logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Özcan Hasyiğit [2.B.], B. No: 2018/31382, 9/7/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÖZCAN HASYİĞİT BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/31382)

 

Karar Tarihi: 9/7/2020

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Recai AKYEL

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Özcan HASYİĞİT

Vekili

:

Av. Adem UZAK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 30/10/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyon tarafından başvurucunun tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası dışındaki diğer temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine yönelik iddiaların kabul edilemez olduğuna, tutuklamanın hukuki olmadığı iddiası bakımından başvurunun incelenmek üzere Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

8. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiştir. Kamu makamları ve soruşturma mercileri -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

9. Darbe teşebbüsünden sonra FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmalarına yönelik olarak da soruşturmalar yapılmış ve çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır.

10. Bu kapsamda başvurucunun da aralarında olduğu çok sayıda şüpheli hakkında Kimse Yok Mu Derneğinin faaliyetleriyle ilgili olarak soruşturma başlatılmıştır.

11. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca (Savcılık) yürütülen bu soruşturma kapsamında başvurucu silahlı terör örgütü üyeliği suçundan tutuklanması istemiyle 7/10/2016 tarihinde İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir.

12. Hâkimlik 7/10/2016 tarihinde başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...Şüphelilerin atılı suçları işlediğine dair Kimse Yok Mu derneğinin FETÖ/PDY terör örgütüne kaynak sağlamak amacıyla kurulduğuna dair ve suça konu derneğin vatandaşların dini duygularını sömürmek suretiyle toplanan paraları özellikle yurtdışı iş avansları adı altında şüphelilerin banka hesaplarına gönderildiğine ve bu paraların buradaki ülkelerde teslim edilmiş ve harcanmış gibi gösterildiğine, iş avanslarının henüz havale edilmeden hesaptan nakit olarak çekilmeden veya fiilen yurtdışına çıkmadan yurtdışında teslim edilmiş ve harcanmış gösterildiğine, söz konusu iş avanslarının işlendiğinin muhasebe hesaplarına yansıtılmadığına dair ve bu suretle söz konusu paranın terör örgütü lideri Fetullah Gülen'in ABD ülkesinden iadesini engellemek ve terör örgütünün farklı yasa dışı amaçlarını gerçekleşmesi amacıyla kullanılmış olduğuna dair somut kuvvetli suç şüphesi bulunduğunu gösteren dellilerin bulunması, (derneğe ilişkin hesap hareketlerinin bulunduğu banka hareketleri, söz konusu dernek hakkında düzenlenen müfettiş raporları, MASAK raporu, bazı şüphelilerin kısmi ikrara dayalı beyanları, dijital veri incelemeleri, EFT bilgileri, video görüntüleri) kanunda ön görülen ceza miktarı, suçun CMK 100/3 maddesinde yazılı suçlardan olması, yüklenen suçun niteliği ve söz konusu terör örgütü ve yönetici ve üye kadrosunun yurtdışına kaçmaları göz önüne alındığında, kaçacakları şüphesini uyandıran somut olguların bulunması, dosya kapsamında firar konumunda olan şüphelilerin bulunduğu, delillerin henüz tam olarak toplanmadığı, atılı suçların katolog suçlardan olduğu, adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı kanaatine varıldığından, CMK. nun 100 ve devam eden maddeleri gereğince şüphelilerin ayrı ayrı tutuklanmalarına ... [karar verildi.]"

13. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 27/6/2018 tarihli iddianamesiyle başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

14. İddianamede Kimse Yok Mu Derneği ile ilgili olarak bu Dernek adına toplanan paraların bir kısmının Dernek yönetici ve çalışanlarına imzalı belgeler karşılığında teslim edildiği ve Dernek kayıtlarına gider olarak yazıldığı, şahıslara verilen söz konusu paraların bu şahıslar tarafından şahsi işlerde kullanıldığı, dolayısıyla paraların başka alanlarda kullanılmak suretiyle dernek amacı dışında hareket edildiği, ayrıca söz konusu paraların büyük bir kısmının yurt dışına götürüldüğü ve buralarda -özellikle Afrika ülkelerinde- özel okul, yurt, hastane gibi yapıların inşa edildiği ya da daha önce inşa edilmiş binaların tamirat, tadilat ve tefrişat işlerinde kullanıldığı, yardım olarak toplanan paraların örgüte hizmet eden kuruluşlara ve dolayısıyla örgüte aktarıldığı yönünde tespitlerde bulunulmuştur.

15. İddianamede; anılan suçlamaya ilişkin olarak başvurucunun Kimse Yok Mu Derneğinde 22/11/2014 tarihinden Derneğin kapatıldığı 2016 yılına kadar Yönetim Kurulu yedek üyeliği görevini yaptığı ve ayrıca FETÖ/PDY'nin tepe yöneticileri A.Ç., A.K., A.Y., İ.C., H.T., N.İ., S.B., C.T., S.U. ile çok sayıda HTS kaydının bulunduğu belirtilmiştir.

16. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 17/7/2018 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2018/152 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

17. Mahkemece 8/8/2018 tarihli duruşmada başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Bu duruşmada ayrıca başvurucu ve bir kısım sanık yönünden dosyanın tefrikine ve Mahkemenin E.2018/180 numarasına kaydedilmesine, yargılamanın bu dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.

18. Başvurucunun tutukluluğun devamı kararına yaptığı itiraz İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/9/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Bu karar 19/10/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

19. Başvurucu 30/10/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

20. Mahkeme 1/11/2018 tarihli duruşmada başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.

21. Bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla dava ilk derece mahkemesinde derdesttir.

IV. İLGİLİ HUKUK

22. İlgili hukuk için bkz. Abdurrahim Özkan, B. No: 2017/25586, 18/4/2018, §§ 19-26.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Mahkemenin 9/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

24. Başvurucu; suç şüphesi ve bunu haklı kılan deliller olmamasına rağmen hakkında tutuklama kararı verildiğini, delilleri karartma tehlikesi ve kaçma şüphesinin de somut olayda bulunmadığını, tutuklamanın ölçülü olmadığını, adli kontrol tedbirinin neden yetersiz kalacağının açıklanmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

25. Bakanlık görüşünde; somut olayda başvurucunun tutuklanmasına dair verilen karardaki gerekçeler kapsamında tutukluluğunun keyfî olduğunun savunulamayacağının değerlendirildiği, Anayasa'ya bariz şekilde aykırı yorumlar ile delillerin takdirinde açık bir keyfîlik bulunması hâlinde hak ve özgürlük ihlaline sebebiyet veren durumlar hariç olmak üzere isnat edilen eylemlerin suç oluşturup oluşturmadığının, tutuklamaya ilişkin olanlar da dâhil kanun hükümlerinin yorumu ve bunların somut olaylara uygulanmasının derece mahkemelerinin takdir yetkisi kapsamında olduğu belirtilmiştir.

26. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında, yasal bir derneğe üyeliğin ve içeriği belli olmayan HTS kayıtlarının makul şüphe şartını sağlamayacağını, tutuklanmasının meşru bir amacının olmadığını, yaşı ve ikametgâhında gözaltına alınması gibi lehe hususlar gözetilmeden diğer şüphelilerin kaçak olduğu gerekçesiyle tutuklanmasının hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir.

B. Değerlendirme

27. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

28. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

...

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."

29. Başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

1. Uygulanabilirlik Yönünden

30. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar başlıklı 15. maddesi şöyledir:

"Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.

Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."

31. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 187-191). Soruşturma mercilerince başvurucuya yöneltilen ve tutuklama tedbirine konu olan suçlama, başvurucunun darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY'nin üyesi olduğu iddiasıdır. Anayasa Mahkemesi anılan suçlamanın olağanüstü hâl ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğunu değerlendirmiştir (Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 57).

32. Bu itibarla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olup olmadığının incelenmesi Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılacaktır. Bu inceleme sırasında öncelikle başvurucunun tutuklanmasının başta Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri olmak üzere diğer maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 193-195, 242; Selçuk Özdemir, § 58).

2. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Genel İlkeler

33. Genel ilkeler için bkz. Metin Evecen, B. No: 2017/744, 4/4/2018, §§ 47-52; Zafer Özer, B. No: 2016/65239, 9/1/2020, §§ 38-45.

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

34. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY'nin mensubu olduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında silahlı terör örgütü üyesi olma suçlamasıyla 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır.

35. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.

36. Başvurucu hakkında düzenlenen iddianamede başvurucunun 2014 ile 2016 yılları arasında Kimse Yok Mu Derneğinde Yönetim Kurulu yedek üyesi olarak görev yaptığı ve örgütün üst düzey yöneticileri ile çok sayıda telefon görüşmesinin olduğuna dair HTS kaydının bulunduğu belirtilmiştir. Kimse Yok Mu Derneği FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakı olduğu yönündeki tespitler doğrultusunda 22/7/2016 tarihli ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 63). Kimse Yok Mu Derneğinin FETÖ/PDY'nin önemli kurumlarından biri oldugu birçok yargı kararında veya soruşturma belgesinde ifade edilmiştir. FETÖ/PDY içindeki önemli organlarda yönetici/sorumlu düzeyde görev almanın soruşturma makamlarınca terörle bağlantılı bir suç işlendiğine dair belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olduğu söylenemez (benzer yöndeki kararlar için bkz. Mustafa Ünal, B. No: 2017/21149, 28/11/2018, § 63; Mehmet Özdemir, B. No: 2017/37283, 29/11/2018, § 84, Recep Uygun, B. No: 2016/76351, 12/6/2018, §§ 45, 46, 47; Ali Şeker, B. No: 2016/68962, 20/9/2018, § 60). Öte yandan başvurucunun FETÖ/PDY'nin üst düzey yöneticileri ile telefon görüşmelerinin de somut olayın koşullarında kuvvetli suç belirtisi olarak kabulü mümkündür (benzer yönde bir karar için bkz. Abdullah Kılıç, B. No: 2016/25356, 8/1/2020, § 81).

37. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar göz ardı edilmemelidir.

38. Darbe teşebbüsü sonrasında teşebbüsle bağlantılı veya doğrudan teşebbüsle olmasa da FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlara ilişkin soruşturmalarda delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalması söz konusu olabilir. Yine FETÖ/PDY ile bağlantılı kişilerin teşebbüs sırasında veya sonrasında ortaya çıkan kargaşadan yararlanmak suretiyle kaçma imkânı ve bu dönemde delillere etki edilmesi ihtimali normal zamanda işlenen suçlara göre çok daha fazladır (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 271, 272; Selçuk Özdemir, §§ 78, 79).

39. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen silahlı terör örgütü üyesi olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup (bkz. § 31) isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç, 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır (bkz. § 19; Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 148).

40. Somut olayda İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan silahlı terör örgütüne üye olma suçunun niteliğine, suça ilişkin olarak kanunda öngörülen yaptırımın ağırlığına, delillerin tam olarak toplanmamış olmasına, terör örgütü yönetici ve üye kadrosundan bazı kişilerin yurt dışına kaçmaları ve dosya kapsamında firari konumunda olan şüphelilerin bulunduğu gözönüne alınarak kaçma şüphesinin varlığına dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 12).

41. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle -suçun ağırlığına atfen- kaçma şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.

42. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), § 151).

43. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir biçimde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64). Özellikle darbe teşebbüsü veya FETÖ/PDY ile bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile FETÖ/PDY'nin özellikleri (gizlilik, hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma, kendisine kutsallık atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme gibi) de dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 350).

44. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının (bkz. § 12) keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.

45. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

46. Buna göre başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına tutuklama yoluyla yapılan müdahalenin Anayasa'da (13. ve 19. maddelerde) bu hakka dair yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa'nın 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 9/7/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Özcan Hasyiğit [2.B.], B. No: 2018/31382, 9/7/2020, § …)
   
Başvuru Adı ÖZCAN HASYİĞİT
Başvuru No 2018/31382
Başvuru Tarihi 30/10/2018
Karar Tarihi 9/7/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 100
101
141
142
153
5237 Türk Ceza Kanunu 309
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi