabinde hakaret
edildiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır (bkz. § 9).
25. Başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığını ileri
sürdüğü tarih ile başvurucu vekilinin Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği dilekçe
arasında yaklaşık on beş günlük bir süre olduğu anlaşılmaktadır. Başvurucunun
kötü muamele iddiasını derhâl kamu makamlarına iletmesi yönünde engel teşkil
eden bir durumun varlığı yönünde ileri sürdüğü bir husus bulunmamaktadır.
26. Başvurucu hakkında 27/9/2017 tarihinde düzenlenen
sağlık raporundan herhangi bir darp ve cebir izine rastlanmadığının tespit
edildiği anlaşılmıştır. Başvurucunun kuruma getirilişinden koğuşuna
yerleştirilmesi arasındaki zaman dilimine ilişkin kamera kaydı görüntüleri ve
Görüntü Çözümleme Tutanağı Başsavcılık tarafından dosyaya getirtilmiş,
tutanakta başvurucunun iddialarını destekler nitelikte bir görüntüye
rastlanmamış, yalnızca berberhane kısmında kamera bulunmadığı tespit
edilmiştir.
27. Başvurucu, Başsavcılığa verdiği dilekçede saç
kesiminin zorunlu olmasının kötü muamele teşkil ettiğinden söz etmekle birlikte
saçının kuvvet kullanılarak kesilip kesilmediği yönünde bir açıklama
yapmamıştır.
28. Dosya kapsamındaki mevcut delillerin başvuruya konu
fiilî ve sözlü şiddet iddiasını desteklemediği, başvuruya konu ihlal
iddialarının araştırılmasına ve dosya kapsamında sahip olunan bilgi ve
belgelerle karşılaştırılarak değerlendirilmesine elverişli somut bir olay
anlatımı yapılmadığı, olaydan on beş gün sonra yapılan suç duyurusu üzerine varsa
olası yaralanmaların tespit edilmesinin olanaksız olduğu hususları birlikte
değerlendirildiğinde başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin olarak
savunulabilir bir iddiasının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 6/10/2021 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.