TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ALİ ÇETİN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/26102)
Karar Tarihi: 3/3/2022
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Eren Can BENAKAY
Başvurucular
1. Ali ÇETİN
2. Kaya TOPRAK
3. Muzaffer KARABULUT
Başvurucular Vekili
Av. Ahmet ÇAVUŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, işçilik alacağından kaynaklanan davanın benzer olaya dayanılarak açılan başka bir davada verilen kararın aksi yönünde bir sonuca ulaşılarak reddedilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 3/9/2018 ve 4/9/2018 tarihlerinde yapılmıştır. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
3. 2018/27361, 2018/27299 numaralı başvuru dosyalarının hukuki ve fiilî irtibat nedeniyle 2018/26102 numaralı başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin 2018/26102 numaralı dosya üzerinden yürütülmesine ve diğer dosyaların kapatılmasına karar verilmiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Başvurucuların Açtığı Davalar
6. Başvurucular, geçici işçi statüsünden kadrolu işçiliğe geçirildikten sonra intibaklarının eksik yapıldığını iddia ederek buna bağlı işçilik alacaklarının tespitine ve tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
7. Sivas 1. İş Mahkemesi ile Sivas 2. İş Mahkemesi 8/9/2017 tarihinde davaların kabulüne karar vermiştir. Kararlarda; başvurucuların mevsimlik işçi statüsünden kadrolu işçi statüsüne tüm hak ve alacaklarıyla birlikte geçirilmesi sırasında yapılan intibakın yanlış olduğu, mevsimlik işçi statüsünde çalışılan sürenin derece ve kademe terfisinde dikkate alınması suretiyle kademenin tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
8. Kararlara karşı Sivas İl Özel İdaresi tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
9. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi (Bölge Adliye Mahkemesi) 6. Hukuk Dairesinin30/12/2017 tarihinde vermiş olduğu kararlar ile istinaf başvuruları kabul edilerek davalar reddedilmiştir. Kararlarda; hükümlere esas alınan bilirkişi raporlarında pozisyon cetveli değişikliğinin 1/3/2011 tarihinden itibaren uygulandığı, 2013 yılında işçilerin derece ve kademe ilerlemelerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) hükümlerine uygun ve doğru olarak intibak ettirildiği, daha sonra da hak edilen tüm ödemelerin yapıldığı belirtilerek başvurucuların alacağı bulunmadığı ifade edilmiştir. Kararlarda hesaplamaların, değişikliğin 2011 yılından itibaren bir yıl erken uygulandığı için hatalı olduğu söylenmiştir.
10. Başvurucular, Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına karşı temyiz yoluna başvurmuştur.
11. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi (Daire) 21/6/2018 tarihinde temyiz taleplerini reddetmiştir.
12. Nihai kararların tebliğ edilmesi üzerine başvurucular 3/9/2018 ve 4/9/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. Başvuru Konusu Dava ile Benzer Diğer Davaların Süreci
13. Başvurucular ile aynı durumda olan H.Y., İ.K., Z.A., D.K., A.Y., H.Y., tarafından açılan davalar Sivas 1. İş Mahkemesi ile Sivas 2. İş Mahkemesinin 8/9/2017 tarihli kararları ile kabul edilmiştir. Kararlarda; davacıların mevsimlik işçi statüsünden kadrolu işçi statüsüne tüm hak ve alacaklarıyla birlikte geçirilmesi sırasında yapılan intibakın yanlış olduğu, mevsimlik işçi statüsünde çalıştığı sürenin derece ve kademe terfisinde dikkate alınarak kademenin tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
14. Kararlara karşı yapılan istinaf başvuruları Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 5/12/2017 tarihli kararları ve 7. Hukuk Dairesinin 28/2/2018 tarihli kararlarıyla, söz konusu kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları da Dairenin 28/3/2018 tarihli kararlarıyla reddedilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 22/6/2015 tarihli ve E.2014/17773, K.2015/12636 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Dosya kapsamı nazara alındığında; başlangıçta taraflar arasındaki işin mevsimlik nitelik taşıdığı gerekçesiyle; her yıl değişen tarih ve sürelerde davacının sigorta primlerinin yatırılmış olduğu, davacının yaptığı iş değişmeksizin kadroya alınması suretiyle tüm yılı kapsar şekilde sigorta primlerinin yatırılmaya devam edildiği anlaşılmaktadır. Yukarıdaki mevsimlik işe dair açıklamalar ile söz konusu tespit birlikte değerlendirildiğinde; davalı idare tarafından davacı ve arkadaşlarının kadroya alınması suretiyle tüm yıl benzer işlerde çalıştırılıyor olması daha önceki mevsimlik çalışmalarının niteliğini değiştirmez ise de, hukuken yok sayılması adaletsiz sonuçlar doğurur. Zincirleme olarak yenilenen bu sözleşmeler belirsiz süreli hal almıştır ki; kadroya alınmadan önceki çalışma ile kadroya alınmadan sonraki çalışma arasında niteliksel bir fark yaratılması ya da kadroya alınmadan evvelki çalışma yok sayılarak davacı ve arkadaşları hakkında yeni işe girmiş gibi işlem yapılmasının kanuni bir dayanağı da bulunmamaktadır.
...
Tüm bu tespitler ve emsal mahiyetteki kararlar karşısında, davacının kadroya geçirilmeden evvelki çalışmalarının çalışma süresine dahil edilmesi suretiyle derece ve kademesinin belirlenerek eğer var ise fark alacaklarının hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur."
16. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11/11/2015 tarihli ve E.2015/7-1115, K.2015/2541 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında, davalı idare tarafından davacının kadroya alınması suretiyle tüm yıl benzer işlerde çalıştırılıyor olması daha önceki mevsimlik çalışmalarının niteliğini değiştirmez ise de, bu çalışmanın hukuken yok sayılmasının eşitlik ilkesine aykırılık sonucunu doğuracağı açıktır. Kaldı ki davacı ile imzalanan mevsimlik iş sözleşmeleri zincirleme olarak yenilendiğinden bu sözleşmelerin belirsiz süreli hal aldığı hususu gözetildiğinde kadroya alınmadan önceki çalışma ile kadroya alınmadan sonraki çalışma arasında niteliksel bir fark yaratılması ya da kadroya alınmadan evvelki çalışma yok sayılarak davacı ve arkadaşları hakkında yeni işe girmiş gibi işlem yapılmasının kanuni bir dayanağı da bulunmadığı; öte yandan ekonomik yönden işverene bağımlı olarak çalışan işçinin çalıştığı süre içinde dava açmamış olması olgusunun işçi aleyhine değerlendirilmesi de mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre mahkemece davacının kadroya geçirilmeden evvelki çalışmalarının çalışma süresine dahil edilmesi suretiyle derece ve kademesinin belirlenerek eğer var ise fark alacaklarının hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
O halde tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Anayasa Mahkemesinin 3/3/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
18. Başvurucular, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde geçici işçi statüsünde çalışırken kadrolu işçiliğe geçen işçilerin açtığı alacak davalarının kabul edildiğini belirtmiştir. Kendi lehlerine birçok dava bulunmasına karşın Bölge Adliye Mahkemesinin 6. Hukuk Dairesi tarafından davalarının haksız ve hukuka aykırı olarak reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma haklarının, gerekçeli karar haklarının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların farklı karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma haklarının, gerekçeli karar haklarının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddialarının özünün adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan hakkaniyete uygun yargılanma hakkına ilişkin olduğu ve bu kapsamda bir inceleme yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.
20. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
21. Adil yargılanma hakkı bireylere, dava sonucunda verilen kararın değil yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediğine; bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşler hakkında bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfîliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir (Naci Karakoç, B. No: 2013/2767, 2/10/2013, § 22).
22. Öte yandan benzer konularda aynı derecedeki yargı mercileri arasındaki içtihat farklılıkları tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemeyeceği gibi derece mahkemeleri ile itiraz ya da temyiz mercilerinin uyuşmazlıklara ilişkin olarak tarafların talepleri ve delilleri arasındaki yorum farklılıkları da tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemez (Miras Mümessillik İnş. Taah. Reklam Paz. Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş., B. No: 2012/1056, 16/4/2013, § 36).
23. Somut olayda, başvurucuların açtıkları davada temel iddiaları mevsimlik işçi olarak çalıştıktan sonra kadroya geçirildikleri sırada intibaklarının yanlış yapıldığı ve bu bağlamda bazı işçi alacaklarının eksik hesaplandığı hususudur. İlk derece mahkemeleri başvurucuları haklı bulmuşsa da istinaf mahkemesi TİS hükümlerini inceleyerek ilk derece mahkemesinin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda pozisyon cetveli değişikliğinin 1/3/2011 tarihinden itibaren uygulandığı oysa davalı kurumun 2013 yılında işçilerin derece ve kademe ilerlemelerini TİS hükümlerine uygun ve doğru olarak intibak ettirerek hak edilen tüm ödemeleri yaptığı, başvurucuların alacağı bulunmadığı sonucuna varmıştır. İstinaf Dairesine göre hesaplamalar, değişikliğin 2011 yılından itibaren bir yıl erken uygulanmasından kaynaklandığından hatalı olmuştur.
24. Derece mahkemeleri tarafından somut olay koşullarında değerlendirme yapılmak suretiyle verilen kararların yeterli gerekçe içerdiği tespit edilmiştir. Söz konusu kararların belirli bir hukuksal temele dayandığı, kararlar arasındaki çelişkinin hukuki yorum farklılığından kaynaklandığı ve bu farklılığın içtihat farklılığı oluşturacak boyutta olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak kararlardaki farklılığın hukuki güvenliği sarsacak nitelikte olmadığı, dolayısıyla başvurunun hukuk kurallarının yorumlanması ve delillerin değerlendirilmesi kapsamında kaldığı tespit edilmiştir (benzer yönde değerlendirmeler için bkz. Recep Kılıç, B. No: 2017/29156, 10/3/2021).
25. Başvurucular tarafından ileri sürülen iddialar mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararının gerekçesinde bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 3/3/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.