TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MERVE AYDENİZ ÇOKYILMAZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/24061)
|
|
Karar Tarihi: 15/12/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Gökçe GÜLTEKİN YILMAZ
|
Başvurucu
|
:
|
Merve AYDENİZ ÇOKYILMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Zemzem Halime
YILMAZ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, gebe olan başvurucunun ceza infaz kurumunda
tutulması ve sağlık hizmetlerine erişiminin engellenmesi nedeniyle kötü muamele
yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 13/8/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurucu bireysel başvuru harç ve masraflarını
karşılama imkânının bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
4. Başvurucu, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük)
73. maddesi uyarınca tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Anayasa
Mahkemesinin 17/8/2018 tarihli kararıyla başvurucunun tahliyeye yönelik tedbir
talebinin reddi, sağlık durumuna uygun koşulların sağlanarak sağlık
hizmetlerine derhâl erişmesi yönünde tedbir kararı verilmiştir.
5. Komisyonca tedbir talebinin ve kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
6. Başvuru formunda ifade edildiği şekliyle ve ilgili
kamu makamlarından alınan bilgilere göre olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, başvuru tarihinde 32 yaşında ve Bakırköy
Dr. Sadi Konuk Araştırma Hastanesi Gebe Polikliniğinden (Hastane) alınan rapora
göre 32 hafta 2 günlük gebedir.
8. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçunu
işlediği iddiasıyla İstanbul Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/3/2018 tarihli kararıyla
tutuklanmış ve Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu)
yerleştirilmiştir.
9. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen
4/7/2018 tarihli iddianamede başvurucunun da aralarında bulunduğu birçok
şüpheli hakkında 27/12/2017 tarihinde arama, elkoyma ve gözaltı tedbiri
uygulanacak şekilde operasyon düzenlendiği, operasyon sırasında evde olmaması
nedeniyle başvurucunun yakalanamadığı ve bu durumdan haberdar olup kaçtığı,
4/3/2018 tarihinde Edirne'nin Keşan ilçesinden yasa dışı yollarla yurt dışına
çıkarken yakalandığı belirtmiştir.
10. Başvurucu 13/8/2018 tarihinde gebe olmasına rağmen
tutuklandığını ve sağlık hizmetlerine erişemediğini belirterek bireysel
başvuruda bulunmuş, hak ihlallerini giderecek şekilde tedbir kararı verilmesini
talep etmiştir.
11. Ceza İnfaz Kurumu tarafından 17/8/2018 tarihinde
gönderilen yazıda başvurucunun tutulduğu Ceza İnfaz Kurumu bünyesindeki
Bakırköy 17. No.lu Aile Sağlığı Merkezinin kurum hekimi ve sağlık memurlarının
hafta içi 08.00-17.00 saatleri arasında hizmet verdiği, Ceza İnfaz Kurumunun Ambulans
Servisi Başhekimliği İl Avrupa Komuta Kontrol Merkezine (ACİL) bir dakikalık
mesafede olduğu ve hızlı acil hizmetinden faydalanıldığı, hastaneye yedi
dakikalık mesafede, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine ise bir
kilometre mesafede olduğu, Kurumun ambulans hizmeti olduğu ve tam teşekküllü
hastanelere yakın bir lokasyonda bulunduğu ifade edilmiştir.
12. Öte yandan anılan yazıda başvurucunun en son
17/8/2018 tarihinde hastaneye sevk edildiği ve 32 hafta 2 günlük hamilelik
süresi ile uyumlu, tekiz canlı gebeliğinin mevcut olduğu yönünde doktor
raporunun olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Ceza İnfaz Kurumunun koğuşlarının iki
katlı ve oda sistemli (aşağı katta altı, yukarı katta altı olmak üzere toplam
on iki oda) olduğu, odaların ölçülerinin ise 5,4x2,5 metre olduğu, odalarda iki
veya üç kişinin kalabileceği, her koğuşta lavabo ve tuvaletin yer aldığı,
16/8/2018 tarihinde alınan oda bilgileri raporuna göre koğuşta 29 kişinin
bulunduğu ve başvurucunun odada 2 kişi kaldığı belirtilmiştir.
13. Başvurucu 28/9/2018 tarihinde tahliye edilmiştir.
14. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/4/2019 tarihli
kararıyla başvurucunun terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis
cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Kararın istinaf incelemesi devam
etmektedir.
IV. İLGİLİ
HUKUK
A. Ulusal Hukuk
15. İlgili ulusal hukuk için bkz. Abdullah Baybaşin,
B. No: 2014/5161, 20/9/2017, §§ 28-32; Kamil Erdoğan, B. No: 2017/4023,
19/4/2018, §§ 19-21.
B. Uluslararası
Hukuk
1. Uluslararası
Mevzuat
16. İlgili uluslararası hukuk için bkz. Abdullah
Baybaşin,§ 33.
2. Uluslararası
İçtihat
17. İlgili uluslararası içtihat için bkz. Abdullah
Baybaşin, §§ 33-40.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
18. Mahkemenin 15/12/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
19. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını
karşılayacak geliri olmadığını beyan ederek adli yardım talebinde bulunmuştur.
20. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No:
2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini
önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun
olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım
talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Olumsuz
Tutulma Koşulları Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin
İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
21. Başvurucu; gebe olduğunu, Ceza İnfaz Kurumunda
olumsuz koşullarda tutulduğunu, koğuş kapasitesinin üzerinde kişi ile birlikte
barındırıldığını, tutulma koşullarının kendisinin ve bebeğinin sağlığını riske
attığını belirterek yaşam hakkının, kötü muamele yasağının ve kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
22. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının ilgili
kısmı şöyledir:
"…Başvuruda bulunabilmek için
olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru
hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen
işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru
yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması
gerekir."
24. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği,
Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun
yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu
şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne
uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu
makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli
özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177,
26/3/2013, § 17).
25. Anayasa Mahkemesi olayların başvurucular tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969,
18/9/2013, § 16). Başvurucu tarafından Anayasa’da güvence altına alınan diğer
haklar ile bağlantı kurularak ileri sürülen iddiaların Anayasa’nın 17.
maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı
kapsamında olduğu değerlendirilmiş ve inceleme bu kapsamda yapılmıştır.
26. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği
Kanunu'nun 4. maddesinin birinci fıkrası uyarınca infaz hâkimliklerinin
görevleri arasında hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve
tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları,
ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması,
bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin
yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya
faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak da sayılmıştır (Kamil
Erdoğan, § 51). Bahsi geçen bu hukuk yolu, başvurucunun şikâyetleri
açısından erişilebilir ve elverişli bir çözüm olanağı ve makul ölçüde bir
başarı imkânı sunmaktadır.
27. Somut olayda başvurucunun 4675 sayılı Kanun’un 4.
maddesinde öngörülen kanun yolunu tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu
anlaşılmıştır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru
yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
C. Sağlık Durumu
Dikkate Alınmaksızın Tutuklanması Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
29. Başvurucu; gebe olmasına rağmen tutuklandığını, Ceza
İnfaz Kurumunda enfeksiyon kaptığını belirterek yaşam hakkının, kötü muamele
yasağının ve kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
30. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
"Kimseye işkence ve eziyet
yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi
tutulamaz."
31. Anayasa Mahkemesi, ceza infaz kurumlarının fiziki ve
tıbbi imkânlarının sağlık durumuna uygun olmamasına dayalı şikâyetleri
istikrarlı bir şekilde kötü muamele yasağı kapsamında incelemektedir (Mete
Dursun, B. No: 2012/1195, 18/11/2015; Serdar Öztürk, B. No: 2013/7532,
4/2/2016; Sabri Kaya, B. No: 2014/8482, 29/6/2016; Ergin Aktaş, B. No:
2014/14810, 21/9/2016; Hayati Kaytan, B. No: 2014/19527, 16/11/2016; İmam
Çelikdemir, B. No: 2014/20289, 5/12/2017).
32. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Somut olayda
başvurucunun şikâyetleri Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence
altına alınan kötü muamele yasağı çerçevesinde ele alınacaktır.
33. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasındaki “Kimse
insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”
şeklindeki kural, hükümlü ve tutuklulara yönelik uygulamalar için de
geçerlidir. Bu husus 13/12/2004 ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun'un "İnfazda temel ilke" kenar başlıklı
2. maddesinin (2) numaralı fıkrasında "Ceza ve güvenlik tedbirlerinin
infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda
bulunulamaz." ve yine Kanun'un 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(b) bendinde "Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten
yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddi ve manevi koşullar
altında çektirilir." şeklinde düzenleme ile açıkça ifade edilmiştir.
Dolayısıyla tutuklamaya veya hapis cezasına mahkûmiyete ilişkin bir kararın
yerine getirilmesi için sağlanacak şartlar, insan onuruna saygıyı koruyacak
nitelikte olmalıdır (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 36).
34. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların
mahkûmları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem
seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması gerekir.
Ceza infaz kurumunda tutulmanın pratik gerekleri çerçevesinde mahkûmların
sağlık ve esenlikleri gibi hususların yeterli bir şekilde güvence altına
alınması ve mahkûmlara gerekli tıbbi yardımın sağlanması da insan onuruna
yakışır koşulların sağlanması için gereklidir (Turan Günana, § 39). Bu
çerçevede hasta bir kişinin uygun olmayan fiziki ve tıbbi koşullarda tutulması
da Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı bir muamele olarak kabul
edilebilir (Murat Karabulut, B. No: 2013/2754, 18/2/2016, § 65).
35. Hukuka uygun olarak özgürlüğü kısıtlanan herkesin
insan onuruna uygun tutma koşullarına sahip olma hakkı bulunduğunu, alınan
tedbirlerin uygulanma koşullarının kişiyi tutukluluğa bağlı kaçınılmaz üzüntü
seviyesini aşacak yoğunlukta bir ümitsizliğe sokmaması gerektiğini kabul etmek
gerekir (Fatih Hilmioğlu, B. No: 2014/648, 18/9/2014, § 65). Ayrıca
Anayasa'nın tutuklu bir kimsenin sağlık gerekçesiyle serbest bırakılması için
hiçbir genel zorunluluk getirmediğini ancak doğal olarak ortaya çıkan fiziksel
ya da ruhsal rahatsızlıklardan kaynaklanan acının yetkililerin sorumlu
tutulabileceği tutukluluk koşullarından dolayı artması ya da artma riski
bulunması hâlinde bu durumun Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası
kapsamına girebileceği belirtilmelidir (Fatih Hilmioğlu, § 66).
36. Özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin hasta
olmaları durumunda devletin kontrolü altında tuttuğu bu kişilere gerekli tıbbi
yardımı sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülüğün hiç veya gerektiği
gibi yerine getirilmemesi sonucunda kişinin yaşamı veya vücut bütünlüğü
bakımından tehlike arz eden acil bir duruma, ağır veya uzun süreli bir acı
çekmesine sebebiyet verilmiş olması, belirtilen sonuçlar ortaya çıkmamakla
birlikte kişinin tıbbi yardımdan mahrum kalmış olması nedeniyle yaşadığı stres,
huzursuzluk veya aşağılanma hissinin -olayın kendine has koşulları
çerçevesinde- insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele düzeyine ulaşacak
ciddiyette olması hâlinde Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının ihlal
edildiği kabul edilebilir. Bu kapsamdaki değerlendirmede kişinin özgürlüğünden
yoksun bırakılmasına bağlı dezavantajlı konumunun da dikkate alınması gerekir (Hayati
Kaytan, § 44).
37. Başvurucunun tutuklu olarak bulunduğu süre içinde
gebeliğinin takibi ile ilgili olarak hem Ceza İnfaz Kurumu bünyesinde faaliyet
gösteren uzman doktorların görev yaptığı devlet hastanesine hem de gerektiğinde
daha donanımlı diğer hastanelere sevkinin sağlandığı, bu kapsamda gerekli
muayene, tahlil, tetkik ve tedavi hizmetlerinin verildiği anlaşılmaktadır (bkz.
§§ 11, 12). Başvurucunun sunduğu veya ilgili kurumlardan gelen tıbbi belgelerde
başvurucunun gebeliğinin ceza infaz kurumunda tutulmasına engel olabilecek
nitelikte olduğundan bahsedilmemiştir. Bununla birlikte başvurucunun tedbir
talebi kabul edilmiş ve başvurucunun sağlık durumuna uygun koşulların
sağlanarak sağlık hizmetlerine derhâl erişmesi yönünde tedbir kararı
verilmiştir. Başvurucunun Anayasa Mahkemesinin tedbir kararının uygulanmadığına
ilişkin bir iddiası da bulunmamaktadır.
38. Bu tespitler ışığında başvurucunun gebe olmasına
rağmen tutukluluk hâlinin devam ettirilmesi nedeniyle kötü muameleye maruz
kaldığı yönündeki iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna
varılmıştır.
39. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin
üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Olumsuz tutulma koşullarından dolayı kötü muamele
yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Sağlık durumu dikkate alınmaksızın tutuklanmadan
dolayı kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 15/12/2020 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.