TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
H.B. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/17163)
|
|
Karar Tarihi: 15/3/2022
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
H.B.
|
Vekili
|
:
|
Av. Vedat ÖZKAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; gözaltı tedbiri dolayısıyla ödenen tazminatın
yetersiz olması nedeniyle adil yargılanma ile kişi hürriyeti ve güvenliği
haklarının, vekâlet ücretinin yapılan düzenlemeyle azaltılması nedeniyle
mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 5/6/2018 tarihinde yapılmıştır. Komisyon,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıyla
15/2/2017 tarihinde gözaltına alınmış ve 18/2/2017 tarihinde serbest
bırakılmıştır. Başvurucu hakkında yürütülen soruşturma sonucunda 5/10/2017
tarihinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.
6. Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesi
üzerine başvurucu dört gün haksız yere gözaltında kaldığını, gözaltı kararı
nedeniyle çalışamayıp kazanç kaybına uğradığını, üzüntü ve sıkıntı çektiğini,
çevresinde itibarının zedelendiğini, terörist muamelesi gördüğünü, soruşturma
sürecinde avukatla temsil edildiğinden avukatlık giderinin maddi tazminata
dahil edilmesi gerektiğini belirterek 12.000 TL maddi ve 13.000 TL manevi
tazminatın ödenmesi talebiyle dava açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde
gözaltının haksız olduğu iddiasını 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (e) bendine açıkça belirtmek suretiyle kovuşturmaya yer
olmadığı kararı verilmiş olmasına dayandırmıştır. Başvurucu dilekçesinde
gözaltı işleminin hukuka aykırı olup olmadığıyla ilgili bir açıklamada
bulunmamıştır.
7. Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi 28/2/2018 tarihli
kararıyla başvurucuya 8.093,60 TL maddi (gelir kaybı ile 8.000 TL soruşturma
aşamasındaki vekalet ücreti), 240 TL manevi tazminat ile 1.000 TL vekâlet
ücretinin ödenmesine karar vermiştir.
8. Başvurucu, hükmedilen tazminatların ve vekalet
ücretinin düşük olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
9. Bölge Adliye Mahkemesi 30/4/2018 tarihinde maddi
tazminatı 693,60 TL (soruşturma aşamasındaki vekalet ücretini 600 TL belirlemek
suretiyle) vekalet ücretini de 845 TL olarak düzelterek istinaf başvurusunun
esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.
IV. İLGİLİ
HUKUK
10. İlgili hukuk için bkz. A.A. [GK], B.No:
2017/34502, 21/10/2021, §§ 22-46.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
11. Anayasa Mahkemesinin 15/3/2022 tarihinde yapmış
olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
12. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun
adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B.
No: 2012/1181, 17/9/2013).
B. Kişi
Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
13. Başvurucu; haksız gözaltı nedeniyle kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, isminin kamuya
açık belgelerde gizlenmesi talebinde bulunmuştur.
14. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
Başvurucunun şikayetinin Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü ve dokuzuncu
fıkraları kapsamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönünden incelenmesi
gerekir.
15. Anayasa Mahkemesi A.A. kararında Anayasa'nın
19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki şikâyetler yönünden başvuru
yollarının tüketilmiş sayılabilmesi için başvurucuların ilk derece
mahkemelerinde yakalama, gözaltı veya tutuklama tedbirlerinin hukukiliğine
ilişkin iddialarını 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında- açıkça ileri
sürerek dava açmaları gerektiğini belirtmiştir. Anılan tedbirlerin hukuka uygun
olmadığına dair iddialar dile getirilmeden -Anayasa'nın 19. maddesinin
dokuzuncu fıkrası kapsamında olmadığı değerlendirilen- 5271 sayılı Kanun'un
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca kovuşturmaya yer olmadığı
ya da beraat kararına dayalı olarak dava açılmasının başvuru yollarının
tüketilmesi anlamına gelmediğine karar vermiştir (A.A., §§ 70-90).
16. Gözaltının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla 5271
sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca bir
tazminat davası açılmadığı anlaşılan somut olay yönünden anılan karardan
ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu değildir.
17. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
Hasan Tahsin GÖKCAN bu görüşe katılmamıştır.
C. Adil
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiği İddiası
18. Başvurucu, gözaltına alma nedeniyle hükmedilen
tazminatların yetersiz olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Anayasa Mahkemesi A.A.
kararında 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e)
bendi uyarınca açılan davalarda hükmedilen tazminatın yetersiz olduğu yönündeki
iddiaların adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiğini
belirtmiştir (A.A.,§ 87). Bu itibarla başvurucunun bu kısımdaki
şikayetlerinin adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
20. Temel hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden ve
bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren durumlar dışında kanun yolunda
gözetilmesi gereken hususlara dair şikayetler bireysel başvurunun incelemesi
kapsamında değildir (Ş.K., B. No: 2018/753 12/1/2022, § 19).
21. Somut olayda başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal
iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti
niteliğinde olduğu ve bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir
durumun da bulunmadığı anlaşılan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
22. Diğer taraftan başvurucu; tazminat davasında adli
kontrol tedbiri konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, kendisine
herhangi bir tazminat ödenmediğini, adli kontrol nedeniyle uğradığı
mağduriyetin karşılanmadığını ileri sürmüş ise de adli kontrol tedbirine tabi
tutulduğuna ilişkin bir belge sunmadığı, tazminat davası sürecinde adli kontrol
tedbiriyle ilgili bir talebinin bulunmadığı anlaşıldığından bu iddianın ayrıca
incelenmesi mümkün görülmemiştir.
D. Mülkiyet
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
23. Başvurucu; koruma tedbirleri nedeniyle açtığı
tazminat davasında ağır cezalık işler için öngörülen miktar üzerinden vekâlet
sözleşmesi yapmasına rağmen yapılan düzenlemeyle sulh ceza hâkimliği için
öngörülen vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mülkiyet, mahkemeye erişim ve
etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
24. Başvurucunun iddiaları mülkiyet hakkı kapsamında
incelenmiştir.
25. Anayasa Mahkemesi M.E. kararında aynı
mahiyetteki şikâyete ilişkin olarak başvurucunun mevcut bir mülkü veya mülkü
edinmeye yönelik meşru bir beklentisi olduğunu ortaya koyamadığını, dolayısıyla
mülkiyet hakkına ilişkin korumadan yararlandırılmasının mümkün olmadığını
belirterek konu bakımından yetkisizlik kararı vermiştir (M.E., B. No:
2018/696, 9/5/2019, § 36-38). Somut başvuru yönünden anılan kararda varılan
sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
C. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Hasan Tahsin GÖKCAN'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
3. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 15/3/2022 tarihinde
karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
Anayasanın 19. maddesinin 9. fıkrasında kural olarak,
aynı maddedeki güvencelere aykırı biçimde yapılan özgürlüğe müdahalelere karşı
bir telafi güvencesi öngörülmektedir. Bu şekilde hak ihlalinden doğan
mağduriyetin tazminat boyutuyla giderilmesi de amaçlanmaktadır. Fakat 9.
fıkradaki güvence yalnızca önceki fıkralarda yer alan esaslara (güvencelere)
aykırı işlemleri kapsamaktadır. Diğer bir ifadeyle hukuka uygun koruma tedbiri
işlemleri kural olarak anayasal güvence kapsamına girmemektedir. Fakat iç
hukukumuzda yer alan 5271 sayılı CMK’nın 141/1-e madde ve bendinde “Kanuna
uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya
yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen” kişilerin de Devletten maddi ve
manevi zararlarını isteyebilecekleri kabul edilmiştir. Hukukumuzda böyle bir
hakkın kabul edilmesi ve Mahkememizin 2017/34502 Başvuru numaralı kararında
açıkladığım gerekçelerle bu başvurunun esasının da incelenmesi gerektiği
görüşüyle karşıoy kullandım.
|
|
|
|
Başkan
Hasan Tahsin GÖKCAN
|