logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hasan İşten (2) [1.B.], B. No: 2018/21105, 16/9/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HASAN İŞTEN BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2018/21105)

 

Karar Tarihi: 16/9/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Burhan ÜSTÜN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Hikmet Murat AKKAYA

Başvurucu

:

Hasan İŞTEN

Vekili

:

Av. Ahmet ÖZTEKİN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ve delillerin yanlış yorumlanması nedeniyle de hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 18/9/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Olay günü boş araziye bir tabancanın atıldığı devriye polis ekiplerince görülmüştür. Kolluk görevlilerince düzenlenen 25/3/2008 tarihli tutanakta, başvurucunun kolluk görevlilerini görünce olay yerindeki boş arsaya bir şey attığının kolluk görevlilerince fark edildiği ve yapılan aramada suça konu tabancanın ele geçirildiği belirtilmiştir. Aynı gün başvurucunun şüpheli sıfatıyla ifadesi alınmıştır.

9. Başvurucu hakkında Batman Cumhuriyet Başsavcılığının 4/1/2010 tarihli iddianamesiyle ruhsatsız ateşli silah taşıma suçundan kamu davası açılmıştır.

10. Batman 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2/12/2013 tarihli kararıyla başvurucunun atılı suçtan 10 ay hapis ve 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Anılan karar; sanık ve müdafiinin yüzüne karşı verilmiştir. Mahkûmiyet gerekçesi 25/3/2008 tarihli tutanak içeriğinde imzası bulunan polis memurlarının tanık sıfatıyla talimatla alınan duruşmalardaki ifadelerinde de tutanak içeriğinin doğru olduğunu belirtmiş olmalarına dayanmaktadır.

11. Başvurucu müdafii 9/12/2013 tarihinde UYAP üzerinden ilk derece mahkemesine elektronik imzayla gönderdiği süre tutum dilekçesi ile anılan kararı temyiz etmiştir.

12. Başvurucunun temyiz talebi, Batman 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/12/2013 tarihli ek kararıyla reddedilmiştir. Gerekçede, kararın sanık ve müdafiinin huzurunda verildiği ve 10/12/2013 hâkim havale tarihli dilekçe ile kararın temyiz edildiği belirtilmiştir.

13. Başvurucu, temyiz aşamasında da bu iddiayı dile getirmiştir. Anılan karar Yargıtay 8. Ceza Dairesince, hükmün sanık ve müdafiinin yüzüne karşı 2/12/2013 tarihinde tefhim olunduğu ve bir haftalık süre geçtikten sonra 10/12/2013 tarihinde temyiz edildiği gerekçesiyle 11/11/2014 tarihinde onanmıştır. 19/12/2014 tarihli kesinleşme şerhi buna göre düzenlenmiştir.

14. Başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapmış olduğu 27/1/2015 tarihli ve 2015/1950 numaralı bireysel başvurusu hakkında Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü tarafından 22/2/2018 tarihinde adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Kararın bir örneği, adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmiştir.

15. Bunun üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesi, ilk derece mahkemesinin 18/12/2013 tarihli ek kararını kaldırmış ve başvurucu müdafiinin suçun maddi unsurlarının oluşmadığına yönelik temyiz itirazlarını yerinde görmediğini belirterek 10/7/2018 tarihinde hükmün onanmasına dair karar vermiştir.

16. Başvurucu, nihai kararı 10/9/2018 tarihinde öğrendiğini belirterek 18/9/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 16/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucu, bireysel başvuru konusu yargılamanın 10 yıl 3 ay 15 gün sürdüğünü, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin ortadan kaldırılması ve tazminat talebinde bulunmuştur.

2. Değerlendirme

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Genel İlkeler

20. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak ise suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).

21. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (B.E., § 29).

22. Makul sürede yargılanma hakkının amacı, tarafların uzun süren yargılama faaliyeti nedeniyle maruz kalacakları maddi ve manevi baskı ile sıkıntılardan korunmasıdır (Güher Ergun, B. No:2012/13, 2/7/2013, § 40).

23. Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik şartlarından birisi otuz günlük süre kuralıdır. Bireysel başvurunun süre koşuluna bağlanmasıyla hukuki belirlilik de sağlanmaktadır. Dolayısıyla dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi -bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça- hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27).

24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesiyle işaret edilen yeniden yargılama kavramı, ilgili usul kanunlarında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kurumundan belli yönlerden farklılık taşımaktadır. Kuşkusuz ki Anayasa Mahkemesinin yeniden yargılamaya hükmettiği durumlarda da derece mahkemesi kesin hükme bağlanmış bir uyuşmazlığı yeniden ele almaktadır. Bu yönüyle ilgili usul kanunlarında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi müessesesi ile Anayasa Mahkemesince yeniden yargılamaya hükmedilmesi arasında bir farklılık bulunmamaktadır. Ancak Anayasa Mahkemesinin, tespit edilen ihlalin giderilmesi amacıyla yeniden yargılama yapılmasına hükmettiği hallerde, ilgili usul kanunlarında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak yargılamanın yenilenmesi sebebinin varlığının kabulü ve önceki kararın kaldırılması hususunda derece mahkemesinin herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Zira ihlal kararı verilen hallerde yargılamanın yenilenmesinin gerekliliği hususundaki takdir derece mahkemelerine değil ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahkemesine bırakılmıştır. Derece mahkemesi Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, § 59).

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

25. Başvurucunun 27/1/2015 tarihli ve 2015/1950 numaralı bireysel başvurusu hakkında mahkemeye erişim hakkı kapsamında ihlal kararı verilmesi sonrasında ihlalin giderimi sağlanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı sonrasında başvurucunun mahkûmiyetine ilişkin temyiz dilekçesi bu sefer esastan incelenmiştir. Başvurucu esastan inceleme sonrasında ise yargılamanın 10/7/2018'de sona erdiğini ve toplam 10 yıl 3 ay 15 gün sürdüğünü belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Mevcut başvurudaki temel mesele, makul sürede yargılanma hakkı kapsamında bireysel başvuru öncesi sürecin dikkate alınıp alınamayacağıdır.

26. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun amaçlarından birisi de tespit edilen ihlalin ortadan kaldırılması yoluyla anayasal hakların korunmasıdır. Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı sebebiyle yeniden yargılama yapılan bir dosyanın daha sonradan ikinci kez bireysel başvuruya konu olması durumunda, daha önce ileri sürülmemiş olan bir anayasal hakkın neden ilk başvuruda ileri sürülmediğinin makul bir gerekçeyle gösterilmesi ve belirtilen bu gerekçenin somut olaya uyumluluğunun değerlendirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bireysel başvuru yolu için öngörülmüş olan otuz günlük başvuru süresinin bir anlamı kalmayacaktır.

27. Başvurucunun 27/1/2015 tarihli ve 2015/1950 numaralı bireysel başvurusunda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine dair herhangi bir şikâyet bulunmamaktadır. Başvurucu bu başvurusunda ise anılan hakka dair bir şikâyette bulunmamanın gerekçesini açıklamamıştır. Diğer taraftan mahkemeye erişim hakkı kapsamında bir ihlal kararı verilmesi, makul sürede yargılanma hakkına ilişkin bir şikâyetin esas bakımından incelenmesine engel teşkil etmemektedir. Bu gerekçelerle somut olayda makul sürede yargılanma hakkı bakımından sadece Anayasa Mahkemesinin 22/2/2018 tarihli ihlal kararı sonrasındaki süreç dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında ise 4 ay 18 günlük sürenin makul olduğu sonucuna varmak gerekir.

28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

29. Başvurucu, sadece tutanak içerisinde imzası yer alan tanıkların vermiş olduğu ifadelere dayanılarak mahkûmiyet kararı verildiğini, dinlenen diğer bazı tanıkların kendi ifadesini doğruladığını, silah üzerinde parmak izinin çıkmadığını, mahkûmiyet kararının neticesi itibarıyla adil olmadığını, lehe delillere itibar edilmeme gerekçesinin yer almadığını ileri sürmüştür.

30. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

31. Başvurucu tarafından ileri sürülen diğer iddialar, derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında diğer ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Hasan İşten (2) [1.B.], B. No: 2018/21105, 16/9/2020, § …)
   
Başvuru Adı HASAN İŞTEN (2)
Başvuru No 2018/21105
Başvuru Tarihi 18/9/2018
Karar Tarihi 16/9/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ve delillerin yanlış yorumlanması nedeniyle de hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) İhlal Olmadığı
Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (hukuka aykırı deliller, bariz takdir hatası vs.) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi