logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mervan Sungur [1.B.], B. No: 2018/14046, 15/3/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MERVAN SUNGUR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/14046)

 

Karar Tarihi: 15/3/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Gizem Ceren DEMİR KOŞAR

Başvurucu

:

Mervan SUNGUR

Vekili

:

Av. Ali BOZAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, gözaltına alındıktan sonra kötü muameleye maruz kalınması nedeniyle kötü muamele yasağının, avukat ile görüşülmesine engel olunması ve önceden hazırlanmış evrakların kendisine imzalatılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 30/4/2018 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

4. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu 14/2/2017 tarihinde, bombalı eylem hazırlığında olduğu şüphesiyle evine yapılan operasyonda yakalanmış ve gözaltına alınmıştır. Yakalama Tutanağı'nda başvurucunun direnmesi nedeniyle zor kullanılarak yakalandığı belirtilmiştir. Başvurucu PKK/KCK üyesi olma ve terör örgütü adına faaliyette bulunma suçundan 28/2/2017 tarihinde tutuklanmıştır.

7. Başvurucu hakkında 14/2/2017 tarihinde düzenlenen adli muayene raporunda tespit edilen hususlar şöyledir:

"Sol omuz ve sırt bölgesinde kızarıklık ve ekimotik lezyonlar mevcut, sol kulak kepçesinde ekimotik lezyon mevcut, burunda ödem ve abrazyon mevcut, sağ omuzda ekimoz ve kızarıklık mevcut, sağ gögüs ön yüzde abrazyon, kızarıklık ve ekimoz mevvcut, iğne yapıldı ve serum takılıp müşahade altında alındı, mevcut bulgular ile şuan için hayati tehlike yoktur kati hekim raporunun kulak burun boğaz, beyin cerrahisi ve gögüs cerrahisi bölümlerinde verilmesi uygundur."

8. 15/2/2017 tarihinde alınan adli muayene raporunda, başvurucunun iki gün önce gözaltına alınırken darbedildiğini beyan ettiği not edilmiştir. Raporda tespit edilen hususlar şöyledir:

"Sol kol altında ... ekimoz, sol skapuler bölgede ekimoz, sol omuz başından kola uzanan ekimoz, sırt sağda yaklaşık 3*2 cm ekimoz, sağ dizde yaklaşık 2*1 cm sıyrık, sağ ayak medial malleolde [ayak bileği içi kısımdaki kemik çıkıntı] 0,5 cm sıyrık. Hasta tümünün iki gün önce olduğunu beyan ediyor."

9. 16/2/2017 ve 28/2/2017 tarihleri arasında her gün alınan doktor raporlarında ise herhangi bir yeni travmatik haricî lezyon olmadığı, vücudunda herhangi bir darp veya cebir izi ya da lezyona rastlanmadığı hususları belirtilmiştir.

10. Başvurucu 24/2/2017 tarihinde Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyet dilekçesi vermiştir. Başvurucu, dilekçesinde özetle şu hususları ifade etmiştir:

"(...) başvurucu ile müdafiisi olarak 16 Şubat 2017 tarihinde yapmış olduğu görüşmede gözaltına alındıktan sonra gözleri bağlanarak bir dere kenarına götürüldüğünü ve burada başına silah dayanmak suretiyle öldürülmekle tehdit edildiğini, eline el bombası verilerek öldürülmekle tehdit edildiğini, sürekli olarak kaba dayağa maruz kaldığını, gördüğü işkenceden sonra ancak serum verilmek suretiyle kendine geldiğini, gözaltında iken avukatı ile yapmak istediği görüşmeye, avukatın yurt dışında olduğunu söyleyerek görüşmenin engellendiğini, özellikle gece vakitlerinde sürekli olarak sorgu işlemi için nezarethaneden çıkartıldığı ve kendisine yemek verilmediğini, 16 Şubat 2017 tarihinde adını bilmediği bir avukatın yanında önceden hazırlanmış ve içinde resimlerin de bulunduğu bazı evrakların kendisine imzalattığını, evrak ve ifade içeriklerini bilmediğini, gelen avukata kendisini avukatı olarak istemediğini söylemesine rağmen araya giren kolluk görevlilerini bir an önce imzalarsan bu evrakları ile adliyeye çıkartılacaksın avukatın seni adliyede bekliyor diye başvurucunun gözaltında bulunduğu sürede yaşadığı hukuksuzluk gördüğünü söylediği kötü muamele ile ilgili olarak beyanının alınması, doktor raporunun alınması, kamera görüntülerinin temini, hastaneye sevkinin yapılması (...)"

11. Başsavcılık, başvurucunun gözaltı giriş ve çıkış raporları ile kamera kayıtlarını temin etmiştir. Sorgu odalarını gösterir kamera kayıtlarının 28 gün süreyle muhafaza edilebildiği, bu nedenle sorgu odalarını gösterir kamera görüntülerinin bulunmadığı anlaşılmış, nezarethane kamera kayıtları ise bilirkişiye verilmiştir. Yenişehir İlçe Emniyet Müdürlüğü nezarethane görüntü kayıtlarının bilirkişi tarafından incelenmesi neticesinde başvurucunun iddia ettiği olayları destekleyen bir görüntüye rastlanmadığını rapor etmiştir.

12. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı 24/12/2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(...) UYAP kayıtlarının tetkikinde; dosyamız müştekisi Merval SUNGUR hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2017/8067 sayılı soruşturma dosyası ile 'Kişiyi Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle Bir Kişiyi Öldürme, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma' suçlamasıyla ilgili olarak iddianame tanzim edildiği ve halen yargılamasının Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/91 Esas sayılı dosyası ile devam ettiği, söz konusu soruşturma dosyası üzerinde Cumhuriyet Başsavcılığımızca yapılan incelemede; şikayetçinin gözaltına ve tutulması süresi zarfında; ona yönelik fiziksel işkence ve silahlı tehdit uygulandığına dair müştekinin soyut iddialarından başka, soruşturmayı genişletecek ve kamu davasının açılmasını gerektirecek nitelikte yeterli delil mevcut olmadığı, yapılan tüm işlemlerin, gözaltı kararının kanuna ve yönetmeliklere uygun olarak gerçekleştirildiği, 5271 Sayılı CMK'da yazılı olan soruşturmaya ve gözaltına almaya yönelik amir hükümlere ilgili kolluk birimince riayet edildiği, şüphelinin müdafii eşliğinde ifadesinin alındığı ve yine müdafii eşliğinde fotoğraftan teşhis işlemi yaptırıldığı, şahsın 14/02/2017 ve 15/02/2017 tarihlerindeki alınan doktor raporlarında belirtilen yaralanmalarının ise 14/02/2017 tarihinde bombalı eylem hazırlığında olan şahsın evinin kapısının fünye ile patlatılarak içeri girilmesi sırasında şahsın görevli polislere direnmesi neticesinde meydana gelen yaralanmalar olduğu, polis memurlarının 2559 Sayılı PVSK'nın 16. maddesi kapsamında zor kullanma yetkisi sınırları içerisinde hareket ettikleri, doktor raporlarının da tutanak ile doğru orantılı olduğu, müştekinin soyut iddiası dışında görevli polis memurları tarafından müştekiye işkence yapıldığına, silahla tehdit edildiğine, görevli polis memurlarının görevlerini kötüye kullandıklarına dair soruşturmayı genişletecek herhangi bir delil de olmadığı tüm soruşturma evrakı kapsamından anlaşılmakla, olay nedeniyle kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına (...)"

13. Başvurucunun itirazı 15/2/2018 tarihinde reddedilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

14. 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun 16. Maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir.

..."

15. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi" kenar başlıklı 160. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar"

16. 5271 sayılı Kanun'un 172. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Anayasa Mahkemesinin 15/3/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

18. Başvurucu, gözaltına alındıktan sonra gözleri bağlanarak bir dere kenarına götürüldüğünü, kafasına silah dayanarak ve eline el bombası verilerek öldürülmekle tehdit edildiğini, sürekli kaba dayağa maruz kaldığını belirtmiş; kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

19. Bakanlık görüşünde soruşturma sürecine ilişkin bilgi verilmiştir.

20. Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvurucu özetle yakalandığı saat ile gözaltı giriş raporu alınması arasında altı buçuk saat olduğunu, otuz üç polis memuruyla yapılan müdahale sırasında böyle yaralanmasını gerektirecek kadar direnmediğini, sağlık raporlarının uygun düzenlenmediğini, soruşturmanın etkili şekilde yürütülmediğini ifade etmiştir.

2. Değerlendirme

21. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 81).

22. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğün usule ilişkin boyutu çerçevesinde bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde olay hakkında etkili bir resmî soruşturmanın yürütülmesi gerekmektedir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 110; Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25).

23. Somut olayda başvurucu; gözaltına alındıktan sonra gözleri bağlanarak bir dere kenarına götürüldüğünü, kafasına silah dayanarak ve eline el bombası verilerek öldürülmekle tehdit edildiğini, sürekli kaba dayağa maruz kaldığını ileri sürmüştür.

24. Gözaltına giriş raporunda başvurucunun yaralandığı tespit edilmiştir. Bir sonraki gün alınan rapora ise yine birtakım yaralanma bulgularının tespit edildiği, başvurucunun gözaltına alınırken darbedildiğini beyan ettiği kaydedilmiştir.

25. Başvurucu, evine yapılan operasyon sırasında zor kullanılarak yakalanmıştır. Kolluk birimleri ve adli makamlar, başvurucuda tespit edilen yaralanmaları sözü edilen kuvvet kullanımı ile açıklamaktadır. Başvurucu, yakalanma anına ilişkin bir açıklamada bulunmamakta, bu sırada yaralanmadığını ileri sürmemektedir.

26. Gözaltına girişte alınan adli muayene raporunda ve bir sonraki gün alınan raporda tespit edilen yaralanmaların yakalama sırasındaki kuvvet kullanımı nedeniyle meydana gelmesi mümkündür. Başvurucu, bunun aksini ortaya koyacak bir açıklama yapmamıştır. Zira başvurucunun sağlık raporuna geçirilen beyanı, gözaltına alınırken darbedildiği yönündedir. Bu kapsamda başvurucunun yakalandıktan sonra farklı bir yere götürülerek burada darp ve tehdit edildiği iddialarını destekleyen bir bulgu olmadığı, anılan iddiaların savunulabilir şekilde ortaya konulamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

27. Başvurucu, ayrıca gözaltındayken de kötü muameleye maruz kaldığını da ileri sürmüştür. Başvurucunun gözaltında kaldığı süre boyunca her gün düzenli olarak alınan adli muayene raporlarında başvurucuda ek herhangi bir yaralanma tespit edilmediği kayıtlıdır. Bunun yanı sıra başvurucu, gözaltında darbedildiğine ilişkin somut bir olay anlatımında da bulunmamıştır. Başvurucunun gözaltındayken darp edildiği iddialarını destekleyen bir bulguya da erişilememiş, bu iddiaların da savunulabilir şekilde ortaya konulamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

28. Başvurucunun yakalama sırasında yaralandığı sabittir. Yakalama ve Olay Tutanağı'nda başvurucunun direndiği, bu nedenle kuvvet kullanılarak yakalandığı belirtilmiştir. Başvurucu, yakalama sırasında direndiği iddialarına karşı bir argüman ileri sürmediği gibi zor kullanımında sınırın aşıldığına ilişkin olarak da bireysel başvuru formunda bir iddiada bulunmamıştır. Başvurucu yalnızca Bakanlık görüşüne karşı beyan dilekçesinde, otuz üç polis memuru ile birlikte yapılan yakalama işlemi sırasında bu şekilde yaralanmasına sebebiyet verecek şekilde direnmesinin mümkün olmadığını ileri sürmüştür. Buna karşın yakalama olayının nasıl gerçekleştiğine, direnip direnmediğine, yakalama sırasında kullanılan gücün mahiyetine ilişkin yine hiçbir açıklama yapmamıştır.

29. Yakalama Tutanağı'nda başvurucunun bombalı eylem hazırlığında olduğuna dair ihbar alınması üzerine evine yapılan operasyonda yakalandığı, başvurucunun kapıyı açmaması üzerine kapının patlatılarak içeri girildiği, başvurucunun direnmesi üzerine kuvvet kullanılarak yakalandığı kaydedilmiştir. Başvurucunun bu sırada gereğinden fazla kuvvet kullanıldığına ilişkin ima düzeyinde kalan beyanları zor kullanımında sınırın aşıldığı sonucuna ulaşılabilmesi için yeterli değildir. Tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin olarak savunulabilir bir iddia ortaya konulmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

31. Başvurucu, avukatı ile görüşmesine engel olunduğunu ve önceden hazırlanmış; içeriklerini bilmediği birtakım evrakların kendisine imzalatıldığını ileri sürmüştür. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındadır.

32. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

33. Somut olayda başvurucu hakkında açılan kamu davası sonucunda verilen hükmün henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.

34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 15/3/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Mervan Sungur [1.B.], B. No: 2018/14046, 15/3/2022, § …)
   
Başvuru Adı MERVAN SUNGUR
Başvuru No 2018/14046
Başvuru Tarihi 30/4/2018
Karar Tarihi 15/3/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, gözaltına alındıktan sonra kötü muameleye maruz kalınması nedeniyle kötü muamele yasağının, avukat ile görüşülmesine engel olunması ve önceden hazırlanmış evrakların kendisine imzalatılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Yakalama ve/veya gözaltı sırasında güç kullanımı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Müdafi yardımından yararlanma hakkı (ceza) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2559 Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu 16
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 160
162
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi