TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET BİNGÖL BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/32405)
Karar Tarihi: 3/11/2022
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
Muhterem İNCE
Raportör
Tuğba YILDIZ
Başvurucu
Mehmet BİNGÖL
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; denklik başvurusu talebinin reddi işlemine karşı açılan davada lehe olan yargı kararlarının uygulanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının, benzer durumda olan kişilere farklı uygulama yapılması nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/11/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Arel Üniversitesi Elektrik Bölümü ön lisans mezuniyeti sonrası dikey geçiş ile Bulgaristan'da bulunan Sofya Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümüne geçmiş ve 2012-2014 yılları arasında eğitimini tamamlayarak mezun olmuştur. Başvurucu, lisans diplomasına denklik verilmesi istemiyle Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına (YÖK) başvurmuştur.
8. YÖK tarafından başvurusuna cevap verilmemesi üzerine, başvurucu Ankara 3. İdare Mahkemesinde zımnen ret işleminin iptali istemiyle dava açmıştır.
9. Ankara 3. İdare Mahkemesi 5/2/2016 tarihli kararla dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Karar gerekçesinde; gerekli araştırma, inceleme ve raporlandırma yapılmadan ve bu suretle işlemin gerekçeleri ortaya konulmadan eksik inceleme neticesinde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilmiştir. Ayrıca gerekçede; iptal kararının başvurucunun diplomasına doğrudan denklik belgesi verilmesi anlamına gelmediği, idarece gerekli araştırma ve incelemeler neticesinde ortaya çıkan sonuca göre işlem tesis edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
10. YÖK'ün temyiz istemini Danıştay Sekizinci Dairesi 24/1/2019 tarihinde, karar düzeltme talebini de 30/10/2019 tarihinde reddetmiştir.
11. İptal kararı üzerine, YÖK tarafından üniversitelerden konuyla ilgili görüş alınmış ve Yürütme Kurulu 27/7/2016 tarihinde başvurucunun denklik talebi hakkında yeniden karar almıştır. Üniversitelerden gelen görüş doğrultusunda başvurucunun almış olduğu dersler ve 191 günlük eğitim süresinin yeterli olmadığı kanaatine varılmış, karar başvurucuya 24/8/2016 tarihli yazıyla bildirilmiştir.
12. Başvurucu anılan kararın iptali istemiyle dava açmıştır.
13. Ankara 9. İdare Mahkemesi 17/7/2017 tarihinde YÖK Yürütme Kurulunun aldığı kararın hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar vermiştir.
14. Başvurucunun istinaf talebi, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinin 9/5/2018 tarihli kararıyla kabul edilmiş ve mahkeme kararı kaldırılarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... Elektrik Mühendisliği alanında ülkemizdeki yükseköğretimin düzeyi ve içeriği ile davacının mezun olduğu yükseköğretim kurumunun eğitim düzeyi ve içeriği arasında farklılıklar bulunup bulunmadığı ve varsa bu farklılıkların denklik vermeyi seviye tespit sınavı şartına tabi tutmayı gerektirecek ölçüde önemli olup olmadığı hususlarında gerekli araştırma, inceleme ve raporlandırma yapılmadan, davacının sadece transkriptindeki ders isimlerinin Türkçe çevirisi ile Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Elektrik-Elekronik Mühendisliği Bölümünde okutulan derslerin isimlerinin karşılaştırması sonucu düzenlenen rapor sonrasında davacının eksik dersleri bulunduğu, elektrik mühendisliği bölümüne eşdeğer olmadığı ve ilgili ülkede yetersiz kalış süresi tespit edilmekle diploma denklik başvurusunun reddi yönünde Yükseköğretim Yürütme Kurulunca karar verildiği görülmektedir.
Bu durumda, herhangi bir iç hukuk normu veya idarenin takdir yetkisiyle sınırlandırılması mümkün olmayan uluslararası bir sözleşmenin gerekliliklerine aykırı bir şekilde eksik inceleme neticesinde tesis edilen işlemdehukuka uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan, bu kararın, davacının diplomasına doğrudan denklik belgesi verilmesinin kabulü anlamına gelmediği, davalı idarece gerekli araştırma ve incelemeler neticesinde ortaya çıkan sonuca göre işlem tesis edilmesini gerektirdiği açıktır."
15. Bölge İdare Mahkemesinin kararı üzerine YÖK Elektrik, Elektronik, Bilgisayar Mühendisliği Bilim Alanı Danışma Komisyonunca başvurucunun durumu tekrar görüşülmüş; aldığı derslerin Türkiye'deki elektrik mühendisliği şartlarını taşımadığı ve örgün eğitim için gerekli devam şartlarını yerine getirmediği sonucuna varılarak daha önce verilen kararın yerinde olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
16. Başvurucu, YÖK tarafından verilen karar üzerine 8/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
17. Başvurucu hakkında anılan yargı kararlarının uygulanmasına yönelik olarak bir işlem tesis edilip edilmediği hususunda 8/1/2020 tarihli yazıyla YÖK'ten bilgi istenmiştir.
18. YÖK tarafından 30/1/2020 tarihli yazıyla yargılama süreçleri ve kararların uygulanmasına ilişkin alınan kararlar anlatılarak konuyla ilgili evrak gönderilmiştir. YÖK tarafından gönderilen yazıda Elektrik, Elektronik, Bilgisayar Mühendisliği Bilim Alanı Danışma Komisyonunca; Kırşehir Ahi Evran, Kocaeli, Yıldız Teknik, İstanbul Teknik ve Karadeniz Teknik Üniversitelerinden başvuruya konu meseleyle ilgili görüş alındığı vurgulanmıştır. Üniversiteler tarafından bilimsel gerekçelerle sunulan görüşte; başvurucunun aldığı eğitimin, ders ve ders içeriklerinin incelenmesi sonucunda alınan elektrik mühendisliği eğitiminin ülkemizdeki eğitime denk olmadığının ifade edildiği bu durumda da anılan görüşler doğrultusunda başvurucunun talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı, ret kararının da 25/12/2019 tarihli yazıyla başvurucuya bildirildiği belirtilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun "Yükseköğretim Kurulunun görevleri" kenar başlıklı 7. maddesinin (p) fıkrası şöyledir:
“ Yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından alınmış ön lisans, lisans ve lisans üstü diplomaların denkliğini tespit etmek,”
20. 6/11/2010 tarih ve 27751 sayılı ve Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve uyuşmazlık tarihinde yürürlükte olan Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Denklik Yönetmeliği’nin 8. maddesinin (c) fıkrası şöyledir:
"c) Diplomayı veren yükseköğretim kurumunun ve eğitimin yapıldığı programın öncelikle faaliyet gösterdiği ülke yetkili makamlarınca diploma vermeye yetkili bir kurum olarak tanınması, akreditasyon ya da kalite güvencesi kuruluşları tarafından akredite edilmiş olması ve Kurul tarafından tanınması halinde; denkliği talep edilen yükseköğretim programının eğitim düzeyi, mezuniyet için gereken ulusal kredi ve/veya AKTS toplamı, kazanılması gereken bilgi, beceri ve yetkinlik açısından Türk yükseköğretim programına eşdeğer olup olmadığı, Türk yükseköğretiminde aynı veya benzer bir program bulunmuyor ise bu bentte sayılan diğer şartların sağlanması halinde eğitim düzeyi açısından Türk yükseköğretimine eşdeğer olup olmadığı incelenir, unvan kullanılması gerektiği durumlarda Yükseköğretim Kanununun 43 üncü maddesi gereğince inceleme yapılır. "
21. 27751 sayılı Yönetmelik'in 9. maddesinin birinci fıkrası ve (a) bendi şöyledir:
"(1) Yapılan inceleme sonucunda;
a) Diplomanın alındığı kurumun ilgili ülke makamları ve YÖK tarafından tanınmış bir kurum olduğu, eğitimin yapıldığı programın benzeri Türk yükseköğretim programına denk olduğu, eğitim düzeyi ve öğrenim alanı açıkça tespit edilenlere mezun olduğu düzeye göre ön lisans denklik belgesi, lisans denklik belgesi veya yüksek lisans denklik belgesi verilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Anayasa Mahkemesinin 3/11/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
23. Devlet tarafından tanınan bir üniversitenin verdiği diplomaya -başvurucunun bazı koşulları sağlamadığı gerekçesiyle- ülke içinde denklik verilmemesi adil yargılanma açısından daha önce Özcan Zengin (B. No: 2020/4244, 23/2/2022, §§ 33-44) başvurusunda değerlendirilerek başvuru konusunun medeni hak ve yükümlülük kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Somut başvurunun da aynı hususa ilişkin olması ve Özcan Zengin kararından ayrılmayı gerektiren bir durumun bulunmaması nedeniyle başvurunun medeni hak ve yükümlülük kapsamında olduğu değerlendirilmiş ve adil yargılanma hakkı kapsamında incelenebileceği kabul edilmiştir.
1. Başvurucunun İddiaları
24. Başvurucu; verilen iptal kararları üzerine YÖK tarafından inceleme araştırma yapılmadan aynı kararların alındığını, gereği gibi yargı kararlarının yerine getirilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde başvurucunun şikâyetlerinin özü, denklik talebinin kabul edilmemesine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açtığı davalarda verilen kararların gereği gibi icra edilmemesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle başvurucunun belirtilen şikâyetleri bağlamındaki ihlal iddialarının kararın icrası hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
27. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında; herkesin yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa'nın yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu ve mahkeme kararlarının değiştirilemeyeceği ile uygulanmasının geciktirilemeyeceğini ifade eden 138. maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Arman Mazman, B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 57).
28. Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).
29. Kararın icrası hakkı; mahkemeye erişim hakkı ve karar hakkı ile birlikte adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan mahkeme hakkının bir unsurunu oluşturmaktadır. (Filiz Fırat, B. No: 2014/10305, 5/12/2017, § 29). Mahkeme kararlarının uygulanması yargılamanın dışında olmakla birlikte onu tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle yargı kararlarının uygulanması mahkeme hakkı kapsamında değerlendirilmektedir. Buna göre yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde mahkeme hakkı da anlamını yitirecektir (Hülya Türkan, B. No: 2015/11840, 11/12/2018, § 18).
30. Kararın icrası hakkının ihlal edildiği iddiasına konu edilen hükmün uygulanıp uygulanmadığının anlaşılabilmesi için hükmün içeriğinin saptanması gerekmektedir. Bu bağlamda hükmün gerekçesinde yer alan hukuki değerlendirmenin belirleyici olacağı izahtan varestedir. Somut olayda uygulanmadığı ileri sürülen 5/2/2016 tarihli (§ 9) ve 9/5/2018 tarihli (§ 14) iptal kararlarının gerekçesinde öz olarak iptal kararının başvurucunun diplomasına doğrudan denklik belgesi verilmesi anlamına gelmediği, idarece gerekli araştırma ve incelemeler neticesinde ortaya çıkan sonuca göre işlem tesis edilmesi gerektiği ifade edilmektedir.
31. Buna göre idarenin yargı kararında belirtilen gerekçeyi dikkate alarak başvurucunun denklik talebi hakkında gerekli inceleme ve araştırmaları yaparak yeni bir işlem tesis etmesi mümkündür. Nitekim somut vakıada başvurucunun denklik talebi hakkında YÖK tarafından iptal kararına istinaden tekrar değerlendirme yapılmış (§ 15) ve ilgili üniversitelerden konuyla ilgili görüş alınmış ve inceleme yapılmış ancak başvurucunun almış olduğu dersler ve eğitim süresinin yeterli olmadığı sonucuna varılarak diplomasına denklik verilmesi uygun görülmemiştir.
32. Bu durumda Mahkeme tarafından verilen iptal kararının uygulanmadığından söz edilemeyeceğinden kararın icrası hakkına yönelik bir müdahalenin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Eşitlik İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
34. Başvurucu benzer durumda olan kişilere farklı uygulama yapılması nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.
35. Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşme'nin 14. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine yönelik iddiaların soyut olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp mutlaka Anayasa ve Sözleşme kapsamında yer alan diğer temel hak ve özgürlüklerle bağlantılı olarak ele alınması gerekir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 33).
36. Ayrımcılık iddiasının incelenebilmesi için başvurucunun, kendisiyle benzer durumdaki kişilere yönelik farklı uygulamaların meşru bir temeli olmaksızın ırk, renk, cinsiyet, din, dil vb. ayrımcı bir nedene dayandığını makul delillerle ortaya koyması gerekir (Adnan Oktar (3), B. No: 2013/1123, 2/10/2013, § 50). Somut olayda başvurucu kendisine hangi nedenle ayrımcılık yapıldığına ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Dolayısıyla başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların temellendirilemediği sonucuna ulaşılmıştır.
37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kararın icrası hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 3/11/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.