logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Halil Gökçen ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası [1.B.], B. No: 2018/14155, 9/1/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HALİL GÖKÇEN VE EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/14155)

 

Karar Tarihi: 9/1/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Gülsüm Gizem GÜRSOY

Başvurucular

:

1. Halil GÖKÇEN

 

 

2. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası

Vekili

:

Av. Bedia BORAN BULUT

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, stant açıp imza toplama eylemi yapan başvurucu hakkında toplantı ve sair etkinliklerin izne bağlandığı ve başvurucunun izin almadığı gerekçesiyle idari para cezasına hükmedilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Mardin'in Kızıltepe ilçesinde öğretmen olarak görev yapmaktadır ve aynı zamanda Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) üyesidir.

3. Mardin Valiliği 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun 11. maddesinin (m) bendi gereğince kamu düzenin tesisi için stant açmak vb. eylemler için 19/10/2017 tarihinden 14/1/2018 tarihine kadar izin alınması gerektiğine karar vermiştir.

4. Başvurucu 14/1/2018 tarihinde mensubu olduğu Eğitim-Sen'in "Zeytin Dalı Operasyonu" olarak bilinen operasyonları protesto etmek amacıyla yaptığı basın açıklaması sonrasında; bu eyleme destek amacıyla öğretmenlik yaptığı okulun bahçesinde imza standı açmıştır.

5. Başvurucu hakkında söz konusu tarihte Mardin Valiliğinin ilgili kararına rağmen mülki amirden izin almadan eylem yaptığı gerekçesiyle 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesine göre 259 TL tutarında idari para cezası uygulanmıştır.

6. Başvurucu, söz konusu idari para cezasına itiraz etmiştir. Başvurucunun itirazı Kızıltepe Sulh Ceza Hâkimliğince idari para cezalarının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.

7. Başvurucu, nihai kararı 27/4/2018 tarihinde öğrendikten sonra 23/5/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

A. Tüzel Kişi Başvurucu Yönünden

8. Başvuru, gerçek kişi başvurucunun aldığı idari para cezasına ilişkindir. Tüzel kişi başvurucunun ihlale konu edilen işlem nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkının doğrudan etkilendiği söylenemez. Bu nedenle başvurunun tüzel kişi başvurucu yönünden kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, §§ 39-47).

B. Gerçek Kişi Başvurucu Yönünden

9. Başvurucu, stant açma şeklinde gerçekleştirdiği eylemin kamu düzeni, güvenliği ya da sağlığının bozulmasına sebep olamayacağının açık olduğunu, alınan kararın tamamen muhalif sesleri bastırmaya yönelik olduğunu, idari para cezası ile cezalandırılmasının demokratik toplum gerekliliklerine ve evrensel hukuk ilkelerine aykırı olduğunu belirterek sendika kararı kapsamında yaptığı eylem sonucunda cezalandırılmasının sendika hakkı ile ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

10. Başvurucunun tüm şikâyetleri ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.

11. Başvurucu hakkında verilen idari para cezasının dayanağı olan Mardin Valiliğinin yasaklama kararı, tüm ülkede olağanüstü hâlin devam ettiği bir süreçte verilmiştir. Söz konusu kararların olağanüstü hâl ilanıyla bağlantılı olarak terör örgütlerinin olası saldırılarını engellemek amacıyla verildiği ve bu nedenle olağanüstü hâlin ortaya çıkardığı tehlikeleri bertaraf etmek amacına yöneldiği görülmektedir. Başvuru konusu yasaklama kararları uyarınca verilen idari para cezası, süre olarak olağanüstü hâli aşan sonuçlar doğurmadığından başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediğine dair inceleme Anayasa'nın 15. maddesi uyarınca yapılacaktır (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, § 324; benzer değerlendirme için bkz. Adnan Vural ve diğerleri [GK], B. No: 2017/36237, 10/3/2022, § 44).

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. İfade özgürlüğü; savaş, seferberlik ve olağanüstü hâl gibi olağanüstü yönetim usullerinin benimsendiği dönemlerde Anayasa'nın 15. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, dokunulması yasaklanan çekirdek haklar arasında değildir. Dolayısıyla bu hak yönünden olağanüstü hâllerde Anayasa'daki güvencelere aykırı tedbirler alınması mümkündür. Başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin milletlerarası hukuktan kaynaklanan herhangi bir yükümlülüğe (olağanüstü dönemlerde de korunmaya devam eden bir güvenceye) aykırı olduğu da saptanmamıştır. Bu doğrultuda başvuru konusu müdahalenin olağanüstü hâlin gerektirdiği ölçüde olup olmadığı değerlendirilecektir (Engin Karataş, B. No: 2018/3488, 13/9/2022, § 13).

14. 15/7/2016 tarihli darbe teşebbüsünden sonra devletin özellikle kamu düzeni ve güvenliğinden başlıca sorumlu kurumlarında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) nedeniyle yaşanan sorunların devleti belli bir süre oldukça kırılgan bir konumda bıraktığı aşikârdır (Adnan Vural ve diğerleri, § 67). Somut olay bağlamında bu durumun devletin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını kullananların güvenliği ile yaşanabilecek çatışmaları önleyerek kamu düzenini sağlama şeklindeki yükümlülüğünü olağan hâlde kendisinden beklenen şekilde yerine getirmesini engelleyeceği de kabul edilmelidir.

15. Bununla birlikte başvuru konusu olayın, eylemini okul bahçesinde sadece stant açmak şeklinde gerçekleştiren başvurucuya Mardin Valiliğinin ilgili kararı uyarınca idari para cezası verilmesine ilişkin olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Bu bağlamda kolektif eylemlerin kamu düzeni, güvenliği ya da sağlığı yönünden arz edebileceği olası tehditleri bertaraf etmek için öngörüldüğü açık olan izin şartının başvuru konusu olayda olduğu gibi tek başına ifade özgürlüğünü kullanan başvurucu yönünden de geçerli olduğu kabul edilerek yaptırım uygulanmasının olağanüstü hâlin gerektirdiği ölçüde olup olmadığı değerlendirilmelidir.

16. Anayasa’nın 34. maddesinde düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı bireylerin ortak fikirlerini birlikte savunmak ve başkalarına duyurmak için bir araya gelebilme imkânını korumayı amaçlamaktadır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 115). Kolektif bir şekilde kullanılan bu hak, düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan yöntemlerle düşüncelerini açıklama imkânı vermektedir (Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 118). Diğer yandan Anayasa Mahkemesi, özellikle halka açık yerlerde yapılan her türlü gösterinin günlük hayatın akışında belli bir karışıklığa sebep olabileceği ve düşmanca tepkilere yol açabileceğinin açık olduğunu da kabul etmiştir (Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 119).

17. Kalabalık bir toplulukta bulunan bireylerin grup psikolojisi uyarınca hareketlerine ilişkin sorumluluk duyguları azalacağından bu kişileri şiddete başvurmak gibi temel hak kullanımıyla bağdaşmayacak hareketlerde bulunmaya yönlendirmek kolaylaşır. Bu nedenle toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde karşıt görüşlü gruplar ve güvenlik güçleriyle çatışma yaşanması ya da toplum yönünden zararlı başka faaliyetlerde bulunulması riski artar. Bu durumda yetkili otoritelerin hem katılımcıları hem de toplumun geri kalanını koruyarak kamu düzeni, güvenliği, sağlığı ya da başkalarının hak ve özgürlükleri gibi meşru amaçları yerine getirme pozitif yükümlülüğü doğar (Engin Karataş, § 17).

18. Bahsedilen tehlikelerin okul bahçesinde tek başına stant açmak suretiyle eylem yapılması hâlinde doğacağından bahsetmek ise mümkün görünmemektedir. Somut olayın koşullarında başvurucunun eyleminin kamu düzeninin bozulması yönünden herhangi bir risk oluşturduğunun yetkili otoritelerce makul bir biçimde gösterilmediği anlaşılmaktadır.

19. Mardin Valiliği, olağanüstü hâlin devam ettiği süreçte yaklaşık üç ay boyunca şehrin tamamında toplantı, gösteri yürüyüşü ve stant açma ya da oturma eylemi gibi faaliyetlerin bir olağanüstü hâl tedbiri olarak mülki amirden izin alınması şartıyla gerçekleştirilebileceğine karar vermiştir. 15 Temmuz darbe teşebbüsünden hemen sonra soruşturmaların yoğun bir şekilde devam ettiği günlerde kamu düzeni yönünden tehlike teşkil eden ciddi bir durum bulunduğu kabul edilmelidir. Çok sayıda kamu görevlisi aleyhine idari veya adli soruşturmaların açıldığı, darbe teşebbüsü ile ortaya çıkan güvenlik açığının devam ettiği, kamu düzeninin sağlanmasına ilişkin sorunların sıcak bir şekilde hissedildiği belirli ve kısa bir süre başvuru konusu tedbirin tüm ili kapsaması makul görülebilir. Buna karşın idarenin, ilerleyen süreçte başvurucu gibi ifade özgürlüğünü kullanmak isteyen kimseler yönünden o tarihlerde var olan koşulların hassasiyetlerini de gözeterek bazı yeni tedbirler alınmasının mümkün olup olmadığını değerlendirmesi gerektiği açıktır (toplantı hakkı bağlamında benzer değerlendirmeler için bkz. Adnan Vural ve diğerleri, § 71). Bununla birlikte darbe teşebbüsünden bir yıl sonra başlayan ve üç ay gibi uzun bir süre devam eden tedbir sürecinde idari ve yargısal makamlarca bu konuda hiçbir değerlendirme yapmamıştır. Dolayısıyla başvurucunun tek başına eylem yaptığı, gerçekleştirdiği eyleminde bir şiddet olayının yaşanmadığı veya kamu düzeni yönünden herhangi bir tehlike oluştuğunun da gösterilemediği dikkate alındığında Mardin Valiliğinin başvuru konusu kararı uyarınca başvurucu hakkında idari para cezası uygulanmasının olağanüstü hâlin gerektirdiği ölçüde olduğundan söz edilemez.

20. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

İrfan FİDAN ve Muhterem İNCE bu görüşe katılmamışlardır.

III. GİDERİM

21. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesini istemiş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

23. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerçek kişi başvurucu yönünden ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

2. Tüzel kişi başvurucu yönünden ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE İrfan FİDAN ve Muhterem İNCE'nin karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kızıltepe Sulh Ceza Hâkimliğine (D. İş 2018/205) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun manevi tazminat talebinin REDDİNE,

E. 294,70 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.094,70 TL yargılama giderinin başvurucu Halil Gökçen'e ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/1/2024 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvurucu, bir okulun bahçesinde idari makamlardan izin alınmadan stant açıp imza toplama eylemi yaptığı gerekçesiyle hakkında idari para cezasına hükmedilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Mahkememiz çoğunluğu, başvurucunun eyleminin kamu düzeninin bozulması yönünden herhangi bir risk oluşturduğunun yetkili otoritelerce makul bir biçimde gösterilmediği için verilen idari para cezası nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.

2. Mardin Valiliği 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun 11. maddesinin (m) bendi gereğince kamu düzenin tesisi için stant açmak vb. eylemler için 19/10/2017 tarihinden 14/1/2018 tarihine kadar izin alınması gerektiğine karar vermiştir (§ 19). Buna karşılık Mardin ilinin Kızıltepe ilçesinde öğretmen olarak görev yapan ve aynı zamanda Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası üyesi olan başvurucu, 14/1/2018 tarihinde mensubu olduğu Eğitim-Sen’in “Zeytin Dalı Operasyonu” olarak bilinen operasyonları protesto etmek amacıyla yaptığı basın açıklaması sonrasında; bu eyleme destek amacıyla bir okulun bahçesinde imza standı açmıştır.

3. Başvuru tarihinde, başvurucu Mardin’in Kızıltepe ilçesinde bir okulda öğretmen olarak görev yapmaktadır. Başvurucu yukarıda değinilen (§ 3,4) faaliyeti izin almadan yaptığını kabul etmektedir. Mardin Valiliği, ilgili kararına rağmen mülki amirden izin almadan eylem yaptığı gerekçesiyle başvurucu hakkında 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesine göre 259 TL tutarında idari para cezası uygulamıştır. Başvurucunun idari para cezasına yaptığı itiraz, hükmedilen cezanın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle Kızıltepe Sulh Ceza Hâkimliğince reddedilmiştir.

4. Kanaatimizce idare ve sulh ceza hakimliğinin kararlarında ilgili ve yeterli gerekçe ortaya konulmuştur. Öncelikle belirtmek gerekir ki, başvurucu başvuru tarihinde kamuda öğretmen olarak görev yapmaktadır. Kamu görevlilerin de diğer kişiler gibi ifade özgürlüğü hakkına sahip olduğu açık ise de bulundukları görevin gereği olarak Valiliğin aldığı karara uymakla yükümlülük altında bulundukları da kuşkusuzdur. Somut olayda başvurucunun özellikle bir okul bahçesinde izin almadan, siyasi içerik taşıyan, ayrıca eğitim ve öğretimle ilgisi bulunmayan bir konuda stant açtığı gerekçesiyle hakkında disiplin cezası uygulanmıştır. Dolayısıyla idare ve mahkemenin kararlarının somut olay özelinde demokratik toplum düzeni bakımından ilgili ve yeterli gerekçeyi içermediği söylenemeyecektir.

5. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 26.maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edilmediği kanaatini taşımadığımdan çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyoruz.

 

Üye

İrfan FİDAN

Üye

Muhterem İNCE

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Halil Gökçen ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası [1.B.], B. No: 2018/14155, 9/1/2024, § …)
   
Başvuru Adı HALİL GÖKÇEN VE EĞİTİM VE BİLİM EMEKÇİLERİ SENDİKASI
Başvuru No 2018/14155
Başvuru Tarihi 23/5/2018
Karar Tarihi 9/1/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, stant açıp imza toplama eylemi yapan başvurucu hakkında toplantı ve sair etkinliklerin izne bağlandığı ve başvurucunun izin almadığı gerekçesiyle idari para cezasına hükmedilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Diğer Kişi Bakımından Yetkisizlik
İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi