TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
AHMET KELEŞ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/17384)
Karar Tarihi: 21/12/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Raportör
Volkan ÇAKMAK
Başvurucular
1. Ahmet KELEŞ
2. Aynur ŞEN
3. Gülcan KELEŞ
4. Haydar KELEŞ
5. İlhan KELEŞ
6. Mustafa KELEŞ
7. Nurşen ŞEN
8. Ömer Faruk KELEŞ
9. Rabihan ŞEN
10. Şengül YILDIRIM
Vekilleri
Av. Berrin DEMİR
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, üçüncü kişinin ihmali sonucu meydana gelen ölüm nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucuların yakını E.K., elektrik hatlarının bakımı ve onarımı faaliyeti yürüten taşeron bir firma bünyesinde işçi olarak çalışırken özel bir elektrik dağıtım şirketinin hatlarında meydana gelen arızayı gidermek üzere görevlendirilmiştir. Özel dağıtım şirketi personelinin arızanın giderilebilmesi için elektrik akımın kesildiği bilgisi vermesi üzerine E.K. elektrik direğine çıkmış ancak hattın kesilmemiş olması nedeniyle akıma kapılarak hayatını kaybetmiştir.
3. Olaya ilişkin olarak başlatılan ceza soruşturması süreci sonunda gerek dağıtım şirketinde görevli olan personelin gerekse taşeron firma yetkilisinin hattın kesilmesinde, kontrolünde, denetimde gösterdiği ihmal nedeniyle taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan mahkûmiyetlerine karar verilmiş, hapis cezaları dört sanık için de paraya çevrilmiştir.
4. Başvurucuların taşeron firmaya ve dağıtım şirketine karşı açtıkları maddi, manevi tazminat talepli dava, işbu incelemenin yapıldığı tarihte istinaf aşamasındadır.
5. Başvurucular, ceza yargılamasına ilişkin nihai hükmü 3/5/2018 tarihinde öğrenmelerinin ardından 1/6/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Komisyon tarafından başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Başvurucular, ölüm olayında sorumluluğu bulunan şahıslar hakkında caydırıcı olmayan cezalar verildiğini, tazminat davasının devam ettiğini belirterek yaşam ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Konuya ilişkin insan hakları yargısı içtihadını sunan Adalet Bakanlığı (Bakanlık) adli makamların tespitinden ve ulaştığı sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmadığını, Anayasa Mahkemesince adil yargılanma ve yaşam hakkına ilişkin olarak daha önce verilen kararların değerlendirmede gözönünde bulundurulması gerektiğini beyan etmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyan dilekçelerinde başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
8. Ölüm olayına ilişkin ceza ve hukuk yargısı sürecini temel alan bu başvuru bütün olarak yaşam hakkı kapsamında ele alınmıştır.
9. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı kapsamındaki negatif ve pozitif yükümlülüklerinin güvencesini etkili soruşturma yükümlülüğü (usul boyutu) oluşturmaktadır. Yürütülecek soruşturmanın temel amacı yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını, gerçekleşen ölümler nedeniyle ilgililerin hesap vermelerini sağlamaktır. Kasıtlı olmayan fiiller nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin soruşturma yükümlülüğü açısından farklı bir yaklaşım benimsenebilir. Bu kapsamda yaşam hakkının ihlaline kasten sebebiyet verilmediği durumlarda pozitif yükümlülük her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Mağdurlara hukuki, idari hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir. Etkili bir soruşturmanın varlığına ilişkin değerlendirme, işletilen süreç bir bütün olarak incelendikten sonra yapılabilecektir. Bu kapsamda temel hak ve hürriyetlerle ilgili hukuk sisteminin sahip olduğu koruma mekanizmalarının öncelikle işletilmesi gerekmektedir. Bu nedenle ihlal iddialarına ilişkin olarak öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi şarttır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013; Gülcan Keleş ve diğerleri, B. No: 2014/797, 22/03/2017; Şehap Korkmaz, B. No: 2013/8975, 23/7/2014).
10. Başvurucular yakınlarının bir başkasının ihmali sonucu ölmesi nedeniyle yürütülen ceza soruşturması ile ölüme ilişkin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi amacıyla açtıkları tazminat davasını temel alarak yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Yukarıda atıf yapılan genel ilkelerden anlaşıldığı üzere ihmal suretiyle meydana gelen ölümlerde etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin belirleme birden fazla yolu (cezai, hukuki, idari) kapsayacak şekilde farklılık arz edebilir. Bir başka ifadeyle mağdurların tazminat yolunu işletmesi de, ceza soruşturmasının tüketilmesi de etkili bir giderim sağlanması için imkân sunabilecektir. Bu husustaki belirleme, olayın gerçekleşme/oluş biçimine ve sonuçlarına göre yapılacaktır.
11. Başvurucular, tazminat davasının da etkili bir giderim sağlayacağına kanaat getirerek ceza süreci devam ederken tazminat davası açmayı tercih etmiştir. Ayrıca somut olayda sorumluların tespit edilmesi ve olayın aydınlatılmasından ziyade mahkûmiyete hükmedilmesi nedeniyle ihlal iddiasının giderim (verilen cezanın ve/veya tazminatın yeterliliği) hususunda yoğunlaştığı görülmüştür. Yaşam hakkına ilişkin değerlendirmenin etkili hukuk yollarının bir bütün olarak kesinleşmesinden sonra yapılması ile mümkün olduğu açıktır. Daha doğru ifadeyle kasıtlı öldürmenin söz konusu olmadığı, tazminat davası yolunun da işletildiği, iddiaların ise ihlalin gideriminde yoğunlaştığı mevcut vakada salt ceza soruşturması temelinde ihlal iddiasına yönelik incelemenin yapılması mümkün değildir. Zira yaşam hakkına ilişkin olarak ileri sürülen ihlalin gideriminin sağlanıp sağlanmadığı noktasında tazminat davası sonucu verilecek nihai hüküm de belirleyici olacaktır. Diğer taraftan tazminat davasının uzun sürmesine dair iddia da maddi hakkın (yaşam hakkının) usul boyutuna ilişkin bulunduğundan tazminat davasının kesin olarak sonuçlanması üzerine yargılama süresine dair hususun da yapılacak bir bireysel başvuruda etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğü bağlamında ayrıca inceleneceği açıktır.
12. Bu belirlemeler ışığında tazminat davası kesin olarak sonuçlanmadan ileri sürülen yaşam hakkına ilişkin ihlal iddiaları için başvuru yolunun tüketilmediği sonucuna ulaşılmıştır.
13. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 21/12/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.