logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ahmet Rifat Malkoçoğlu (2) [1.B.], B. No: 2018/24530, 3/11/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET RİFAT MALKOÇOĞLU BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2018/24530)

 

Karar Tarihi: 3/11/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Fatma Burcu NACAR YÜCE

Başvurucu

:

Ahmet Rifat MALKOÇOĞLU

Vekili

:

Av. Turgay ÖZDOĞAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kişilik haklarına zarar verildiği gerekçesiyle açılan tazminat davasında hakkaniyete uygun karar verilmemesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 17/8/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu A.İ.E.G. İnş. ve Tic. AŞ'nin 20/11/2011 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısına şirket ortaklarından Y.G.nin avukatı sıfatıyla katılmıştır. Genel Kurul toplantısında şirketin aktifinde kayıtlı bulunan taşınmazların, satışının şirket menfaatlerine uygun olmadığı ve bu aşamada yeni bir genel kurul yapılması gerektiği gerekçesi ile satış işlemine muhalif olduğunu beyan etmesi üzerine toplantıyı yöneten H.K. başvurucuya yönelik olarak her şeye muhalif olduğu ve şirkete zarar verdiğini ileri sürerek sinkaflı küfürlerle hakaret etmiş ve "seni geberteceğim" diyerek tehdit etmiştir. Bu arada H.K.nın kardeşi H.K.K. da kafası ile sağ gözüne vurarak başvurucuyu yaralamıştır.

8. Başvurucu Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) manevi tazminat davası açmıştır. Dava dilekçesinde, avukat sıfatı ile katıldığı toplantı sırasında H.K. ile H.K.K.nın hakaret ve tehditlerine maruz kalıp darp edildiğini, toplantı salonunun dışına çıkartılarak görevini yapmasının engellendiğini, yemekhaneye kapatılarak özgürlüğünden mahrum bırakıldığını ileri sürerek 250.000 TL tazminata hükmedilmesi talebinde bulunulmuştur.

9. Mahkeme 7/2/2017 tarihli kararla davayı kısmen kabul ederek davacı lehine 15.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline hükmetmiştir. Kararın gerekçesinde, toplantı sırasında yaşanan kavgada başvurucunun basit tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde yaralandığı, yaralama eyleminin haksız tahrik altında meydana geldiği ancak haksız tahrikin davalılara başvurucuyu yaralama hakkı vermeyeceği gibi olay ile zarar arasındaki illiyet bağını keser mahiyette de olmadığı ve başvurucu lehine manevi tazminat ödetilmesi koşullarının oluştuğu gözetilerek davanın kabulüne karar verildiği belirtilmiştir.

10. Mahkeme kararına karşı yapılan istinaf başvurusu üzere Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesince (Bölge Adliye Mahkemesi) 26/5/2017 tarihinde, başvurucunun ve H.K.K.nın istinaf talebinin esastan reddine, H.K.nın istinaf talebinin ise kabulüne temyiz yolu açık olmak üzere karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde H.K.K.nın başvurucunun sağ gözüne kafa ile vurmak suretiyle basit tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde yaraladığı bu nedenle 15.000 TL manevi tazminatın H.K.K.dan alınarak başvurucuya ödenmesine karar verildiği belirtilmiştir. Ayrıca H.K.nın başvurucuya yönelik kişilik haklarına saldırı mahiyetinde herhangi bir eyleminin bulunduğu ispatlanamadığından bu kişi yönünden davanın reddine karar verildiği ifade edilmiştir.

11. Bölge Adliye Mahkemesinin kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22/5/2018 tarihli kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

12. Nihai karar 19/7/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu tarafından 17/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

13. Anayasa Mahkemesinin 3/11/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

14. Başvurucu; Mahkeme tarafından ceza davasında ilgili kişilere mahkûmiyet verilirken haksız tahrik indirimi yapıldığını, ceza dava dosyasında haksız tahrik indirimini gerektirecek bir eyleminin olmadığını, bu durumun dosyada sabit olduğunu, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulduğunu, tazminat miktarının düşük ve kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

15. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

16. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bununla birlikte bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğine ve buna ilişkin gerekçelere dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak başvurucuya düşer (benzer yöndeki kararlar için bkz. Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20; Ünal Yiğit, B. No: 2013/1075, 30/6/2014, §§ 18, 19; Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19). Bir başka ifadeyle bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi, kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa'ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma, delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunduğundan söz edilemez. Söz konusu yükümlülükler başvurucuya aittir (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, §§ 24, 25). Başvurucunun yargılamaya ilişkin şikâyeti adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.

17. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).

18. Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci Anayasa Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa'da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme kanun yolunda gözetilmesi gereken hususun incelenmesi olarak nitelendirilemez (Şahin Alpay (2) [GK], B. No: 2018/3007, 15/3/2018, § 53).

19. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi çok istisnai durumlarda temel hak ve özgürlüklerden biri ile doğrudan ilgili olmayan bir şikâyeti kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin yasak kapsamına girmeden inceleyebilir. Açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsıldığı ve adil yargılama hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvencelerin anlamsız hâle geldiği çok istisnai hâllerde aslında yargılamanın sonucuna dair olan bu durumun bizatihi kendisi usule ilişkin bir güvenceye dönüşmüş olur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin değerlendirmelerinin usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirip getirmediğini ve açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsılıp sarsılmadığını incelemesi yargılamanın sonucunu değerlendirdiği anlamına gelmez. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi derece mahkemelerinin delillerle ilgili değerlendirmelerine ancak açık bir keyfîlik ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getiren bir uygulama varsa müdahale edebilecektir (Ferhat Kara [GK], B. No: 2018/15231, 4/6/2020, § 149).

20. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı maddi adaleti değil şeklî adaleti temin etmeye yönelik güvenceler içermektedir. Bu bakımdan adil yargılanma hakkı davanın taraflardan biri lehine sonuçlanmasını garanti etmemektedir. Adil yargılanma hakkı temel olarak yargılama sürecinin ve usulünün hakkaniyete uygun olarak yürütülmesini teminat altına almaktadır (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 80).

21. Başvuru konusu davada, Bölge Adliye Mahkemesince H.K.K.nın başvurucunun sağ gözüne kafa ile vurmak suretiyle basit tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde başvurucuyu yaraladığı bu nedenle 15.000 TL manevi tazminatın H.K.K.dan alınarak başvurucuya ödenmesine,H.K.nın ise başvurucuya yönelik kişilik haklarına saldırı mahiyetinde herhangi bir eyleminin bulunduğu ispatlanamadığından bu kişi yönünden davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Mahkemece tüm deliller kapsamında yapılan değerlendirmeye karşın başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğu değerlendirilerek mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olduğu kanaatine varılmıştır.

22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

23. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

24. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih, sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50-52).

25. Başvurucu 21/7/2014 tarihinde dava açmıştır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 22/5/2018 tarihinde hükmü onamıştır. Söz konusu yargılama süreci incelendiğinde; davanın yaklaşık 3 yıl 10 ay 1 gün sürdüğü ve başvurucunun haklarını ihlal edecek bir gecikme olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 3/11/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ahmet Rifat Malkoçoğlu (2) [1.B.], B. No: 2018/24530, 3/11/2022, § …)
   
Başvuru Adı AHMET RİFAT MALKOÇOĞLU (2)
Başvuru No 2018/24530
Başvuru Tarihi 17/8/2018
Karar Tarihi 3/11/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kişilik haklarına zarar verildiği gerekçesiyle açılan tazminat davasında hakkaniyete uygun karar verilmemesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi