TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HÜSEYİN KINAĞ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/27472)
|
|
Karar Tarihi: 11/12/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M.Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Zehra
GAYRETLİ
|
Başvurucu
|
:
|
Hüseyin
KINAĞ
|
Vekili
|
:
|
Av. Mürüvet KARABAYIR AKARSU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi aşması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; yargılamanın makul sürede
sonuçlandırılmaması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/8/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
71. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu
alana ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden
incelenmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. 1956 doğumlu olan başvurucu, olayların geçtiği tarihte
Balıkesir'in Edremit ilçesinde ikamet etmektedir.
9. Burhaniye Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) 9/1/2015
tarihinde evinde ölü olarak bulunan H.D.nin şüpheli
ölümü nedeniyle soruşturma başlatmıştır.
10. Soruşturma kapsamında 9/1/2015 tarihinde gözaltına alınan
başvurucu 10/1/2015 tarihinde tutuklanmıştır.
11. Başsavcılığın 2/6/2015 tarihli iddianamesi ile başvurucu
hakkında kasten öldürme suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası
açılmıştır.
12. Burhaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/7/2016 tarihli kararı
ile başvurucunun taksirle ölüme neden olma suçundan 5 yıl süreyle hapis cezası
ile cezalandırılmasına ve hükmen tutukluluk hâlinin devamına hükmedilmiştir.
13. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminde (UYAP) yapılan araştırma
sonucunda yargılamanın temyiz aşamasında derdest olduğu anlaşılmıştır.
14. Başvurucu 7/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 11/12/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, yargılandığı davada kanuni tutukluluk süresinin
aşıldığını belirterek Anayasa’nın 19. maddesinde tanımlanan kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
17. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise
ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bireysel başvuru
yapılması gerekir.
18. Tutukluluk nedeniyle yapılan bireysel başvurunun temel
amacı, özgürlükten yoksun bırakmanın hukuka aykırı olduğunun ya da devamını
haklı kılan sebeplerin bulunmadığının tespitidir (Mehmet Emin Kılıç, B. No: 2013/5267, 7/3/2014, § 24).
Tutuklulukta sürenin başlangıcı, kişinin ilk kez yakalandığı tarih veya
doğrudan tutuklandığı durumlarda tutuklama tarihidir. Tutukluluk süresinin sonu
ise kural olarak kişinin serbest bırakıldığı ya da ilk derece mahkemesince
hüküm verildiği tarihtir (Mehmet Emin Kılıç,
§ 27).
19. Başvuru konusu olayda, ilk derece mahkemesinin nihai
kararını verdiği 26/7/2016 tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılması
gereken bireysel başvurunun 7/8/2018 tarihinde yapıldığı anlaşıldığından
başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin süre
aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
21. Başvurucu, bireysel başvuru konusu yargılamanın uzun sürmesi
nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve
tazminat talebinde bulunmuştur.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
23. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak
suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar
yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını
verdiği tarih esas alınır (B.E.,
B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).
24. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29).
25. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda 4 yıl 11 aydır devam eden
yargılamanın süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
27. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
28. Başvurucu, tazminat talebinde bulunmuştur.
29. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
30. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya net 7.300 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
31. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 2.475
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.769,70 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın süre aşımı
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 7.300 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
D. 294,70 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.769,70 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Burhaniye 1. Ağır Ceza
Mahkemesine (E.2015/176, K.2016/186) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
11/12/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.